Patrona İsyanı Nedir

Patrona İsyanı Nedir ? Patrona İsyanı Ne demek ?

1-)28 Eylül 1730 tarihinde Patrona Halil’in önderliğinde İstanbul’da çıkarılan isyan. Lale Devrindeki idari, sosyal ıslahat ve mimari yeniliklere askeriyenin de ilave edilmesi, yeniçerileri telaşlandırdı. İran’a sefer hazırlığı içinde bulunulması, yeni tarzda kurulacak Asakir-i nizamiyye ordusu için Fransa’dan mütehassıslar getirtilerek Üsküdar’da bir kışla kurdurulması, bozulmaya yüz tutmuş yeniçerileri ve yenilikleri yanlış anlayanları veOsmanlı Hanedanı düşmanlarını harekete geçirdi. Damad İbrahim Paşanın, Patrona Gemisi İsyanına katılmak suçundan affettiği Patrona Halil ve İstanbul’daki gayri Türk serseri takımından avanesi, makam hırsındaki küçük rütbeli devlet adamları ile vazifeden alınmış memurlar ve çıkarcılar tarafından isyana teşvik edildi.

Padişah ve sadrazamın İran Seferi hazırlıkları da asilerin harekete geçmesine sebep oldu. Patrona Halil ve avanesi, teşvikler üzerine 1730 yılı başından itibaren isyan hazırlıklarına başladı. 25 Eylül’de Mevlid Alayı günü isyana teşebbüs ettilerse de, mübarek gün İstanbullulardan taraftar bulamadıklarından vazgeçtiler. Sonbaharda, devlet adamlarının merkezde bulunmadıkları, Babıali’nin tatil olduğu bir günü beklediler.

Babıali tatil olduğu 28 Eylül 1730 Perşembe günü, devlet damlarının yokluğundan faydalanan asiler, isyan etti. Bayezid’de başlayan isyanda, asiler, esnaftan dükkanlarını kapayıp, kendilerine katılmalarını istediler. İstanbul’daki tellak Arnavutlardan ve Onyedinci Ağa Bölüğü Yeniçerilerinden olan isyanın elebaşısı Patrona Halil, bir alay kadar avanesiyle, Ağa Kapasına gitti. Yeniçeri Ağası Hasan Ağa, 300 kadar kuvvetle karşı koymak istediyse de, kardeş kanı dökülmemesi için geri çekildi. Yeniçeri Ağasının geri çekilişi asileri cesaretlendirdi. Bunun üzerine Ağa Kapısında ve başka hapishanelerde bulunan mahkumları serbest bırakıp, kendilerine kattılar. Bu başarılarından daha da cesaretlenen Patrona ve avanesi, Cebeci Kışlasına gidip, onları kendilerine kattılar. Sipahi Çarşısı ve Bit Pazarında buldukları silahları yağma ederek, Saraçhane’yi kapattılar.

Sultan Üçüncü Ahmed Hanın İran Seferine Hareket etmek üzere Üsküdar’da, devlet adamlarının da tatil münasebetiyle yerlerinde bulunmaması isyancıların işini kolaylaştırdı. İstanbul Kaymakamı Mustafa Paşa, isyanı haber alır almaz, Bağ-ı Ferah’tan şehre gelip, esnafa dükkanlarını açtırdı. Hadiselerden padişahı haberdar etti. Sultan Ahmed Han ve devlet adamları İstanbul’a geldiler. Sarayda hadiseler görüşülüp, tedbir alınması istendi. İsyancılar akşam dağılıp, elebaşıları Patrona Halil ve Muslubeşe, Küçük Muslu, Kutucu Hüseyin, Çınar Ahmed, Ali Usta, Karayılan, Emir Ali, Turşucu ve İsmail dahil, kırk kişiye kadar düştüler. Âsileri, bostancı ve hademelerin baskınlarıyla bertaraf etmek mümkündü.

Lale Devrinin sulh, sükun ve huzuruna alışan devlet adamlarının uzun müzakereleri ve kardeş kanı dökülmesini istememeleri, isyancıların dağıtılması teklifine meydan vermedi.

Halkın desteğini sağlamak için 29 Eylülde Sancak-ı şerif çıkarıldı. Âsiler tekrar toplanıp, yolları tuttuğundan İstanbullular, Sancak-ı şerifi göremediler. Sancak-ı şerif altında toplanma olmayınca, yerine konuldu.

Âsiler 30 Eylülde liste yapıp, 41 kişinin kendilerine teslimini istediler. Listede; Sadrazam Damad İbrahim Paşa, Kaptan-ı derya ve İstanbul Kaymakamı Kaymak Mustafa Paşa, Sadaret Kethüdası Mehmed Paşa ve Şeyhülislam Abdullah Efendiyle otuz yedi kişinin daha isimleri vardı. Çapulcu, gayri Türk ve hapishane kaçkınlarından meydana gelen asiler ve taraftarları, İstanbul’un nadide eserlerini yağmalayıp, şehrin asayişini bozdular. Sultan Ahmed Han, asilerin istediği şahısları vazifeden alıp, İstanbul’dan uzaklaştırarak, hadiselerin önüne geçmek istedi. Vezirliğe Silahtar Mehmed Paşa tayin edildi. Damad İbrahim Paşa, asilerin eline geçince, Kaymakam Mustafa ve Mehmed paşalarla beraber hunharca öldürüldüler.

Pekçok hayır ve hasenat, mimari ve ilmi eserlerin banisi Nevşehirli Damad İbrahim Paşanın öldürülmesiyle, asiler daha da şımardı. Âsiler, kendilerince tayin yapıp, gittikçe cesaretlendiler. İlk önce, padişaha sadakatle bağlılıklarını ve ondan hoşnut olduklarını bildiren asiler, asıl niyetlerini ortaya koydular. Sultan Üçüncü Ahmed Han aleyhinde propaganda yapıp, hallini istemeye başladılar. Sultan Ahmed Han, tahttan çekilmedikçe asilerin isteklerinin tükenmeyeceğini anlayınca, katliamların önüne geçmek için oğlu Mahmud adına, saltanattan feragat etti. 1/2 Ekim 1730 gecesi veliahd Mahmud, Osmanlı sultanı oldu.

Birinci Mahmud Han, Üçüncü Ahmed Hanın feragati ve asilerin arzularıyla Osmanlı sultanı olunca, devletin meselelerine cesaretle el attı. Güzide sanat eserlerinin yıkımını ve katliamları durdurdu. Âsilerin devlet kadrosuna tayin ettiklerini vazifeden alıp, onları İstanbul’dan uzaklaştırma çarelerini araştırdı. Sultan Mahmud Han, asileri ortadan kaldırabilecek devlet adamlarını önemli yerlere dikkat çekmeden geçirdikten sonra, harekete geçti. 15 Kasım 1730 tarihinde Patrona Halil ve avanesini imha ettirip, İstanbul’da asayişi yeniden sağladı. Devlet kademelerine tayinlerde bulunup, isyancılardan eser bırakmayarak, devletin otoritesini tesis etti.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Sizde içinde Patrona İsyanı kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Patrona İsyanı kelimesi anlamı 10 defa okunmuştur. [239680] Patrona İsyanı kelime anlamı, Patrona İsyanı nedir, Patrona İsyanı ne demek, Patrona İsyanı sözlük anlamı

Paylaş