Rüşd Nedir

Rüşd Nedir ? Rüşd Ne demek ?

1-)RÜŞD



Doğru yolu bulma, akıllı davranma, akıl ve ruh bakımından olgunlaşma, iyilikleri elde edebilecek olgunlukta olma; malını korumak için gerekli tedbirleri alan ve saçıp savurmaktan korunan kimsenin vasfı anlamında bir İslam hukuku terimi. Bu vasfa sahip olana reşid denir. Reşidin zıddı setihtir. Sefih; aklı başında ve temyiz gücü tam olmasına rağmen, malı üzerinde akıl ve mantık dışı tasarruflarda bulunan kimsedir (İbn Âbidin, Reddül-Muhtar, V, 95; Mecelle, mad, 946, 947).

Rüşd, temyizden farklıdır. İnsan iyiyi kötüden, hayrı şerden ayırmakla birlikte, malını ve servetini iyi bir şekilde idare etmeyi beceremeyebilir. Çünkü, malın idaresi ve işletilmesi ayrı bir tecrübe ve kabiliyet gerektirir. Bu yüzden şer'i ve cezai yükümlülüklere ehil olan bir kimse, akıl ve baliğ olsa da, mali tasarruflar bakımından reşid olmayabilir. Çünkü rüşd yaşı, şahsın eğitilmesine ve özel kabiliyetlerine göre buluğdan önce veya sonra yahut her ikisi birlikte gerçekleşebilir. Ancak buluğdan önce oluşacak rüşd haline itibar edilmez.

Rüşd yaşına ulaşan kimse, her yönüyle iman, ibadet, sosyal, mali ve hukuki bütün konularda tam eda ehliyetine sahiptir. Bu kimsenin üzerinden mali vesayet kalkar ve malı kendisine teslim edilir. Âyette şöyle buyurulur:

"Yetimleri nikah çağına ulaşmalarına kadar yetiştirip deneyin. Onların akılca olgunlaştıklarını (rüşd) görürseniz, mallarını kendilerine teslim edin " (en-Nisa, 4/6). Bu duruma göre, bir kimse reşid olarak büluğa ererse ehliyeti tam olur; onun üzerinden velayet kalkar, malları kendisine teslim edilir, bütün tasarrufları ve ikrarları geçerli olur.

Reşid olmayarak büluğ çağına ulaşan kimsenin ise, İslam hukukçularının çoğunluğuna göre, eksik eda ehliyeti sona ermez ve onun üzerinde mali velayet devam eder; mali tasarrufları geçerli olmaz ve malı kendisine teslim edilmez. Ancak; terbiye, tedavi, eğitim-öğretim ve evlilik gibi şahıs üzerindeki velayet ise, kişinin akıl olarak mücened büluğa ermesiyle kalkar: Yani rüşd şartı, yalnız mali tasarruflarla ilgilidir. Çoğunluğa göre, nass'larda rüşd için belli yaş sınırlaması da yapılmamıştır. Kişi reşid oluncaya kadar mali kısıtlılık (hacr) devam eder. Said b. Cübeyr (ö. 95/713) ve imam Şa'bi (ö. 103/712), "Kişi sakalından tutulur ama reşid olmayabilir" demişlerdir. Dahhak (ö. 105/713)'ın da şöyle dediği nakledilmiştir: "Yetimin malı, yüz yaşına ulaşsa bile, malını iyi idare edeceği anlaşılıncaya kadar kendisine teslim edilmez" (İbn Rüşd, Bidayetül-Müctehid, II, 276 vd.; İbn Âbidin, Reddül-Muhtar, V,104; Ebu Zehra, Usülül-Fıkh, s. 335-337).

Ebu Hanife (ö. 150/767) ise yukarıdaki görüşe karşı çıkarak, akıllı fakat reşid olmaksızın büluğ çağına ulaşan kimsenin tam eda ehliyetine kavuşacağını, insanlığına bir saygı ve şerefini korumak amacıyla üzerinden velayetin kalkacağını söyler. Ancak malı, kısıtlama (hacr) yoluyla değil de, ihtiyat ve terbiye amacıyla, fiilen reşid oluncaya veya yirmi beş yaşına ulaşıncaya kadar kendisine teslim edilmez. 25 yaş, kişinin dede olabileceği bir yaştır. O'na göre, akıl baliğ kimseyi akıl hastalığı ve bunama dışında, hacr altına alarak tasarruflarını kısıtlamak, insanın şeref ve özgürlüklerine tecavüz anlamı taşıdığı için, mali zarardan daha büyük bir zarardır. Diğer yandan kısıtlı kişi, daha önce yaptığı sözleşmeleri yerine getiremez. Halbuki akitlere uyulmasını bildiren nass'lar vardır (bk. el-Maide, 5/1). Enes b. Malik'ten (ö. 91/717) rivayete göre, alış-verişlerinde aldatılan bir adamın ailesi Rasulüllah'a gelerek kısıtlanmasını istemiş, Nebi (s.a.s) onu kısıtlamayarak, kendisine "Bir şey satın aldığın zaman, aldatma yok, benim için üç gün muhayyerlik hakkı vardır, de" buyurmuştur (Buhari, Buyu', 48, Husumat, 3; Müslim, Buyu', 48). Eğer aklı başında olan kimseyi kısıtlamak gerekseydi, Hz. Peygamber bu sahabeyide kısıtlardı.

Bu duruma göre İslam hukuku rüşd için belirli bir yaş sınırı koymamakla birlikte, bu çoğu zaman buluğdan sonra ortaya çıkar. Standard bir rüşd yaşı belirleme, devrin şartlarına, iklime, halkın yetişme ve kültür düzeyine göre yöneticilere bırakılmıştır.

Osmanlı İmparatorluğunda 1288 H. tarihli bir fermanla, yirmi yaşını doldurmamış kişilerin rüşd davalarının reddedilmesi istenmiştir (Ali Haydar, Dürarul-Hukkam, 989. maddenin şerhi).

Hamdi DÖNDÜREN


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Rüşd kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Rüşd kelimesi anlamı 62 defa okunmuştur. [242512] Rüşd kelime anlamı, Rüşd nedir, Rüşd ne demek, Rüşd sözlük anlamı

Paylaş