Recm Nedir

Recm Nedir ? Recm Ne demek ?

1-)RECM



Taşla öldürme, taşa tutma, birine taş atma, sövme, lanet etme, kovma, birinin namusuna iftira etme, kötü zanda bulunma; evli veya dul bulunan erkek veya kadının zina etmesi halinde İslam mahkemesi kararıyla taşlanarak öldürülmesi anlamında bir fıkıh terimi. R.c.m kökünden mastar, çoğulu "rucüm" dür. Aynı kökten "racim"; recm olunan, taşlanan, kovulan ve lanetlenen anlamındadır.

Kur'an-ı Kerim'de bu anlamda "recm" ifadesi bulunmamaktadır. Bir ayette gaybı taşlamak" (el-Kehf, 18/22), başka bir yerde, "yıldızları Şeytanlar için atış taneleri yaptık" (el-Mülk, 67/5) ayetinde "atış taneleri" anlamında "rucum" çoğul olarak gelmiştir. Zina edenin taşlanması Sünnet, ve icma delillerine dayanır.

Zina bütün semavi dinlerde haram kılınmış ve çok kötü bir fiil olarak kabul edilmiştir. İslam'da zina büyük günahlardan olup, ırz, namus ve neseplere yönelik olduğu için, cezası da hadlerin en şiddetlisidir.

Zinanın cezası, fiili işleyenin evli veya bekar oluşuna, İslami emir ve yasaklarla yükümlü bulunup bulunmamasına göre kısımlara ayrılır. Dayak, taşla öldürme, sürgün ve İslam devleti'nin koyacağı ta'zir cezası bunlar arasındadır.

Yüz Değnek Cezası

Bekar erkekle bekar kadının zina etmesi halinde, ceza her birine yüz değnek vurulmasıdır. Allah Teala şöyle buyurur: "Zina eden kadın ve erkekten her birine yüz değnek vurun" (en-Nur, 34/2).

Zina cezası uygulanan kimsenin, toplum nezdindeki itibar kaybını önlemek, belki olayın unutulmasını sağlamak amacıyla bir yıl süreyle sürgüne gönderilmesi İslam'ın ilk yıllarında ek bir ceza olarak veriliyordu. Ubade b. Samit (r.a)'tan rivayete göre şöyle demiştir: Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Zinanın hükmünü benden öğrenin. Allah o kadınlara bir çıkar yol gösterdi. Bekarla bekar zina ederse yüz değnek ve bir yıl sürgün; evli ile evliye yüz değnek ve recm vardır" (İbn Mace, Hudud, 7; Müslim, Hudud, 12). Ancak bu uygulama Nur Suresi'nin inmesinden önceye aittir. Bu sure inince bekarlar için yalnız değnek, evli olanlar için sünnetle recm cezası belirlenmiştir (es-Serahsi, el-Mebsut, Beyrut 1398/ 1978, IX, 36 vd.).

Hanefilere göre, bekarların zina cezası olan yüz değneğe ayrıca sürgün eklenmez. Çünkü ayette sürgünden söz edilmemiştir. Ancak sürgün bir had cezası değil; İslam devlet başkanının takdirine bırakılmış bir ta'zir cezası niteliğindedir. Nitekim zina edenin tövbe edinceye kadar hapsedilebilmesi de, fuhşa düşenleri bir süre toplumdan tecrid etmek amacıyla alınan bir önlemdir.

Şafii ve Hanbelilere göre ise bekarların zinasında yüz değnek ve bir yıl sürgün birlikte uygulanır. Delil, sürgün bildiren hadistir. Ancak kadın kocası veya bir mahremi ile birlikte sürgüne gönderilir. Ayrıca sürgün yerinin sefer mesafesinden yakın olmaması da gerekir. Hz. Peygamber "Kadın, yanında kocası veya bir mahremi bulunmadıkça yolculuğa çıkamaz" (Buhari, Taksir, IV, Sayd, 26, Savm, 67; Ebu Davud, Menasik, III) buyurmuştur.

Recm Cezası

Hz. Peygamber'in evli olarak zina edene recm cezası uyguladığı, tevatüre ulaşan hadislerle sabittir. Temelde kıyasa göre evlilere de yüz değnek (celde) cezası uygulanması gerekirken, bu konudaki hadislerle amel edilerek recm cezası öngörülmüştür.

Recm konusunda hükmü devam eden, fakat Kur'an ayeti olarak okunması neshedilen bir ayet de nakledilir. Abdullah b. Abbas (r. anhüma), Hz. Ömer'in minberde şöyle dediğini rivayet etmiştir. "Cenab-ı Allah Muhammed (s.a.s)'i hak ile göndermiş ve O'na Kitab'ı indirmiştir. Recm ayeti de O'na indirilen ayetlerden idi. Biz bu ayeti okuduk, ezberledik ve anladık. Resulullah (s.a.s) recmi uyguladı, ondan sonra biz de uyguladık". Korkarım, zaman geçince birileri çıkıp "Biz Allah'ın kitabında recmi bulamıyoruz" der ve Allah'ın indirdiği bir farzı terkederek sapıklığa düşerler. Şüphesiz recm, Allah'ın kitabında, evli olmak, şahit, gebelik veya ikrar bulunmak şartıyla, zina eden kimse aleyhine bir haktır" (Müslim, Hudud, 15).

Hz. Ömer'in sözünü ettiği okunuşu mensuh ayet şudur: "İhtiyar erkekle ihtiyar kadın zina ederlerse, onları recmedin" (Malik, Muvatta', Hudud 10; İbn Mace, Hudud, 9; Ahmed b. Hanbel, V, 132, 183). Hz. Ömer'in recmi, Medine minberinden ilan etmesi, içlerinde bir çok sahabe bulunan cematten hiç birinin buna karşı çıkmaması, recmin sabit olduğunu gösterir (Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi, Ahmed Davudoğlu, İstanbul 1978, VIII, 350). es-Serahsi (ö. 490/1097). Ömer (r.a)'in şöyle dediğini nakleder:

"Eğer insanlar, Ömer Allah'ın Kitabına ilave yaptı demeyecek olsalar, "ihtiyar erkekle ihtiyar kadın zina ettikleri..." ifadesini Mushaf'ın haşiyesine yazardım" (es-Serahsi, el-Mebsut, Beyrut 1398/1978, IX, 37).

Hz. Peygamber'in recm cezasına uygulama örnekleri:

1. İşvereninin eşiyle zina eden bekar işçiye yüz değnek ve bir yıl sürgün cezası, kadına ise recm uygulanmıştır.

Ebu Hureyre ile Zeyd b. Halid el-Cüheni (r.anhuma)'dan nakledildiğine göre, zina eden kadının kocası ile, zina eden işçinin babası Resulullah (s.a.s)'e başvurarak bu konuda "Allah'ın kitabı" ile hüküm vermesini istemişlerdir. İşçinin babası şöyle dedi:

"Benim oğlum bu adamın yanında işçi idi. Onun hanımı ile zina etti. Bana, oğlum için recm gerektiği haber verildi. Ancak ben onun adına yüz koyunla bir cariye fidye verdim. Bu arada bilenlere danıştım, (oğlum bekar olduğu için) ona yüz değnekle bir yıl sürgün cezası, bunun karısına ise recm cezası gerektiğini haber verdiler". Bunun üzerine, Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, aranızda Allah'ın kitabı ile hükmedeceğim. Cariye ve koyunlar geri verilecek. Oğluna yüz değnekle bir yıl sürgün gerek. Ey Üneys, sen de bu adamın karısına git. Eğer zinasını itiraf ederse, onu recmet". Üneys kadına gitmiş ve kadın suçunu itiraf etmiş, Hz. Peygamber'in emri üzerine de recmedilmiştir (Müslim, Hudud, 25; Buhari, Hudud III, 38, 46, Vekalet,13). Ebu Hanife'ye göre, yüz değnek yanında bir yıl sürgün, ayete ilave niteliğinde olup, ayet inince bu ilave kısım neshedilmiştir. Ancak İslam devlet başkanı böyle bir cezayı ta'zir cezası olarak verebilir.

2. Zinasını dört defa ikrar eden Maiz b. Malik (r.a)'in recmedilmesi.

Maiz b. Malik, Hz. Peygamber'e gelerek "Beni temizle" dedi. Hz. peygamber "Yazık sana, çık git, Allah'a tövbe ve istiğfar et" buyurdu. Maiz, pek uzaklaşmadan geri döndü ve "Ey Allah'ın Resulu! Beni temizle" dedi. Hz. Peygamber aynı sözlerle üç defa daha geri gönderdi. Dördüncü ikrarında "Seni hangi konuda temizleyeyim?" diye sordu. Maiz; "Zinadan" dedi. Hz. Peygamber "Bunda akıl hastalığı var mıdır?" diye sordu. Böyle bir rahatsızlığı olmadığını söylediler. "Şarap içmiş olabilir mi?" diye sordu. Bir adam kalkıp içki kontrolü yaptı. Onda şarap kokusu tesbit edemedi. Hz. Peygamber tekrar "sen zina ettin mi?" diye sordu. Maiz "Evet" cevabını verdi. Artık emir buyurdular ve Maiz recmedildi. Recimden sonra onun hakkında sahabiler iki kısma ayrıldılar. Bir bölümü Maiz'in helak olduğunu, başka bir grup ise onun en faziletli tövbeyi yaptığını söylediler. Bu farklı yaklaşım üç gün sürdü. Daha sonra yarılarına gelen Resulullah (s.a.s) "Maiz b. Malik için dua edin" buyurdu. "Allah Maiz'e mağfiret eylesin" dediler. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Maiz öyle bir tövbe etti ki, bu tövbe bir ümmet arasında paylaştırılırsa onlara yeterdi" (Müslim, Hudud, 22; eş-Şevkani, Neylül-Evtar, VII, 95,13B ez-Zeylai, Nasbu'r-Raye, III, 314 vd.).

3. Gamidiyeli evli kadının zinadan dolayı recmedilmesi.

Maiz'in recmedilmesinden kısa bir süre sonra Ezd kabilesinin Gamid kolundan bir kadın geldi ve "Ey Allah'ın elçisi! Beni temizle" dedi. Hz. Peygamber "Yazıklar olsun sana. Çık git, Allah'a tövbe ve istiğfar et" buyurdu. Kadın dedi: "Beni, Maiz'i çevirdiğin gibi geri çevirmek istiyorsun" Hz. Peygamber, "Sana ne oldu?" diye sordu. Kadın kendisinin zinadan gebe olduğunu söyledi. Bunun üzerine "Sen mi?" buyurdu. Kadın "Evet" dedi. Hz. Peygamber "Doğuruncaya kadar git" buyurdu. Kadının bu arada geçimini Ensar'dan bir adam üstlendi. Daha sonra Hz. Peygamber'e gelerek; "Gamidli kadın doğurdu" dedi. Çocuğun bakımını da Ensar'dan birisi üzerine aldı ve kadın recmedildi" (Müslim, Hudud, 22, 23, 24; İbn Mac'e, Diyat, 36; Malik, Muvatta', Hudud, II). Başka bir rivayette, çocuk sütten kesilinceye kadar emzirmesine izin verildiği, recm sırasında Halid b. Velid (r.a)'ın üzerine kan sıçraması üzerine kadın hakkında kötü sözler söylediğini işiten Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğu nakledilir:

"Ey Halid! yavaş ol. Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim. Bu kadın öyle bir tövbe etti ki, onu bir baççı (vergi memuru) yapsaydı, şüphesiz mağfiret olunurdu" Sonra kadının hazırlanmasını emrederek cenazesini kılmış ve kadın defnedilmiştir (Müslim, Hudud, 23).

4. Evli bulunan Yahudi erkeği ile Yahudi kadınının zina sebebiyle recmedilmesi. Abdullah b. Ömer (r.a)'tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber'e, zina etmiş bir yahudi erkeği ile bir yahudi kadını getirmişler. Allah elçisi, yahudilere, Tevratta ki zina hükmünü sormuştur. Yahudiler; "yüzleri karaya boyanır, sırt sırta hayvan üzerine bindirilip sokaklarda dolaştırılır" demişler. Tevrat getirilmiş, ancak okuyan yahudi genci recm ayetine gelince ceza kısmını parmağı ile kapatıp atlayınca durumu farkeden ve yahudi iken İslam'a giren Abdullah b. Selam, Hz. Peygamber'e yahudinin Tevrat'ın üzerinden elini kaldırmasını emir buyurmasını istemiştir. Yahudi elini kaldırınca recm ayeti görülmüş ve her iki yahudi hakkında da evli olarak zina ettikleri için recm uygulanmıştır (Müslim, Hudud, 26).

Bera b. Azib (r.a)'ten nakledilen, iki yahudinin recmedilmesi olayı ise şöyledir: Hz. Peygamber'e, yüzü kömürle karartılmış ve dayak vurulmuş bir yahudi getirildi. Allah elçisi yahudilere evlilerin zinasının Tevrat'taki hükmünü sordu. Onlar, bu şekilde olduğunu söyleyince, bir yahudi bilginine "Sana, Tevrat'ı Musa ya indiren Allah aşkına soruyorum. Zina edenin Tevrat'taki hükmü nedir?" diye sordu yahudi bilgini; Tevrat'ta recim var. Fakat zina eşraf arasında artınca, şerefli birini getirirlerse serbest bırakır, yoksul biri yakalanırsa onu recmeder olduk. Bu iki sınıfa eşit ceza için recmi terkettik, kömürle boyayıp, dayak vurmayı recmin yerine koyduk". Bunun üzerine, Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Allahım! Senin emrini onlar değiştirdikten sonra ilk uygulayan benim. Bunun üzerine emir verdi ve yahudi recmedildi" (Müslim, Hudud, 28).

Bazı İslam müctehidlerine göre ehl-i küfür, müslüman mahkemesine başvurursa, hakimin mutlaka Allah'ın hükmü ile amel etmesi gerekir. Onlar bu konudaki muhayyerliğin neshedildiğini söylerler, Hanefiler ve İmam Şafii'den bir görüşe göre bu esas geçerlidir. Ancak Ebu Hanife şöyle demiştir: "İslam mahkemesine inkarcı karı-koca birlikte gelirlerse aralarında adaletle hükmetmek gerekir. Yalnız kadın gelir, kocası razı olmazsa hakim hüküm veremez". Ebu Yusuf ve İmam Muhammed'e göre ise hüküm verebilir (Ahmed Davudoğlu, Sahihi Müslim Terceme ve Şerhi, İstanbul 1978, VIII, 376).

Recm cezası uygulanması için Gerekli Şartlar:

1. Zina eden kadın veya erkeğin ergin olması.

2. Akıllı olması. Akıl hastasına had uygulanmaz. Akıllı ve ergin bir kimse akıl hastası ile zina etse, yalnız kendisine had uygulanır.

3. Evli olan gayri müslime recm yerine değnek cezası uygulanır. Şafii ve Hanbelilere göre pasaportla İslam devletine gelen gayri müslim yabancılara ne zina ve ne de içki içme cezası uygulanmaz.

4. Zinanın zor kullanarak olmaması gerekir.

5. Zinanın diri bir insanla olması gerekir.

6. Zina edilen kadının da ergin veya kendisine cinsel istek duyulan bir yaşta olması gerekir.

7. Zinanın bir şüpheye dayalı olmaması gerekir. Fasit nikahtan sonraki cinsel temasa had gerekmediği konusunda görüş birliği vardır. Velisiz veya şahitsiz evlenme gibi.

Zinanın bir para karşılığında olması halinde Ebu Hanife'ye göre her ikisine de had cezası uygulanmaz. Çünkü bu durum bir mehir karşılığında nikah akdine benzemektedir. Burada şüpheden dolayı had düşer. Ancak fiil haram olduğu için ta'zir uygulanır. Ebu Yusuf ve İmam Muhammed'e göre bu durumda da had cezası verilir (Ömer Nasuhi Bilmen, İstilahat-ı Fıkhıyye Kamusu, İstanbul 1968, III,197 vd.).

8. Cinsel temasın önden olması. Arkadan ilişki yani livata için Ebu Hanife'ye göre yalnız ta'zir cezası uygulanır. Ebu Yusuf, İmam Muhammed ve Hanefiler dışındaki üç mezhebe göre ise livata haddi gerektirir. Yabancı bir kadına ön veya arka dışında karın, uyluk gibi başka bir yere temas ise yalnız ta'ziri gerektirir. Çünkü bu, şer'an kendisine bir şey takdir edilmeyen münker bir fiildir.

9. Had cezalarının uygulanabilmesi için İslam devletinin varlığı şarttır. Çünkü darul-harp veya darul-bağy (asiler ülkesi) de had cezalarını uygulamaya İslam devletinin velayet yetkisi olmaz ve bu hükümleri uygulamaya gücü yetmez.

10. Zina eden erkek veya kadının halen veya daha önce sahih nikahla evlenmiş olması ve bu nikah devam ederken eşiyle bir defa da olsa cinsel temasta bulunması şarttır. Böyle bir erkeğe "muhsan", kadına ise "muhsana" denir. Recm cezası için bu son niteliğin bulunması da gerekir.

Recm için muhsan sayılmada erkek veya kadında şu yedi niteliğin bulunması gerekir: Akıllı olmak, ergin bulunmak, hür ve müslüman olmak, sahih nikahla evlenmiş bulunmak ve bu nikahtan sonra eşiyle guslü gerektirecek şekilde cinsel temasta bulunmak. Bu şartlardan herhangi birisi bulunmazsa ceza yüz değneğe dönüşür. Zina edenlerden birisi muhsan olur, diğeri bekar bulunursa; bekara yüz değnek, muhsan olana ise recm cezası uygulanır.

Ebu Hanife ve Malik'e göre, bir erkek veya kadının muhsan sayılması için müslüman olması şarttır. Bu yüzden evli olan gayri müslimlerin zinasına recm cezası uygulanmaz, çünkü recm, günahtan temizlenme yoludur. Zimmi ise günahtan temizlenmeye ehil değildir. Onun temizlenmesi ancak ahirette azapla gerçekleşir. Hz. Peygamber; Allah'a şirk koşan kimse muhsan değildir" (Zeylai, Nasbü'r-Raye, III, 327) buyurmuştur. Bu görüşte olanlar için iki yahudinin Hz. Peygamber tarafından recmedilmesi olayı, Tevrat hükmüne göre olmuştur. Daha sonra bu neshedilmiştir (Zeylai, a.g.e, III, 326; eş-Şevkani, Neylül-Evtar, VII, 92).

Şafii, İbn Hanbel ve Ebu Yusuf'a göre, recmin uygulanması için zina edenin müslüman olması şart değildir. Bir zimmi zina suçuyla İslam mahkemesine gelse had uygulanır. Müslüman bir erkek zimmi bir kadınla evlenip cinsel temasta bulunsa, her ikisi de "muhsan" olur. Delil, Hz. Peygamber'in iki yahudiye recmi uygulamasıdır. "Dulun dul ile zinasında taşlama vardır" (Müslim, Hudud,12-14; Ebu Davud, Hudud 23; Tirmizi, Hudud, 8) hadisinin genel anlamı da başka bir delildir. Diğer yandan zina bütün semavi dinlerde haram kılınmıştır (bk. eş-Şirazi, el-Mühezzeb, II, 267; İbn Kudame, el-Muğni, Kahire 1970, VIII, 163; ez-Zühayli, el-Fıkhul-İslami ve Edilletüh, Dımaşk 1405/1985, VI, 43).

Zina Suçunun Sabit Olması:

Zina, ya ikrarla ya da dört şahitle sabit olur.

1. İkrarla Tesbit:

Zina ikrarında bulunanın akıllı, ergin olması ve zorlama altında bulunmaması gerekir. Ayrıca ikrarın dört defa yapılması gereklidir. Çünkü Maiz b. Malik'e Allah elçisi dört defa ikrar esasını uygulamıştır. Hanefi ve Hanbelilerin görüşü budur. Şafii ve Malikilere göre ise tek ikrar yeterlidir. Bunlar da işçinin kendi patronunun eşiyle zina etmesi olayına dayanırlar. Çünkü orada dört ikrardan söz edilmemiştir (Buhari, Âhad,I, Şurüt, 9; Müslim, Hudud, 25; el-Baci, el-Münteka, VII,135; İbn Kudame, el-Muğni, VIII, 191 vd.).

Diğer yandan dört ikrarın ayrı meclislerde yapılması gerekir.

2. Zinayı dört şahitle ispat: Zinanın müslüman, erkek, adaletli ve hür dört erkek şahitle ispat edilmesi gerekir (en-Nisa', 4/15; en-Nur, 24/4,13). Şahit sayısı dörtten az olur veya dördüncü şahit "sadece bunları bir yorgan altında gördüm" gibi kesin zinaya delalet eden beyanda bulunmasa, ilk üç şahide "zina iftirası (kazf)" cezası uygulanır. Zina isnat edilenden had düşer. Çünkü Hz. Ömer, Muğire (r.a)'in zinasına şahitlik eden üç kişiye zina iftirası cezası uygulamıştır (bk. ez-Zühayli, a.g.e., VI, 48; "Kazf" maddesi).

Recm Cezasının İnfazı:

Zina ikrarla sabit olmuşsa recm uygulamasına devlet başkanı veya infaz görevlisinin başlaması gerekir. Şahitle sabit olması halinde ise infaza şahitlerin tamamının hazır bulunması ve ilk taşı onların atması şekliyle başlanır. Böylece herhangi bir şüphe, vazgeçme yanlışlık vb. tüm ihtimallerin ortadan kalkması ve adli hataya düşülmemesi için gerekli önlemler alınmıştır. Hz. Ali'den şöyle dediği nakledilmiştir: "Önce şahitler taş atmaya başlar, sonra devlet başkanı, sonra diğer insanlar" (Zeylai, a.g.e., III, 319 vd.; es-Şevkani, a.g.e., VII,108). Bekarların zinasında ise değnek cezasına şahitlerin başlaması gerekmez. Çünkü onlar bunun usul ve şeklini bilmeye bilirler ve bu durum zulme yol açabilir.

Recm cezası, ibretli olması için bir meydanda erkek ayakta, kadın ise tercih edilen görüşe göre göğsüne kadar bir çukura sokularak kendisine ölünceye kadar küçük taşlar atılmak suretiyle infaz edilir. Hz. Peygamber'in Gamidiyeli kadın için, göğsüne kadar bir çukur açtırdığı nakledilir (Zeylai, a.g.e., III, 325; eş-Şevkani, a.g.e., VII, 109).

Recmle öldürülen kimse yıkanır. Kefenlenir, cenaze namazı kılınır ve defnedilir. Çünkü Hz. Peygamber, recmedilen Maiz için Kendi ölülerinize yaptığınız şeyleri ona da yapınız" (Zeylai, a.g.e, III, 320) buyurmuştur.

Hamdi DÖNDÜREN


2-)

Taşla öldürme, taşa tutma, birine taş atma, sövme, lanet etme, kovma, birinin namusuna iftira etme, kötü zanda bulunma; evli veya dul bulunan erkek veya kadının zina etmesi halinde Islam mahkemesi kararıyla taşlanarak öldürülmesi anlamında bir fıkıh terimi. R.c.m kökünden mastar, çoğulu "rucüm" dür. Aynı kökten "racim"; recm olunan, taşlanan, kovulan ve lanetlenen anlamındadır.

Kur'an-ı Kerim'de bu anlamda "recm" ifadesi bulunmamaktadır. Bir ayette gaybı taşlamak" (el-Kehf, 18/22), başka bir yerde, "yıldızları Şeytanlar için atış taneleri yaptık" (el-Mülk, 67/5) ayetinde "atış taneleri" anlamında "rucum" çoğul olarak gelmiştir. Zina edenin taşlanması Sünnet, ve icma delillerine dayanır.

Zina bütün semavi dinlerde haram kılınmış ve çok kötü bir fiil olarak kabul edilmiştir. Islam'da zina büyük günahlardan olup, ırz, namus ve neseplere yönelik olduğu için, cezası da hadlerin en şiddetlisidir.

Zinanın cezası, fiili işleyenin evli veya bekar oluşuna, Islami emir ve yasaklarla yükümlü bulunup bulunmamasına göre kısımlara ayrılır. Dayak, taşla öldürme, sürgün ve Islam devleti'nin koyacağı ta'zir cezası bunlar arasındadır.


3-)Recm olunacak müslüman erkek ve kadının, zina suçunun, dört şahid ile isbat edilmiş olması veya kendileri tarafından dört kerre itiraf (kabul) edilmesi lazımdır. (İbn-i Âbidin)

Osmanlılarda, altı yüz sene içinde, bir kerre zina şahidliği yapılmamış, bu sebeb ile hiç kimse, recm edilerek öldürülmemiştir. (S. Abdülhakim Arvasi)


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

  • ‘Ne istifası, onu Recm etmek lázım’ diye düşünenler, bu yazıyı okumayabilir, hatta mümkünse okumasın lütfen ) ilgilendirdiği hálde, bu durum bir şekilde tüm milleti gerebiliyor.

Sizde içinde Recm kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Recm kelimesi anlamı 57 defa okunmuştur. [242469] Recm kelime anlamı, Recm nedir, Recm ne demek, Recm sözlük anlamı

Paylaş