Öğretmenlik Nedir

Öğretmenlik Nedir ? Öğretmenlik Ne demek ?

1-)eğitim ve öğretim kurumlarında öğrencilere istenilen seviyede bilgi, beceri veya bir sanatı, tekniği öğretme mesleği. Bu mesleği icra eden kimseye öğretmen, muallim veya hoca adlı verilir.

Öğretmenlik mesleğini yapabilmek için belli bir dal veya branşta özel ihtisas sahibi olmak ve pedagojik formasyona sahip olmak gereklidir. Öğretmenlik mesleğinde eğitim ve öğretim birlikte yürütülmekte, öğretilen bilgiler hayatta tatbik ettirilmektedir. Öğretmenlikte bilgi öğretmek, yol göstermek, irşad etmek ve terbiye etmek manasına gelen eğitim, temel esastır.

İlk terbiye edici ve yol gösterici Allahü tealadır. Allahü tealanın “Rab” ismi “terbiye edici” manasına gelmektedir. Allahü teala melekleri ve ruhları yaratıp terbiye etti. Onlara vazifelerini öğretti. Ruhlara hitaben; “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” yani, “Sizi yaratıp, terbiye eden ben değil miyim?” buyurdu. Ruhlar da;”Evet ya Rabbi! Sen bizim Rabbimiz, yani terbiye edicimizsin.” cevabını verdiler. Allahü teala, Âdem aleyhisselama her şeyin ismini ve faydasını öğretti. Bu hususu Kur’an-ı kerimde mealen; “Allah, Âdeme isimlerin tamamını öğretti.” (Bakara suresi: 31) buyurmak suretiyle haber verdi.

Âdem aleyhisselama ve diğer peygamberlere Allahü tealanın emir ve yasaklarını bildiren Cebrail aleyhisselam da bir öğreticidir.

İlk insan ve ilk peygamber Âdem aleyhisselam, Allahü tealanın emir ve yasaklarını kendi neslinden gelen insanlara anlatmak suretiyle insanlık tarihindeki ilk öğretmen oldu. İnsanları dünyada ve ahirette kurtuluşa davet eden diğer peygamberler, onların varisleri olan alimler de birer muallim, yani öğretmendirler.

İnsanlık tarihindeki en büyük öğretmen olan Muhammed aleyhisselam insanlara İslam dininin emir ve yasaklarını önce gizli, daha sonra açıkça öğretti. Kısa zamanda Müslümanların sayısı çoğaldı. Eshab-ı kiram adı verilen bu müminler de Peygamber efendimizden (sallallahü aleyhi ve sellem) öğrendikleri bilgileri çeşitli beldelere, ülkelere giderek insanlara anlatıp, öğrettiler. Onların hem bu dünyada, hem de ahirette kurtuluşlarına vesile oldular. Eshab-ı kiram bu vazifeyi karşılıksız ve Allah rızası için yaptılar. Hulefa-i Raşidin (dört halife) zamanında muallim vazifesiyle çeşitli beldelere gönderilen kimselere devlet bütçesinden ücret verildi. Cami ve mescitlerde yürütülen eğitim ve öğretim faaliyetleri İslami ilimlerin sonraki nesillere ulaşmasını sağladı. Emeviler ve Abbasiler devrinde alim olan kimseler, camilerde ve mescitlerde insanlara ilim öğreterek öğretmenlik mesleğini sürdürdüler. Emeviler devrinden itibaren çocuklar için açılan mekteplerde vazifeli öğretmenler dini ve fenni bilgileri öğrettiler. O zamana kadar daha çok fahri olarak alimler tarafından yürütülen öğretmenlik, bu devirden itibaren bir meslek olarak ortaya çıktı. Sekizinci asırda üç bin talebeyi barındıran Belhli Ebü’l-Kasım Dehhak’ın mektebi ilk öğretimde önemli bir merhale olarak kabul edildi. Bu nevi mekteplere, Küttap veya Mektep, öğretmenlerine de Muallim adı verildi.

Dini hususlarda karşılıksız olarak yapılan öğretmenlik; yazı, okuma, hesap, lügat vb. ilimlerin öğretilmesinde ücrete tabi tutuldu. İslam tarihinde ilk defa teşkilatlı olarak Selçuklu Veziri Nizamül-Mülk tarafından Bağdat’ta kurulan Nizamiye Medreselerinde vazifeli ve maaşlı olarak muallimler (öğretmenler) dini ve fenni ilimleri öğrettiler. Diğer Müslüman ve Müslüman-Türk devletlerinde, Endülüs Emevileri, Karahanlılar, Anadolu Selçuklularında din ve fen bilgilerinin tahsil edildiği müesseselere ve buralarda ders okutan muallim (öğretmen) ve müderrislere büyük önem verildi. İlim ve medeniyetin ilerlemesi, yayılması için büyük gayretler gösteren ilim adamlarına her türlü maddi ve manevi destek sağlandı.

Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Gazi ve diğer Osmanlı sultanları, devletin idari ve askeri sahada muvaffak olabilmesi için iman, ilim, fen ve teknikte ileri bir seviyede olmanın lüzumunu kavradıklarından, günün imkanları nisbetinde ilmi teşkilatlar kurup geliştirdiler. Bu müesseselerde ilim öğreten muallim ve müderrislerin yetiştirdiği büyük din ve fen alimleri, İslam medeniyetinin yayılmasında muazzam hizmetlerde bulundular. Osmanlı Devletinin yükseliş döneminde tek dershaneli medreseler yerine Sahn-ı Seman (Fatih) ve Süleymaniye medreseleri gibi çok odalı medreseler inşa edilip her odaya bir müderris veya muallim verildi. Muallim ve müderrislerin terfi ve tayinleri belli esaslara bağlandı. Köklü bir eğitim-öğretim ve sıkı bir imtihandan geçen muallim ve müderris adaylarına icazetname ve temessük denilen diplomalar verildi. Tespit edilen esaslara göre terfi eden muallim ve müderrislerin ortaya koydukları eserler de devlet tarafından mükafatlandırıldı. Müderris ve muallimler almakta oldukları son maaş üzerinden emekliye ayrıldılar.

İslam ülkelerinde eğitim-öğretimin hızla geliştiği ve öğretmenin büyük değer kazandığı sırada Avrupa’da ve diğer ülkelerde öğretmenlik umumiyetle din adamları ve kilise vazifelileri tarafından yürütülüyordu. Rönesans’tan sonra diğer sahalarda olduğu gibi eğitim ve öğretimde de yenilik hareketleri görülmeye başlandı. Fakat öğretmen yetiştirmekle ilgili hiçbir tedbir alınmadı. On sekizinci yüzyıldan itibaren öğretmen yetiştirmekle ilgili bazı teşebbüsler olduysa da neticeye ulaşılamadı. On dokuzuncu yüzyıldan itibaren öğretmenlik bir meslek olarak kabul edilip pedagojik seminerler düzenlendi ve öğretmenler yetiştirildi. On dokuzuncu yüzyıla kadar muallimlik (öğretmenlik) ile müderrislik birbirinden ayrı olarak kabul edilmiyordu. On dokuzuncu yüzyılda bütün dünyada olduğu gibi Osmanlı ülkesinde de öğretmenlik (muallimlik) ayrı bir meslek olarak kabul edildi. Pedagojik formasyon sahibi muallimler (öğretmenler) yetiştirilmek üzere yeni düzenlemelere gidildi. 16 Mart 1848 tarihinde Darülmuallimin-i Rüşdi adıyla öğretmen okulu; 1868 senesinde ilkokul öğretmeni yetiştirmek üzere Darülmuallimin-i sıbyan; 1870’te kız okullarına öğretmen yetiştirmek üzere Darülmuallimat açıldı. 1869 senesinde çıkarılan Maarif-i Umumiye Nizamnamesiyle öğretmen yetiştiren kurumlar; ibtidaiye (ilkokul), rüşdiye (ortaokul), idadi ve sultani (lise) öğretmeni yetiştirecek şekilde düzenlendi. 1891’de Darülmuallimin-i Âli adıyla yüksek öğretmen okulu açıldı. 1909 ve 1915 senelerinde yapılan değişikliklerle ana, ilk, orta ve yüksek öğretmen okulları şeklinde düzenlendi.

Cumhuriyet döneminde de yeni eğitim ve öğretim sistemine göre öğretmen okulları açıldı. 1927’de Kayseri ve Denizli’de ilkokula dayalı üç yıllık Köy Muallim Mektebi açıldı, fakat uzun ömürlü olmadı. 1932 senesinde yapılan düzenlemeyle ilköğretmen okulları, ortaokula dayalı üç yıllık öğretmen yetiştiren kurum haline getirildi. 1936’da köylerde “Eğitmen kursları” düzenlendi. Okuma yazma bilen, askerliğini çavuş ve onbaşı olarak yapmış köy gençlerinden 1936-1948 seneleri arasında 10.000 kadar eğitmen yetiştirildi. 1937 senesinde Köy Enstitüleri açıldı. Tamamen materyalist bir felsefe ile eğitim ve öğretim yapan Köy Enstitülerinden yetişen öğretmenler Müslüman-Türk milletinin milli ve manevi değerleri üzerinde büyük tahribatta bulundular. (Bkz. Köy Enstitüleri)

Köy Enstitüleri millet üzerindeki olumsuz etkileri sebebiyle 1954 senesinde kapatılarak yerine tek tip ilköğretmen okulları açıldı.

Ortaokul öğretmeni ve ilköğretim müfettişi yetiştirmek üzere 1926 senesinde Konya’da açılan Orta Muallim Mektebi 1927’de Ankara’ya taşınarak Orta Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü adını aldı. Daha sonra da Gazi Eğitim Enstitüsü ismi verildi. Bu eğitim enstitüsü sistemi taşraya da yayıldı. 1934’te Kız Teknik Öğretmen Okulu, 1937’de Erkek Teknik Öğretmen Okulu açıldı. 1950’den sonra gelişen meslek dallarına göre yeni öğretmen yetiştiren kuruluşlara yer verildi. Ticaret liselerine öğretmen yetiştirmek üzere 1956 senesinde Ticaret ve Turizm Yüksek Öğretmen Okulu, İmam-Hatip Okullarına öğretmen yetiştirmek üzere 1959’da Yüksek İslam Enstitüleri açıldı. 1959’da Ankara’da daha sonra da İzmir’de birer Yüksek Öğretmen Okulu kuruldu.

1973 senesinde çıkarılan Milli Eğitim Temel Kanunu bütün öğretmenlerin yükseköğretim görmesi mecburiyetini getirdi. Bu sebeple ilköğretmen okulları, 1974’ten itibaren Öğretmen Lisesi adıyla lise ve dengi okuluna dönüştü. Ortaokullara ve çıraklık eğitim merkezlerine teknik öğretmen yetiştirmek üzere Sanat Yüksek Öğretmen Okulları açıldı. Çeşitli üniversitelerin eğitim, fakülte ve bölümleri öğretmenlik formasyonu kazandıracak programlar hazırladılar. 1983 senesinde çıkarılan 2908 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olan Eğitim Enstitülerini Eğitim Fakültesi; Yüksek İslam Enstitülerini İlahiyat Fakülteleri haline getirerek çeşitli üniversitelere bağladı.

Türkiye’de ilköğretmen teşkilatı 1908 senesinde İstanbul’da Encümen-i Muallimin adıyla kuruldu. Kurtuluş Savaşı yıllarında kurulan Türkiye’de Muallimler ve Muallimler Cemiyetleri Birliği bir müddet Ankara valiliğinin kararıyla kapatıldı. 1932 senesinde ise bütün öğretmen teşkilatları kapatıldı. 1948 senesinde Türkiye Öğretmen Dernekleri Milli Federasyonu kurularak bütün öğretmenler merkezi bir birlik altında, toplandı. 1961 Anayasasının tanıdığı haklardan faydalanılarak 1965 senesinde kurulan Türkiye Öğretmenler Sendikası (T.Ö.S) öğretmenleri siyasete alet etmek isteyen ve öğretmen kitlesinin dışından gelen kimseler tarafından hedefinden uzaklaştırıldı.

T.Ö.S., öğretmenler arasında birlik yerine huzursuzluk getirdi. 1971 senesinde yapılan Anayasa değişikliğiyle kamu görevlilerinin sendika kurması yasaklanınca T.Ö.S. kapandı. Aynı yıl Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER) kuruldu. Öğretmenleri birleştirip, dayanıştırma özelliğinden çok uzak olan TÖB-DER, öğretmenler arasında siyasi kamplaşmaya sebep oldu. TÖB-DER’e alternatif olarak kurulan ÜLKÜ-BİR ve MEF-DER gibi öğretmen dernekleri de TÖB-DER’le birlikte 12 Eylül 1980’den sonra kapatıldı.

Müslüman devletler, alime ve öğretmene saygı gösterdikleri müddetçe yükselmişlerdir. Ortaçağ Avrupası ilim adamlarını öldürürken veya zindanlara atarken, Müslüman devletler ilim teşvikçiliği yapmışlardır. Açtıkları pekçok üniversite ve akademi bugünkü dünya medeniyetinin kaynağı olmuştur. Âlime ve öğretmene saygının azaldığı zamanlarda ise geriye gidilmiştir. Osmanlı tarihinde Tanzimatın ilan edilmesiyle Avrupai eğitim ve öğretime geçeceğiz bahanesiyle medreselerden fen dersleri kaldırılmış, böylece inançsız fen adamı ve fen bilgisiz din adamı yetişmeye başlamıştır. Bu durum da devletin hızla çökmesine sebep olmuştur.

İyi bir öğretmende aranan vasıflar: Öğrencilere iyi muamele etmek; öğrenciler arasında adil davranmak; güzel konuşmak; öğrencilerin meseleleri ve müşkilleriyle ilgilenmek; iyi kalpli, doğru ve güzel ahlaklı olmak; öğrencilerin bütün suallerini cevaplandırmak; bazı faaliyetlerinde beceriksiz veya öğrenmede yavaş olan öğrencileri arkadaşlarının yanında küçük düşürücü söz ve hareketlerden kaçınmak; olgun bir şahsiyet sahibi, şakacı ve samimi olmak; mesleğini sevmek; öğretmenlikle ve branşıyla ilgili gelişme ve yenilikleri takip etmek; anlattıklarının öğrencilere faydalı olup, olmadığını tespit etmek için öğrencilerin hiç çekinmeden ifade edebilecekleri şekilde görüşlerini almak; öğrencilerin şahsi tutumları ve geçmişteki durumlarına bakmadan dersteki başarılarını objektif olarak değerlendirmek; ders araç ve gereçlerinden azami derecede faydalanmak; zararlı söylenti, dedikodu ve münakaşalardan uzak durmak; bayağı ve müstehcen lisan kullanmaktan sakınmak; kendine güvenmek; gayretli ve neşeli olmak; her türlü güçlüklerle mücadele etmek; hadiselerin en nazik anında dahi taraf tutmadan konuşup, anlayarak kararını vermek; davranışlarında nazik olmak; temiz ve sade giyinmek; derslere zamanında girip çıkmak; verimli bir eğitim ve öğretim için okul idaresi, öğretmenler ve öğrenci velileriyle işbirliği kurmak gibi hususlardır.

İyi bir öğretmenin başarısı, öğrencilerle olan geniş çaptaki münasebetlerine bağlıdır.


2-)Öğretmenin görevi
Örnek:Hayatımızın askerlikte ve sivillikte kırk beş senesi öğretmenlik ile geçti. B. Felek


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 


Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
Preceptorship.
İngilizcesi İngilizce
Teaching.
İngilizcesi İngilizce
Profession/duties of a teacher.
İngilizcesi İngilizce
Being a teacher.
İngilizcesi İngilizce
Mastership.
İngilizcesi İngilizce
Profession of teaching.
İngilizcesi İngilizce
Scholastic profession.
İngilizcesi İngilizce
Schoolteaching.
İngilizcesi İngilizce
Teaching job.

  • Ancak dünya kamuoyunu yansıttığı resimler öldürülen kızın değil aynı isme sahip bir İranlı bir üniversitede Öğretmenlik yapan Neda Sultani adındaki başka bir kadına aitti.

Sizde içinde Öğretmenlik kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Öğretmenlik kelimesi anlamı 141 defa okunmuştur. [241307] Öğretmenlik kelime anlamı, Öğretmenlik nedir, Öğretmenlik ne demek, Öğretmenlik sözlük anlamı

Paylaş