Hanefi Mezhebi Nedir

Hanefi Mezhebi Nedir ? Hanefi Mezhebi Ne demek ?

1-)İslamiyette Ehl-i sünnet itikadındaki dört hak mezhepten birincisi. Diğerleri Maliki, Hanbeli ve Şafii mezhebleridir. (Bkz. İlgili maddeler)

Allahü teala, bütün Müslümanlardan aynı imanı istemektedir. İslamiyette, imanda, itikatta tefrikaya, ayrılığa izin verilmemiştir. Resulullah efendimizin inandığı ve bildirdiği ve Eshab-ı kiramın naklettiği gibi iman eden Müslümanlara “Ehl-i sünnet ve’l-cemaat” veya kısaca “Sünni” denir (Bkz. Ehl-i Sünnet). Sünni büyük İslam müctehidleri tarafından Kur’an-ı kerim ve hadis-i şeriflerde hükmü açıkça bildirilmemiş olan ibadetlerin ve günlük muamelelerin tarifinde ve yapılışında, her bir müctehid tarafından farklı ictihadlarla gösterilen ve Allahü tealanın rızasına kavuşturan yollara “ameli mezhepler, bu yolu gösteren İslam alimine de mezheb imamı” denilmiştir. Mezheb imamı olan büyük İslam alimlerinin aralarındaki böyle ictihad ayrılıklarına dinin sahibi izin vermiş ve bu hal her zaman ve her yerde Müslümanların İslamiyete dosdoğru uymalarını temin ederek Müslümanlar için rahmet olmuştur (Bkz. Mezheb, İctihad). Nitekim hadis-i şerifte; “Âlimlerin mezheblere ayrılması rahmettir.” buyrulmuştur.

Hanefi mezhebi, İmam-ı A’zam Ebu Hanife’nin yoludur. Ehl-i sünnet itikadında olan Müslümanlardan, amellerini, ibadetlerini bu mezhebin hükümlerine uyarak yapanlarına “Hanefi” denilir. “Hanif”, doğru yolda olanlar; “Ebu” da, baba demektir. “Ebu Hanife”, doğru yolda olanların babası, reisi manasına kullanılmıştır. (Bkz. İmam-ı A’zam)

Hanefi mezhebinin kurucusu: İmam-ı A’zam Ebu Hanife’dir. İmam-ı A’zam 699 (H.80) tarihinde doğup, 767 (H.150) tarihinde vefat etmiştir. Din bilgilerini, hocası Hammad bin Ebi Süleyman’dan öğrendi. Hammad’ın hocası İbrahim Nehai idi. O da Alkame bin Kays’tan öğrendi. Alkame’nin hocası Abdullah ibni Mes’ud’dur (radıyallahü anh). Bu zat, Eshab-ı kiramdan olup, din bilgilerini Peygamber efendimizden öğrenmiştir.

İmam-ı A’zam Ebu Hanife, 4000 kişiden ilim öğrenmiştir. Fıkıh bilgilerini toplayarak, kısımlara, kollara ayırdığı ve usuller, metodlar koyduğu gibi Resulullah’ın ve Eshab-ı kiramın bildirdiği itikad, iman bilgilerini de topladı, yüzlerce talebesine bildirdi ve Ehl-i sünnetin reisi oldu. Fıkıhta beş yüz binden fazla mesele çözdü, kaideler ve usuller koydu. Bütün dünyada tatbik olunan İslami hükümlerin dörtte üçü İmam-ı A’zam’ındır. Kalan dörtte birinde de ortaktır. İslamiyette ev sahibi, aile reisi odur. Diğer bütün müctehidler (mezheb alimleri), onun çocukları gibidir.

Hanefi mezhebindeki usul: İmam-ı A’zam’ın, talebelerinin ve kendisine sual soranların dini müşküllerini hallederken ortaya koyduğu ve takib ettiği usuller, Hanefi mezhebinin temel kaideleri olmuştur. İmam-ı A’zam, dini müşküllerin hallinde sırasıyla şu kaynaklara, yollara başvurmuştur:

1. Kur’an-ı kerim ve hadis-i şerifler: İmam-ı A’zam da, diğer müctehidler gibi, bir işin nasıl yapılacağını, Kur’an-ı kerimde açıkça bulamazsa, hadis-i şeriflere bakardı. İctihadlarında Peygamberimizin sünnetine tabi olmakta, herkesten ileri gitmiş, mürsel hadisleri bile müsned hadisler gibi sened olarak almıştır. (Bkz. Hadis)

2. İcma ve Sahabe kavli: Bir iş hakkında hadis-i şeriflerde de açıkça hüküm bulunmazsa, bu iş için (icma) var ise, öyle yapılmasını emrederdi. İcma, sözbirliği demek olup, bir işi, Eshab-ı kiramın hepsinin aynı suretle yapması veya söylemesi demektir. İmam-ı A’zam, Eshab-ı kiramın sözlerini, kendi kavillerinin üstünde tutmuştur. Onların, Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) yanında, sohbetinde bulunmak şerefiyle kazandıkları derecelerin büyüklüğünü, herkesten daha iyi anlamıştır. (Bkz. İcma)

3. Kıyas: Bir işin nasıl yapılması lazım olduğu, icma ile veya Sahabe sözü ile de bilinemezse, kendisi kıyas yaparak hüküm verirdi. Onun bu kıyas yoluna, “re’y yolu” veya “ictihad” da denir (Bkz. İctihad). Kıyas, Kur’an-ı kerim ve hadis-i şeriflerde hakkında açık hüküm bulunmayan bir işi, hakkında açık hüküm bulunan bir diğer işe benzeterek hükme bağlamaktır. (Bkz. Kıyas)

4. İmam-ı A’zam, nasslardan (ayet ve hadislerden), icma ve kıyastan başka istihsan ve örfler ile de hüküm verirdi. Bu kadar var ki, örfün, İslamiyette yasak olduğu açıkça bildirilen bir hükme aykırı olmaması lazımdır.

İstihsan: Daha kuvvetli görülen bir husustan dolayı, bir meselede benzerlerinin hükmünden başka bir hükme dönmektir. Yani dinen muteber olan bir tercih sebebine dayanarak, bir delili buna aykırı düşen başka bir delilden üstün tutup, buna göre hüküm vermektir.

İmam-ı A’zam’ın talebeleri ve mezhebinin yayılması: İmam-ı A’zam’ın yetiştirdiği talebelerin sayısı yaklaşık 730 civarındadır. Bunların birçoğu, din bilgilerinde ictihad derecesine yükselmiştir. Oğlu Hammad, talebelerinin ileri gelenlerindendir. İmam-ı Ebu Yusuf ve İmam-ı Muhammed Şeybani, iki yüksek talebesi olup “İmameyn” lakabı ile meşhur olmuşlardı. Bir dini meselede İmameynin ictihadı, İmam-ı A’zam’ın ictihadı ile eşit tutulurdu. Hanefi mezhebindeki bir müfti, İmam-ı A’zam’ın sözüne uygun fetva verir. Aradığını onun sözünde açıkça bulamazsa, İmam-ı Ebu Yusuf’un sözünü alır. Onun sözlerinde bulamazsa, İmam-ı Muhammed Şeybani’nin sözlerini alır. Ondan sonra İmam-ı Züfer, daha sonra Hasan bin Ziyad’ın sözünü alır. Her asırda Hanefi mezhebinde çok yüksek alimler yetişmiştir. Evliyanın büyüklerinden Muhammed Şaziliyye, İmam-ı Rabbani gibi zatlar bu mezhebe bağlıydılar. Osmanlılar zamanında yetişen alimlerin çoğu Hanefi mezhebindendi. Molla Fenari, Molla Gürani, Ahmed ibni Kemal Paşa, Ebussuud Efendi, İmam-ı Birgivi, İbn-i Âbidin bu alimlerden bazılarıdır.

Hanefi mezhebinin bilgileri, sonraki alimlere şu üç yoldan gelmiştir.

1. Usul haberleri: Bunlara zahir haberler de denir. Hanefi mezhebinin imamı olan İmam-ı A’zam Ebu Hanife’den ve talebelerinden gelen haberlerdir. Bu haberler, İmam-ı Muhammed Şeybani’nin altı kitabı ile bildirilmiştir. Bu altı kitap; El-Mebsut, Ez-Ziyadat, El-Cami-us-Sagir, El-Cami-ul-Kebir, Es-Siyer-üs-Sagir, Es-Siyer-ül-Kebir’dir. Usul haberlerini toplayan, Hakim Şehid Muhammed Tirmizi’dir. Bunun Kafi kitabı meşhurdur. Pekçok şerhi olan bu kitabın en meşhur şerhi İmam-ı Serahsi hazretlerinin yazdığı otuz ciltlik Mebsut’tur.

2. Nevadir haberleri: Yine bu imamlardan gelen haberlerdir. Fakat, bu haberler, o altı kitapta bulunmayıp, ya İmam-ı Muhammed’in El-Kisaniyat, El-Haruniyat, El-Cürcaniyat, Er-Rukiyyat adındaki başka kitapları ile bildirilmiştir. Bu dört kitap, yukarıdaki altı kitap gibi, açıkça ve sağlam gelmiş olmadığından, bu haberlere “zahir olmayan haberler” de denir. Yahut, başkalarının kitabları ile bildirilmişlerdir. Mesela, İmam-ı A’zam’ın talebesinden Hasan bin Ziyad’ın Muharrer ve İmam-ı Ebu Yusuf’un Emali adındaki kitapları ile bildirilmiştir.

3. Vakı’at haberleri: Üç imamdan bildirilmiş olmayıp, bunların talebelerinin ve onların talebelerinin ictihad ettikleri meselelerdir. Böyle haberleri, ilk toplayan Ebülleys-i Semerkandi olup, Nevazil kitabını yazmıştır.

Osmanlı alimlerinden Şeyhulislam olanların hazırladığı ve sonradan derlenmiş Fetvalar, Hindistan alimleri tarafından hazırlanan Fetava-yı Hindiyye (Fetava-ı Âlemgiriyye), ayrıca bir kanun metni şeklinde tedvin edilmiş olan ve Ahmed Cevdet Paşanın başkanlığında bir heyet tarafından hazırlanan Mecelle de Hanefi mezhebinin fıkhi hükümlerini bildirmektedir. Osmanlı Devleti zamanında yetişen büyük fıkıh alimlerinden İbn-i Âbidin Seyyid Muhammed Emin Efendinin hazırladığı ve kendi zamanına kadar yazılmış en muteber fıkıh kitaplarının bir hülasasını, özünü teşkil eden beş ciltlik Reddül-Muhtar kitabı da Hanefi mezhebini bildiren en kıymetli kaynaklardandır.

Ayrıca günümüz Türkçesi ile kaleme alınmış ve yüzlerce eserin incelenmesi ile meydana getirilmiş olan Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye kitabı da, Hanefi mezhebinin esaslarını bildiren çok geniş ve en kıymetli bir eserdir. Bu kitap İhlas A.Ş. tarafından neşredilmiş ve İngilizceye de tercüme edilmiştir.

Hanefi mezhebi, Abbasi, Selçuklu ve Osmanlı devletlerinin hakim olduğu bütün ülkelere yayılmıştır. Bugün dünya yüzünde bulunan Müslümanların yarıdan fazlası ve Ehl-i sünnetin pek çoğu, Hanefi mezhebine göre ibadet etmektedir.

Âlimlerin çoğu, diğer mezheplerin de hak olduğunu, fakat Hanefi mezhebinin hükümlerinin daha doğru olduğunu söylemişlerdir. Bunun için İslam memleketlerinin çoğunda Hanefi mezhebi yerleşmiştir. Türkistan ve Hindistan’ın ve Anadolu’nun hemen hemen hepsi Hanefidir.


2-)Hanefi mezhebi Osmanlı Devleti zamanında her yere yayıldı. Devletin resmi mezhebi gibi oldu. Bugün dünya yüzünde bulunan müslümanların yarıdan fazlası ve Ehl-i sünnetin pek çoğu, Hanefi mezhebine göre ibadet etmektedir. (Seyyid Abdülhakim Arvasi)


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Sizde içinde Hanefi Mezhebi kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Hanefi Mezhebi kelimesi anlamı 28 defa okunmuştur. [237704] Hanefi Mezhebi kelime anlamı, Hanefi Mezhebi nedir, Hanefi Mezhebi ne demek, Hanefi Mezhebi sözlük anlamı

Paylaş