Nesh Nedir

Nesh Nedir ? Nesh Ne demek ?

1-)NESH



İzale, bertaraf, ibtal ve yok etme; izale edilen şeyin yerine başka birinin konulması veya konulmaması, nakletme, kaldırma, hükümsüz kılma, istinsah etme, değiştirme, tahvil etme (nesha) fiilinin mastarıdır. Nesh kelimesinin bu manalardan hangisinde hakikat, hangilerinde mecaz olduğu konusu ihtilaflıdır. Bazı ilim adamları "izale ve iptal etme" manasında hakikat, diğerlerinde mecaz olduğunu söylemektedirler.

Istılah alimlerince nesh değişik şekillerde tarif edilmiştir. Neshin, ıstılahi tariflerinin ortak noktaları alınmak suretiyle şu şekilde tarifi mümkündür: "Nesh, şer'i bir delil ile sabit şer'i ve fer'i bir hükmün daha sonra gelen yeni şer'i bir delille kaldırılması, ilgası, tebdil ve tağyir edilmesidir." Bu şekilde kendinden önceki hükmü kaldıran delile "nasih", hükmü kaldırılan delile de "mensuh" denilir.

Neshin caiz olup olmadığı ve vukuu konusunda İslam alimleri arasında değişik görüşler vardır.

Sadece Kur'an-ı Kerim'le kayıtlı olmaksızın neshin caiz olup olmadığı konusu muhtelif din mensupları ve İslam alimleri arasında ihtilaflı konulardandır. Bu ihtilaf önce caiz olup olmadığı, sonra da caiz ise vuku bulup bulmaması hususundadır. Nihayet son bir ihtilaf konusu da bunun İslam şeriatinde olup olmadığıdır.

Bu husustaki tartışmaları:

a) Nesh, aklen ve naklen mümkün müdür?

b) Şayet caiz ise bilfiil vukubulmuş mudur?

c) İslam'da, yani Kur'an ve Sünnette nesh caiz midir?

d) Şayet İslam'da nesh caiz ise vukubulmuş mudur?

e) İslam'da nesh caiz ve vukubulmuşsa nerelerdedir? şeklinde maddeleştirmek mümkündür.

Nesh konusunda ihtilaf edenler bu soruların cevabını vermeye çalışmışlar ve her bir görüş sahibi delillendirmek suretiyle bu sorulara müsbet veya menfi cevaplar vermeye başlamışlardır.

Müslüman alimlerin cumhuru neshin hem eski şeriatlerde, hem de İslam'da caiz ve vaki olduğunu kabul etmişlerdir.

Neshin en şiddetli karşıtları yahudilerdir. Zira yahudi alimleri, neshi kabul ettikleri takdirde bunun, kendi şeriatlerinin neshedilmiş olduğu neticesine varacağını çok iyi anlamış durumundaydılar. Bu yüzden nesh konusu gündeme gelince buna şiddetle karşı çıkmışlardır.

Bunun yanında daha İslam'ın ilk intişarı yıllarında müşrikler neshi İslam için bir kusur olarak görmüşler ve "Görmüyor musunuz, Muhammed ashabına dün emrettiğini bugün değiştiriyor; bugün yapılmasını emrettiği bir şeyi yarın kaldırıyor!" diyerek İslam ile alay etme yolunu tutmuşlardı.

Hz. Peygamber (s.a.s) İslam'ın, eski şeriatleri kaldırdığını ve hükümsüz bıraktığını ilan ettiği zaman yahudiler kendi dinlerinin kıyamete kadar baki kalacağı ve Hz. Muhammed'in getirmiş olduğu dinin kendi dinlerini neshedemeyeceğini ileri sürerek neshe karşı çıktılar.

Hz. Peygamber'in ashabı ve Tabiun içinde nesh aleyhinde konuşan, onun aklen ve naklen caiz olup olmadığı konularında gerek müsbet, gerekse menfi fikir ileri sürenlere rastlamıyoruz. Diğer taraftan neshin aklen ve naklen caiz olup olmadığı konularında müslümanlar arasında yine herhangi bir görüş ayrılığı görülmemektedir. Ancak, neshin nerelerde olup olamayacağı, Kur'an ve hadiste nerelerde nesh meydana geldiğinde bazı ihtilaflar mevcuttur.

Kur'an-ı Kerim'de neshin caiz olmadığını ilk ileri süren, Mu'tezile alimlerinden olan Ebu Müslim Muhammed İbn Bahr el-Isfahani (öl. 322/934)'dir. Daha sonra gelen Hindistanlı alim Şah Veliyyullah Dihlevi (öl. 1176/1762) de Ebu Müslim'in şüphelerine dayanarak bu hususta birtakım iddialar ortaya atmış ve Kur'an'da neshin olamayacağını, mensuh sayılan ayetlerin aslında mensuh olmayıp muhkem olduklarını, bazılarında tahsis veya te'lifin mümkün olduğunu ileri sürmüştür.

Son zamanlarda Mısır'ın tanınmış alimlerinden Dr. Muhammed Tevfik Sıdkı da Kur'an-ı Kerim'de neshin vukuunu şiddetle reddedenler arasındadır. 1906 senesinde el-Menar dergisinde neşrettiği "en-Nasih vel-Mensuh" adlı makalesinde bu nazariyesini geniş bir şekilde ve müdellel olarak izah etmiştir. Türkiye'de "Tanrı Buyruğu" adlı Kur'an-ı Kerim mealinin müellifi Ömer Rıza Doğrul da bu nazariyeyi destekleyenlerdendir. Günümüzde de bazı ilim adamları aynı nazariyeyi benimsemiş görünmekte ve Kur'an-ı Kerim'de neshi kabul etmemektedirler.

Neshin caiz olduğu görüşünde olanlar bunu, Kur'an-ı Kerim'deki şu ayetlerle delillendirmektedirler:

1) "Biz, bir ayeti ondan daha iyisini veya onun gibisini getirmeden neshetmeyiz veya unutturmayız" (el-Bakara, 2/106).

2) "Biz bir ayeti diğer bir ayetin yerine tebdil ettiğimiz, değiştirdiğimiz zaman -Allah ne indireceğini en iyi bilir- derler ki: Sen yalnız bir müfterisin. Hayır onların pek çoğu bilmezler" (en-Nahl, 16/101).

3) "Yahudilerin zulümleri onların birçoğunu Allah yolundan alıkoymaları, nehyedilmelerine rağmen faiz almaları, halkın mallarını haksız yere yemeleri sebebiyledir ki Biz, (evvelce) kendilerine helal kılınan temiz ve güzel şeyleri onlara haram kıldık" (en-Nisa, 4/160-161).

4) "Ayetlerimiz onlara apaçık deliller olarak okunduğu zaman bize kavuşmayı ummayanlar. "Ya bize bundan başka bir Kur'an getir, yahud onu değiştir" dediler. De ki: "Onu kendiliğimden değiştirmem benim için olmayacak şeydir. Ben, bana vahyolunagelenden başkasına tabi olmam. Eğer Rabbime isyan edersem şüphesiz büyük günün azabından korkarım" (Yunus, 10/15).

5) (Ey Habibim) Biz seni okutacağız da sen asla unutmayacaksın. Ancak Allah'ın dilediği müstesna. Çünkü O aşikarı da bilir, gizliyi de" (el-Âla, 87/6-7).

Neshin Kur'an-ı Kerim'de olmadığını iddia edenler bu ayetlerin neshin Kur'an'da vukuuna değil de neshin aklen caiz olduğuna delil kabul, eder veya bu neshi geçmiş şeriatlere tahsis ederler.(Bu ayetlerin neshe delalet vecihleri ve bunlar üzerindeki tartışmalar hakkında geniş bilgi için bk. Ali Hasen el-Arid, Fethul-Mennan, s. 85-124).

Aralarında meşhur müfessirlerin de bulunduğu ve müslüman alimlerin ekseriyetinin sahip olduğu görüş, neshin cevazı ve vukuudur. Bunlara göre Kur'an-ı Kerim, kendisinden evvel indirilmiş semavi kitapları neshettiği gibi yeni kurulmaya başlanan İslam toplumunun inkişaf ve tekamülü icabı emir ve yasakları ihtiva eden bazı ayetlerin hükümlerinin sonradan kaldırılmasından daha tabii ne olabilir? Kaldı ki nesh keyfiyeti, ebedi olan akidelere dokunmayıp sadece ahkamdaki emir ve yasaklara inhisar etmektedir. Aynı zamanda bu değiştirme müminlerin, dini vecibelerini daha kolay ve pratik bir şekle sokma maksadıyla meydana gelmiştir. Bu yüzden nesh keyfiyetini Allah Teala'ya yakıştırmamak gibi bir düşüncenin temeli yoktur. Zira bu nesh keyfiyeti Allah Teala'ya nazaran değil, kullara nazarandır.

Nesh konusunda ittifak halinde olan İslam alimleri nasih ve mensuh hakkında ihtilaf etmişlerdir. Nasih hakkında ihtilafları daha ziyade hadislerin Kur'an ayetlerini nesh edip edemeyeceği konusundadır. İmam Şafii'nin de içlerinde bulunduğu bir grup müctehid, Kur'an ayetini ancak yine bir Kur'an ayetinin neshedebileceği görüşündedirler. Bunlara göre mütevatir de olsa bir hadis herhangi bir Kur'an ayetini neshedemez.

Diğer bir kısım alimler ise Necm Suresinin 4 ve 5. ayetlerinde: "O, kendi arzusuna göre konuşmaz. O'nun sözü kendisine gelen vahyden başka birşey değildir" buyurulmasını delil göstererek Hz. Peygamber'in sözlerinin de nihayet vahye müstenid olduğunu, lafzı Hz. Peygamber'e, manası Allah Teala'ya ait kudsi hadislerin bulunduğunu, dolayısıyla bunların da birer vahy olduğunu göz önünde bulundurarak Hz. Peygamber'in sözlerinin Kur'an ayetini neshedebileceğini ileri sürmüşlerdir. Yalnız burada bir şart ileri sürülmektedir ki buna göre Kur'an ayetini neshedebilecek hadisin Hz. Peygamber'in şahsi ictihadına dayanmaması gerekir. Allah Resulünün bizzat kendi ictihadı olduğunu belirttiği söz ve sünneti Kur'an ayetini neshedemez (Bu görüşü İbn Habib en-Neysaburi tefsirinde naklediyor, bk. Suyuti, el-İtkan, II, 21.)

Neshin Türleri Usul alimleri neshi, değişik bakış açılarından bazı türlere ayırmışlardır:

1) Kur'an'ın Kur'an'la neshi: Buna Bakara 180. ayetinin Nisa 11. ayeti ile neshi misal olarak gösterilebilir.

2) Kur'an'ın Sünnetle neshi: İmam Malik, Ebu Hanife'nin öğrencileri ve cumhuru mütekellimin bu tür neshin caiz olduğu görüşündedirler. İki görüşünden birinde İmam Şafii ile İmam Ahmed, İbn Hanbel ve Zahirilerin çoğu da bu tür neshin caiz olmadığı görüşündedirler. Sünnetin Kur'an'ı neshini caiz görenler buna Bakara Suresinin 180 ayetinin "Varise vasıyyet yoktur" (Buhari, Vasaya, 6; Ebu Davud, Vasaya, 6; Buyu', 88; Tirmizi, Vasaya, 5) hadisi ile mensuh olduğunu söylemektedirler.

3) Sünnetin Kur'an'la neshi: Hz. Peygamber'in kendi re'yi ile Mekke-i Mükerreme'de Beytul-Makdis'e doğru namaz kılarken daha sonraları bunun el-Bakara 144. ayeti ile neshedilip kıblenin Kabeye çevrilmesi örnek gösterilebilir.

4) Sünnetin Sünnetle neshi: Mesela Hz. Peygamber, önce kabir ziyaretini yasaklamışken daha sonra "Size kabir ziyaretini yasaklamıştım, şimdi artık onları ziyaret ediniz" (Müslim, Cenaiz, 106; Nesai, Cenaiz, 100) hadisi ile buna izin vermiştir.

Kur'an-ı Kerim'de nesh de kendi içinde dörde ayrılır:

1) Kıraat ve hükmün birlikte neshedilmesi: Bu tür neshin caiz olduğu görüşünde olanlar azdır. Bunu caiz görenler Hz. Âişe'den nakledilen "Süt kardeşliğinin (Rada') tesbitinde beş emmenin yeterli olacağına dair olan ayetin daha sonra on emme ile sabit olacağına dair ayetle neshedilmesi”ni örnek gösterirler. Geçmiş şeriatlerin neshi de bu kısma dahildir. Çünkü o şeriatlerin kitaplarının da hem tilavetleri, hem hükümleri neshedilmiştir" (el-Kafiyeci, Kitabu't-Teysirfı Kavaidi İlmi't-Tefsir, tercüme ve neşr: İsmail Cerrahoğlu, Ankara 1974, s. 75-76).

2) Hükmün neshedilip tilavetinin bırakılması: Bu tür neshin ilki kıbleye dair olanıdır. Bunda el-Bakara 115. ayeti, aynı surenin 144. ve 149. ayetleri ile neshedilmiştir.

3) Tilavetin neshedilip hükmün yerinde kalması: Bu tür neshe de ihtiyar ve evli zanilerin recmedilmeleri hakkındaki ayet misal olarak verilmektedir. Bu konudaki nesh İbn Hıbban'ın sahihindeki Ubeyy İbn Ka'b'dan rivayet edilen bir hadis-i şerife dayandırılmaktadır (ez-Zerkeşi, el-Burhan fı Ulumi'l-Kur'an, Mısır 1972, II, 35-37). Ebu Ca'fer en-Nehhas, Muhammed Hudari Bey, Dr. Muhammed Suad ve Dr. Mustafa Zeyd gibi alimler bu tür neshi kabul etmemektedir (Ali Hasen el-Arid, Fethul-Mennan, s. 223-230).

4) Hükmün vasfının neshedilmesi: Bu bir nesh olmayıp aslında meşhur bir haberle nass üzerinde bir ziyadeliktir.

Neshi Bilmenin Yolları Nasih ve mensuh ancak şu üç şekilden biri ile bilinebilir:

1) Nasih ve mensuh delillerin nüzul veya vürud zamanlarının bitinmesi. Bu da delilin kendi ibaresinde mevcut bir ifadeden, ya Sahabeden, iki delilden birinin diğerinden daha sonra nazil veya varid olduğuna dair gelen sarih bir haberden, ya da herhangi bir asırda iki delilden birinin diğerinden muahhar olduğuna dair vaki olan icmadan anlaşılabilir. Dolayısıyla zaman itibariyle muahhar olan delil ötekini neshetmiştir.

2) Nasih olan delilde, daha önceki bir delilin hükmünü neshettiğine dair açık ifade bulunması.

3) Sahabeden "Şu veya şu ayet veya hadis, şu ayet veya hadisi neshetmiştir" diye açık ve kat'i bir rivayetin bulunması.

Bunlar bilinmeden veya bu bilgiler olmaksızın bir müfessirin veya bir müctehidin re'y veya sözüne dayanılarak veya Mushaftaki sıralarına bakılarak ayetlerin nasih veya mensuh olduklarına hükmedilemez (Suyuti el-İtkan, II, 24; ez-Zerkani, Menahilul-İrfan, II, 209-210).

Kur'an-ı Kerim'de neshin caiz olduğu görüşündeki alimlerin en zayıf tarafı Kur'an-ı Kerim'de ne kadar mensuh ayet olduğu konusunda ve hangi ayetlerin mensuh olduğunda ittifak edememiş olmalarıdır. Mensuh ayetlerin beş yüz civarında olduğunu söyleyenler yanında bunları dörde kadar indirenler de vardır. Mesela; Abdurrahman İbn Ali İbnul-Cevzi (öl. 597/1201) mensuh ayetlerin sayısını 274 olarak verirken, Hibetullah İbn Selame (öl. 410/1019) 235, Muhammed İbn Hazm (öl. 456/1064) 214, Ebu Ca'fer en-Nehhas (öl. 338/949) 138, Abdülkadir el-Bağdadi 66 olarak vermektedir. Ancak müteahhir birçok alim Celaluddin es-Suyuti'nin vermiş olduğu 22 sayısını aynen naklederken, Abdülazim ez-Zerkani bunlar üzerinde yaptığı değerlendirmeler neticesi bir kısmının nesh olmadan aralarının te'lif edilebileceğini söyler ve mensuh ayetlerin sayısını ancak yedi olarak gösterir (Menahilul İrfan fi Ulümil-Kur'an, Kahire 1943, II, 256-269). Muhammed Suad Celal de mensuh ayetlerin sadece dört olduğunu iddia eder (Ali Hasen el-Arid, Fethul-Mennan, s. 243-245). İmam Suyuti'ye göre ise sadece: el-Bakara, 115, 180,183,184, 217, 240, 482, Âl-i İmran, 102, en-Nisa, 8, 15-16, 53, el-Maide, 2, 42, 106, el-Enfal, 65, en-Nur, 3, 58, et-Tevbe, 41, el-Ahzab, 52, el-Mücadele, 12, el-Mümtehine, I 1 ve Müzzemmil, 2-4. ayetleri olmak üzere 22 ayet mensuhtur (Suyuti, el-İtkan, II, 22-23).

Kur'an'da neshi kabul edenlerin, hepsinin mensuh olduğunda ittifak ettikleri dört ayet: en-Nisa 15-16, el-Enfal 65, el-Mücadele 12 ve el-Müzzemmil 2-4 ayetleridir.

Nesh konusu, tefsir usulüne dair bütün eserlerde öncelikli olarak işlenmiş, ihtilaflar, deliller geniş bir şekilde anlatılmış olması yanında sırf bu konuya tahsis edilen eserler de kaleme alınmıştır. Katade İbn Diame (öl. 118/736), Ebu Ubeyd el-Kasım İbn Sellam (öl. 223/838), Ebu Cafer en-Nehhas, Hibetullah İbn Selame, İbnul-Cevzi, Mekki İbn Ebi Talib (öl. 313/925) ve Celaluddin es Suyuti (öl. 911/1505) gibi alimler bu konuda müstakil eser yazanların sadece bazılarıdır.

Nesh konusunda söylenecek en ihtiyatlı söz, herhalde, neshin geçmiş şeriatlere tahsisi olmalıdır. Kur'an-ı Kerim'de bir neshten bahsetmek ise aslında Kur'an-ı Kerim'i daraltmak ve belki de ileri ki yüzyıllarda uygulama şartları tahakkuk edecek birtakım hükümleri Kur'an'dan çıkarmak neticesine müncer olacaktır ki, ne kadar alim olursa olsun kimsenin buna hakkı yoktur.

Bedreddin ÇETİNER


2-)Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem Medine-i münevvereye hicret ettikten sonra bir müddet Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya yönelerek namaz kılmışlardı. Bu, Resulullah'ın fiili (işle ilgili) bir sünneti idi. Sonra bu sünnet, "(Ey Muhammed sallallahü aleyhi ve sellem!) Senin, yüzünü göğe doğru çevirdiğini görüyoruz. Bunun için seni hoşnud olduğun kıbleye çevireceğiz. Şimdi, yüzünü (Mekke-i mükerremedeki) Mescid-i haram (Kabe) tarafına çevir. Nerede bulunursanız bulunun yüzünüzü o mescid tarafına çevirin." mealindeki Bekara suresinin yüz kırk dördüncü ayet-i kerimesi ile nesh edilmiştir. (Fahreddin Razi)

Muhammed aleyhisselam peygamberlerin aleyhimüsselam sonuncusudur. O'nun dini bütün dinleri nesh etmiştir. O'nun kitabı, geçmiş kitabların en iyisidir. Önceki şeriatlerin (hak dinlerin) hepsini kendinde toplamıştır. O'nun şeriatı kıyamete kadar bakidir (devam edecektir). Kimse tarafından değiştirilmiyecektir. Îsa aleyhisselam gökten inecek, O'nun şeriati (dini) ile amel edecek, yani O'nun ümmeti olacaktır. (İmam-ı Rabbani)

Nesh, Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem hayatta iken olur. Nesh, kıssalarda ve haberlerde olmaz. Fen bilgilerinde ve hesab ile bulunan bilgilerde de olmaz. Yalnız emir ve yasaklarda olur. Neshin şartı, nasihin (hükmü kaldıranın) ya kitab (Kur'an-ı kerim) veya sünnet olması lazımdır. İcma ile kıyas, nasih ve mensuh olamaz. Hanefilere göre kitab kitab ile, sünnet sünnet ile, sünnet, kitab ile, kitab da mütevatir veya meşhur sünnet ile nesh edilmiş olabilir. (İbn-i Âbidin)

Bir hükmün nasih veya mensuh olduğu ya Peygamber efendimizin bildirmesi ile veya Eshab-ı kiramın açıkça bildirmesi ile veya iki müteariz (birbirine aykırı) delilin (ayet-i kerimenin) nüzul (inmesi) veya hadis-i şeriflerde vürud (gelme, buyrulma) tarihleri ile veya hakkında icma vuku bulması ile bilinir. İctihad ile bilinmez. (Molla Hüsrev, Hadimi)

Allahü teala kulları hakkında dilediği gibi tasarruf edebilir; kullarını bir zaman bir hükme, başka bir zaman da başka bir hükme tabi tutabilir. Buna kimse itiraz edemez. Allahü teala, hikmet sahibi ve kullarına çok merhametli olduğu için, kullarının faideleri için bazı hükümleri nesh edebilir. Zamanın değişmesi ile insanların maslahatları, faydalarına olan şeyler değişebileceği için, bazı hükümlerde neshin meydana gelmesi aklen caizdir, mümkündür. Bu durum naklen de mümkündür ve olmuştur da. Nitekim, Âdem aleyhisselam zamanında kız kardeşle evlenmek caiz iken, ondan sonra gelen şeriatlerde (hak dinlerde) bu husus nesh edilmiştir. Yine Yakub aleyhisselam zamanında iki kız kardeşi bir erkeğin alması caiz iken, İslamiyet bunu nesh etmiştir. (Fahreddin Razi, İmam-ı Süyuti)


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Nesh kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Nesh kelimesi anlamı 440 defa okunmuştur. [242410] Nesh kelime anlamı, Nesh nedir, Nesh ne demek, Nesh sözlük anlamı

Paylaş