Ahad Haber Nedir

Ahad Haber Nedir ? Ahad Haber Ne demek ?

1-)ÂHÂD HABER

Ravi sayısı bakımından mütevatir* derecesine ulaşmamış hadisler için kullanılan bir usul-i hadis ıstılahı.

Âhad, lügatta, "bir" manasına gelen "ehad" ve "vahid" kelimelerinin çoğuludur. Matematikte birler hanesini ifade eder. Haber, herhangi bir şey veya mesele ile ilgili olarak nakledilen bilgi anlamındadır. Hadis ilminde ise Hz. Peygamber'in kavli, fiili ve takriri sünnetlerinin sözle ifadesi demek olan "hadis" kelimesinin müteradifi olarak kullanılır. Bazı alimler, Hz. Peygamber hakkındaki rivayetler için "hadis", Sahabe ve Tabiun sözleri için de "haber" tabirini kullanmayı tercih etmişlerdir. Bu itibarla "ahad hadis" yerine "ahad haber" deyimi yaygınlaşmıştır.

Hz. Peygamber'den, Sahabe'den ve Tabiun'dan nakledilen haberler, onları rivayet edenlerin sayıları bakımından değişik isimler almışlardır. Bir haber, ilk kaynağından itibaren her nesilde yalan üzere birleşmeleri aklen mümkün olmayan bir kalabalık tarafından rivayet edilmişse buna "mütevatir haber" denir. Eğer herhangi bir nesilde haberin ravi sayısı en az üçe düşerse "meşhur" veya "müstefiz"; ikiye düşerse "aziz"; bire düşerse "garib" veya "ferd" adını alır. Mütevatir dışında kalan haber çeşitlerinin hepsine birden "ahad haber" denir. (Talat Koçyiğit, Hadis Istılahları, 118)

İlk asırlarda yalnız bir kişinin rivayet ettiği hadisler hakkında "haber-i vahid" tabiri kullanılıyordu. Nitekim İmam Şafii, haber-i vahidi, "Hz. Peygamber'e veya ondan sonraki bir şahsa ulaşıncaya kadar bir kişinin bir kişiden rivayet ettiği haber" şeklinde tarif etmiştir. (eş-Şafii, er-Risale, 160). Ancak daha sonraki devirlerde bu tabir, iki, üç ve hatta daha çok kimsenin birbirinden naklettikleri fakat mütevatirin şartlarına haiz olmayan bütün haberler hakkında kullanılmıştır. (Koçyiğit, a.g.e. s, 22)

Haber-i vahidin kesin bilgi ifade edip-etmediği ve buna bağlı olarak da onunla amel edilip-edilemeyeceği konusundaki görüşlere gelince, şöyle özetlenebilir. İslam alimlerinin bir kısmı, ravileri adil (güvenilir) ve senedi Hz. Peygambere kadar muttasıl (kesiksiz) olan ahad haberin ilim yani kesin bilgi ifade ettiğini ve ameli gerektirdiğini kabul etmişlerdir. Bazıları ise "zan* ifade eder" demişlerdir. Zan ifade etmesi, ravilerinde yanılma ihtimalinin bulunması dolayısıyladır. (Talat Koçyiğit, Hadis Tarihi, 183-189)

Âhad haberler kesin bilgi vermezler. Gerekli bilgilerin bulunması halinde bile sadece zan ve galip zan ifade ederler. Âhad haberler küfür ve iman konusunda delil olamazlar. Zira akideyi ilgilendiren bir konudaki deliller zan ifade etmemelidirler. Akaid'te zan geçerli değildir. Âhad haberler fıkhi ve ahlaki konularda amel edilen haberlerdir.

Âhad haberlerin delil olamayacağını savunan alimler genellikle şu ayetleri delil göstermişlerdir:

"Bilmediğin şeyin peşine düşme. " (el-İsra, 17/36) ve "Zan, hakdan hiçbir şey ifade etmez." (en-Necm, 53/28). Ayrıca bu görüşü savunanlar ashabın tek kişi tarafından rivayet edilen bir haber için genellikle şahid* istediklerini ve bazı sahabelerin tek yoldan gelen haberle amel etmeyişlerini de ileri sürerler. Ama genellikle ahad yolla gelen haberler kabul edilmiş ve akide dışındaki konularda amelde delil sayılmışlardır.

Aralarında Ahmed b. Hanbel'in (241/855) de bulunduğu bir grup, haber-i vahidin kat'iyyet ifade ettiği görüşündedirler. (Âmid, el-İhkam, I,108) İbn Hazm der ki: "Resulullah'a (s.a.s.) varıncaya kadar hep adil kimselerin rivayet ettiği haber-i vahid hem ilim* hem de amel* ifade eder." (İbn Hazm, el-İhkam, I, 119).

İslam alimlerinin çoğuna göre ahad haberler zan ifade ettiğinden itikadi meselelerde tek başına huccet * sayılmazlar. Zira itikatta zanni olmayan kesin delile itibar edilir. Mamafih bu görüşte olmayan ve akaid meselelerinde de, sahih olmak şartıyla mütevatirahad farkı gözetmeksizin bütün hadisleri delil olarak kabul eden alimlerde mevcuttur. Ahmed b. Hanbel, İbn Teymiyye,* İbn Kayyim (Ali Osman Koçkuzu, İslam Dininde Haber-i Vahidin İtikadi ve Teşrii Yönlerden Yeri ve Değeri, 63) ve İmam Eş'ari* (Ebu Zehra, Tarihu'l-Mezahibi'l İslamiyye, I, 185) bu kanaattedirler.

Ameli konulara gelince; İslam alimlerinin genel kanaatı bu çeşit haberlerin ameli ve ahlaki konularda delil olması şeklindedir. Ancak burada en önemli şart, haberin Hz. Peygamberden sudur etmiş olduğunun ve doğru nakledildiğinin tespitidir. Bunun için de, ravisi gereken şartlara haiz olmalı, hadis her türlü illet ve kusurdan uzak ve hadis tenkidinin gerektirdiği şartları kendinde toplamış bulunmalıdır. (Koçkuzu, a.g.e., 132) İmam Şafii* ve Ahmed b. Hanbel başta olmak üzere fakihlerin çoğunluğu haber-i vahidin sıhhati hakkında, Hz. Peygamber'den itibaren güvenilir (sika) raviler tarafından rivayet edilmesinden başka bir şart aramamışlardır. (Ebu Zehv, el-Hadis ve'l-Muhaddisun, 282) İmam Malik* ayrıca, Cumhur'un ve Medinelilerin büyük ekseriyetinin haber-i vahid hilafına hareket etmemiş olmalarını şart koşar. (Ebu Zehv, a.g.e., 281) İmam Ebu Hanife'nin haber-i vahidleri kabulü için ileri sürdüğü şartların en mühimleri şunlardır:

1. Mütevatir ve meşhur sünnete aykırı olmaması.

2. Kur'an-ı Kerim'in genel hükümlerine ve manası açık ayetlere aykırı olmaması.

3. Herkesin bilmesi ve nakletmesi gereken konularda olmaması.

4. Güvenilir ravilere muhalefet edilmemiş olması. (Ebu Zehv, a.g.e., 281-282)

Ebu Hanife zamanında hadis uydurma hareketi korkunç bir şekilde yayıldığı için o, haber-i vahidlerle amel etme konusunda ağır şartlar ileri sürmüş, pek titiz davranmış, haber-i vahidlerin çoğunu reddetmiş, kıyası birtakım hadislere tercih etmiştir. O bunda mazurdur. (Subhi es-Salih, Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları, 266)

Haber-i vahidin dinde delil olarak kullanılıp kullanılamayacağı hususundaki münakaşaların, Mu'tezilenin zuhuru ile ortaya çıktığı göz önünde bulundurulursa, bu münakaşalarda söz konusu edilen haber çeşidinin sadece bir kişinin haberi olduğunu, aziz ve meşhur denilen haber çeşitlerini bu münakaşaların şümulü içinde mütalaa etmemek gerektiğini kabul etmek icap eder. (Talat Koçyiğit, Hadis Istılahları, 24)

Hz. Peygamber'den yapılan her rivayetin tevatür derecesine ulaşması elbette mümkün değildir. Ona nisbet edilen her haberi tenkid süzgecinden geçirmeden kabul etmek ne kadar yanlış ise, ravilerin hatası veya yanılma ihtimali var diye hadisleri reddetmek de o derece yanlıştır. Bu gerekçe ile hadisleri bütünüyle reddedenler sapıklığa hatta küfre düşerler. Sahih hadisin şartlarını taşıyan ahad haberler, sadece ameli ve ahlaki konularda değil, itikadi konuların açıklanmasında da birer dini delil sayılırlar.

Nuri TOPALOĞLU


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Ahad Haber kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Ahad Haber kelimesi anlamı 172 defa okunmuştur. [241440] Ahad Haber kelime anlamı, Ahad Haber nedir, Ahad Haber ne demek, Ahad Haber sözlük anlamı

Paylaş