Meyyit Nedir

Meyyit Nedir ? Meyyit Ne demek ?

1-)MEYYİT



Ölü, ölmüş insan. Çoğulu mevta ve emvat olarak gelir. Ayrıca, ölmüş kimse, ölmüş kimsenin bedeni, cenaze anlamındadır. Aslında cenaze, yıkanıp kefenlenmiş, tabutla götürülen naaş; meyyit ise, henüz yıkanıp temizlenmeden önce yatakta serilmiş olan ölüyü ifade eder.

Bir fıkıh terimi olarak meyyit, ölmüş, kendisinde yara veya dayak izleri gibi öldürme eseri bulunmayan kimsedir.

Böyle dayak ve işkence etkisiyle ölen kişiye de maktul (öldürülmüş kimse) denir. Cenaze, ölü demektir, cenaze kelimesi ölüm anından defin anına kadar yapılan cenaze merasimi anlamını da ifade eder.

İslam'da ölüye karşı dirilerin bazı görevleri vardır. Bu görevlerin yapılmasını Rasulullah (s.a.s) teşvik etmişlerdir. Bu konularla ilgili olarak bir çok hadis-i şerif vardır. Bir insan ölünce gözleri kapatılır, çenesi bağlanır, elbise ve iç çamaşırları çıkarılarak bir tahta veya teneşir üzerine yatırılır. Üzerine bir örtü çekilir. Şişmemesi için üzerine ağırca bir demir parçası konulur. Elleri yan tarafına indirilir. Ölünün yanında güzel kokulu bir şey bulundurulur. Sonra yıkanıp kefenlenir. Cenaze namazı kılındıktan sonra kabre defnedilir.

Cenaze yıkanmadıkça, bulunduğu yerde Kur'an-ı Kerim okunmaz. Cünüp olanın, ay hali görmekte bulunan veya lohusa olan kadının cenazenin yanında bulunması doğru değildir.

Hz. Peygamber (s.a.s) ölüm ve benzeri bir felaket ile karşılaşan kimselerin sabretmelerini, dua ile Allah'a sığınmalarını tavsiye buyurmuştur.

Kur'an-ı Kerim'de, felakete uğrayınca sabreden ve "inna lillah" diyerek Allah'a sığınanları methetmiş, onları rahmet ve hidayet ile müjdelemiştir (el-Bakara, 2/156; Buhari, Cenaiz, 162; S.Sabık Fıkhü's-Sünne, I, 504).

Ölüye ağlamağa gelince; yakınlarını, sevdiklerini bir anda kaybeden insanların acı çekmemeleri mümkün değildir. Bu acının göze hücum eden gözyaşları, ruhlara hakim olan kederler ile`ortaya çıkmaması düşünülemez. Bu tabiidir, sevgi meyvesidir. İslam bu çeşit ağlamayı ve üzülmeyi yasaklamamıştır. Hz. Peygamber ve ashabının bu kadar üzüntüyü açığa vurdukları bilinmektedir (Buhari, Cenaiz, 152, 162).

Ölünün yüzünün açılması ve öpülmesi de caizdir. Nitekim Hz. Ebu Bekr (r.a) Allah Rasulünün mübarek naşını sevgiyle öpmüş ve ağlamıştır (Buhari, Cenaiz, 12).

İslam'ın yasakladığı ve İslam'dan önce çok revaçta olan bağırıp çağırarak, Allah'a karşı yakışıksız sözler söyleyerek, saçını başını yolarak ağlamaktır. Bu şekilde ağlamanın zararı ağlayan ve saçının başını yolan kimseye olur (Şevkani, Neylü'l-Evtar, IV, 105-116; el-En'am, 6/164).

Ölüye karşı yapılması gereken görevlerden birisi de, onu yıkamak ve kefenlemektir. Çünkü Rasulullah (s.a.s), ölülerin kefenlenmesini, yıkanmasını emretmiştir. Bu iki işin nasıl yapılacağını ayrıntılı bir biçimde anlatmıştır. Bu yüzden müctehidler ölünün yıkanmasının ve kefenlenmesinin farz-ı kifaye olduğunda görüş birliği içindedir. Ölünün borçlarını namazı kılınmadan önce ödemek sünnettir. (İbn Kudame, el-Muğni, 1l, 337, Şevkani, a.g.e., IV, 23-26). Ölülerin cenaze namazlarının farz-ı kifaye oluşu ittifakla kabul edilmiştir. Namaz kılındıktan sonra onu mezara kadar taşımak görevdir. Cenazeye katılmanın da üç derecesi vardır. Bunların birincisini yapan görevini yerine getirmiş olur. Ancak üçüncüsüne kadar devam etmek daha çok sevaba sebeb olur. Bu dereceler de şunlardır:

a) Cenaze namazı kılıp ayrılmak,

b) Cenaze namazına ve defnedinceye kadar olan hizmetlere katılmak,

c) Definden sonra da kabrin başında bir süre bekleyip dua ve istiğfar ile meşgul olmak (İbn Kudame el-Muğni, II, 353 vd.)

Cenaze merasimine katılanların, ölümü, ahireti ve Allah'ın yüceliğini düşünmeleri, sükuneti muhafaza etmeleri, dünyevi meseleleri konuşmaları, gülmemeleri bu görevin edepleri cümlesindendir (İbn Kudame, a.g.e., II, 354). Cenazenin dört tarafından kırk adını taşımak menduptur. Bu sırada bağırıp çağırmak, sesli olarak tekbir getirmek ve zikr yapmak çalgı ve çelenk, bid'at olup yasaklanmıştır. Cenaze kabre indirilinceye kadar, bazı müçtehitlere göre omuzlardan yere indirilinceye kadar oturmak mekruhtur (İbn Kudame, a.g.e., II, 355; Ali Mahfuz el-İbda'fi Madarri'l-İbtida', 212).

Cenazeyi görünce ayağa kalkma meselesine gelince, lehte ve aleyhte hadisler vardır. Buna göre, "kalkmak meşrudur fakat zaruri değildir" denilebilir (Ayni, Ümdetü'l-Kari, IV,118).

Ahmet YAŞAR


2-)Bir kimse mü'min kardeşinin kabrini ziyaret eder ve kabir yanında oturursa ve selam verirse, meyyit onu tanır ve selamına cevab verir. (Hadis-i şerif-Kitabü Şerh-us-Südur)

Meyyitin mezardaki hali, imdad diye bağıran denize düşmüş kimseye benzer. Boğulmak üzere olan kimse kendisini kurtaracak birini beklediği gibi, meyyit de babasından, anasından, kardeşinden, arkadaşından gelecek bir duayı gözler. Kendisine bir dua gelince, dünyanın hepsi kendisine verilmiş gibi sevinmekten daha çok sevinir... (Hadis-i şerif-Mektubat-ı Rabbani)

Meyyit, ehlinin, evladının ağlamalarından azab duyar. (Hadis-i şerif-Minhet-ül-Vehbiyye)

Âdet olarak, riya, gösteriş olarak değil de, Allah rızası için, fakirlere yemek, sadaka verip, sevablarını meyyitin ruhuna göndermek iyi olur ve büyük ibadet olur. (Muhammed Ma'sum)

Meyyit için dua, Fatiha, sadaka ve istiğfar ile imdad ve yardım lazımdır. (Abdülhakim-i Arvasi)


3-)Ölü.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Meyyit kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Meyyit kelimesi anlamı 971 defa okunmuştur. [242243] Meyyit kelime anlamı, Meyyit nedir, Meyyit ne demek, Meyyit sözlük anlamı

Paylaş