Gadiru Hum Nedir

Gadiru Hum Nedir ? Gadiru Hum Ne demek ?

1-)GADÎRU HUM



Mekke ile Medine arasında Cuhfe yakınlarında bir yerin adı (Mu'cemü'l-Buldan, VI, 268). Burası, Cuhfe'den 2-3 mil mesafede bataklık bir yer olup, bataklığı kesif bir ağaçlık kuşatmaktadır. Şia'nın doğusu ile ilgili olarak karşılaşılan en önemli mesele Gadiru Hum olayıdır.

Şii kaynaklara göre, Hz. Peygamber'den sonra hilafete Hz. Ali'nin daha fazla hak sahibi olduğu Gadiru Hum'da belirlenmiştir. Şia bilginlerinden herhangi birisine ait bir kitabın Gadir konusuna baktığımızda şu bilgileri bulmamız mümkündür:

Hz. Muhammed (s.a.s.) Veda Haccı dönüşünde Gadiru Hum'da konaklamış, gruplar memleketlerine dönmeden .önce onları toplayarak bir hitabede bulunmuştur. Bunun sebebi orada nazil olan şu ayeti tebliğ etmekti: "Ey Peygamber, sana indirileni tebliğ et, eğer bunu yapmazsan; O'nun elçiliğini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Doğrusu Allah kafirlere yol göstermez" (el-Maide, 5/67). Şii müelliflere göre bu ayet Hz. Ali hakkında nazil olmuştur. Ayette tebliğ edilmesi gereken şey, Hz. Ali'nin hilafetidir. Hz. Peygamber takiyye için eşi Âişe(r.anha)den bazı şeyleri gizlemiş, bu yüzden Cenab-ı Hak onu ikaz etmiştir (Vahidi, Esbabü'n-Nüzul,115; Tirmizi, Menakıb, 20; İbn Mace, Mukaddime, II; H. Neysaburi, el-Müstedrek, III,13B Kuleyni, el-Kafi, II, 72).

Hz. Peygamber Gadir'de bu ayeti tebliğ ettikten sonra şöyle demiştir:

"Cebrail (a.s.) bana Rabbimden şu emri getirdi ki; Ali b. Ebi Talib benim kardeşim, vasim, halifem ve benden sonra imamdır. Ey insanlar, Allah onu size veli ve İmam olarak tayin etti; ona itaat etmeyi herkese farz kıldı. Ona karşı çıkan lanetlenecek, saygı gösteren ise merhamete erecektir. Dinleyiniz ve itaat ediniz; Allah mevlanız, Ali ise imamınızdır. İmamet ondan sonra onun soyundan kıyamete kadar devam edecektir" (Vahidi, Esbabü'n-Nüzul,115). Yine Şiilere göre orada Allah Resulu şu hususları ilan etmiştir:

1) O, müslümanlara iki ağırlık (sekaleyn) bıraktığını bildirmiştir. Bunlardan birisi Allah'ın kitabı olup, onun bir tarafı Allah'ın, diğer tarafı ise müslümanların elindedir. İkincisi Hz. Peygamber'in sünnetidir.

2) Hz. Ali'nin elini kaldırarak "Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır" demiştir.

3) Resulullah (s.a.s.) şöyle dua etmiştir: "Allah'ım, Ali ye yardım edene yardım et; ona düşmanlık edene düşmanlık et".

4) Yine şöyle buyurmuştur: "Allah'ım, hakkı döndüğü yerden Ali tarafına döndür."

Yukarıda Şii alimlerin öne sürdüğü ve Gadiru Hum meselesi içinde yer verdiği bu rivayetleri ehl-i sünnet şu şekilde değerlendirmektedir.

Şiilerin iddiasına göre, Hz. Peygamber'in vefatından sonra, ehl-i beyt dışında samimi müslümanların sayısı on'u geçmez. Halbuki Gadir hutbesini yüzbin'in üzerinde sahabe dinlemiştir. Bunun anlamı şudur: "Yüzbinin üzerinde sahabe Hz. Peygamber'in vefatından sonra sözlerinde durmamış ve Hz. Ali'yi hilafetten mahrum etmek için işbirliği yapmışlardır." Bu ittifakın meydana gelme ihtimalini akıl kabul etmez. Bunda hangi maslahat ve fayda olabilir.

Diğer yandan Gadiru Hum hutbesi, hicretin onuncu yılında Zilhiccenin onsekizinci günü Veda Haccı'ndan dönerken okunan bir hutbedir. Aynı yıl Zilhiccenin dokuzuncu günü Arefe günü, "Bugün sizin için dininizi ikmal ettim, size olan nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam'ı seçtim" (el-Maide, 5/3) ayeti inmiştir. Bu ayetin, Hz. Muhammed'e peygamberliğin tebliğini emreden, yukarıda mealini verdiğimiz Maide suresinin altmış yedinci ayetinden daha önce inmesi mümkün müdür? Dinin tamamlandığını bildiren ayet inmiş ve yüzbin'in üzerinde hacıya tebliğ edilmiştir. İslam alimlerinin büyük çoğunluğu Maide suresi altmışyedinci ayetin daha önce, Mekke fethi ve Hayber gazvesinden önce indiğini tesbit etmişlerdir (Said İsmail, Hakikatü'l-Hılaf Beyne Ulemai-ş-Şia ve Cumhuri Ulemai'l-Müslimin, Carbondale 1983, . 25, 26).

Gadiru Hum olayını bütünüyle reddeden müelliflere karşılık, onu inkar etmeyen, fakat olayı açık olarak ortaya koymayan Sünni bilginler de vardır.

Nesai bu olaya Ali b. Ebi Talib'in faziletlerine dair eserinde yer vermiştir. Zeyd b. Erkam'dan nakledilen bu rivayette "Gadir" hadisi ile "Sekaleyn" hadisi birleştirilmekte ve her ikisinin de Gadir günü söylenmiş olduğu belirtilmektedir. İbn Mace de Gadir hadisine Sünen'inde yer vermiş, fakat hadisin söylendiği yerin ismini zikretmemiştir (Nesai, Hasais,16; İbn Mace, Sünen, Mukaddime, II).

Zeyd b. Erkam (Ö. 66/689)'ın rivayet ettiği Gadir hadisi şöyledir: "Resulullah (s.a.s.) bir gün Mekke ile Medine arasında Hum denilen su başında bize bir hutbe irad etti. Bu hutbesinde önce Allah'a hamd ve sena etti, va'z ve nasihatta bulundu, Allah'ı zikretti. Sonra şöyle buyurdu: "Ey insanlar, dikkat ediniz. Ben ancak bir beşerim, Rabbimin elçisi Azrail (a.s.)'in gelmesi yakındır, ben ona icabet edeceğim. Size iki ağırlık (sekaleyn) bırakıyorum. Birincisi, kendisinde hidayet ve nur olan Allah'ın kitabıdır. Allah'ın kitabını alınız ve ona sımsıkı sarılınız." Böylece O Allah'ın kitabına teşvik etti ve ona rağbet ettirdi. Sonra şöyle dedi: "Îkincisi, ehl-i beytimdir. Size eh!-i beytim hakkında Allah'ı hatırlatırım." Bu son sözü üç defa tekrar etti. (Nesai, Hasais, 15; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II,114, IV, 367; Dirimi, Fezailü's-Kur'an,1). İbn Kesir, Hum hadisinin hemen bütün rivayetlerini zikretmiş, ravilerin güvenilir ve zayıf olanlarına işaret etmiştir (İbn Kesir, es-Siretü'n-Nebeviyye, IV, 414).

Yukarıdaki hadisi naklettikten sonra, Zeyd b. Erkam'a "Hz. Peygamber'in ehl-i beyti kimlerdir. Onun hanımları da ehl-i beytinden midir" diye sorulmuş; Zeyd, "Peygamber'in hanımları da ehl-i beytindendir, fakat onun asıl ehl-i beyti kendisinden sonra sadaka almaları haram olanlardır" demiş ve bunları şöyle sıralamıştır: "Ali ailesi, Âkil ailesi, Ca'fer ve Abbas aileleridir" (Müslim, Fedailü's-Sahabe, 36).

İbn Teymiye Gadiru Hum rivayetleriyle ilgili olarak şunları söyler: "Bu uydurmanın mütevatir olması bir yana sahih bir isnadı bile yoktur. Bu mesele hakkında Sakife gününde, Hz. Ömer'in vefatında, altı kişilik şura teşekkül ettiği zaman ve nihayet Hz. Osman'ın şehadetini müteakip, Hz. Ali hilafeti üzerine münakaşalar yapıldığı günlerde, sahabeden hiç değilse bir kişinin ortaya çıkıp durumu açıklaması gerekmez miydi? Görüldüğü gibi bu, Rafızilerin uydurmalarından biridir" (İbn Teymiye, Minhacü's-Sünne, IV, 118).

Müsteşrik Goldziher konuyla ilgili olarak şunları yazar: "...Durum bu olunca, Ali taraftarları onun Peygamber'in doğrudan doğruya tayinine mazhar bulunduğunu göstermeye ma'tuf rivayetler icat edecek ve onları söz sahibi kılacaklardı. Bu niyete cevap olmak üzere vücut bulan Hum hadisi, Ali fırkası nazariyatının en sağlam temellerinden birisini teşkil etmektedir. Son derece meşhurdur. Sünni otoriteler dahi onun sıhhatine itiraz etmemektedirler. Fakat ona başka bir mana vererek gerçek hedefinden çevirmiş bulunmaktadırlar" (Goldziher, M. Studient, M. Hatipoğlu'nun basılmamış Tercemesi).

Hz. Ali'nin hilafete başkalarından daha fazla hak sahibi olduğunun delili olarak öne sürülen Gadir hadisinin Hulefa-i Raşidin döneminde bir tek ravi tarafından bile nakledilmemiş olması, bunun varlığı üzerinde ciddi şüpheler doğurmaktadır. Öyle anlaşılıyor ki, Şiiler daha sonraları Gadir hadisi diye yaydıkları bu hadise bir vürud sebebi icat etmişlerdir. Bizzat Hz. Ali bile en çok ihtiyaç olan zamanda böyle bir rivayetten söz etmemiş, aksine beyanları olmuştur. Mesela Hz. Peygamber'in hastalığında Ali b. Ebi Talib onu ziyaretten çıktıktan sonra halk, "Ey Ebu Hasan, Resulullah nasıl oldu?" diye sordular. "Elhamdülillah iyidir" diye cevap verdi. Ravi diyor ki; "Bunun üzerine Abbas, Ali'nin elinden tutup, "Bana bak, vallahi sen üç gün sonra köle olacaksın. Allah'a yemin ederim ki, Abdulmuttaliboğullarının yüzünde gördüğüm ölümü Resulullah'ın yüzünde de gördüm. Haydi Resulullah'a gidelim ve bu işin (hilafet) bize ait olup olmadığını soralım. Eğer bize ait ise bilelim, şayet bize ait değilse Hz. Peygamber bizi vasiyet etsin" dedi. Hz. Ali ona şöyle cevap verdi: "Vallahi ben bunu yapamam, eğer Hz. Peygamber'e gider de bunu bize vermezse, kimse onu bize daha sonra vermez" (Buhari, İsti'zan, 29; Geniş bilgi için bkz. Cemal Sofuoğlu, Gadiri Hum Meselesi-Ankara Ü. İlahiyet Fakültesi Dergisi, Ankara 1983, c. XXVI, s. 461-470).

Şiilerin iddia ettiği gibi Gadiru Hum'da, Hz. Ali'nin Hz. Peygamber'den sonra devlet başkanı olacağı ilan edilmiş ve müslümanların buna uyması emredilmiş bulunsaydı, yüz binden fazla sahabe önünde cereyan eden böyle bir vasiyyetiyle Abbas (r.a.) dahil bütün sahabelerin öğrenmiş olması gerekirdi. Diğer yandan Hz. Ali ile Abbas arasında cereyan eden yukarıdaki konuşmanın bir anlamı kalmazdı. Ancak Ehl-i Sünnet kaynakla'rında da yeralan şekliyle Gadir'de Resulullah (s.a.s.) bir hutbe irad etmiştir. Orada Hz. Ali ile ilgili sözler söylemiş ve vefatından sonra ehl-i beyte dikkat etmelerini vasiyyet etmiştir. Fakat Sünni alimler "Ben kimin mevlası ise.m Ali'de onun mevlasıdır" gibi sözleri Şiilerden farklı bir şekilde yorumlamaktadırlar. İbn Kuteybe bu konuda şöyle diyor: "Hz. Peygamber her müslümanın velisidir. Velayet Hz. Peygamber'le müminler arasında olduğu gibi, müminlerin kendi aralarında da olur. Hz. Peygamber'in Ali ile olan münasebeti de böyledir. Ayrıca mü'minlerin bazıları bazılarının velileridirler" (et-Tevbe, 9/717). Veli ve mevla kelimeleri arasında bir fark yoktur. Bu da Hz. Ali'ye bir üstünlük sağlamaz. Bu konu ile ilgili birçok ayet vardır (et-Tahrim, 66/4 et-Tevbe, 9/71; el-Bakara, 2/247; Yunus, 10/62). Hz. Peygamber benzer sözleri Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer gibi büyük sahabeler hakkında da söylemiştir. Ebu Ubeyde b. el-Cerrah için "Bu ümmetin eminidir" buyurmuştur. Ehl-i Sünnet'in kabul ettiği görüşe göre, müslümanların Hz. Ali'yi sevmesi Hz. Peygamber'i sevmesi gibi farz; O'na düşman olmak da Hz. Peygamber'e düşman olmak gibi haranıdır. Bu, ehl-i beytin görüşüne de uygundur (Abdulaziz Dehlevi, Muhtasaru't Tuhfeti'l-İsna Aşeriyye, 161).

Hamdi DÖNDÜREN


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Gadiru Hum kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Gadiru Hum kelimesi anlamı 16 defa okunmuştur. [243156] Gadiru Hum kelime anlamı, Gadiru Hum nedir, Gadiru Hum ne demek, Gadiru Hum sözlük anlamı

Paylaş