Agaç Nedir

Agaç Nedir ? Agaç Ne demek ?

1-)AĞAÇ

Dünya hayatının vazgeçilmez nimetlerinden biri de ağaçtır. Her insanın, doğumundan ölümüne kadar, hayatının her safhasında ihtiyaç duyduğu, kökünden, yaprağından, kerestesinden, çiçeğinden, dalından, gölgesinden, kokusundan, güzelliğinden faydalandığı ağaçsız bir dünya tasavvur etmek çok zordur.

İnsanoğlunun, yüzyıllar boyunca, zaman zaman putlaştırdığı, bazan kesip yok ettiği ağacın Allahü Teala'nın diğer nimetleri gibi bir nimet olduğunu Kur'an-ı Kerim'den öğreniyoruz. Hak Teala şöyle buyuruyor:

"Yukarıdan size su indiren odur. Ondan içersiniz; koyunlarınızı otlattığınız bitkiler de onunla biter." (en-Nahl, 16/10)

"Allah onunla size ekinler, zeytin ve hurma ağaçları, üzümler ve her türlü ürünü yetiştirir. Düşünen kimseler için bunda ders vardır." (en-Nahl, 16/11)

"Hurma ağaçlarının meyvelerinden ve üzümlerden şerbet, şıra ve güzel rızık elde edersiniz. Düşünen bir kavim için bunda ibret vardır." (en-Nahl, 16/67)

"Yaş ağaçtan size ateş çıkarandır. Ondan ateş yakarsınız." (Yasin, 36/80)

"Yoksa gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indirip onunla, bir ağacını bile bitirmeye gücünüzün yetmediği, güzel güzel bahçeler meydana getiren mi?..." (en-Neml, 27/60)

Cenab-ı Hak muhtelif ayetlerde ağacın çeşitli faydalarını belirterek onun bizim için ne büyük bir nimet olduğunu hatırlatır. Bazı ayetlerde de ağaçların diğer varlıklar gibi Cenab-ı Hakk'ı nasıl tesbit ettiği haber verilmektedir:

"Göklerde ve yerde olanların, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanların ve insanların bir çoğunun Allah'a secde ettiklerini görmüyor musun?... " (el-Hac, 22/18)

"Bitkiler ve ağaçlar O'nun buyruğuna boyun eğerler. " (el- Vakıa 56/6)

Yine Cenab-ı Hak ağacı iyilik ve kötülük sembolü olarak göstermiştir:

"Allah'ın, hoş bir sözü; dallan göğe doğru olan -Rabbi'nin izniyle her zaman meyve veren- hoş bir ağaca benzeterek nasıl misal verdiğini görmüyor musun? İnsanlar ibret alsın diye Allah onlara misal gösteriyor. Çirkin bir söz de, yerden koparılmış, kökü olmayan kötü bir ağaca benzer. " (İbrahim, 14/24-26)

Ayrıca Cenab-ı Hak; "İncir ve zeytine and olsun", (et-Tin,95/1) buyurarak ağaca yemin etmek suretiyle onun değerini göstermiştir.

Hz. Peygamber'den de ağaç ve ağaç dikmekle ilgili pek çok hadis-i şerif rivayet edilmiştir. Bu hadisler dikkatle incelendiğinde Rasulullah'ın müslümanları ağaç dikmeye teşvik ettiği, Cenab-ı Hakk'ın bir nimeti olan ağacın insanlara hatta hayvanlara pek çok faydasının bulunduğu anlatılmaktadır. Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

"Hiç bir müslüman yoktur ki, o, ağaç diksin yahut ekin eksin ve mahsulünden insan, kuş, kurt yesin de kendisi bundan istifade etmiş olmasın. Elbette o müslüman da diktiğiyle, ektiğiyle sevap alır. " (Tecrid-i Sarih Trc. VII, 121) Bu hadis pek çok sahabi tarafından değişik yol ve metinle rivayet edilmiştir. Bu durum, hem Rasulullah'ın hem de ashabın ziraata ve ağaç dikmeye ne kadar önem verdiklerini göstermektedir. Hz. Peygamber'in ağaç dikmekle ilgili aşağıya aldığımız tavsiyeleri de bu durumu göstermektedir.

Cenab-ı Hak "Ağaç diken herkese ve diktiği ağaçtan çıkan meyve kadar mükafat ve sevap takdir ve ihsan eder. " (Tecrid-i Sarih Trc./VII, 122)

"İslam camiasında ağaç diken bir müslümana o ağaçtan yenilen mahsul onun için sadakadır. Yine o ağaçtan çalınan meyve da onun için sadaka olur. Vahşi hayvanların yediği de o kimse hesabına bir sadaka olur. Kuşların yediği de sadakadır. Her insanın ondan yiyip eksilttiği mahsul de onu diken müslümana ait bir sadakadır. " (Tecrid-i Sarih Trc. VII, 122)

Başka bir hadis-i şerifte sahabeden Cabir (r.a.) şöyle demiştir:

"Ümm-i Mabed yahud Ümm-i Mübeşşir el-Ensari'ye kendisine ait hurmalıkta iken Rasulullah (s.a.s.) yanına gelip şöyle buyurdu:

- Bu hurmalığı kim tesis etti? Müslim mi, kafir mi? diye sordu. Kadın:

- Müslim, diye cevap verdi. Bunun üzerine Rasul-i Ekrem:

-Bir müslümanın diktiği ağacın meyvesinden, ektiği ekinin mahsulünden herhangi bir insan, veya herhangi bir canlı yerse, o meyve, ağacı diken müslüman için sadaka olur, buyurdu . (Tecrid-i Sarih Trc.,VI I, 123)

Bir gün meşhur sahabilerden Ebü'd-Derda Şam'da ağaç dikerken kendisine biri uğramış ve bu durumu garipseyerek:

-Vay, sen Rasulullah'ın (s.a.s.) yari ve hemdemi olduğun halde ağaç mı dikiyorsun! demişti. Ebü'd-Derda da:

-Dur, acele etme! Ben Rasulullah'ın: "Bir kimse bir ağaç diker o ağaçtan bir insan yahut Allah'ın mahluklarından herhangi bir mahluk meyva yerse, bu meyva ağacı diken kimse için sadaka olur," buyurduğunu işittim, demiştir. (Tecrid-i Sarih Trc. VII, 123)

Bu ve benzeri hadislerden, gayet açık bir şekilde, ziraatın, ağaç dikmenin İslam dininde büyük bir fazilet sayıldığı, bu işlere büyük bir kıymet verildiği anlaşılmaktadır.

Ormanların (genel olarak ağacın), bir ülke için ne kadar önemli olduğu bu gün daha iyi anlaşılmıştır. Bir memlekette yaşayan insanların sağlığı, iklim ve su rejiminin düzenli olması, on binlerce yılda teşekkül eden toprağın korunabilmesi hep ağaç ve bitki örtüsü ile yakından ilgilidir. Diğer taraftan ormanlar servet ve saadet, refah ve medeniyet kaynağı olmakta, yokluğunun ortaya çıkardığı telafi edilemez kötü sonuçlar insanları acı acı düşündürmektedir. İşte bu sebepledir ki, Peygamberimiz (s.a.s.) refahın bu ana kaynağına müslümanların dikkatini çekmiş ve ziraatla uğraşmalarını, her tarafa ağaç dikmelerini kendilerine tavsiye buyurmuştur. Hz. Peygamber'in ağaç ve ağaç dikme konusuna ne kadar önem verdiğini göstermesi bakımından, aşağıdaki hadis-i şerif son derece önemlidir:

"Kıyamet koparken sizden birinizin elinde bir hurma dalı bulunur da bunu Kıyamet kopmadan dikmeye gücü yeterse, mutlaka onu diksin, bırakmasın."(Tecrid-i Sarih Trc.,VII, 124)

Cenab-ı Hak muhtelif Kur'an ayetlerinde Kıyamet gününün dehşetini haber vermiştir. İnsanların, sığınacakları yer arayacakları böyle korkunç bir günde dahi müslümanlara ağaç dikmelerinin tavsiye edilmiş olması, konunun önemini, başka söze ihtiyaç duyurmayacak kadar açık ve kesinlikle, anlatmış olmaktadır.

İslam Hukukunda Ağaç

İslam hukukunda toprağın ve ağacın durumlarına göre karşılaşılan problemler incelenmiş ve bu hususta çeşitli ictihad*lar ortaya çıkmıştır.

Kendiliğinden biten ağaçlar veya insanlar tarafından bir gayret neticesi yetiştirilen ağaçlara göre hükümler değişmektedir .

Bu ağaçlar, dağlık kesimlerde ise, kimsenin mülkiyet*inde olamaz. Herkes yararlanabilir. Fakat el konulan arazideki ağaçlar da o kişilerin mülkiyetine girer. Yalnız İslam devleti böyle durumlarda çeşitli hüküm ve sınırlamalar koyabilir.

Terkedilmiş arazilerden ve ormanlardan, civarındaki bölge halkı devletin müsaadesi oranında faydalanabilir.

Özel mülkiyet altında olan arazilerde kendiliğinden biten ağaçlar o toprak sahibinindir. Sahibinin izni ve rızası olmadan bu ağaçlardan hiç kimse yararlanamaz. Çünkü bir bütüne sahip ve malik olan o bütünün parçalarına da sahip ve malik sayılır.

Bir kimsenin özel mülkiyetinde olan topraklarda başkası tarafından dikilen ağaçlar çeşitli usullerle bu ağaçları dikenlerin olabilir:

a- Yer sahibinin izni ve rızasıyla olabilir. Bu arazi ya kiralama yoluyla ya da iare edilmek suretiyle alınmış ise, burada dikilen ağaçlar dikene aittir. Kira müddetinin bitimi halinde mülk sahibi dilerse arazisini tekrar kiraya verir, dilemezse vermez. İare* suretiyle verilmiş ise mülk sahibi istediği zaman bu iaresinden vazgeçip dilediği takdirde ağaçları söktürebilir. Ancak geçici iare durumunda ağaçları sökme tarihiyle ariyet* müddetinin sona ereceği zamana kadar ki müddet için tazminat öder.

b- Mülk sahibinin izni olmadan bir araziye ağaç dikilmişse bunları diken kişinin ağaçlarını söküp araziyi sahibine teslim etmesi gerekir. Ancak ağaçların değeri arazinin değerinden fazla ise ağaçlar sökülmez arazinin bedeli sahibine ödenir.

Vakıf* topraklarda ise dikilen ağaçlarda şu durumlar ortaya çıkar:

a- Mütevelli'nin vakfın parasıyla diktiği ağaçlar vakfındır.

b- Mütevelli'nin kendi imkan ve parasıyla vakfın arazisinde ağaç dikip bu ağaçların vakfın olduğunu söylemişse vakfın mülkiyetinde olur, yoksa bunları kendi parasıyla dikip kendisinin ağaçları olduğunu söylerse o zaman bu gasp hükmündedir. Yani başkasının arazisinde gasben ağaç dikmiş oluyor.

c- Mütevelli'nin emriyle vakfın arazisine dikilen ağaçlar vakfındır. Ağaç diken kimseye işçilik ücreti ve diğer masrafları ödenir.

d- Mütevelli dışında başka birisi vakfın arazisine ağaç dikerse bu da gasb durumunda olup, ağaçlar diken şahsa aittir.

Ağaç aşılama hükümleri ve bu husustaki fıkhi ictihadlar genellikle ağaç dikme ile aynıdır. Ayrıca ağaç vakfedilebildiği gibi toprağında olduğu yerde alınıp satılabilir. Rehin verilip hibe edilebilir. Sahibinin bilgisi dışında ağaçları kesen veya tahrip eden kimse bunları tazmin etmek zorundadır.

Osman ÇETİN


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
Gallowstree

Sizde içinde Agaç kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Agaç kelimesi anlamı 7 defa okunmuştur. [241437] Agaç kelime anlamı, Agaç nedir, Agaç ne demek, Agaç sözlük anlamı

Paylaş