But Nedir

But Nedir ? But Ne demek ?

1-)Hayvanların, bacaklarının gövdeye bitişik olan dolgun, etli bölümü, Hayvanların, bacaklarının gövdeye bitişik olan dolgun, etli bölümü:"Kimi azık torbasını, kimi yanındakinin kaba budunu yastık yapmıştı kafasına." R. Enis, Vücudun kalça ile diz arasındaki bölümü,

2-)İnsan vücudunun kalça ile diz arasındaki bölümü.

3-)Hayvanların, arka bacaklarının gövdeye bitişik olan dolgun, etli bölümü
Örnek:Kimi azık torbasını, kimi yanındakinin kaba budunu yastık yapmıştı kafasına. R. Enis

4-)Kalça ekleminden, ayak bileğine kadar uzanan bölgenin kemikli et parçası.

5-)-den gayri, -den hariç

6-)(bağlaç) fakat, ama, lakin, ancak, halbuki, ki

7-)Sadece, yalnız

8-)İtiraz, karşı çıkma

9-)edat -den gayri, -den başka: The new maid will do almost anything but wash windows. Yeni hizmetçi, pencere silmek hariç, hemen hemen her işi yapar. bağ. fakat, ama, lakin, ancak, halbuki, ki: I´ll do almost anything for you, but I won´t do that. Sizin için hemen hemen her şeyi yaparım, ama onu yapmam. z. ama, sadece, yalnızca: He´s but a child. Ama o bir çocuk.

Bu bilgi faydalı oldu mu ?

Dil

Anlamı

İngilizce

Buttock.

İngilizce

Except with; unless with; without.

İngilizce

Except; besides; save.

İngilizce

Excepting or excluding the fact that; save that; were it not that; unless; elliptical, for but that.

İngilizce

Otherwise than that; that not; commonly, after a negative, with that.

İngilizce

Only; solely; merely.

İngilizce

On the contrary; on the other hand; only; yet; still; however; nevertheless; more; further; as connective of sentences or clauses of a sentence, in a sense more or less exceptive or adversative; as, the House of Representatives passed the bill, but the Senate dissented; our wants are many, but quite of another kind.

İngilizce

The outer apartment or kitchen of a two-roomed house; opposed to ben, the inner room.

İngilizce

Limit; a boundary.

İngilizce

See 1st Butt.

İngilizce

Limit; a bound; a goal; the extreme bound; the end.

İngilizce

The thicker end of anything.

İngilizce

See But.

İngilizce

Mark to be shot at; a target.

İngilizce

Person at whom ridicule, jest, or contempt is directed; as, the butt of the company.

İngilizce

Push, thrust, or sudden blow, given by the head of an animal; as, the butt of a ram.

İngilizce

Thrust in fencing.

İngilizce

Piece of land left unplowed at the end of a field.

İngilizce

Joint where the ends of two objects come squarely together without scarfing or chamfering; also called butt joint.

İngilizce

The end of a connecting rod or other like piece, to which the boxing is attached by the strap, cotter, and gib.

İngilizce

The portion of a half-coupling fastened to the end of a hose.

İngilizce

The joint where two planks in a strake meet.

İngilizce

The thickest and stoutest part of tanned oxhides, used for soles of boots, harness, trunks.

İngilizce

The hut or shelter of the person who attends to the targets in rifle practice.

İngilizce

And nothing more; 'I was merely asking'; 'it is simply a matter of time'; 'just a scratch'; 'he was only a child'; 'hopes that last but a moment'.

İngilizce

She welcomed both faculty and staff She welcomed faculty, staff, and students She welcomed faculty, as well as staff.

İngilizce

Croup, croupe.

İngilizce

Gigot.

İngilizce

Rump.

İngilizce

Drumstick.

İngilizce

Hind leg, round.

İngilizce

Haunch.

İngilizce

Thigh.

İngilizce

The end; esp.

İngilizce

The larger or thicker end, or the blunt, in distinction from the sharp, end.

İngilizce

See Butt, , and Abut,.

İngilizce

Butterfish.

İngilizce

Ale [AH-lih] A very useful word One I didn't learn until fairly recently This sentence no verb Date of entry: 9 May 2000.

İngilizce

İf a person does NOT have perception then they are only using these Aroma techniques in the physical dimension, not the esoteric, because they cannot SEE a persons own AURA then they cannot diagnose correctly what the patient may need Let alone prescribe correctly for them.

İngilizce

But' used at the end of a sentence replacing the english term 'However' 'It was raining that time when we went rollerblading we had a nice time but!'.

İngilizce

Conj tapi 2 conj tetapi.

İngilizce

Conj however; other than; yet.

ben But " çok seviyorum .
Kuzu etinin eski ve yeni perakende kilogram satış fiyatları şöyle : Kuzu eti Eski Fiyat : Yeni fiyat : - Kuzu But : 20-22 tl.
Kuzunun But ve gerdan bölgesinden alınan et, çömleğin içinde 5-6 saat pişirilmesi ve bir baş soğan ile havuç katılması, kuzu tandırın en önemli farkı.

Sizde içinde But kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

But kelimesi anlamı 177 defa okunmuştur. [187267]

But Nedir ? But Ne demek ?

Paylaş