Alım Nedir

Alım Nedir ? Alım Ne demek ?

1-)ÂLİM



İlim sahibi, bilen, bilgin, bilgili, belli düzeyde bir bilgi birikimine sahip olan kimse. Âlim kelimesi Arapça'daki "bilmek" anlamında olan "A-lime" kökünden türetilmiştir.

İslam'da alim; Allah'ın kitabı Kur'an-ı Kerim başta olmak üzere Resulullah'ın hadislerini ve bütün sünnetini bilen, diğer İslami ilimlerden gerektiği şekilde haberdar olup ileri seviyede bir bilgi birikimine ulaşmış kimseye denir. Bu kabiliyetli kimseler temel İslami bilgileri aldıktan sonra, belli bir ilim dalında daha çok ilerleyip özel bir ihtisas alanına sahip olurlar. Âlim; bilgisi artıp ilerledikçe görüş açısı genişleyen ve bilgisi ile ihtisası dışındaki alanlarda hüküm vermekten çekinen, bildiklerinin doğruluğunu sürekli olarak araştıran kimsedir.

İslam aliminin farz-ı ayn veya farz-ı kifaye olan ilimlerden birinde ilerlemesi mümkün olduğu gibi her mümin için farz-ı ayn olan belli seviyedeki ilimleri elde ettikten sonra, daha dar çerçevede bir ilim alanında söz sahibi olacak kadar ayrı bir sahada ilerlemesi mümkündür. İslami bir toplumda tefsir, hadis, fıkıh, kelam gibi ilimlerde gerçek otorite sahibi alimlerin varlığı zarurettir. Ayrıca bu ilimlere belli bir düzeyde sahip olup; ayrıca kimya, fizik, matematik, astronomi gibi bugün fen ilimleri olarak kabul edilen ilimlerin birinde de ihtisas kesbetmiş ilim adamlarının toplum içinde varlığı zorunludur. Bu ilimlerin birinde mütehassıs olmak her toplum içinde yaşayan insanlar için farzı kifaye durumundadır. Toplum içinde bir kişi veya birkaç kişinin bu ilimlere sahip olması, toplumun mükellef olduğu farz- ı kifaye durumunu ortadan kaldırır.

İslam toplumunda alimin en önemli görevlerinden biri 'emr-i bi'l-ma'ruf ve nehy-i ani'l-münker'dir. Âlimin toplumda Allah'ın emir ve yasaklarının tam anlamıyla uygulanıp uygulanmadığını, yöneticilerin Allah'ın hükümlerini uygulamada titiz davranıp davranmadıklarını kontrol edip bu hususta yöneticileri uyarması gerektiği gibi; bu konuda halkın da dikkatini çekmesi gerekir. Âlim, ümmetin ileri gelen şahsiyeti demektir. Âlim, her hususta İslam'ın izzetini koruyan, İslam'ın hakimiyeti için gayret sarfeden, Allah'ın ahkamını uygulama hususunda ihmalkar davranan yöneticileri her zaman hak yola çekmeye çalışan kimse demektir. Âlim; yöneticiler zulüm ve adaletsizliğe sapınca onlardan ayrılan ve onlara karşı İslami bir tavır takınan kimsedir. İslam aliminin, Allah'ın emirlerini çiğneyen yöneticilere yaltaklık eden İsrailoğulları alimlerinden ayrı bir özellik taşıması, İslami izzetin gereğidir. Bu tavır İslam aliminin takınması gereken bir tavırdır. İmam-ı Â'zam Ebu Hanife, imam Ahmed İbn Hanbel gibi vb. alimlerin tavrı ve hassasiyeti bu idi.

İslam alimi heva ve hevesine uymayıp kendi arzuları istikametinde dine ilavelerde bulunan kimse değildir. İslam bu çerçevedeki alime büyük değer vermiştir. İslam, alimin izzet ve haysiyetini korumuş ve ona gereken mevkii vermiştir. "...Allah'ın kulları arasında ondan en çok korkan alimlerdir. " (Fatır, 35/28). "Bilmiyorsanız ilim erbabına sorunuz. " (en-Nahl, 16/43). Ayetleriyle, Kur'an'ın alimler hakkındaki hükmü en açık bir şekilde belirtilmiştir.

Hz. Peygamber (s.a.s.), alimleri birçok hadislerinde övmüştür. En çok övdüğü alimler ise ilimleriyle amel edenler olmuştur. (Darimi, Mukaddime, 27). İnsanları ilimleriyle irşad edip, onlara ilmini duyuran kimseyi Allah toplum içinde sözü dinlenir kimse kılar. (İbn Hanbel, II, 162, 223-224). Buna karşılık ilmiyle dünyaya talip olan alimler de yine Resulullah tarafından yerilmiştir. (Tirmizi, İlim, 6). Müslüman daima Hz. Peygamber'in dua buyurduğu gibi, Allah'tan dünya ve ahiretine yararlı bir ilim ister (Müslim, Zikir, 73; Ebu Davud, Vitir, 32; İbn Mace, Mukaddime, 23). İnsanların en hayırlıları alimlerin en hayırlılarıdır (Darimi, Mukaddime, 34, 55)

"Âlimler peygamberlerin varisleridir" (Buhari, ilim, 10; Ebu Davud, İlim, 1; İbn Mace, Mukaddime, 17) buyuran Resulullah alimlerin toplumu yönlendirme hususunda peygamberlere vekil ve halef olduklarını beyan etmiştir.

İbn Mes'ud'dan rivayet edilen bir hadiste, "Allah'u Teala kıyamet gününde alimleri toplayarak buyuracak ki: 'Ben size sırf hayır murad ettim. Bunun için de kalblerinize hikmeti koydum. Haydi girin Cennetime. İşlediğiniz kusurlarınızı mağfiret ettim." buyrulur.

Ebü'd-Derda'dan rivayet edilen bir hadiste Resulullah (s.a.s.) alimleri şu şekilde övmüş ve müjdelemiştir: "Her kim bu ilim yoluna girer ve ondan bir ilim talep ederse; Allah onu Cennet yollarından bir yola koyar ve ilim isteyene melekler kanatlarını gererler. Bunu o alimin uğraşısından hoşlandıkları için yaparlar. Peygamberler ne dinar ne de dirhem miras bırakmadılar. Onlar yalnız ilmi miras bıraktılar. Şu halde onu alan çok büyük bir nasip almış olur." (Buhari, İlim, 10; Müslim, Zikir, 37; Ebu Davud, İlim, 1; Tirmizi, ilim, 19; ibn Mace, Mukaddime, 17).

İlmi bir seviyeye sahip olan alime, Allah katındaki değerinden dolayı itaat, Allah'ın emrine itaattir. Hak yolda ve hayra götüren bir hususta alimin yaptığı tavsiyeye uymak müminler için farzdır. Bu farziyet ancak alim, Allah'ın razı olduğu bir hususu tavsiye ederse söz konusudur. Allah'ın razı olmadığı ve Allah'ın emretmediği, dinde olmayan bir bid'atı tavsiye eden alimin tavsiyesine uyulmaz. Böyle bir bid'ate çağrıldığında reddetmek ise mümin için farzdır. İslam'da olmayan bir hususu dine sokmak ve kendinden bir hüküm koymak Rububiyyet iddiasında bulunmak demektir. Allah'ın emir ve yasakları dışına çıkıp İslam dışı tağuti nizamlara yapışmak nasıl küfür ise, alimlerin heva ve heveslerine uyarak koydukları hüküm ve gösterdikleri gayri İslami yol ve ibadetlere yönelmek ve bu ibadetleri dinden kabul etmek de küfürdür.

Bu duruma göre İslam alimi, toplumu yönlendiren ve Allah'ın hükümlerinin uygulanmasında titizlik gösteren bir rehberdir. Âlimler ilimlerinin gereği olarak toplum içindeki görev ve fonksiyonlarını daima hatırlamak zorundadırlar. Ümmetler, alimlerinin doğru yolu izledikleri ve doğru yolda oldukları müddetçe ayakta kalırlar. Bunun için Hz. Peygamber (s.a.s.) "Ali'min ölümü İslam'da açılan bir gediktir" (Darimi, Mukaddime, 32) buyurmuşlardır.

Ahmed AĞIRAKÇA


2-)Alma işi.


3-)Kurum, çalım, gurur.


4-)Çekicilik
Örnek:O ne eda, o ne alım, o ne çalım. H. R. Gürpınar


5-)Mal ve hizmetlerin ya da üretim faktörlerinin para karşılığında satın alınması.


6-)Bir elektrik çevriminin celisinin (dalga direncinin) tersi


7-)İştira. ~ hakkı: iştira hakkı.


8-)Bilen. İlmi, ebedi ve ezeli olan Cenab-ı Hak. (Kur'an-ı Kerim'de bu isim 126 kerre zikredilir.) (Osmanlıca'da yazılışı:alim)


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
Purchase.
İngilizcesi İngilizce
Admittance.
İngilizcesi İngilizce
Charm.
İngilizcesi İngilizce
Glamour.
İngilizcesi İngilizce
Buying.
İngilizcesi İngilizce
Glamor.
İngilizcesi İngilizce
Capacity.
İngilizcesi İngilizce
Volume.
İngilizcesi İngilizce
İntake.
İngilizcesi İngilizce
Taking.
İngilizcesi İngilizce
Attractiveness.
Almancası Almanca
Admittance, Scheinleitwert
Fransızcası Fransızca
Admittance

Sizde içinde Alım kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Alım kelimesi anlamı 10 defa okunmuştur. [241486] Alım kelime anlamı, Alım nedir, Alım ne demek, Alım sözlük anlamı

Paylaş