Gelın Nedir

Gelın Nedir ? Gelın Ne demek ?

1-)GELİN



Türkçe "gelmek"ten gelir; evlenmeye hazırlanmış veya yeni evli kadın.

Evlenmek üzere hazırlanan ve süslenen kız, yeni evlenen kadın, kaynata ve kaynananın oğlunun (damadın) hanımı anlamlarına gelen "gelin" kelimesi, ilk defa kocaya giden bakire kız manasına geldiği gibi; koca evine gelen kadına da yaşı ve durumu ne olursa olsun gelin adı verilir.

Gelinin baba evinden alınarak kalabalıkla damadın evine götürülmesine "gelin alayı" denilir.

Bir kız nişanlandığı andan itibaren oğlan evi tarafının gelinidir. Gelin ve düğün muamelelerini İslam'ın kesin haram ve helal hükümlerini dışlamamak üzere her yörenin kendine has kültürü, örf ve adetleri çerçevesinde uygulamak mümkündür. Hemen bütün kültürlerde gelinin baba evinden damat evine giderken telli duvaklı bir elbise giydiği görülür. Buna gelinlik denir. İslami bir düğünde gelinin oynaması düşünülemez. Gelinin kocasının ana-babasına saygı göstermesi esas olmakla beraber, İslami kültürde gelinin kaynanasıyla birlikte oturması mecburiyeti yoktur; onlara hizmet etmek zorunda değildir. Gelinin, yeni evinin kurallarına uyup uymamasında ortaya çıkan bazı işaretlere göre uğurlu-uğursuz sayılması tamamen cahili bir düşüncedir. Gerçekte, Hz. Peygamber'in üç şey uğursuzluktur: "Ev, kadın, binek atı" dediği rivayet edilirse de bunun aslı yoktur. Buhari'de yeralan bu hadiste Hz. Âişe'nin bunun cahiliyedeki üç uğursuzluk şeklinde dediği ve bazı alimlerin bu üç konunun genel hükümden müstesna tutulduğunu ve bunların isabetsiz seçilmesinin uğursuzluk olduğunu söyler. İslam'dan önceki çağa cahiliye çağı, bu çağın İslam'a aykırı bulunan adet ve inançlarına da cahiliye adetleri denilmiştir (Hayreddin Karaman. Günlük Hayatımızda Helaller ve Haramlar, İstanbul 1987, s. 146-147). İslam'a giren bir kişi veya zümre, cahili adetleri terketmek zorundadır. Hayatını bütünüyle İslam'a göre düzenlemesi gerekir. Bu yüzden gelinin ve damadın çağdaş düğün töreni yaparak, kadınlı erkekli şekilde dine aykırı gruplarla birarada bulunmaları, gelinin koca evinde dünürlerce seyredilmesi vb. adetler İslami değildir.

İslam dini çok çeşitli milletlerin adet, gelenek ve görenekleriyle karşılaşmış ve bu geleneklerin bazıları varlığını sürdürmüştür. Bunların bir kısmı, tamamen İslami ahkama uygun ve mübah olan örf ve adetlerini de ihmal etmeyerek düğün yaparken, bir kısmının İslami ahkamı bir kenara iterek cahili dönemden kalma adetleri veya yeni bid'atleri yahut çağdaş törenleri öne çıkardıkları görülmektedir.

İslam'ın bu alandaki emir ve yasakları şöyledir:

Resulullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: "Kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa yanında mahremi olmayan bir kadınla yalnız kalmasın çünkü üçüncüleri şeytandır" (Ahmed b. Hanbel, I, 222; III, 339; Buhari, Nikah, 111). Bu ve benzer hadislerden, genelde kadınların ve bu konuda gelinin kocasının kardeşleri, yeğenleri, amca ve dayı oğulları gibi hısımların yanına açık saçık (tesettürsüz) çıkmaması, onlarla yalnız kalmaması şarttır; çünkü bunlar ona namahremdir. Resulullah'ın şu hadisi açıktır: "Gözler de zina eder; onların zinası bakıştır" (Buhari, İstizam, 12; Müslim, Kader, 20). Gelin, kocasından başkasının avret yerine bakamaz; süslerini kocaları, babası, kayınpederi, oğulları, kardeşleri, kardeşlerinin çocukları, büluğa ermemiş çocuklardan başkasına gösteremez (bk. en-Nur, 24/30-31).

Damadın gelinin yüzüne şehvetle de olsa bakması caizdir (İbn Kudame, el-Muğni, VIII, 96)

Gelinliğin sadece çarşaf veya sadece hımar olması şartı yoktur. Önemli olan gelinin Allah'ın emrettiği şekilde örtünmesidir (bk. El-Ahzab, 33/59; en-Nur, 24/31). Gelinliğin adı, cinsi ve rengi kişilerin maddi durumuna, kültür ve örfe göre değişebilir. Gelinin, kocasından başkasına dokunması yasaktır. Ancak ayette zikredilen baba, kayınpeder vs.'lerin elini öpebilir, nikahı haram olmayanların gelini tebrik etmek için elini sıkması haramdır.

Gelinin koca evinde geçirdiği ilk birkaç ay evde hapis tutulur gibi dışarı çıkarılmaması da doğru değildir'. Resulullah kadınların düğün, alışveriş, ibadet, ilim vb. sebeplerle evden çıkmalarına izin vermiştir (Buhari, Nikah,115, Cum'a, 62/13; Müslim, Salat, 136).

Diğer önemli bir nokta halvet meselesidir. Gelinin, ziyaretçilerin yanına çıkıp çıkmayacağı, eve gelen akrabalara ikramda bulunup bulunmayacağı hakkında ihtilaf olmasına rağmen, ashab-ı kiramdan Ebu Useyd'in düğününde zifaf gecesi Hz. Peygamber ve dostlarını davet ettiği, eşinin (gelinin) onlara ikramda bulunduğu nakledilir (Buhari, Nikah, 77; Müslim, Eşribe, 86). İbn Hacer, Ayni gibi Buhari şarihleri kadının kocasının arkadaşlarına hizmet edebileceği görüşünü savunmuşlar ancak kadının tesettürlü olması, tarafların kötü duygulara kapılmaktan emin olmaları ve kocanın hizmet etme imkanının olmaması şartlarını koşmuşlardır. Fakat çoğunluğun görüşüne göre tesettürlü de olsa gelinin kocasının arkadaşlarına hizmet etmek zorunda olmadığı ve bundan kaçınmasının daha doğru olduğu kabul edilmiştir. Aynı odada kadınların ve erkeklerin birarada oturup yemek yemeleri, sohbet etmeleri İslam ahkamına ve ahlakına aykırıdır.

İslami gelenekte gelin olacak kız geciktirilmez. Çünkü Resulullah şöyle buyurur: "Üç şey geciktirilmez: Vakti giren namaz" hazırlanmış cenaze, dengi bulunmuş kız ve kadın" (Tirmizi, Salat,13; Ahmed b. Hanbel, I,105). Babanın kızını zorla başkasına gelin vermesi İslam dışıdır (Buhari, Nikah, 41; İkrah, 3). İstemediği halde babası tarafından biriyle evlendirilen kızın nikahını Hz. Peygamber iptal etmiştir (Ebu Davud, Nikah, 24-24; İbn Mace, Nikah,12) Ehli kitabın kızlarıyla müslüman erkekler evlenebilir; ancak müslümanlar dinsiz ve ehli kitaba gelin veremezler.

Müslüman bir toplumda yoksul da olsalar bekarlarına evlendirilmesi gerekir (bk. en-Nur, 24/32). Hz. Peygamber'in fakir müslümanların evlenmesini kolaylaştırdığı, ezberlenmiş birkaç Kur'an suresini, bir çift pabucu bile mehir olarak geline verdirdiği görülür (Buhari, Nikah, VI,121; Libas, VII, 52; Müslim, Nikah, IV, 143). Bunun anlamı, damadın gelinin babasına yüklüce bir başlık parası vermesinin islami olmadığıdır. Hz. Ali ile Hz. Fatıma'yı burada örnek olarak vermek bu konuda İslam'ın tavrını açıklar.

Hz. Fatıma'nın mehri 500 dirhemdi. Onun çeyizi de hurma yaprağından örülmüş bir sedir, içi hurma lifi olan yüz yastığı, meşinden yapılmış bir su tulumu, bir kırba, bir elek, bir havlu ve bir su bardağından ibaretti (İbn Sa'd et-Tabakatü'l-Kübra VIII, 13 vd.)

İslami düğün töreni çok sadedir. Damadın velisi gelin ve damat tarafına bir konuşma yapar, sonra gelin babası konuşur ve yemek yenir. Buna velime denilir. Daha sonra kadınlar kendi aralarında eğlenir, erkekler de kendi aralarında at yarışı, kılıç kalkan oyunu, folklar gösterisi yaparlar. Zilsiz def, davul çalınır, şarkı söylenebilir. Fakat Kur'an-ı Kerim okunarak eğlenceye son verilir; bu, aşırılığı önlemek içindir.

Damadın, gelin için şer'i bir mesken hazırlaması gereklidir. Gelini ana-babasıyla birlikte oturmaya zorlayamaz. Karı-koca sırlarının ancak ikisi arasında geçerliliği vardır (İbn Mace, Nikah, 1936). (Ayrıca bk. Damad, Nikah)

Sait KIZILIRMAK


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Gelın kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Gelın kelimesi anlamı 8 defa okunmuştur. [243177] Gelın kelime anlamı, Gelın nedir, Gelın ne demek, Gelın sözlük anlamı

Paylaş