Mü'min Nedir

Mü'min Nedir ? Mü'min Ne demek ?

1-)MÜ'MİN



Allah'tan gelen her şeyi mutlak anlamda tasdik eden, doğrulayan kimseler için kullanılan Kur'ani bir terim.

Arapça "doğruladı, tasdik etti" anlamındaki "a.me.ne" fiilinin ism-i failidir.

Kur'an-ı Kerim'de, tekil, çoğul ve müennes siğalarında olmak üzere, iki yüz yirmi dokuz kere geçmektedir.

Mü'min, Allah Teala'nın tek oldu günü, ibadette hiç bir ortağı olamayacağını, O'nun dışında ibadete layık olan ve O'na denk olabilecek hiç bir ilahın bulunmadığını, ibadetin yalnızca O'na hasredileceğini kalben ikrar ve zahiren açığa vuran kimsedir. İman kalpte; Allah sevgisi, O'na boyun eğme, korkma, ümid etme; varlığı karşısında ürperme, tevbe etme, tevekkül, sığınma, güvenme ve buna benzer şekillerde tecelli eder. Dışa yansıyan yönü ise; Allah'ın şeriatiyle hükmetmek, O'na ve Rasulüne tam anlamıyla itaat etmek, bunun yanında namazı kılıp, oruç tutmak, zekat vermek ve güç yetirebilenler için haccetmek ve farz kılınan diğer şeyleri yerine getirmektir.

Buna, Allah Teala'nın yasaklayıp haram kıldığı şeyler de girmektedir. Allah Teala'nın haram kıldıklarından kaçınmak da mü'minin temel vasıtlarındandır. Bu haramların başında, Allah Teala'ya şirk koşmak, rubibiyyetinde, uluhiyyetinde veya isim ve sıfatlarında O'na ortaklar izafe etmek gelir. Mü'min, şirkten, şirk ve küfür ehlinden şiddetle sakınır. İçki, zina, yalan, hile, emanete hıyanet, komşusuna eziyet vb. haramlara kesinlikle yanaşmaz.

Allah Teala'nın emrettiklerinin hepsine uyan ve haram kıldıklarından sakınan kimse, azap görmeden Cennette girmeye hak kazanır ve mutlak anlamdaki mü'min ismiyle isimlendirilir.

Bu emir ve yasaklara uyma hususunda eksiklik gösterenler, mutlak anlamdaki mü'min ismiyle anılma hakkını kaybederler. Allah Teala, Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır: "Mü'minler ancak o kimselerdir ki; Allah zikredildiği zaman kalpleri ürperir. Allah'ın ayetleri onlara okunduğu zaman imanlarını kat kat artırır ve sadece Rablerine güvenirler. Onlar namazlarını dosdoğru kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan Allah yolunda harcarlar. İşte gerçek mü'minler onlardır. Onlar için Rableri nezdinde dereceler, mağfiret ve güzel rızık vardır" (el-Enfal, 8/2-4). "Allah'a imanında şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad eden kimseler ancak, hakkıyla iman edenlerdir. Samimi olanlar da işte bunlardır" (el-Hucurat, 49/15).

Rasulüllah (s.a.s)'de bunu, şu şekilde dile getirmiştir: "Zina eden kişi zina ettiği zaman, mü'min olarak zina etmez. İçki içen kişi de, içki içtiği zaman mü'min olarak içmez. Hırsız da çaldığı vakit mü'min olarak çalmaz. Başkasına ait bir malı insanların gözleri önünde zorla alan kişi de bunu alenen gasbettiği zaman mü'min olarak bu suçu işlemez" (Buhari, Mezalim, 30; İbn Mace, Fiten, 3); "Hiç biriniz kendiniz için arzuladığınızı, mü'min kardeşi için de arzulamadıkça iman etmiş olmaz" (Buhari, İman, 81 ; Müslim, İman, 71). Bunlar gibi diğer bir takım ayet ve hadislerde de, bazı emirleri terk eden veya bazı haramları işleyenlerin, mutlak anlamdaki iman sıfatından tecrid edildikleri görülmektedir.

Ancak, mü'min ismiyle isimlendirilmeyi hak etmeyen kimse, kafir olarak isimlendirilebilir mi? Şeriatın bazı hükümlerine muhalefette bulunmak, bazı emirleri terk etmek ve Allah'a şirk koşmak, ölülerden fayda beklemek, yardım dileyip onlara sığınmak, Allah'ın indirdiklerinin dışında başka bir şeyle hükmederek, O'na ortak koşmak, Allah'ın, kullarından birine hulul ettiğini söylemek, Vahdeti vücud iddiasında bulunmak, müşrikleri dostlar edinmek, onları mü'minlere karşı desteklemek ve "Allah zatıyla her yerdedir" demek gibi birtakım haramları işlemek, insanın küfrüne sebep olur.

Şirkin dışında, helal olduğunu iddia etmeden, yani haramiyetine inandığı halde; içki, zina, hırsızlık, vb. bir takım ma'siyetleri işleyenler kafir olmazlar. Bu tip kimseler, mutlak anlamdaki mü'min ismiyle anılma hakkını kaybederler. Onlar, imanlarıyla beraber İslam dairesinin içinde bulunurlar.

İman sıfatı tek başına ele alındığı zaman konu, bu şekilde incelenebilir. Ancak, iman olayına İslam'la birlikte yaklaşıldığı zaman iman; kalbin tasdik edip, amel etmesidir. İslam ise, bu imanın dil ile ikrar edilip, erkanıyla amel edilmesidir.

Bu konu Cibril Hadisi'yle, eksiksiz olarak ortaya konulmaktadır. Cebrail (a.s), Rasulullah (s.a.s)'e gelip onu, "Bana İslam'dan haber ver" dediği zaman o; "İslam, Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın Rasulü olduğuna şehadet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekatı vermen, Ramazan orucunu tutman ve güç yetirebilirsen Beyt'i haccetmendir" buyurmuş ve imandan sorulduğunda ise; "Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe ve kadere; hayrına ve şerrine inanmandır" (Müslim, İman, 1) demişti.

Rasulüllah (s.a.s)'in, "Allah'tan başka ilah olmadığına şehadet etmen " sözü, ubudiyyet ve uluhiyyetin tek olan Allah Teala'ya ait olduğunu kabul ve bu kabulün zorunlu kıldığı ibadetleri ifa etmeyi ifade etmekte idi. Bazılarının zannettiği gibi, mücerred ikrar isteniyor değildir. Bunun gibi, "Allah'a iman etmen" sözünün anlamı da, Allah'ın hak olduğunu -farz kılınan amel ve davranışları üzerine bina etmeden- tasdik edip, ikrar etmek değildir.

Allah ve Rasulünün hak üzere olduğunu kalben bilmek, hiç bir şey ifade etmez. Allah Teala, Yahudilerin Peygamber (s.a.s)'e karşı takındıkları tavrın yanlışlığını ortaya koyarken şöyle buyurmaktadır: "Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, Peygamberi, kendi çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar, yine de onlardan bir cemaat, bile bile gerçeği gizlerler" (el-Bakara, 2/146); "Vicdanları doğruluğuna kanaat getirdiği halde, sırf zulümleri ve büyüklenmeleri yüzünden, o mucizeleri inkar ettiler" (en-Neml, 27/14). Bu ayetler onların, Allah Rasulünü batınen yalanlamadıklarını açıklamaktadır.

Kalpleri tasdik ettiği halde, yeryüzünde büyüklük taslamaları onları bu tasdiğe boyun eğmekten kendilerini alıkoymuştu. Bu da imanın; ibadeti tek olan Allah Teala'ya hasretmek; şirki ve hiç bir gücü olmayan batıl ilahları reddetmek olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır.

Mü'min, emirlere uyup kötülüklerden sakınır. İşlediği bu amelleri, ahirette bir cezalandırma ve mükafaatlandırma olduğunun bilincinde olarak işlemesi gerekir. Dünyada ise, imanın zahire varan tarafıyla muamele görür. Çünkü hiç kimse, onun, iç dünyasında imanına halel getirecek olan şirk hali üzere olup olmadığını bilemez. Bu, namaz, oruç, zekat vb. imanın alametleri olan amellerde de böyledir: Bir cariye Peygamber (s.a.s)'e getirildiğinde, ona; "Allah nerededir?"diye sormuş, cariye de; "göktedir" cevabını vermişti. "Ben kimim?" diye sorduğunda da cariye; "Sen Allah'ın Resulüsün" cevabını verince, Rasulüllah, cariyenin sahibine; "Onu azad et. Çünkü o, bir mü'minedir" demişti (Müslim, Mesacid, 33). Bu olay, dünyada insanın dışa vurduğu imanın durumuna göre muamele göreceğini açıkça ortaya koymaktadır. İnsanın içinde saklayıp, hiç bir dış yansıması olmayan inancı, onun ahirette saadete erişen kullardan olmasını temin etmez.

İmam Şafii Hz. Ömer (r.a)'ın rivayet ettiği; "Ameller niyetlere göredir" (Buhari, İman, 41) hadisini delil getirerek, namazın niyetsiz sahih olmayacağını belirttikten sonra, Sahabe, Tabiin ve onlara yetişenlerin; "İmanın, söz, amel ve niyetten ibaret olduğu ve bu üç şeyden biri olmadığı zaman hiç birinin caiz olmadığı" şeklindeki görüşü zerinde icma ettiklerini eklemektedir.

Selef-i Salihin, fasık bir kimse için, imandan İslam'a çıktı denileceği, ancak, onda imandan hiç bir şey kalmadı demenin caiz olmadığı görüşünde idiler. Fakat bu, amelin imanın bir parçası olduğunu kabul etmeyenler için farklılık arzetmektedir. Ehl-i Sünnetin fasıkların ahiretteki durumları hakkındaki görüşü, onların Cehennemden ancak şefaatle çıkabilecekleri yolundadır.

Eymen ed-DIMAŞKİ


2-)İnanan, inançlı, imanlı, mutekit.


3-)Müslüman


4-)Tanımış, iman etmiş.


5-)İslam dinine inanmış, Müslüman.


6-)inanan, iman eden


7-)iman etmiş, islam dinine inanmış, müslüman (Yazılışı:mü'min)


8-)Allah'a ve emirlerine, kanunlarına iman eden. İnanan. Allah'a, ahirete, kitablarına, meleklerine, peygamberlerine ve kadere iman edip itaat eden kimse. (Osmanlıca'da yazılışı: mü'min)


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
Believer in Islam.
İngilizcesi İngilizce
Believing mutekit.
İngilizcesi İngilizce
Muslim müslüman.
İngilizcesi İngilizce
Muslim.
İngilizcesi İngilizce
Faithful.

Sizde içinde Mü'min kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Mü'min kelimesi anlamı 3388 defa okunmuştur. [243266] Mü'min kelime anlamı, Mü'min nedir, Mü'min ne demek, Mü'min sözlük anlamı

Paylaş