Reform Nedir

Reform Nedir ? Reform Ne demek ?

1-)REFORM



Daha iyi bir duruma ulaşmak için yapılan düzenleme ve değişiklikler; düzeltmek, iyileştirmek, islah etmek anlamında fransızca bir kelime. Kelimenin ilim literatürüne girişi ve dini ilimler alanında kullanılması, on altıncı yüzyılda Avrupa hristiyanlığının bir bölümünün Roma kilisesinin egemenliğine karşı çıkmasıyla başlamıştır. Bu karşı çıkışlar ve din anlayışında ileri sürülen yenilikler "dini reform" diye isimlendirildi. Aynı kelime, diğer kurumlardaki toprak reformu, eğitim reformu gibi köktenci değişim, istek ve faaliyetler için de kullanılır oldu.

İslam aleminde ve özellikle Türkiye'de kullanılışı ise, Batıcı eğilimlerin yaygınlık kazanmasından ve Batı kültürünün İslam alemine hakim oluşundan sonra olmuştur. Batı kültürünün hakimiyet kurmasından sora Avrupada kullanılan bazı tabirlerle bazı fikri akımlar, olduğu gibi İslam alemine uyarlanmaya çalışılmıştır. Reform da bu tabirlerden biridir. Batıda dini reformlar yapıldıktan sonra sanayi ve teknoloji alanında büyük atılımlar gerçekleşti. Batı bu tür hamlelerini hızlandırmak ve sanayisini büyütmek için İslam alemiyle birlikte geri kalmış diğer ülkeleri istila etmeye ve bu ülkelerin ekonomik kaynaklarını sömürmeye koyuldu. Bu arada Batı kültürü ve medeniyet anlayışı da bu ülkelerde yayılmaya başlandı.

İslam alemi geri kalmıştı. Aydın kesim yeni arayışlara girdi. Bir kısmı, geri kalışımızın sebebini İslam dinine yüklediler. Bunların bir kısmı bunu açıkça ifade etmekten çekinmediler. İslam dinine açıktan cephe aldılar. Din adına ne varsa hepsi sökülüp atılmalıydı. Bir kısmı ise, strateji açısından bunu uygun görmediler. Batıda yapıldığı gibi dinde reform yapmayı modern hayatla bağdaşmayan yönleri atmayı tercih ettiler. Bunun bir sonucu olarak din, toplum hayatından uzaklaştırılacak, modern hayatla bağdaşmayan ahlaki kuralları da reforma tabi tutularak kademeli olarak kaldırılacaktı. Böylece halktan gelebilecek tepkiler de göğüslenebilecekti.

Bu tür düşünceler, "dinde reform" ismiyle yayıldı. Bu konuda makaleler yazıldı, konferanslar verildi, kitaplar neşredildi.

Bir kısmı uygulamaya da konulan bu istekler özet olarak şöyledir:

a- Din toplum hayatından uzaklaştırılacak ve fert hayatıyla sınırlı olacaktır. Fert hayatını ilgilendiren ve Batı hayat tarzıyla uyuşmayan ahlaki kurallarla haram-helal konusuna giren hususlar kademeli olarak kaldırılacaktır.

b- Ezan türkçe okutulacak ve ibadet dili millileştirilecektir.

c- Kiliselerde olduğu gibi camilere de sıralar konulacak ve camilere modern bir görünüm kazandırılacaktır. Ayrıca modern müzik aletleri camilere konularak müzik koroları modern anlamda musiki icra edeceklerdir.

d- Hacc için Arap topraklarında bulunan Kabe'ye gidilmeyecek, kutsal milli mekanlara ziyaretler tertip edilecektir.

Buna karşılık müslüman aydınlar da İslam aleminin içine düştüğü durum karşısında farklı tavırlar takındılar. Bunları üç grupta toplayabiliriz:

a- İslam aleminin içine düştüğü durum, dinin kendisinden kaynaklanmıyor, müslümanların sapma gösteren din anlayışlarından kaynaklanıyor. Mevcut din anlayışının Kur'an ve Sünnet'in ışığında sorgulanması gerekir. İctihad müessesesi çalıştırılmalı ve din anlayışındaki sapmalar düzeltilmelidir.

b- Müslümanların din anlayışlarında sapmalar olmuştur. Ancak bunların düzeltilmesi için ortam müsait değildir. Bu nedenle ictihad kapısını aralamak yarar yerine zarar getirir. İslam düşmanları bu kapıdan sızarak, dinden arta kalan hususların da imha edilmesine çalışacaklardır.

c- Ne dinin, ne de din anlayışının islahata ihtiyacı vardır. İctihat kapısı kapanmıştır. Bize düşen, günümüze kadar gelen İslam kültürüne ve miras aldığımız görüşlerin hepsine sımsıkı sarılmaktır.

Bu görüşte olanlar, ilk maddede görüşlerini serdettiğimiz grubu, dini içten yıkmaya çalışan reformistler olmakla itham etmişlerdir. Oysa onlar, dinin kendisinde bir reform değil, dini anlama ve algılamada Kur'an ve sünnete dönüşün gerektiğini savunuyor ve bunların kurallarına uyularak yapılmasını istiyorlardı. Nitekim Rasulüllah (s.a.s) her asırda dini tecdid edenlerin geleceğini bir hadisinde haber vermektedir (Ebu Davud, Sünen, Melahim I). Müceddidler dinin kendisinde bir yenileme değil, dini hayat ve dini anlama noktasında bir sapma sözkonusu ise, bu yönü tecdid eder; islah ederler.

M.Sait ŞİMŞEK


2-)Islahat Yeniden
biçimlendirme. Bir sistem, kurum ve­ya yapının zor ve tehdit edici yöntemlere
başvurmadan, uzlaş­macı usullerle değiştirilip daha iyi, daha arzulanır bir
şekle büründürülmesi eylemi. Baskıyla değil İkna yoluyla, tümden değil parça
parça, değişimin kurallarını zorlamadan evrimsel bir biçimde iyileştirmeyi
amaçlayan hareket. Bkz. devrim..


3-)Daha iyi duruma getirmek için yapılan değişiklik, iyileştirme, düzeltme, ıslahat.


4-)Yeniden teşkil etmek, yeni şekle koymak, düzene koymak.


5-)), (i.) ıslah etmek, reform yapmak


6-)Yenileyip daha iyi hale koymak


7-)Islah olmak


8-)Nefsini ıslah etmek


9-)Islah, reform


10-)Nefsini ıslah


11-)f. ıslah etmek, iyileştirmek, düzeltmek; ıslah olmak, iyileşmek, düzelmek; reform yapmak. i. reform, ıslah, düzeltme.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
Reform.
İngilizcesi İngilizce
To put into a new and improved form or condition; to restore to a former good state, or bring from bad to good; to change from worse to better; to amend; to correct; as, to reform a profligate man; to reform corrupt manners or morals.
İngilizcesi İngilizce
To return to a good state; to amend or correct one's own character or habits; as, a man of settled habits of vice will seldom reform.
İngilizcesi İngilizce
Amendment of what is defective, vicious, corrupt, or depraved; reformation; as, reform of elections; reform of government.
İngilizcesi İngilizce
Branch of Judaism which broke away from Orthodoxy during the 19th Century in Germany, based in part on the argument that many of the Mitzvot were outdated, and that assimilation into the surrounding culture was the only way to survive increasingly violent waves of anti-Semitism Since the Holocaust, some of the philosophy of the Reform movement has undergone some rethinking, and some Reform Jews are now reclaiming long-abandoned practices such as keeping kosher and signing Ketubot before weddings.
İngilizcesi İngilizce
Movement begun in nineteenth-century Germany that sought to reconcile Jewish tradition with modernity Reform Judaism does not recognise the divine authority of HALACHAH.
İngilizcesi İngilizce
Reform , reformation.
İngilizcesi İngilizce
To give a new form to; to form anew; to take form again, or to take a new form; as, to re- form the line after a charge.
İngilizcesi İngilizce
Change for the better as a result of correcting abuses; 'justice was for sale before the reform of the law courts' self-improvement in behavior or morals by abandoning some vice; 'the family rejoiced in the drunkard's reform' a campaign aimed to correct abuses or malpractices; 'the reforms he proposed were too radical for the politicians' change for the better; 'The lazy student promised to reform'; 'the habitual cheater finally saw the light' make changes for improvement in order to remove abuse and injustices; 'reform a political system' improve by alteration or correction of errors or defects and put into a better condition; 'reform the health system in this country' break up the molecules of; 'reform oil' produce by cracking; 'reform gas' bring, lead, or force to abandon a wrong or evil course of life, conduct, and adopt a right one; 'The Church reformed me'; 'reform your conduct'.
İngilizcesi İngilizce
Reformation.
İngilizcesi İngilizce
Change for the better as a result of correcting abuses; 'justice was for sale before the reform of the law courts'.
İngilizcesi İngilizce
Campaign aimed to correct abuses or malpractices; 'the reforms he proposed were too radical for the politicians'.
İngilizcesi İngilizce
Self-Improvement in behavior or morals by abandoning some vice; 'the family rejoiced in the drunkard's reform'.
İngilizcesi İngilizce
Make changes for improvement in order to remove abuse and injustices; 'reform a political system'.
İngilizcesi İngilizce
Bring, lead, or force to abandon a wrong or evil course of life, conduct, and adopt a right one; 'The Church reformed me'; 'reform your conduct'.
İngilizcesi İngilizce
Produce by cracking; 'reform gas'.
İngilizcesi İngilizce
Break up the molecules of; 'reform oil'.
İngilizcesi İngilizce
İmprove by alteration or correction of errors or defects and put into a better condition; 'reform the health system in this country'.
İngilizcesi İngilizce
Change for the better; 'The lazy student promised to reform'; 'the habitual cheater finally saw the light'.
İngilizcesi İngilizce
Modernizing movement and a liberal branch of Judaism A modernizing movement and a liberal branch of Judaism.
İngilizcesi İngilizce
Change.
İngilizcesi İngilizce
Correction of faults or evils, as in government or society; social or political improvement.

  • İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki küresel ekonomik dengeleri yansıtan kurumların kapsamlı Reform sürecinden geçerek günümüzün ekonomik gerçekleri ile uyumlu hale getirilmeleri şarttır"dedi.
  • İMF'nin de kapsamlı Reform süreinden geçmesi gerektiğine inandığını aktaran Erdoğan,"Kalkınma ile güvenlik arasındaki bağ hiç bu kadar güçlü  olmamıştı.

Sizde içinde Reform kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Reform kelimesi anlamı 796 defa okunmuştur. [242472] Reform kelime anlamı, Reform nedir, Reform ne demek, Reform sözlük anlamı

Paylaş