Al, Alu Muhammed Nedir

Al, Alu Muhammed Nedir ? Al, Alu Muhammed Ne demek ?

1-)ÂL, ÂLU MUHAMMED

Hz. Peygamber (s.a.s.)'in ailesi, ehl-i Beyt. Âl, ehil kelimesinden dönüşmüş olup, sözlükte; serap, aile, hısım, tabi ve taraf anlamlarına gelir. Ehlin çoğulu ehali'dir. Bir erkeğin evinde oturanlara "ehl-i beyt", bir mezhebi benimseyenlere "ehl-i mezheb", bir kimsenin hanımına "erkeğin ehli" denir. Âl ve ehil eş anlamlıdır. Ehlü'n-Nebi (s.a.s.) tabiri, Hz. Peygamber'in hanımları, kızları ve damadı Hz. Ali'yi yahut Resulullah'ın hanımları ile "ÂL" denilen erkeklerden ibaret olup torunlar ve zürriyetler buna dahildir. "Ehlü'l-Enbiya", her peygamberin ümmeti, demektir. Ehil, genel anlamlı bir isim olup, bir neseb, bir din, bir san'at, bir ev veya bir belde bağı ile meydana gelen insan topluluğu demektir (İbn Manzur, Lisanü'l-Arab; Şemseddin Sami, Kamus Tercemesi "al" maddeleri).

Âlu Muhammed onun aile fertleri, hanımları veya hısım olsun olmasın dinine tabi olan kimseler demektir. Kur'an-ı Kerim'de bu anlamda kullanılmıştır.

"Nuh'a; her hayvan türünden birer çift, daha önce helakine hükmettiğimiz hariç, aile fertlerini ve iman edenleri gemiye yükle, demiştik" (Hud, 11/40).

"Nuh (a.s.) dedi: Ey Rabbim şüphesiz ki oğlum ailemdendir" (Hud, II/45). Yüce Allah şöyle buyurdu: "Ey Nuh, o senin ailenden değildir. Çünkü o, iyi olmayan bir amelin sahibidir"(Hud, II/46). Burada, "senin ailenden değildir" sözünün anlamı "senin dinine tabi olanlardan değildir" demektir.

Bütün namazlarda okunması sünnet olan "Allahümme salli ve barik" dualarında "Ey Allah'ım, Muhammed (s.a.s.)'e ve Muhammed'in aile fertleri (ali)'ne iyilik ver..." (Buhari, Tefsiru Sure, 33/10, Enbiya, 10, Deavat, 31,32; Müslim, Salat, 65, 66, 69, Tefsiru Sure 33/23, Vitr, 20; Ebu Davud, Salat, 179) şeklinde Âlu Muhammed'e dua edilmektedir.

Ebu Hüreyre'den rivayete göre, Allah Resulü torunu Hz. Hasan'ın toplanan zekat hurmalarından bir tanesini ağzına götürdüğünü görünce; "Sen Muhammed'in aile fertleri (al)'nin zekat malı yemediklerini bilmiyor musun?" buyurdu ve ağzından hurmayı çıkardı (Tecrid-i Sarih Tercemesi, V, 292, Hadis no: 739).

Hz. Peygamber çeşitli vesilelerle kendisine ve aile fertleri (al)'ne zekatın helal olmadığını bildirmiştir (Müslim, Zekat, 161, 168; Nesai, Zekat, 95, 97, 98, Malik, Muvatta', Sadaka, 13; İbn Hanbel, I, 200). İbnü'l-Esir (ö. 630/1232) bu konuda şöyle demiştir: "Âlü'n-Nebi (Hz. Peygamber'in aile fertleri) hakkında görüş ayrılığı vardır. Bunlar, kendilerine zekat almanın helal olmadığı kimseler olup, çoğunluğun görüşüne göre "ehl-i beyt" sayılan kimselerdir (İbn Manzur, a.g.e., 11, 38).

Ebu Hanife ile İmam Malik, "Âlu Muhammed" kapsamına özellikle Haşimoğulları'nın girdiği görüşündedir. Haşimoğulları da; Ali, Abbas, Ca'fer, Akil, Haris b. Abdülmuttalib ve çocuklarıdır. Ancak Maliki mezhebinde daha sonra bu sınır genişletilmiş, "En yakın kavim ve hısımlarını azap ile korkut" (eş-Şuara, 26/214) ayeti nazil olunca Allah Resulü'nün İslam'a çağırdığı kimseler "Âlu Muhammed" sayılmıştır. Hatta bazı alimler bütün Kureyş'i bu kapsama almışlardır .

Hz. Peygamber'in hanımları da ehli beytten sayılmıştır. Çünkü ayette onlara "Ey peygamberin ev halkı. Şüphesiz Allah sizden kusuru giderip, sizi tertemiz yapmak ister " (el-Ahzab, 33/33) diye hitap edilmiştir. Ayrıca onlar, bütün müminlerin anneleri sayılmıştır (el-Ahzab, 33/6).

Diğer yandan Hz. Peygamber, Humme denilen su başında, ümmetine iki ağırlık (önemli şey) bıraktığını, bunlardan birisinin Allah'ın kitabı olduğunu belirttikten sonra şöyle buyurmuştur: "İkincisi ehl-i beytimdir. Size ehl-i beytim hakkında Allah'ı hatırlatırım (bu sözü üç defa tekrarlamıştır)" (Müslim, Fedailü's-sahabe, 4; İbn Hanbel, Müsned, II, 114, IV, 367; Darimi, Fezailü'l-Kur'an, 1).

Şia alimleri Hz. Peygamber (s.a.s.) in ehl-i beytini, Hz. Fatıma'ya onun kocası Hz. Ali'ye, oğulları Hasan'la Hüseyin'e ve Hz. Hüseyin'in neslinden gelen dokuz kişiye bağlama eğilimindedirler. Hz. Hüseyin (ö. 61/680), Hz. Ömer (ö. 23/643) devrinde Pers İmparatoru Yezdecird'in kızı Şahbani ile evlenmişti. Onlar ehl-i beyte* kapsamlı veras-i velayet, masumluk ve gaybı bilme gibi birtakım sıfatlar isnat ederler. Halbuki bu sıfatların bir kısmını Allah'u Teala bazı peygamberlere bile vermemiştir.

Hanefilere göre Haşimoğulları'ndan olan Hz. Ali, Abbas, Ca'fer Akil ve Haris b. Abdülmuttalib ailelerine zekat olsun, sadaka olsun vermek caiz değildir. Yalnız atiyye kabilinden yapılacak nafile yardımı caiz görenler vardır.

Hz. Peygamber, zekatı malın kirden arınması saymış olup, ileride kendi hısım ve akrabasının bu mallardan yemesini önlemek istemiştir. Çünkü bu durum, onları tufeyli bir yaşayışa itebilir, halk nezdinde küçük düşürebilirdi. Çünkü o biliyordu ki, yaktığı hidayet meşalesi insanlığı aydınlattıkça, bunun tabii ve pek büyük minnettarlığından evlad ve ahfadı istifade derdine düşebilirdi. Konulan mali yükümlülüklerden, önce kendileri yararlanmak isteyebilirlerdi. Halbuki o, İslam'ı tebliğ ve yayma hizmeti karşılığında ne kendisinin ve ne de aile fertlerinin dünyada maddi mükafat görmelerini istemiyordu. Bu konudaki rehberi şu ayetti: "Ey Muhammed, sen onlara şöyle de: "Ben Allah'ın dinini tebliğe karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Ben sizden ancak salih amellerle Allah'a yaklaşmayı sevmenizi istiyorum." (eş-Şura, 42/23).

Hamdi DÖNDÜREN


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Al, Alu Muhammed kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Al, Alu Muhammed kelimesi anlamı 32 defa okunmuştur. [241470] Al, Alu Muhammed kelime anlamı, Al, Alu Muhammed nedir, Al, Alu Muhammed ne demek, Al, Alu Muhammed sözlük anlamı

Paylaş