Mescid-İ Nebi Nedir

Mescid-İ Nebi Nedir ? Mescid-İ Nebi Ne demek ?

1-)Medine şehrinde, hicretten sonra Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) Eshab-ı kiramla birlikte yaptığı mescid, cami. “Mescid-i Nebevi”, “Mescid-i Resul”, “Mescid-i Seadet” ve “Mescid-i Şerif” adları ile de anılır.

Burası Resulullah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine’ye hicret ettiği zaman, devesinin ilk çöktüğü yerdir. Önce Halid bin Zeyd Ebu Eyyub el-Ensari hazretlerinin evinde yedi ay misafir kaldı. Hazret-i Ebu Bekr’den aldığı on altınla, Neccaroğullarından Sehl ve Süheyl’in vasilerinden arsa satın alıp, tesviye ettiler. Peygamber efendimiz temele ilk taşı kendi mübarek eliyle koydu. Bu taşın yanına hazret-i Ebu Bekr’in, sonra Ömer, Osman ve Ali’nin sıra ile birer taş koymalarını emreyledi. Sebebini soranlara “Hilafetlerinin sırasına işarettir.” buyurdu. Temelin derinliği ve duvarların kalınlığı bir buçuk metre (üç arşın) idi. Temeli taştan, duvarları kerpiçtendi. Hicretin ikinci senesi, Receb ayında, kıblenin Kudüs’ten Kabe’ye dönmesi emrolununca, Mescidin Mekke’ye karşı olan kapısı kapatılıp karşı tarafa, yani Şam tarafına yeni bir kapı açıldı. Şimdi bu kapıya “Babüttevessül” denmektedir ve bugün Mescid-i Nebevi’nin beş kapısı vardır. Bunlardan ikisi batı duvarında olup, kıbleye yakın olana “Babüsselam”, kuzey köşesine yakın olana “Babürrahme” denir. Doğu duvarının kıble tarafında kapı yoktur. Doğu duvarında, “Babürrahme” karşısında “Babülcibril” vardır.

Medine’de, Kudüs’e karşı on altı ay kadar namaz kılındı. Mekke’deyken, önce Kabe’ye karşı namaz kılınırdı. Hicretten az bir zaman önce, Kudüs’e karşı kılınması emrolundu. Mescid-i Şerif’in kıblesi değiştirilirken, Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem Kabe’yi mübarek gözleriyle görerek, kıblenin cihetini tayin eyledi. Resulullah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) namaz kıldığı yer, minber ile Hücre-i Seadet arasında olup, minbere daha yakındır. Haccac’ın Medine-i münevvereye gönderdiği mushaf (Kur’an-ı kerim), büyük bir sandık içinde olduğundan, bu sandık, bu yerin önündeki direğin sağ tarafına konulmuştu.

Buraya ilk mihrabı Ömer bin Abdülaziz koymuştur. Mescid-i Seadet’in ikinci defa yandıktan sonra tamirinde 1483 (H.888) senesinde, mermerden şimdiki mihrab yapılmıştır. Fakat mermer mihrab Hücre-i Seadet tarafına biraz daha yakın konmuştur. Mescid-i Nebi’de minber yapılmamıştı. Resulullah (sallallahü aleyhi ve sellem) hutbeyi ayakta okurdu. Sonradan buraya bir hurma çubuğu dikildi. Daha sonra dört basamaklı bir minber yapıldı. Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem üçüncü basamakta ayakta dururdu. Hazret-i Muaviye zamanında minberin kapısına perde asıldı.

Peygamber efendimizin zamanında Mescid-i Nebi’nin sekiz direği vardı. Mescidin genişletilmesine dinen lüzum görülünce direkler arttırılarak zamanla 327 olmuştur. Ravda-i Mutahhera’da üç sıra direk vardır. Her sırada dört direk mevcuttur. Bu direklerin bir kısmı duvarlar içindedir. Meydandaki direk sayısı 229’dur. Mescidin güney duvarı kıbleye karşıdır. Eshab-ı Soffa’nın kaldıkları çardak, şimal (kuzey) duvarının dışındadır. Bu mübarek yerin zemini, sonradan kaybolmaması için, döşemeden yarım metre kadar yükseltilmiş etrafına da, yarım metre yükseklikte ağaçtan parmaklık yapılmıştır. Mescid-i Şerif yapılırken, yanına Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) iki “Zevce-i tahiresi” için de birer oda yapılmıştı. Odaların sayısı zamanla dokuz oldu. Mescide en yakın oda, hazret-i Âişe’nin odasıydı. Tavanları bir buçuk metre kadar yüksekti. Odalar, mescidin doğu, kuzey ve güney taraflarındaydı. Her odanın ve bazı sahabi odalarının, biri mescide diğeri sokağa olmak üzere iki kapısı vardır. Resulullah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) en çok bulunduğu, hazret-i Âişe’nin odasının mescide açılmış kapısı saç ağacındandı. Dört halife zamanında, Eshab-ı kiram Cuma namazı kılmak için, sekiz odada yer kapışırlardı. Hazret-i Fatıma’nın odası, hazret-i Âişe’nin odası yanında ve kuzey tarafındaydı. Bu oda sonradan Şebeke-i Seadet içine alınmıştır. Resulullah (sallallahü aleyhi ve sellem) vefatından beş gün önce, mescide açılan kapılardan yalnız Ebu Bekr’in kapısını bırakıp, diğerlerini kapattırdı.

Birinci halife hazret-i Ebu Bekr ilk iş olarak Arabistan Yarımadasındaki mürtedlerle, yani dinden ayrılanlarla uğraştığı için, Mescid-i Seadet’in genişletilmesine vakit bulamadı.

Hazret-i Ömer hicretin on yedinci senesinde, Mescid-i Şerif’i batı ve kuzeyden genişletti. Zevcat-i Tahirat’ın odaları bulunduğu için doğu tarafını genişletmedi. Kuzey-güney arası, yüz kırk zra (70 m) ve doğu-batı duvarları arası yüz yirmi zra (60 m) oldu. “Mescidimi genişletmek lazımdır!” emrini işitmeseydim, genişletmezdim, dedi. Yeni duvarları, eskisi gibi kerpiçle hurma ağaçlarından yaptırdı. Hazret-i Abbas, batı duvarına bitişik odasını hediyye etti. Bu oda ve buna bitişik, Cafer Tayyar’ın evinin yarısı satın alınıp, Mescid-i Şerif’e katıldı. Hazret-i Osman hicretin otuzuncu senesinde, bunları ve kuzey duvarını yıkıp genişletti. Yeni duvarları ve direkleri taştan, tavanını saç ağacından yaptı. Ebu Hüreyre’nin haber verdiği hadis-i şerifte: “Mescidimi Yemen’deki San’a şehrine kadar genişletseler, hepsi mescidim olur.” buyruldu.

Halife Velid, 306 (H. 88) senesinde, Medine Valisi Ömer bin Abdülaziz’e emir vererek dört duvar da yıkılıp, doğu tarafındaki Zevcat-ı Tahirat (müminlerin annelerinin) odaları mescide katıldı. Hücre-i Seadetin dört duvarı yıkılıp, temelden yontma taşlarla yeniden yapıldı. Temel açılırken hazret-i Ömer’in bir ayağı görüldü. Hiç çürümemişti. Hücrenin etrafına ikinci bir duvar daha yapıldı. Hiç kapısı yoktu. Hücrenin tavanı mescidden yarım metre daha yüksek oldu. Uzunluk iki yüz zra (100 m), genişlik yüz altmış yedi zra (83.5 m) oldu. Rum Kayserinden kırk usta getirilip, duvarlar, direkler, tavan altınla süslendi. İlk olarak mihrab ve dört minare yaptırdı. Bu iş üç sene sürdü. Abbasi halifelerinden Mehdi, 777 (H.161) senesinde, yalnız kuzey tarafına on direk dikerek genişletti. Halife Me’mun da 817 (H.202) senesinde biraz genişletti. 1155 (H.550) senesinde, Cemaleddin-i İsfehani, ikinci duvar etrafına sandal ağacından parmaklık yaptı. Bu parmaklığa Şebeke- i Seadet denir. O sene Mısır’dan gönderilen, üzerinde kırmızı ipekle Yasin suresi yazılı beyaz ipek perde, Şebeke etrafına asıldı. Bu perdeye “Settare” denir. Mısır Türkmen Sultanı Seyfeddin Salih Kalavun 1279 (H.678) senesinde, Hücre-i Seadet üzerine bugünkü Kubbe-i Hadra’yı ilk olarak yaptırıp, kurşunla kaplattı. Mescidin bugünkü binası, Mısır’daki Çerkes sultanlarından Eşref Kayıtbay tarafından 1483 (H.888) senesinde yaptırılmış ve Osmanlı Sultanları tarafından tamir ve tezyin edilmiştir.

Osmanlı sultanları, Mekke ve Medine’deki bütün mukaddes emanetlere son derece hürmet ve saygı göstererek, milyonlarca altın harcayıp, onların tezyin ve tamirini asla ihmal etmediler (Bkz. Mekke-i Mükerreme, Medine-i Münevvere). Sultan İkinci Mahmud-ı Adli Hanın emriyle Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa, mübarek Hicaz topraklarında bulunan Eshab-ı kiramın Resulullah’ın zevcelerinin (hanımlarının) ve şehitlerin yıkılan türbelerini yeniden yaptırdı. Mescid-i Seadet ve Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) kabirlerinin bulunduğu Hücre-i Nebevi tamir edildi. Sultan Abdülmecid Han bunların yapılması, işlenmesi ve bakımı için yüz binlerce altın harcadı. Abdülmecid Hanın bu yolda çalışması ve uğraşması şaşılacak kadar çoktur.

Osmanlının elinden çıktıktan sonra, Arabistan Yarımadasında devlet kuranlar, bu mübarek beldeye, Mescid-i Nebi de dahil olmak üzere, bütün mukaddes emanetlere gerekli hürmet ve saygıyı göstermez olmuşlardır.

Mescid-i Nebi içindeki kısımlar şunlardır: 1) Hücre-i Seadet (Peygamber efendimizin, hazret-i Ebu Bekir ve hazret-i Ömer’in kabr-i şeriflerinin bulunduğu oda). 2) Minber-i şerif. 3) Suffe yeri. 4) Üstüvaneler (mescidin direkleri). Mescid-i Nebi ile ilgili Peygamber efendimiz buyurdular ki:

Ben peygamberlerin sonuncusu olduğum gibi, mescidim de peygamberlerin mescidlerinin sonuncusudur.

Minberimle Âişe’nin evi arası (Ravda-i Mutahhera) Cennet bahçelerinden bir bahçedir.

Yalnız üç mescide ziyaret için gidilir: Mescid-i Haram, Mescid-i Nebi, Mescid-i Aksa.

Mescidimde kılınan namaz başka mescidlerde kılınan namazlardan bin kat daha sevaptır. Mescid-i Haram’da kılınan namaz da mescidimde kılınan namazdan yüz kat daha sevaptır.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Sizde içinde Mescid-İ Nebi kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Mescid-İ Nebi kelimesi anlamı 410 defa okunmuştur. [239130] Mescid-İ Nebi kelime anlamı, Mescid-İ Nebi nedir, Mescid-İ Nebi ne demek, Mescid-İ Nebi sözlük anlamı

Paylaş