Çatmak Nedir

1-)(e durum ekiyle kullanılan fiil) Üzücü olaylarla karşılaşmak: "Hacı Mustafa bağırıyor, ömründe böyle bir işe çatmadığını söylüyordu." R. H. Karay (e durum ekiyle kullanılan fiil) Birine sert sözle söylemek veya yazılar yazmak: "Böyle söyler de sonra yemek biraz azca çıkarsa, yahut pek düzgün olmasa, aşçıya çatacak gibi olur." M. Ş. Esendal Değnek, kılıç, tüfek gibi uzun şeylerden birkaç tanesini, tepelerinden birbirine çaprazlama dayayarak durdurmak: "Avlusunda silahlarını çatmış, ayaklarını germiş askerler var." F. R. Atay (kaş, yüz için) Sertlik, öfke bildiren bir duruma sokmak: "Komiser o yana doğru geldiğinden polis kaşlarını çattı." H. Taner (e durum ekiyle kullanılan fiil) Rastlamak, karşılaşmak: "Nerden çattım böylesi bir güzele..." C. S. Tarancı. 10 (başa yemeni, çatkı, yazma gibi şeyleri) Bağlamak Bir şeyi yapmak için gerekli parçaları bir araya getirmek: "Koca bir nahiye titreştik, odunsuz yattık / O büyük mektebi gördün ya, kışın biz çattık." M. A. Ersoy (kereste vb. gereci) Birbirine tutturmak (yükü hayvana) İki yanlı yüklemek Birine sert sözle söylemek veya yazılar yazmak Rastlamak, karşılaşmak Gemiler birbirine çarpmak Üzücü olaylarla karşılaşmak Sırası gelmek, zamanı gelmek Birbirine tutturmak Değnek, kılıç, tüfek gibi uzun şeylerden birkaç tanesini, tepelerinden birbirine çaprazlama dayayarak durdurmak Bir şeyi yapmak için gerekli parçaları bir araya getirmek İki yanlı yüklemek Bağlamak Sertlik, öfke bildiren bir duruma sokmak Döşemelik bir kumaş cinsi Duvarları ağaç gövdesinden birbirine takılarak ve çivisiz olarak yapılan yayla evi Evin köşe kısmı çatı, dam, kubbe Bir cins döşemelik kumaş üzeri dal ve hasırla örtülmüş kulübe, çardak Yörük çadırı Harman zamanı Birbirine dikme, birleştirme Bir çeşit döşemelik kumaş Çatmak işi Ahşap evlerde iki odayı ayırmak ta kullanılan tahta perde Ahşap yapılarda ağaç iskeletin temel parçaları Provada geçici olarak bir giysiye iliştirilmiş olan parça Gemilerin çarpışması Semerin ağaç kısmı Heykel yapımında çamuru ayakta tutan tel iskelet

2-)Odun, değnek, kılıç, tüfek vb. uzun şeylerden birkaç tanesini, tepelerinden birbirine çaprazlama dayayarak durdurmak
Örnek:Avlusunda silahlarını çatmış, ayaklarını germiş askerler var. F. R. Atay

3-)Kereste vb.ni birbirine tutturmak.

4-)Bir şeyi yapmak için gerekli parçaları bir araya getirmek
Örnek:Koca bir nahiye titreştik, odunsuz yattık / O büyük mektebi gördün ya, kışın biz çattık. M. A. Ersoy

5-)Yükü hayvana iki yanlı yüklemek.

6-)Başa yemeni, çatkı, yazma vb.ni bağlamak.

7-)Kaşı, yüzü sertlik, öfke bildiren bir duruma sokmak
Örnek:Komiser o yana doğru geldiğinden polis kaşlarını çattı. H. Taner

8-)Üzücü, kızdırıcı veya şaşırtıcı olaylarla karşılaşmak
Örnek:Hacı Mustafa bağırıyor, ömründe böyle bir işe çatmadığını söylüyordu. R. H. Karay

9-)Yazıyla veya sözle sataşmak
Örnek:Böyle söyler de sonra yemek biraz azca çıkarsa yahut pek düzgün olmasa aşçıya çatacak gibi olur. M. Ş. Esendal

10-)Mobilyayı meydana getiren elemanları birleştirme işlemi.

11-)Bk. çatmak

Bu bilgi faydalı oldu mu ?