Korku Namazı Nedir

Korku Namazı Nedir ? Korku Namazı Ne demek ?

1-)KORKU NAMAZI



Korku namazıyla, düşman, sel, yangın, yırtıcı hayvan gibi bir engel karşısında bulunan bir cemaatin, iki grup halinde nöbetle kıldıkları namaz. Bu namaz Kur'an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerle sabittir.

"Yolculuk ettiğinizde, kafirlerin size bir fenalık yapmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızda size bir sorumluluk yoktur. Zira kafirler size apaçık düşmandırlar. Ey Muhammed! Sen içlerinde olup da namazlarını kıldırdığın zaman, bu kısmı seninle beraber namaza dursun ve silahlarını da yanlarına alsınlar; secdeyi yaptıktan sonra onlar arkanıza geçsinler; kılmayan öbür kısmı gelsin, seninle beraber kılsınlar, tedbirli olsunlar, silahlarını alsınlar. Kafirler size ansızın bir baskın vermek için, silah ve eşyanızdan ayrılmış bulunmanızı dilerler. Yağmurdan zarar görecekseniz veya hasta olursanız, silahlarınızı bırakmanıza engel yoktur, fakat dikkatli olun. Allah, kafirlere şüphesiz ağır bir azap hazırlamıştır. Namazı kıldıktan sonra, Allah'ı ayakta iken, otururken, yan yatarken de anın. Emniyete kavuştuğunuz zaman, namazı gereğince kılın. Namaz şüphesiz, inananlara belirli vakitlerde farz kılınmıştır" (en-Nisa, 4/101-103)

Korku namazıyla ilgili olarak hadisi şeriflerin birinde şöyle bir olay nakledilir: Abdullah İbn Ömer (r.a.) anlatıyor: "Rasulüllah (s.a.s) ile birlikte Necid tarafına doğru gazaya gitmiştim. Düşmanın hizasına geldik. Onlara karşı saf düzenine geçtik. Namaz vakti gelince Rasulüllah (s.a.s) Efendimiz bize, kıldırmak üzere namaza durdu. Bir kısım ashab da onunla beraber namaza durdular. Diğer kısım ise yönünü düşmana çevirdi. Rasulüllah (s.a.s) kendisiyle birlikte olanlarla beraber rükua vardı ve iki defa seede etti. Derken, beraber namaz kılanlar henüz kılmamış olan grubun yerlerine gittiler. Ötekiler de gelip Rasulullah (s.a.s)'in arkasında durdular. Rasulullah onlarla da beraber rukua varıp iki secde etti. Sonra selam verdi. Ondan sonra, o iki grubun her biri nöbetleşe namaza durup kendi kendilerine birer defa rükua varıp ikişer secde ettiler" (Buhari, Havf, 11; Nesai, Havf, 11; Darimi, Salat, 185; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 150).

Ayet-i kerimeler ile hadis-i şerifteki ifadeler bu şekildedir. Âyette namazın ilk rekatının nasıl kılınacağı açıklanmakla birlikte diğer rekat veya rekatların nasıl tamamlanacağı açıkça belirtilmemektedir. Bunun cevabını da yukarıdaki hadis-i şerifte bulmaktayız.

Bu namazın kılınışını açıkça şöyle ifade edebiliriz: Cemaatten bir grup, düşman karşısında bulunurken diğer grup imama uyar. İki rekatlı bir namazın ilk rekatını imam ile beraber kılar. Namazın durumuna göre, birinci rekatta ikinci secdeden veya birinci oturuşta teşehhüdden sonra düşman cephesine gider; diğer grup gelerek imama uyar, onunla beraber namazın geri kalan kısmını kılar ve tekrar düşman karşısına gider. İmam ise kendi başına selam verir ve namazı bitirir. Daha önce namazın ilk kısmını kılan grup, gelerek namazlarını kıraatsiz olarak tamamlar, selam verir ve düşmana karşı giderler.

Bunların namazı kıraatsiz olarak tamamlamaları lahik* sayılmalarından ötürüdür. İslam fıkhında namaza imamla başlayıp, ara veren sonra yeniden uyana "lahik" denir.

Sonra öteki grup gelir, namazlarını kiraatle tamamlayıp düşman cephesine tekrar giderler. Bu grubun, ikinci gelişlerinde kıraatte bulunmalarının sebebi ise mesbuk * sayılmalarındandır. imama namazın başında değil, ortasında veya sonunda uyan kimseye "mesbuk" denir. Ancak bu grupların imamın yanına geliş gidişlerinde güçlük ve tehlike varsa, namazın kalan kısmını bulundukları yerde tamamlamaları da mümkündür.

Rasul-i Ekrem (s.a.s), Zatu'r-Rika', Batn-ı Nahle, Usfan, Zu Kared olaylarında korku namazı kıldırmıştır. Daha sonra ashab-ı kiram da mecusiler ve diğerleri ile yaptıkları savaşlarda aynı şekilde korku namazı kılmışlardır.

Korku namazının gereği gibi olması için, imama uyan grupların, namazla cephe arasında gidip gelirken hayvana binmemeleri, kısaca namazı bozacak herhangi bir harekette bulunmamaları da gerekir. Aksi halde imam ile kıldıkları namaz bozulur ve namazlarını yeniden kılmaları gerekir.

Bu namazın kılınabilmesi için en az üç kişinin olması gerekir. Biri imam olur, biri ona uyar, üçüncü kişi de onları korumak için bekler.

Korkunun şiddetli olduğu ve düşman ile yapılan savaşın korkunç hale geldiği zamanlar da müslümanlar, binmiş oldukları hayvanlardan yine inmeksizin namazlarını ima ile kılabilirler. Bunun da mümkün olmadığı durumlarda, namazlarını tehir edip kazaya bırakabilirler, Nitekim Hendek savaşında Hz. Peygamber ve ashab bir kaç vakit namazı kazaya bırakmak zorunda kalmışlardı (İbnü'l-Hümam, Fethu'l-Kadir, Mısır 1389/1970, I, 485 vd.; el-Fetava'l-Hindiyye, Beyrut 1400/1980, I, 121 vd.; İbn Abidin, Reddü'l-Muhtar, İstanbul 1984, II, 62).

Mefail HIZLI


2-)

Korku namazıyla, düşman, sel, yangın, yırtıcı hayvan gibi bir engel karşısında bulunan bir cemaatin, iki grup halinde nöbetle kıldıkları namaz. Bu namaz Kur'an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerle sabittir.

"Yolculuk ettiğinizde, kafirlerin size bir fenalık yapmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızda size bir sorumluluk yoktur. Zira kafirler size apaçık düşmandırlar. Ey Muhammed! Sen içlerinde olup da namazlarını kıldırdığın zaman, bu kısmı seninle beraber namaza dursun ve silahlarını da yanlarına alsınlar; secdeyi yaptıktan sonra onlar arkanıza geçsinler; kılmayan öbür kısmı gelsin, seninle beraber kılsınlar, tedbirli olsunlar, silahlarını alsınlar. Kafirler size ansızın bir baskın vermek için, silah ve eşyanızdan ayrılmış bulunmanızı dilerler. Yağmurdan zarar görecekseniz veya hasta olursanız, silahlarınızı bırakmanıza engel yoktur, fakat dikkatli olun. Allah, kafirlere şüphesiz ağır bir azap hazırlamıştır. Namazı kıldıktan sonra, Allah'ı ayakta iken, otururken, yan yatarken de anın. Emniyete kavuştuğunuz zaman, namazı gereğince kılın. Namaz şüphesiz, inananlara belirli vakitlerde farz kılınmıştır" (en-Nisa, 4/101-103)

Korku namazıyla ilgili olarak hadisi şeriflerin birinde şöyle bir olay nakledilir: Abdullah İbn Ömer (r.a.) anlatıyor: "Rasulüllah (s.a.s) ile birlikte Necid tarafına doğru gazaya gitmiştim. Düşmanın hizasına geldik. Onlara karşı saf düzenine geçtik. Namaz vakti gelince Rasulüllah (s.a.s) Efendimiz bize, kıldırmak üzere namaza durdu. Bir kısım ashab da onunla beraber namaza durdular. Diğer kısım ise yönünü düşmana çevirdi. Rasulüllah (s.a.s) kendisiyle birlikte olanlarla beraber rükua vardı ve iki defa seede etti. Derken, beraber namaz kılanlar henüz kılmamış olan grubun yerlerine gittiler. Ötekiler de gelip Rasulullah (s.a.s)'in arkasında durdular. Rasulullah onlarla da beraber rukua varıp iki secde etti. Sonra selam verdi. Ondan sonra, o iki grubun her biri nöbetleşe namaza durup kendi kendilerine birer defa rükua varıp ikişer secde ettiler" (Buhari, Havf, 11; Nesai, Havf, 11; Darimi, Salat, 185; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 150).

Ayet-i kerimeler ile hadis-i şerifteki ifadeler bu şekildedir. Âyette namazın ilk rekatının nasıl kılınacağı açıklanmakla birlikte diğer rekat veya rekatların nasıl tamamlanacağı açıkça belirtilmemektedir. Bunun cevabını da yukarıdaki hadis-i şerifte bulmaktayız.

Bu namazın kılınışını açıkça şöyle ifade edebiliriz: Cemaatten bir grup, düşman karşısında bulunurken diğer grup imama uyar. İki rekatlı bir namazın ilk rekatını imam ile beraber kılar. Namazın durumuna göre, birinci rekatta ikinci secdeden veya birinci oturuşta teşehhüdden sonra düşman cephesine gider; diğer grup gelerek imama uyar, onunla beraber namazın geri kalan kısmını kılar ve tekrar düşman karşısına gider. İmam ise kendi başına selam verir ve namazı bitirir. Daha önce namazın ilk kısmını kılan grup, gelerek namazlarını kıraatsiz olarak tamamlar, selam verir ve düşmana karşı giderler.

Bunların namazı kıraatsiz olarak tamamlamaları lahik* sayılmalarından ötürüdür. İslam fıkhında namaza imamla başlayıp, ara veren sonra yeniden uyana "lahik" denir.

Sonra öteki grup gelir, namazlarını kiraatle tamamlayıp düşman cephesine tekrar giderler. Bu grubun, ikinci gelişlerinde kıraatte bulunmalarının sebebi ise mesbuk * sayılmalarındandır. imama namazın başında değil, ortasında veya sonunda uyan kimseye "mesbuk" denir. Ancak bu grupların imamın yanına geliş gidişlerinde güçlük ve tehlike varsa, namazın kalan kısmını bulundukları yerde tamamlamaları da mümkündür.

Rasul-i Ekrem (s.a.s), Zatu'r-Rika', Batn-ı Nahle, Usfan, Zu Kared olaylarında korku namazı kıldırmıştır. Daha sonra ashab-ı kiram da mecusiler ve diğerleri ile yaptıkları savaşlarda aynı şekilde korku namazı kılmışlardır.

Korku namazının gereği gibi olması için, imama uyan grupların, namazla cephe arasında gidip gelirken hayvana binmemeleri, kısaca namazı bozacak herhangi bir harekette bulunmamaları da gerekir. Aksi halde imam ile kıldıkları namaz bozulur ve namazlarını yeniden kılmaları gerekir.

Bu namazın kılınabilmesi için en az üç kişinin olması gerekir. Biri imam olur, biri ona uyar, üçüncü kişi de onları korumak için bekler.

Korkunun şiddetli olduğu ve düşman ile yapılan savaşın korkunç hale geldiği zamanlar da müslümanlar, binmiş oldukları hayvanlardan yine inmeksizin namazlarını ima ile kılabilirler. Bunun da mümkün olmadığı durumlarda, namazlarını tehir edip kazaya bırakabılirler, Nitekim Hendek savaşında Hz. Peygamber ve ashab bir kaç vakit namazı kazaya bırakmak zorunda kalmışlardı (İbnü'l-Hümam, Fethu'l-Kadir, Mısır 1389/1970, I, 485 vd.; el-Fetava'l-Hindiyye, Beyrut 1400/1980, I, 121 vd.; İbn Abidin, Reddü'l-Muhtar, İstanbul 1984, II, 62).

 


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Korku Namazı kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Korku Namazı kelimesi anlamı 35 defa okunmuştur. [242071] Korku Namazı kelime anlamı, Korku Namazı nedir, Korku Namazı ne demek, Korku Namazı sözlük anlamı

Paylaş