Beytül Mal'e Konulan Beşte Birlik Hisse Nedir

Beytül Mal'e Konulan Beşte Birlik Hisse Nedir ? Beytül Mal'e Konulan Beşte Birlik Hisse Ne demek ?

1-)

Bir şeyin beşte biri. İslam ordusu ile kafirler arasında meydana gelen cihad harekatı esnasında elde edilen ganimet mallardan veya yerin altından çıkarılan define ve madenlerden alınıp hak sahiplerine verilmek üzere beytu'l-male konan beşte bir miktar anlamında bir İslam hukuku terimi.

İslam dini toplumda yoksulluk problemini kökünden çözecek gerekli tedbirleri almıştır. Mü'minler arasında hibe, karz ve tasadduk gibi gönüllü yardımlaşmalar teşvik edilirken zekat, öşür ve humus gibi devlet eliyle belirli kaynaklardan alınıp hak sahiplerine verilecek ekonomik potansiyeller de oluşturulmuştur. İslam'ın zengin ve yoksul kesimi arasındaki tabii dengeyi kurabilecek güçteki bu sosyal yardımlaşma kurumları uygulandıkları devirlerde olumlu fonksiyon ifa etmişlerdir.

İslam hukuku açısından beşte bir (humus) uygulaması iki alanda cereyan eder.

1) Savaş ganimetlerinden alman humus.

Kur'an'da şöyle buyrulur: "Eğer Allah'a ve hak ile batılın ayrıldığı gün, iki ordunun bu biri ile karşılaştığı (Bedir savaşı) günü kulumuza indirdiğimize inanmamışsanız, bilin ki, ganimet olarak aldığımız herhangi bir şeyin beşte biri Allah'a, Rasulüne, O'nun hısımlarına, yetimlere, yoksullara ve (karşılıksız kalmış) yolcuya aittir. Allah her şeye hakkıyla Kadirdir" (el-Enfal 8/41).

Savaş sırasında, düşmandan ele geçirilen ganimet malların beşte dördü Allah yolunda cihad eden savaşçılara taksim edilir. Geri kalan beşte bir ise, ayet-i kerimede belirlenen sınıflara dağıtılmak üzere ayırd edilir. Bu beşte birin (humus) dağıtım şekli konusunda iki görüş vardır:

Meşhur olan bu görüşe göre; ayrılan humus kendi içinde beş hisseye bölünür. Birinci hisse Hz. Peygamber (s.a.s)'e aittir. Kendisi bunu istediği şekilde sarf edebilir. O, bunun bir bölümünü aileşinin geçimi, geri kalanını ise toplumun yararı için harcardı. İkinci hisse, Hz. Peygamber (s.a.s)'in hısımlarından Haşimoğulları ve Muttaliboğulları'na aittir. Hz. Peygamber'e bunlarla aynı derecede hısım olan Abduşsemsoğulları ile Nevfeoğulları ise, bu hisseden bir şey almazdı. Çünkü bu sonuncular Mekke döneminde Hz. Muhammed (s.a.s)'e ve O'na destek olan amcası Ebu Talib ve ailesine karşı uygulanan ekonomik ambargo sırasında müşriklerle işbirliği yapmışlardı. Geri kalan üç hisse ise; yetim, miskin ve muhtaç duruma düşmüş yolcuya aittir. Hz. Peygamber'in sağlığında yapılan taksim şekli bundan ibarettir.

Hz. Peygamber'den sonraki humus uygulamasını şöylece tesbit edebiliriz:

a) Ebu Hanife'ye (6. 150/767) göre, Hz. Muhammed'in vefatından sonra kendisinin ve hısımlarının humustan hissesi sona ermiştir. Ancak yoksul düşerlerse kendilerine bu pay verilmeye devam edilir. Yani, onlar bu takdirde diğer yoksullar gibi muamele görürler. Zengin durumda bulunanlara bundan herhangi bir şey verilmez. Bu takdirde humusun tamamı, diğer üç grup olan yetim, miskin ve yolculara dağıtılmak üzere beytülmale konulur.

b) İmam Malik'e (Ö. 179 795) göre, savaş ganimetlerinin beşte birinin kimlere dağıtılacağı konusunda İslam Devlet başkanı takdir yetkisine sahiptir. İsterse, ayette sayılan sınıfların tümüne, dilerse bir bölümüne verebilir.

c) İmam Şafii (Ö. 204/819) ve Ahmed bin Hanbel'e (ö. 241/855) göre, ganimetlerin beşte biri, yine Hz. Peygamber hayatta imiş gibi beş'e eşit parçaya bölünür. Hz. Peygamber'e isabet edecek olan pay; toplumun yararı, savaş araç ve gereçleri alımı için harcanır.

İkinci görüşe göre humus, ayet-i kerimede belirtildiği üzere altı hisseye bölünür. Birinci hisse Allah'a aittir ki Peygamberimiz (s.a.s) bunu Kabe'nin masrafları için ayırıyordu. Geri kalan beş hisse ise yukarıda belirtildiği şekilde taksim edilir. Birinci görüşe göre Allah ve Peygamberin hisseleri bir tek hissedir (Fahruddin er-Razi, Mefatihu'l-Ğayb, XV, 164/165).

Bu konuda çeşitli hadisler nakledilmiş olup bir tanesi şöyledir: Ubade (r.a) der ki: Peygamber Efendimiz savaşların birinde bir koyun ağılının yanında askere namaz kıldırıp selam verdikten sonra ayağa kalktı ve iki parmağının arasına bir yün parçasını alarak şöyle dedi: "Bu, sizin ganimetlerinizdendir. Benim sizinle birlikte bu ganimetlerde beşte birden (humus) başka bir hissem yoktur. Humus da yine size geri verilmektedir. Binaenaleyh siz de bir ipliği veya dikilmiş bir çaputu yahut bunlardan daha küçük veya daha büyüğünü dahi yerine koyun ve hainlik yapıp (haber vermeden) bir şey almayın. Zira hainlik dünya ve ahirette sahipleri için ayıp (ve rüsvaylık)'tır. Allah yolunda yakın ve uzak olan düşmanlarla savaşın ve Allah yolunda kınayıcıların kınamalarına aldırış etmeyin. Hazarda ve seferde Allah'ın koyduğu cezalan infaz edin; Allah yolunda cihad edin; zira cihad, cennet kapılarından büyük bir kapıdır ki Allah sizi onunla üzüntü ve kederden kurtarır" (Ahmed b. Hanbel, 5, 316).

Buhari, Sahihinde, "İman" kitabının kırkıncı babını humusa ayırarak "Humusu ödemenin imandan olduğuna dair bab" şeklinde başlık atmış ve buna dair uzunca bir hadis zikretmiştir.

2) Rikaz denilen madenler ile definelerden alman humus:

Peygamberimiz (s.a.s) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: "Hazinelerde humus vardır" (Buhari, Musakat, 3).

Bu hadisten de anlaşıldığı üzere yer altında bulunan hazinelerden de humus alınır. Hazineler ise üç kısma ayrılır: İslami döneme ait hazineler, cahiliyye (İslam'dan önceki) döneme ait hazineler ve şüpheli hazineler. Bunların İslami hükümlerini şöylece özetlememiz mümkündür:

Öşre veya haraca tabi arazi içerisinde bir müslüman veya zimmi tarafından bulunup erimeye elverişli bulunan madenler ile eskiden gayr-i müslimler tarafından gömülmüş olan defineler, gerek çok ve gerek az olsun, vergiye tabidir. Binaenaleyh bunların beste biri beytülmal namına alınır; geri kalanı da o araziye malik olanlara verilir. Şayet o arazi sahipsiz ise geri kalan miktar onları bulanlara aittir. Sahralar, dağlar ve mevat denilen ölü arazi sahipsiz sayılır. Bunların tarıma elverişli olanları, ya öşür arazisi (öşriyye) haraç arazisi (haraciyye) durumundadır.

Madenlerden yakut, zümrüt, firuze, kireç gibi erime ve basılma kabıliyeti bulunmayan şeylerden humus alınmaz. Bunlar bulundukları yerin sahibine aittir. Şayet sahibi olmayan memleket arazisinde bulunmuşlarsa tamamen beytülmale ait olurlar.

Ebu Hanife'den bir rivayete göre bir kimsenin, kendi mülk hanesi ile öşriyye ve haraciyye olmayan mülk arazisinde bulduğu madenler tamamen kendisine ait olup, bunlardan humus alınmaz. Ebu Hanife'den başka bir rivayet ile Ebu Yusuf ve Muhammed'e göre bu tür madenlerden de humus alınıp beytülmale verilir.

Cahiliyye devrine ait olan definelerin humusu beytülmale, geri kalanı da bulunduğu arazi, fetih sırasında Devlet başkanı tarafından kime verilmiş ise ona veya onun mirasçılarına ait olur. Mirasçısı yoksa tamamen beytülmale verilir. Fakat bu define, dağ ve sahra gibi sahibi olmayan bir yerde bulunursa, maden hükmünde olup beşte biri beytülmale, geri kalanı ise bulan kimseye verilir. Velev ki bu kimse zimmi olsun. Şayet bu kimse müste'men ise bu define ona bırakılmaz. Eğer defineyi devletin izniyle çıkarmış ise, sözleşme şartlarına göre amel olunur.

Müslümanlara mı, cahiliyyeye mi ait olduğu şübhe edilen bir define, cahiliyyeden sayılıp onun hükümlerine tabi olur. Bir görüşe göre bu define hakkında "lukata" (buluntu mal) hükümleri icra edilir.

Bir müslüman veya zımmi, daru'l-harp'te bir maden veya define bulsa bundan beytülmal namına bir şey alınmaz. Fakat kuvvet ve menaa (savunma) sahibi bir topluluk, daru'l-harp'te böyle bir maden veya define elde etseler bunların humusu beytülmale ait olur.

Denizden çıkarılan inciler, mercanlar ve saire süs eşyasından bir şey alınmaz; bunlar tamamen bulup çıkaranlara aittir. Velev ki bunlar, vaktiyle insanlar tarafından denizde bir define olarak saklanmış altın ve gümüş kabılinden olsunlar. Bu mesele Ebu Hanife ve imam Muhammed'e göre böyledir. Ebu Yusuf'a göre ise bütün bunların humusu beytülmale aittir.

Denizden çıkarılacak balıklardan vergi almamayacağı hususunda bütün müctehidler ittifak etmişlerdir (Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuk İslamiyye ve lstılahatı Fıkhıyye Kamusu, l V, 104-106)

Humus, beytülmal'in önemli bir gelir kaynağını teşkil etmektedir. Zira beytülmale toplanan mallar dört kısma ayrılır: l) Humus (her iki kısmiyle); 2) Sadaka ve öşürler; 3) Haraç, cizye vb. gelirler; 4) Hiç varisleri olmayan ölünün mallariyle, sadece kocanın veya sadece karının varis olduğu durumlarda bunların hisselerinden geri kalan mal (Şemsuddin es-Serahsi, el-Mebsut, III, 17-18).




Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Beytül Mal'e Konulan Beşte Birlik Hisse kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Beytül Mal'e Konulan Beşte Birlik Hisse kelimesi anlamı 42 defa okunmuştur. [243544] Beytül Mal'e Konulan Beşte Birlik Hisse kelime anlamı, Beytül Mal'e Konulan Beşte Birlik Hisse nedir, Beytül Mal'e Konulan Beşte Birlik Hisse ne demek, Beytül Mal'e Konulan Beşte Birlik Hisse sözlük anlamı

Paylaş