Nuh Aleyhisselam Nedir

Nuh Aleyhisselam Nedir ? Nuh Aleyhisselam Ne demek ?

1-)İdris aleyhisselamdan sonra gönderilen peygamberlerden. Allah korkusundan daima ağladığı için adına, çok ağlayan, inleyen manasına gelen “Nuh” denilmiştir. İdris aleyhisselam insanlara peygamber olarak gönderilip onlara doğruyu gösterdikten sonra diri olarak göke kaldırıldı. Onun göke kaldırılmasından sonra insanlar doğru yoldan ayrıldılar. Onu çok sevenler ayrılık acısına dayanamadılar. Resmini yapıp seyrettiler. Daha sonra gelenler, bu resimleri tanrı sandılar ve çeşitli heykeller yapıp, tapmaya başladılar. Böylece insanlar arasında putperestlik meydana çıktı. İnsanlar putlara tapmaya başladıktan sonra, gün geçtikçe aralarında, zulüm, zorbalık, fitne, ahlaksızlık gibi kötülükler artıp yayıldı.

Hazret-i Nuh, böyle bir cemiyet içinde çocukluğundan beri doğru yolda bulunan, Allahü tealaya ibadet eden salih bir kul idi. Sulama işleriyle, çiftçilikle, hayvan yetiştirmekle, marangozluk ve ev inşasında çalışıyordu. Doğru yoldan ayrılmış olan insanların kötülüklerinden de tamamen uzak duruyordu. Elli yaşında iken, Allahü teala, onu insanlara peygamber olarak gönderdi. Kendi zamanında yaşayan bütün insanlara Peygamber olarak gönderilen Nuh aleyhisselam, ömrünün sonuna kadar insanları Allahü tealaya iman etmeye, O’nun emirlerine uymaya, davet edeceğine söz (misak) verdi. Ona yeni bir din ve kitap verilmeyip, kendinden önceki peygamberlerin dinlerindeki hükümleri dokuz yüz elli sene insanlara bildirdi, onları hidayete çağırdı. Peygamber olarak gönderildiği insanlar Kur’an-ı kerimde; puta tapan, günahkar, kötü ve kalpleri kararmış bir millet olarak vasfedilmektedir. Kur’an-ı kerimde mealen; “Muhakkak ki biz, Nuh’u (aleyhisselam) kavmine resul olarak gönderdik” (A’raf suresi: 59) buyrulmaktadır.

Nuh aleyhisselam kavmine kendilerine peygamber olarak gönderildiğini, putlara tapmaktan, haksızlıktan ve zulümden vazgeçip, Allahü tealaya iman edip, O’nun emirlerine uymalarını bildirdi. Fakat zulüm ve zorbalığa alışmış ve başkalarını tahakküm altına almak isteyen insanlar inanmadılar ve ona düşman oldular. Nuh aleyhisselam onlara nasihat ederek: “Ben size doğru yolu göstermek, zulmü kaldırıp, adaleti yaymak için Allah tarafından gönderildim. Herkesin putlara tapmaktan vaz geçip bir olan Allah’a ibadet etmesini, kulluk yapmasını bildiriyorum” dedi. Kavmiyse bu davete inanmayarak emirlerine uymamakta ve sapıklıklarında ısrar ediyordu. Çok az kimse iman etmişti. Fakat Nuh aleyhisselam tebliğ vazifesini yapıp, kavmini yılmadan, yorulmadan devamlı surette Allah’a iman ve kulluk etmeye çağırıp, isyan ederlerse azaba yakalanacaklarını bildiriyordu. Kavmi ise bu davete uymadıkları gibi, Nuh aleyhisselamı kendilerine doğruyu, hakkı anlatırken dinlememek için parmakları ile kulaklarını tıkıyorlar, onu görmemek için elbiseleriyle başlarını kapatıyorlardı. Bir taraftan da ona inananlara zulüm ve işkence yapıyorlardı. Hazret-i Nuh’un daveti, günden güne uzaktan yakından duyuluyor, her yerde ondan bahsediliyordu. O’na iman etmeyenlerse bundan endişe duyuyor ve düşmanlıklarını safha safha artırıyorlardı. Nuh aleyhisselam gittikçe azan kavmine“Ben size zor ve güç bir teklif yapmıyorum. Puta tapmaktan vazgeçip Allahü tealaya ibadet ediniz. Sizlerin herbir grubu başka bir gruptan korkuyor zulüm görüyorsunuz ve zulmediyorsunuz. Allah’tan korkunuz zulmedenlerden ve mazlumlardan olmayınız.” diyordu.

Yıllar sürüp gidiyor, Nuh aleyhisselam ise tebliğ vazifesini devamlı olarak yapıyordu. Çok az kimse iman etmişti. Diğer insanlarsa iş sahibi zorbalar, kötü işlerle uğraşan kimseler veya düşkünlük içinde hayat süren zelil, esir ve muhtaç kimselerdi. Her geçen gün daha bedbahtlaşan bu insanlar, bir türlü fitne, fesat ve sapıklıktan el çekmiyorlardı. Nuh aleyhisselam böylesine düşmüş olan insanlara acıyor şefkat ve sabırla onları kurtarmaya çalışıyordu. Onlar ise bunu idrak edemeyip karşı çıkıyorlar, hazret-i Nuh’u taşa tutuyorlar, onu şehirden kovuyorlar, evini harap ediyorlar, sapıklıkla itham ediyorlardı. Bir türlü kötülüklerini anlayıp, azgınlıktan vazgeçmiyorlardı. İsyanları sebebiyle Allahü teala onlara gadap etti. Senelerce yağmur yağdırmadı. Malları, hayvanları helak oldu. Bağları bahçeleri kuruyup, servetleri kayboldu, nesilleri kesildi. Son derece muhtaç ve fakir hale düştüler. Onların bu hali karşısında Nuh aleyhisselam; “Ey kavmim başınıza gelen bunca belalar günahlarınız sebebiyledir. Putlara tapıp, Allah’a ibadet etmekten kaçındığınız için Allahü teala size gadap etti. Bu sebeple yağmurlar kesildi. Büyük sıkıntılara düştünüz. Ama Rabbinizden günahlarınızın bağışlanmasını isteyin, sizi affedip üzerinize rahmet yağmuru göndersin. Size mallar ve evlatlar ihsan ederek imdat etsin. Nihayet bir gün ölüp kabre gireceksiniz. Rabiniz sizi bir müddet kabirde beklettikten sonra diriltecek ve amellerinizin cezasını ve mükafatını verecek...” diyerek daha birçok hususu iyice anlatıp onlara ehemmiyetle nasihat etti. İsyandan vaz geçmezlerse daha ağır azaplara düşeceklerini bildirdi.

Nuh aleyhisselam ve bildirdiklerine inanmayıp putlara tapmakta israr eden azgın millet “Ey Nuh gerçekten bizimle çok mücadele ettin, bunda da çok ısrarlı davrandın. Bu işe başladığın gündenberi bizi devamlı olarak azapla korkutup durdun. Artık sözünde doğru isen şu azabı getir de görelim. Artık ne olacaksa olsun.” diyerek onun nasihatlarını ve davetlerini hiç kabul etmedikleri, Kur’an-ı kerim’de Hud suresinde (ayet 32) bildirilmektedir.

Nuh aleyhisselam kavminin bu tutumu karşısında asla yılmadan, tebliğ vazifesine devam ettiği halde, onların bir türlü imana gelmeyeceklerini iyice anladı. Bunun üzerine mealen şöyle dua ettiği Kur’an-ı kerim’de bildirilmektedir: “Nuh (aleyhisselam) dedi ki: “Ey Rabbim! Yeryüzünde, hareket eden hiçbir kafiri bırakma! Eğer sen onları bırakırsan, kullarını dalalete, sapıklığa sürüklerler. Hem bundan sonra onların çoluk çocuğu olmaz. Olsa bile çocukları facir ve küfürde pek ileri kimseler olurlar. Ey Rabbim! Beni, anamı, babamı, mümin olarak evime girenleri, erkek, kadın bütün müminleri mağfiret eyle, bağışla, zalimlerin (kafirlerin) ise ancak helak ve hüsranlarını arttır.” (Nuh suresi: 26-28) ve “(Nuh aleyhisselam dua edip) dedi ki: Ya Rabbi! Gerçekten kavmim beni tekzip etti. Beni yalanladı. Artık benimle onların arasındaki hükmü sen ver. Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar.” (Şuara suresi: 117-118) Nuh aleyhisselamın bu duası üzerine, Kur’an-ı kerimde Allahü tealanın ona mealen şöyle vahy ettiği bildirilmektedir: “Nuh’a vahy olundu ki; kavminden daha önce iman etmiş olanların dışında hiç kimse iman etmeyecek. O halde sen, kavmin seni yalanladıkları için ve sana eza verdikleri için mahzun olma, kederlenme ki; onlardan intikam alma vakti gelmiştir. Nezaretimiz altında ve vahy ettiğimiz, bildirdiğimiz şekilde bir gemi yap! Zalimler (kafirler) hakkında bana dua etme. Zira onlar (suda) boğulacaklardır.” (Hud suresi: 36-37)

Nuh aleyhisselam kendisine gönderilen vahiy üzerine hemen bir gemi yapmaya başladı. Geminin yapılmasında Cebrail aleyhisselam, Allahü telanın emri üzerine yardımcı oluyor ve nasıl yapılacağını tarif ediyordu. Nuh aleyhisselam ve iman eden müminler de geminin yapılmasında çalıştılar. Geminin inşasını gören putperestler; “Şimdi de marangozluğa mı başladın?” diyerek alay ediyorlardı. Hazret-i Nuh ise; “Benimle alay ediyorsunuz ama, rezil edici azabın kime geleceğini ve kime sürekli azabın ineceğini göreceksiniz.” diyordu. Nuh aleyhisselam, yüzyıllar boyu insanları Allahü tealaya iman etmeye çağırdığı halde insanların iman etmemeleri sebebiyle helak olmalarının yaklaştığı sırada son olarak şöyle dedi. “Ey insanlar! Ben size doğru yolu göstermek için Allah tarafından görevlendirildim. Bir ömür boyu size nasihat ettim. Dinlemediniz, benimle alay ettiniz, sabır ve tahammül gösterdim. Bana, inananlara eziyet edip, incittiniz Allahü teala yer yüzünü zulüm ve küfürden temizleyecek. Geliniz, davetimi kabul ediniz. Cahillik etmeyiniz. Allahü tealaya itaat ediniz. Ben sizin hayır ve iyiliğinizi istiyorum. Siz bilmiyorsunuz ama,Allah’ın azabı en kısa zamanda büyük bir tufan şeklinde gelecek. Bildirdiklerime inanmayan herkes helak olacaktır. Şu yaptığım gemi, iman edenlerin binip kurtuluşa ereceği gemidir. Allah’a iman etmeyen asiler suda boğulacaktır. Kurtulmayı isteyen iman etsin ve benimle yolcu olsun. Bu benim, herkesin duyması gereken son sözümdür.”

Nuh aleyhisselamın son olarak söylediği bu sözlerine de uymayan insanlar; “Ey Nuh, uzun yıllardan beri bu sözleri söylüyorsun. Şimdi de kuru bir çöl ortasında büyük bir gemi yaptın. Bizi tufanla korkutuyorsun biz sana da söylediklerine de inanmıyoruz.” dediler.

Nihayet bir müddet sonra geminin yapımı tamamlandı. Hazret-i Nuh’un yaptığı ve üç katlı olduğu rivayet edilen bu geminin ateş yanarak kazanı kaynayıp hareket ettiği (Buharlı bir gemi olduğu) Kur’an-ı kerim’de açıkça bildirilmektedir. Hud suresi, 40. ayet-i kerimesinde mealen buyruldu ki: “Nihayet helak etme emrimizin azabımızın vakti geldiği, tennurun (fırının) taşıp fışkırdığı (yahut gemi kazanının kaynadığı) zaman biz Nuh’a şöyle emreyledik ki, kendisinden faydalanılan hayvanların her cinsinden erkek ve dişi birer çift hayvanı gemiye koy. Üzerlerine boğulma emri takdir edilenler hariç aile halkınla bir de iman edenleri gemiye yükle. Zaten Nuh’a iman edenler pek az idi.”

Gemiye binecekler hazır olunca hazret-i Nuh onlara, Allahü tealanın ismiyle gemiye binmelerini söyledi. Bütün müminler, o azgın kafirlerin gözleri önünde Hazret-i Nuh ile gemiye bindiler. Nitekim Kur’an-ı kerim’de mealen buyruldu ki: “Nuh (aleyhisselam) gemiye bineceklere; “Allahü tealanın ismiyle girin ki, geminin yürümesi ve durması Allahü tealanın iradesiyledir. Benim Rabbim, müminleri mağfiret edici ve merhametiyle tufan belasından kurtarıcıdır.” dedi.” (Hud suresi: 41) Yine Kur’an-ı kerim’de mealen buyruldu ki: “Ey Nuh sen ve beraberindekiler gemiye yerleşince; “Bizi zalim (kafir) milletten kurtaran Allah’a hamd olsun. Rabbim, beni hareketli bir yere indir sen, indirenlerin en hayırlısısın.” de.” (Mü’minun suresi: 28, 29)

Nuh aleyhisselam her hayvandan birer çift alıp, iman edenlerle birlikte gemiye yerleştikten sonra, gökten çok şiddetli bir yağmur yağmaya ve yerden de sular fışkırmaya başladı ve her şey suya gark oldu. Sular dağları aştı. Gemi, dağlar gibi dalgalar arasında kaldı. Nuh aleyhisselama inanmayan putperest kavim boğularak helak olup gitti. Bu tufan hadisesi Kur’an-ı kerim’de Kamer suresi 11 ve 12. ayette bildirilmektedir. Tufan başladığı sırada Nuh aleyhisselam iman etmeyen oğlu Yam’a (Kenan), iman edip gemiye binmesini söyledi ise de oğlu; “Dağa çıkar sudan kurtulurum.” deyip binmedi. Bir dalga gelip onu da boğdu. Boğulanlar arasında hazret-i Nuh’un hanımı da vardı. O da iman etmemişti. Tufan altı ay devam etti. Altı ay sonra Allahü tealanın mealen; “Ey arz! Suyunu yut ve ey gök suyunu tut...” (Hud suresi 44) emriyle yağmur kesilip sular çekildi. Nuh aleyhisselamın gemisi Muharrem ayının onunda aşure günüIrak’ta Cudi Dağı üzerine oturdu. Bundan sonra insanlar Nuh aleyhisselamın üç oğlundan türedi. Bu bakımdan Nuh aleyhisselama ikinci Âdem denildi. Nuh aleyhisselam bin yaşında vefat etti. Nuh aleyhisselamın Sam adlı oğlundan Arap, Fars ve Rum kavmi, Ham adlı oğlundan ise Hindistan, Habeş ve Afrika halkı, diğer oğlu Yafes’ten de Asyalılar ve Türkler meydana geldi. Nihayet insanlar zamanla çoğalıp, Asya’ya, Avrupa’ya, Okyanusya’ya ve Berring (Behreng) Boğazından Amerika’ya geçerek bütün yeryüzüne yayıldılar. Nuh aleyhisselam Kur’an-ı kerim’de şekür (çok şükreden kul) sıfatıyla anılmış olup, birçok ayet-i kerimede ondan bahsedilmektedir. Ayrıca Kur’an-ı kerim’deki surelerden biri de Nuh suresi olup, bu surede Nuh aleyhisselamdan bahsedilmektedir. Ülü’lazm peygamberler arasında Neciyullah (Allahü tealaya karşı devamlı olarak teveccühte ve münacaatta bulunup, ilahi feyzleri alan) denilen Nuh aleyhisselam hakkında Peygamber efendimiz hadis-i şeriflerde buyurdu ki: “Melek-ül mevt (Azrail aleyhisselam) Nuh’a (aleyhisselam) geldiğinde dedi ki: “Ey Nuh ey peygamberlerin en büyüğü (en yaşlısı) ey uzun ömürlü ve ey duası kabul olunan! Dünyayı nasıl gördün?” Nuh (aleyhisselam) dedi ki: “Şöyle bir kimse gibi ki, kendisine iki kapısı olan bir ev yapılmış da birinden girmiş diğerinden çıkmıştır.”

Mucizeleri:

1. Nuh aleyhisselamın kavminden bir fırka gelip, oturdukları beldedeki büyük taşları toprak yapmasını istemişlerdi. Allahü teala Cebrail aleyhisselamı gönderip, “Resulüme söyle, o taşlara eliyle işaret etsin.” buyurdu. Nuh aleyhisselam da buyrulduğu gibi yapıp eliyle işaret edince, o beldede bulunan bütün taşlar birden toprak oldular. Bunun üzerine on iki kişi iman etti.

2. Uzakta bulunan ve gözle görülemeyecek şeyleri görüp haber verirdi.

3. Susuz yerlerden su çıkarırdı.

4. İşaretiyle ağaçlar kökünden sökülüp başka yere geçerdi.

5. Duasıyla kuru ağaçlar hemen meyve verirdi.

6. Duasıyla bulutsuz olarak yağmur yağardı.

7. Kum, toprak, kil gibi şeyler, onun duasıyla yiyecek maddeleri haline gelirdi. Gemisi Cudi Dağının üzerine oturunca, insanlar açlıktan kurtulmak için yiyecek istediklerinde dua edince, bir miktar toprak ve kum yiyecek haline geldi ve bunu yediler.

8. Îman ederek, gemisine girip tufandan kurtulan insanlar çok az olmasına rağmen, onun duasıyla çok kısa zamanda çoğalarak arttılar.

9. Eliyle yere diktiği bir ağaç fidanı o anda çeşitli renklerde meyve verdi.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Sizde içinde Nuh Aleyhisselam kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Nuh Aleyhisselam kelimesi anlamı 15 defa okunmuştur. [239462] Nuh Aleyhisselam kelime anlamı, Nuh Aleyhisselam nedir, Nuh Aleyhisselam ne demek, Nuh Aleyhisselam sözlük anlamı

Paylaş