Amel Nedir

Amel Nedir ? Amel Ne demek ?

1-)Alm. Handlung, Tat, Arbeit, Durchführung (f.), Fr. Action (f.), İng. Act, action, work, deed. İnsanın bilerek veya düşünerek yaptığı iş, hareket ve davranış. Dini manası; Allahü tealanın yapın veya yapmayın diye emrettiği işlerle, yapılıp yapılmamasını insanlara bıraktığı işlerdir. Dünya ve ahirette ceza ve mükafat konusu olan bütün işler ameldir. İyi ameller insanı dünyada ve ahirette rahata kavuşturur. Kötü ameller ise, iki alemde ceza ve eziyet görmeye sebeptir.

Kur’an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde imandan sonra hemen salih (iyi) amelin kıymetinden bahsedilmektedir. Allahü teala buyurdu ki: “Erkek ve kadından her kim mü’min (imanlı) olarak salih amel işlerse, işte onlar Cennet’e girerler, orada hesapsız olarak rızıklandırılırlar.” (Mü’min suresi: 40) “Kim Rabbine kavuşmak isterse, salih amel işlesin ve Rabbine ibadet etmekte hiç ortak koşmasın.” (Kehf suresi: 110)

Bir kimse hakkı ile salih (güzel, iyi) amel işlerse Allahü tealanın rızasına ve sevgisine kavuşur. Bu ameller, insanı günahlardan ve çirkin işleri yapmaktan korur.

Ameller başlıca üç kısma ayrılır:

Taat (ibadet) olan ameller: Allahü tealanın ve Peygamber efendimizin begendiği işler olup, bunlar farz, vacib, sünnet ve müstehablardır. İslam dininin bildirdiği amelleri yapanlar çok sevab kazanır. İmanı olmayanların farzları kabul olmaz. Yani bunlara sevab verilmez. Farzları yapmıyanların da sünnetleri kabul olmaz. Bunlar Peygamber efendimize tabi olmuş (uymuş) olmaz.

Allahü tealanın açıkça yapılmasını emrettiği işler farzdır. Namaz kılmak, oruç tutmak vb. böyledir. Yine Allahü tealanın emri olup, açıkça emretmediği emirlerine vacib denir. Kurban kesmek, vitir namazı kılmak gibi. Allahü tealanın açıkça bildirmeyip yalnız Peygamber efendimizin yapılmasını övdüğü veya devam üzere yaptığı veya yıpılırken görüp mani olmadığı amellere “sünnet” denir. Sünneti beğenmiyen Müslümanlıktan çıkar. Beğenip de yapmamak suç değildir.

Peygamber efendimizin ara sıra yaptıkları ve beğendikleri ameller ise, “müstehab” veya “mendub” adını alır. Bunlardan bazıları şunlardır: Yeni doğan çocuğa yedinci gün isim koymak, güzel giyinmek ve güzel koku sürmek gibi.

Ma’siyet (günah) olan ameller: Allahü tealanın ve Peygamber efendimizin beğenmediği şeyler olup, haram ve mekruhlardır. Allahü tealanın yapmayınız dediği şeylere “haram” denir. Bütün haramları işlemek günahtır. Haramdan iyi niyetle yani Allahü tealadan korkarak sakınan, vazgeçen sevab kazanır. O’nun emri olduğunu düşünmeden veya başka bir sebeble haram işlemezse sevab kazanmaz. Yalnız günahından kurtulur.

Peygamber efendimizin beğenmediği ve ibadetlerin sevabını azaltan şeylere “mekruh” denir. Ancak bir haram işlemekten kurtulmak veya mekruh işlemeden farz veya vacibin yapılması mümkün olmadığı zamanlarda, mekruh işlenebilir. O da haram işlemek veya farzı terketmek günahından kurtulmak içindir.

Dinimizde yasak olmayan bir işi veya başlanmış olan bir ibadeti bozan işlere “müfsid” denir. Namazda gülmek, oruçlu iken bilerek bir şey yemek ve içmek v.s. gibi. Bu yapılan ameller namazı ve orucu bozarlar.

Mübah olan ameller: Bunlar günah veya sevab olduğu bildirilmemiş işlerdir. Yapılması emredilmeyen ve yasak da edilmeyen işlere “mübah” denir. Mübahlar iyi niyet ile güzel düşünceler ile yapılınca taat (ibadet) olur. İnsan sevab kazanır. Kötü niyetle yapılırsa veya bunları yapmak bir farzı vaktinde eda etmeğe mani olursa, günah olurlar. Koku sürünen, iyi giyinen kimse, dünya lezzeti için veya gösteriş yapmak, öğünmek için veya kendini kıymetlendirmek için, yahut yabancı kadınları, kızları avlamak için şık giyinirse, günah işlemiş olurlar. Dünya lezzetini tatmak için olan niyetine azab verilmez ise de, ahiret nimetlerinin azalmasına sebep olur. Bir kimse, sünnet olduğu için koku sürünür, şık giyinirse, camiye saygı için, camide yanında oturan müslümanları incitmemek için, temiz olmak için, sıhhatli olmak için, İslam’ın vakarını şerefini korumak için niyet edince her niyeti için ameline ayrı ayrı sevablar verilir. Her mübah işte hatta yemede, içmede, uyumada iyi niyet etmeği unutmamalıdır.

Sevgili Peygamberimiz buyurdu ki : “Allahü teala sizin suretlerinize, mallarınıza bakmaz. Kalblerinize ve amellerinize bakar.” Yani Allahü teala insanın yeni temiz elbisesine, hayrat ve hasenatına, malına, rütbesine bakarak sevab vermez. Bunları ne düşünce ile ne niyetle yaptığına bakarak sevab ve azab verir.

Ameller niyete göre iyi veya kötü olur.

Bildiği ile amel eden kimseye Allahü teala bilmediğini öğretir.

Amellerin kabul olması ihlasa yani bütün işleri, yalnız Allahü tealanın rızasına sevgisine kavuşmak için yapmağa bağlıdır.

Amelle ilgili bazı ıstılahlar vardır. Bunlar amel defteri, amel-i kalil, amel-i kesir, amel-i salih ve amelde mezhebtir.

Amel defteri: Dünyada insanların yaptığı bütün işlerin yazıldığı ve kıyamet günü herkesin toplandığı yer olan Arasat meydanında herkese verilecek olan defterdir. Allahü teala buyurdu ki: “Biz azim-üş-şan insan için sahifesi açılmış olarak kendisine vasıl olan (ulaşan) kitab (amel defteri) göndeririz.” (İsra suresi : 13)

Amel-i kalil: Namaz kılarken bir rükünde bir uzuvla (organla) yapılan ve namazdan sayılmayan bir veya iki hareket. Namazda Amel-i kalil mekruhtur.

Amel-i kesir: Namaz kılarken bir rükünde namazdan sayılmayan ve bir uzuvla ardı ardına yapılan üç hareket veya iki elin bir hareketi. Namazdan olmayan fazla hareketler namazı bozar.

Amel-i salih: İslam dininin beş şartını iyice yerine getirmek.

İnsan kabre konulduğunda amel-i salihleri güzel surette, güzel kokulu ve güzel elbiseli olarak yanına gelir. “Beni bilmez misin?” der. O da der ki: “Sen kimsin ki, Allahü teala seni benim şu garib olduğum zamanda bana ihsan eyledi.” O da der ki: “Ben senin salih (amelinim) işlerinim. Korkma, mahzun olma. Biraz sonra Münker ve Nekir melekleri gelirler ve sana sual ederler. Onlardan korkma!” der.

Amelde mezheb: İctihad derecesindeki derin alimlerin Kur’an-ı kerim, hadis-i şerif ve Eshab-ı kiramın işlerini esas alarak ortaya çıkardıkları hükümlerin, amellerin hepsi.

Ehl-i sünnet Müslümanlar, ibadet ve amelde (yapılacak işlerde) dört hak mezhebe ayrılmışlardır. Bunlar: Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbeli mezhebidir. Bu dört mezheb itikadda (inanç bakımından) bir birinden ayrı değildir. İman ve inanışları birdir. Yalnız amel bakımından aralarında bazı ufak şeylerde ayrılmışlardır. Bu da müslümanlar için kolaylıktır (Bkz. Mezhep).


2-)AMEL



İş, vazife, hareket, idare, daire, işlemek, yapmak, davranış, etki, ibadet, hayırlı iş. Daha ziyade canlıların bir maksatla yaptıkları işe amel denir. Yapılan işte bir gaye ve maksat yoksa buna fiil denir, amel denmez (Ragıb el-Isfahani, Müfredat, 348). Çoğulu "a'mal" gelir. Gramerde amel, amilliği, yani bir kelimenin diğer bir kelime üzerindeki tesirini ifade eder.

Amel, iyi (salih) ve kötü (seyyi') amel olmak üzere ikiye ayrılır. insan yeryüzüne, nasıl davranışlar göstereceği, iyi ve kötü amellerden neler yapacağı belli olsun diye çıkarılmıştır. Ayetlerde; "Hanginizin daha iyi amel işleyeceğini denemek için ölümü ve hayatı yaratan O'dur" (el-Mülk, 67/2), "şüphesiz ki, sizi biraz korku, açlık, mal, can ve ürün eksikliğiyle imtihan edeceğiz. (Ey Muhammed) sabredenleri müjdele" (el-Bakara, 2/155), "Her can ölümü tadacaktır. Biz, sizi denemek için hayır ve serle imtihan ederiz. Siz ancak bize döndürüleceksiniz. " (el-Enbiya, 21/35) buyurulur.

İslam'da bir iyiliğin ve salih amelin dünya ve ahirette ecir ve sevap kaynağı olması için bu ameli işleyen kimsenin imanlı olması şarttır. Bu konuda iman ön şarttır. İman da; Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah'tan olduğuna inanmayı kapsamına alır.

Ayetlerde şöyle buyurulur: "Asra yemin olsun ki, insan şüphesiz maddi manevi büyük kayıp içindedir. Ancak iman edenler, salih amel işleyenler, birbirine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır" (el-Asr, 103/1-3), "İnkar edip, imansız olarak ölenlerin hiçbirinden, yeryüzünü dolduracak kadar altını feda (tasadduk) etseler bile kabul olunmayacaktır. Onlar için can yakıcı bir azap vardır. Onların bir yardımcıları da yoktur" (Âli İmran, 3/91).

Salih (iyi) amelin özü, Allah'u Teala'nın emirlerini üstün tanımak, Allah'ın hükümlerini yeryüzünde uygulamak, onun din ve şeriatını korumak, yarattıklarına şefkat beslemek ve yardım etmektir. Salih ameller ikiye ayrılır. Birincisi; bedeni ibadetler gibi, yükümlünün önce ve bizzat kendisine yarar sağlayan ve kendisinin iyileşmesine yarayan amellerdir. Namaz, cihat, küfürle mücadele, Allah'ın dinini yeryüzünde hakim kılmak için gayret sarfetmek ve bunun gerçekleşmesi için Allah'a dua istiğfarda bulunmak, oruç tutmak bunlar arasında sayılabilir. ikincisi; zekat ve sadaka gibi başkalarına yararı olan amellerdir. (M. H. Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, VIII, 6079, 6080).

Allah'ın yasakladığı işler de kötü amel sayılır. Allah'u Teala insana irade-i cüz'iyye vererek, iyi ile kötü, hayır ile şer arasında ona belli ölçüde serbestlik tanımıştır. insan kendi isteği ile tercihini yapar. Bu yüzden de yaptığı işlerden sorumlu olur. Dünyadaki amellerinin sonucuna göre de ahirette karşılık görür.

Kur'an-ı Kerim'de iyi ve kötü amellerden ve bunların sevindirici veya üzücü sonuçlarından söz eden pek çok ayetler vardır:

"Onlar, Allah'ın yanında bir başkasını ilah edinip, ona kulluk etmezler. Ölümü hak edenler dışında, Allah'ın haram kıldığı cana kıymazlar. Zina etmezler. Kim de bunları yaparsa işlediği günahın cezasını görür kıyamet günü azabı kat kat olur. O korkunç azabın içinde hor ve hakir bir halde ebediyen kalır. Ancak tevbe eden, imanında samimi kalıp salih amel işleyen bunun dışındadır. İşte Allah, onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah gafurdur, rahimdir. (Çok affeden ve çok merhamet edendir)" (el-Furkan, 25/68-70). "Kim tevbe edip, salih amel işlerse, şüphesiz o, Allah'a hakkiyle yönelmiş olur" (el-Furkan, 25/71).

Yukarıdaki ayetlerde zikredilen adam öldürme ve zina gibi en ağır kötü amellerden sonra, tövbe edenlerin azaptan istisna edilmesi, katilin ve zaninin de tövbesinin geçerli olduğunu gösterir .

"Kim bir mümini kasden öldürürse, onun cezası; içinde devamlı kalmak üzere Cehennem'dir" (en-Nisa, 4/93). Bu ayet, katilin affedilmeyeceği anlamında değildir. Ayet Medine'de nazil olmuş olsa bile mutlak*tır. Manası, katilin tövbe etmeden önce vefat etmesine hamledilmiştir.

Hz. Peygamber'e hangi amelin daha faziletli olduğu sorulunca şu cevabı vermiştir: "Kişinin elinin emeği ve hayırlı olan (mebrur) alış-veriştir" (Ahmed b. Hanbel, III, 466, IV, 141; el-Heysemi, Mecmau'z-Zevaid, Beyrut 1967, III, 60, 61).

Amellerin değeri imandan sonra niyete*de bağlıdır. Yüce duygu ve amaçlar taşımayan veya kötü amaçlar için yapılan bazı ameller kişiye fayda sağlamaz. Mesela, ashab-ı kiram Medine'ye hicret ederken Mekke müşriklerinin kötülük ve baskılarından kurtulmak, Medine'de daha güzel ibadet, taat ve amellerde bulunmak, İslam'ı, oradan cihana yaymak gibi düşüncelerle dolu idiler. İçlerinden birisi ise, nişanlı olduğu kadın hicret ettiği için, sadece onunla evlenmek niyet ve düşüncesiyle Medine'ye gelmişti. işte Hz. Peygamber, diğer muhacirlerin büyük ecir ve mükafatlara nail olduklarını bildirirken onun da istediği kadına kavuşmakla niyetine ulaştığını, ancak hicret sevabından mahrum kaldığını haber verdi. Bunun üzerine "Ameller ancak niyetlere göredir" (Buhari, Bedü'l- Vahy, 1; Müslim, İmare, 155) buyurdu.

"Biriniz müslümanlığı iyi yaşadığı zaman, kendisine işlediği her iyi amel on katından yediyüz kata kadar katlanmış olarak yazılır. Yaptığı her kötülük de misliyle (ceza) olmak üzere yazılır" (Buhari, İman, 31; Müslim, İman, 205.)

"Birr (iyilik, sıla) ahlak güzelliğidir. İsm (günah ve günaha sebep olan şeyler) ise, kalbini gıcıklayan ve insanların bilmesini hoş görmediğin şeylerdir" (Müslim, Birr ve Sıla, 14; Tirmizi, Zühd, 52; Darimi, Rikak, 23).

"Gerçek müslüman, elinden ve dilinden diğer müslümanların selamette kaldığı kimsedir" (Buhari, İman, 4-5; Müslim, İman, 64).

"Nerede ve hangi halde olursan ol Allah'tan kork. Kötülük işlemişsen hemen bir iyilik yap ki, o iyilik kötülüğün günahını silsin. insanlara güzel muamelede bulun" (Tirmizi, Birr ve Sıla, 55; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 5; Darimi, Rikak, 47).

Başkalarını iyi ve güzel ameller işlemeye davet etmek, Allah ve Resulünün övdüğü bir davranıştır.

Resulullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

"Hayrın işlenmesine vesile olan kimseye o hayrı işleyenin ecri kadar ecir vardır" (Müslim, İmaret, 133; Ebu Davud, Edeb, 115; Tirmizi, İlim, 14).

"Doğru bir yola çağıran kimse, ona tabi olanların ecirleri kadar kendisi de ecir alır. Bu, tabi olanların ecrinden bir şey eksiltmez. Kötü bir yola davet eden kimse de, ona tabi olanların günahlarından hiç bir şey eksiltmez" (Müslim, İlim, 16, Zikir, 1; Ebu Davud, Sünnet, 6; Tirmizi, ilim, 15).

"İslam'da güzel bir çığır açan kimse hem o çığırın, hem de o çığırla amel edenlerin ecrini kazanır." (Müslim, Zekat, 70; Ebu Davud, Sünnet, 6).

Sonuç olarak yukarıda verilen ayet ve hadislerden de anlaşıldığı gibi, amel yalnız ibadetlerden ibaret olmayıp, günlük hayatta bir müslümanın diğerine veya topluma karşı yaptığı güzel iş, yardım ve muameleler de bu niteliktedir.

Hamdi DÖNDÜREN


3-)Ameller, niyete göre iyi veya kötü olur. (Hadis-i şerif-Buhari, Müslim)

Allahü teala suretlerinize ve amellerinize bakmaz, kalblerinize ve niyetlerinize bakar, yani iyi niyetle olan amellerinize kıymet verir. (Hadis-i şerif-Cami-us-Sagir)

Bildiği ile amel eden kimseye Allahü teala bilmediğini öğretir. (Hadis-i şerif-Berika)

Allahü tealanın affı ile Cehennemden kurtulursunuz. Rahmeti ile Cennete girersiniz. Amellerinize göre mertebeniz ve dereceniz olur. (Avn bin Abdullah)

Amellerin en kıymetlisi, mü'minin kalbine sürur (sevinç) vermektir (mü'mini sevindirmektir). (Muhammed bin Suka)

Amellerin kabul olması ihlasa, yani bütün işleri yalnız Allahü tealanın rızasına, sevgisine kavuşmak için yapmağa bağlıdır. (İmam-ı Rabbani)


4-)Yapılan iş, edim, fiil.


5-)Bir kimsenin dinin buyruklarını yerine getirmek için yaptıkları.


6-)İshal.


7-)Bk. iş


8-)Bk. edim


9-)İş.


10-)iş, işlem, eylem.


11-)İş. Çalışma. Bir emri veya vazifeyi yerine getirme.


12-)Bk. kılgı


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 


Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
Enamel.
İngilizcesi İngilizce
To enamel.
İngilizcesi İngilizce
Diarrhea.
İngilizcesi İngilizce
Diarrhoea.
İngilizcesi İngilizce
Catharsis.
İngilizcesi İngilizce
Action.
İngilizcesi İngilizce
Runs.
İngilizcesi İngilizce
Deed fiil.
İngilizcesi İngilizce
Practice.
İngilizcesi İngilizce
Performance.
İngilizcesi İngilizce
The runs.
İngilizcesi İngilizce
The trots.
İngilizcesi İngilizce
Deed.

  • TSK’da terörist bulmaya çalışmak, genelkurmay başkanlarını canilerle aynı kalıba sokmak, Amel defterleri kapkara kesilmiş maskaraların işidir.

Sizde içinde Amel kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Amel kelimesi anlamı 126 defa okunmuştur. [235808] Amel kelime anlamı, Amel nedir, Amel ne demek, Amel sözlük anlamı

Paylaş