Haremlik Ve Selamlık'ın Menşei Nedir

Haremlik Ve Selamlık'ın Menşei Nedir ? Haremlik Ve Selamlık'ın Menşei Ne demek ?

1-)

Önce konumuzla çok yakından ilgili bir ayet-i kerime ve bazı hadisleri ele alacak, sonra da "Haremlik-Selamlık" ın tarihi seyrine kısaca temas etmeye çalışacağız.

Söz konusu ayet-i kerime Rasulüllah'ın Zeynep'le evlendiklerinde verdikleri ziyafet sırasında bazı sahabilerin oturma ve sohbeti sıkıntı verecek biçimde uzatmaları üzerine; onları ikaz için gelmiş bir ayet-i Kerimedir: "Ey mü'minler, size yemek için izin verilmeden ve vaktine de bakmaksızın Peygamberin hücrelerine girmeyin, ancak çağırılırsanız girin, yemeği yiyince de dağılıverin. Söz ve sohbet için de girmeyin. Gerçekte bu, peygambere eziyet vermekte ve o da sizden sıkılmaktadır; oysa Allah hak'tan sıkılmaz. Onlardan (peygamberin eşlerinden) bir şey isteyeceğiniz zaman, perde (hicap) arkasından isteyin. Bu sizin kalpleriniz için de, onların kalpleri için de daha temizdir..."(K. Ahzab (33) 53)

Buhari'nin naklettiği habere göre, Ömer b. Hattab'in : "Ey Allah'ın Rasulü, senin yanına iyiler de giriyor kötüler de Mü'minlerin annelerine "hicab" emretseniz nasıl olur?" demesi üzerine bu ayet-i kerime indirildi.(Buhari, tefsir (Ahzab) Enes b. Malik'in anlattığına göre: "Düğün yemeğine gelenler dağıldıktan sonra geldim ve "Ey Allah'ın Rasulü, gittiler." dedim. Hemen kalkıp odasına girdi. Ben de girmek üzere kalktım ama, önüme perde (hicap) çekiverdi de bu ayet indirildi."(Buhari, agy; Ibn Kesir VI/441) Kurtubi'nin ifadesine göre, söz konusu ayetin "nüzul sebebi" ile ilgili en sağlam rivayetler bu ikisidir.(bk, Kurtubi, XIV/224) Âyette geçen "hicab" kelimesi konumuz açısından anahtar kelimedir ve "Haremlik ve Selamlık"ın anlaşılabilmesi için se mantık yönünden bu kavram üzerinde durmak gerekir:

"Hicab": Örtü, perde. "Hicablanmış kadın": Bir örtü ile perdelenen kadın. "Hicabul-cevf': Göğsü karından ayıran zar, diyafram. "Hicab" : Kendisi ile gizlenilen her şey. Buna göre iki şeyi birbirinden ayıran her engel "hicab" dır. Bir şeye mani olan her şey onu "hicablamış" demektir. Erkek kardeşlerin anneyi mirastan "hacb" etmesi de buradandır.(Ibn Manzur, Lisanii'1-Arab (Hacb) md.) "Hacb" ve "Hicab", ulaşmayı, kavuşmayı engellemektir. Vahyin geliş biçimlerini anlatan ayette "ya da hicab arkasından (getir)"(K. Sura (42) 51) denir ki, konuşuların görülmeyeceği bir yerden demektir.( Ragib el-Isfehani, el-Müfredat 108.) "Hacb" setr ve nihan eylemek, "Hicab" isim olur, kendisiyle setr olacak perdeye denir."(Asim Efendi, Kamus, (hacb) md.) Ayrıca hadislerde Güneşi perdeleyen ufuk, müşrik olarak çıktığı için mağfirete engel olan can, öbür aleme muttali olmayı önleyen ölüm... gibi manalarda kullanıldığına bakılırsa(Ibnül-Esir, en-Nihaye, I/340)"Hicab" ın elbise gibi insana bitişik birşey olmadığı, insandan ayrı ve onun görülmesine tamamen engel olan bir hail olduğu anlaşılır."Hicab" a gerçi bazı müfessirler "setr", "tesettür" anlamı vermiş ve onu kadının örtünmesi karşılığında kullanmışlardır, ancak bu, kavramın ilk dönemlerdeki manası değildir.(krs. M. Mutahhari, Islamda Tesettür 68-69) Sanıyorum buna gerek de yoktur. Çünkü kadının her yönüyle tesettürünü anlatan başka ayet-i kerimeler vardır (bk. K. Nur (24) 31, 60; Ahzab (33) 59) ve bunun da aynı anlamda algılanması tekrar demek olur. Zaten "setr" ve "tesettür" manasına gelmiş olsaydı, o takdirde kök anlamı (etimolojisi) gereği kadının tamamen örtünmesini, yani yüzüne de peçe kullanmasını farz kılmış olurdu. Gerçi kadının baştan ayağa avret olduğunu, yüzünü dahi kapatması, yani peçe kullanması gerektiğini söyleyen pek çok tefsirci ve fıkıhçı vardır ve bu konudaki delilleri de aksini söyleyenlere göre oldukça güçlüdür; ancak onlar bu görüşe bu ayetle varmış değil, sadece bu ayeti de o görüşlerine destek olarak kullanmışlardır. Imdi, kadının yüzünün ve ellerinin, hatta bazılanna göre ayaklarının avret olmadığını söyleyen hatırı sayılır sayıda fıkıhçı bulunduğuna göre, onlar bu ayeti "tesettür" ve "peçe" anlamında görmemişler demektir. Yani "hicab" kadının bizzat üzerinde olup görülmesine mani bir perde değil demektir.

Sözkonusu ayeti ve nüzul sebebini anlatan hadisleri tekrar gözden geçirirsek, konumuzla ilgili olarak su noktalar dikkatimizi çeker: Hz. Peygamberin "beytlerine", yani geceleme yerleri olan odalarına çagrılmadan girmemelidirler. Onun zevcelerinden bir şey isterlerse "hicab" (perde) arkasından istemelidirler(Hz. Peygamberin zevcelerinden istenecek "meta" dört şeyle izah edilmiştir: Âriyet (yani ödünç gereçler), herhangi bir hacet, fetva ve Kur'an sahifeleri, (Ibnü'1-Arabi, Ahkamü'1-Kur'an NI/158) Rasulüllah'ın yanına iyi-kötü, herkes girip çıkmaktadır. Enes b. Malik içeri girmek isteyince önüne perde çekılmıştir... Dikkat edilirse bütün bunlar, ev içi düzeniyle ilgili hususlardır. Yani: Kadının evdeki kiyafeti elbette dışardaki gibi değildir. Genellikle yabancı erkeklere görünemeyecek üst-başla dolasir. O halde eve gelen yabancı erkeklerle evin kadın arasında bir engel (hicab, perde vb.) bulunmalı ve erkekler kadınlardan bir hacet isteyeceklerse bu engelin arkasından istemelidirler. Tabiatiyla bu tür bir hacet perde arkasından isteniyor ve ihtiyaç halinde dahi bir araya gelinemiyorsa, ihtiyacın olmadığı zamanlarda kadınların yabancı erkeklerle, ev içi oturmaları tarzında bir arada olmaları bu ayetin isteğine aykırı olmuş olur. "Cilbab", yani dış tesettürüne riayet eden bir kadının, "halvet" olmamak kaydıyla, yabancı erkeklerin de bulunduğu mekanlara girmesinin caiz olmasıyla bu, farklı farklı şeyler olmalıdır. Tamamen yabancı bir eda ile, geçici olarak bir arada bulunmakla, ev içi sohbetleri ve beraber oturmalar arasında elbette farklar bulunmalıdır. Çünkü sohbet ülfeti, ülfet de ilgiyi kolaylaştırır. Bu yüzden olmalıdır ki, Islam'da komşunun hanımı ile zina, diğerlerinden çok daha büyük görülmüş, kayınlar gibi yakın-yabancıyla halvet "ölüm" sayılmıştır.Elmalılı, ayetin tefsirine çok kısa değinmiş olmakla beraber meseleyi bizim vaz'ettiğimiz biçimde açıklamıştır: "Artık onlara bir hicab: yani görülmelerine mani bir perde, bir siper arkasından sorun. Bundan böyle Harem farz kılınmıştır ki, o zamana kadar Arapta adet değil idi".( Elmalıli Hamdi Yazır, VI/3921) Bediüzzaman da aynı görüştedir Ayet-i kerime muktezasınca irha-yı hicab ile emrolundu ki , harem ile selamlığı ayırmak demektir. ( bk. Yeni Ansiklopedi "Tesettür" md.)Peki bu hüküm ya da uygulama sadece Rasulüllah'ın (s.a.s.) zevcelerine mi hastır yoksa bütün mü'min kadınlar için de istenmiş midir? Bu hükmün sadece Rasulüllah'ın (s.a.s.) zevcelerine has olduğunu söyleyenler yok değildir. Ancak adı geçen ayette böyle bir tahsis, işaretle dahi olsa, yoktur. Hatta hangi Ayette Rasulüllah'ın zevceleri zikredilerek bir hüküm bildirilmişse, o hüküm diğer bütün mü'min kadınlar için de geçerlidir. Bundan sadece onun zevcelerinin kendisinden sonra hiç kimse tarafından nikahlanamayacağı hükmünü istisna edebiliriz ki, bunun da sebebi açıklanmıştır "Onun zevceleri mü'minlerin anneleridirler." (K. Ahzab (33) Nitekim Kurtubi: "Bu hükme bütün kadınlar dahildirler.( Kurtubi, XIV/27) derken Cessas da : "Bu hüküm her ne kadar özellikle Rasulüllah ve onun zevceleri hakkında inmişse de, manası onlara da başkalarına da şamildir. Çünkü biz Allah'ın (c.c.) sadece ona has kıldıkları dışında Rasulüllah'a uymak ve onu örnek edinmekle memuruz". demiştir.(Cessas, V/249)


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Haremlik Ve Selamlık'ın Menşei kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Haremlik Ve Selamlık'ın Menşei kelimesi anlamı 9 defa okunmuştur. [243856] Haremlik Ve Selamlık'ın Menşei kelime anlamı, Haremlik Ve Selamlık'ın Menşei nedir, Haremlik Ve Selamlık'ın Menşei ne demek, Haremlik Ve Selamlık'ın Menşei sözlük anlamı

Paylaş