Biruni Kimdir ?

Biruni Biyografisi

Biruni Kimdir ? Biyografisi, Hayatı, Eşi, Nereli, Kaç Yaşında, Öldü mü ?

Biruni : Onuncu ve on birinci yüz yıllarda İslam dünyasında yetişmiş büyük fen ve din alimi. Eserlerindeki yüksek fen bilgileri kendisinden sekiz asır sonra gelen fen alimlerini dahi hayrette bırakmış, bugünkü fennin kurucularının rehberi olmuştur. Aslen Türktür. İsmi Muhammed bin Ahmed el-Biruni el Harezmi olup, künyesi Ebu Reyhan'dır. El-Üstad lakabı ile anılmış, Biruni diye meşhur olmuştur. 973 (H. 362) senesinde, bugün İran sınırları içinde bulunan Kas'ta (Şah Abbas-ı Veli denilen yerde) doğdu. 1049 (H. 441) senesinde Gazne'de vefat etti.

Küçük yaşta babasını kaybeden Biruni daha çocukken üstün kabiliyeti ve keskin zekasıyle dikkatleri üzerine çekti. Harezmşah Hanedanından meşhur alim ve matematikçi Ebu Nasr Mansur bin Ali bin Irak onu himayesi altına alıp, akli ve nakli ilimleri öğretti. Devlet adamlarına ve saray erkanına yakın bir hava içinde yetişen Biruni, çeşitli sebeblerle gittiği değişik memleketlerde görüştüğü alimlerden ilim öğrendi. Astronomi ilmine düşkünlüğü sebebiyle rasatlar yaptı ve kitaplar yazdı.

Biruni, astronomi alanındaki çalışmalarına 995-996 seneleri arasında pek gençken Harezm şehri civarında Buşkatir'de güneşin ve gezegenlerin deklinasyonlarını (meyillerini) tesbitle başladı. Ebü'l-Hasan Ali bin Me'mun'un daveti üzerine tekrar Harezm'e gelerek, 998'de Ebü'l-Vefa el-Buzcani ile karşılıklı rasatlar (gözlemler) yaptı. Harezm şehrinin bulunduğu meridyeni Bağdat'a göre tahkik etti. Daha sonra Cürcaniye'ye gelip bir müddet orada kaldı. 1009 senesinde güneşin ve gezegenlerin deklinasyonlarının rasatlarıyle meşgul oldu. Belirli metodlarla o şehrin meridyenini Harezm'e bağladı.

İbn-i Sina ile görüştü. Aralarında fizik ve astronomi ile ilgili münazaralar oldu. İbn-i Sina'nın dini konulardaki bozuk düşüncelerini red ve tenkid ederken, onun fevkalade zeki, kurnaz, fakat felsefi görüşlere ve yanlış düşüncelere saplanmış olduğunu bildirdi.

Ebu Reyhan el-Biruni, kırk dört yaşındayken Gaznelilerin himayesine girdi. Gazneli Mahmud kendisine çok ihsan ve iltifatlarda bulundu. Gazne'de hükümdar sarayında bir rasathane kurarak, güneşin ve gezegenlerin Harezm'de bulunduğu deklinasyon (meyil) değerlerini tahkik için yeni rasatlar yaptı. 1011 senesi ortalarına doğru Kabil şehrinde çalışmalarda bulundu. Gazneli Mahmud'un Hindistan seferine başdanışman ve hazine genel müdürü olarak katıldı. Hindistan'ın fethinden sonra, burada çeşitli ilmi çalışmalar yaptı. Yerkürenin çapını hesapladı. Sankskritçeyi öğrendi. Hindistan'daki çalışmalarını tamamladıktan sonra, Gazne'ye döndü. Sultan Mahmud Hanın oğlu Mes'ud ve torunu Mevdud, Biruni'ye çok değer verdiler, araştırma ve geliştirme çalışmaları için her imkanı hazırladılar. Bu imkan ve fırsatları çok iyi değerlendiren Biruni, sıkı bir çalışma ile pekçok hizmetlere vesile oldu. İbranice, Rumca, Süryanice ve Yunancayı da öğrendi. Tıp, fizik, matematik, astronomi, tarih, kronoloji ve jeodezide pek büyük ihtisas ve maharet gösterdi.

Biruni, 1037 senesine kadar çeşitli ilimlere dair 113 eser yazdı. 1037 senesinden sonra on iki sene yaşadı ve bu zaman zarfında 83 eser yazdı. 1049 senesinde Gazne'de vefat etti.

Din ve fen bilgilerinde pek yüksek olan Ebu Reyhan el-Biruni, güzel ahlak sahibiydi. Ehl-i sünnet ve cemaat itikadında (inancında) idi. Onun Harezm'de iken Şii yani Eshab-ı kiram düşmanı olduğuna dair söylenenlerin aslı yoktur. Peygamber efendimizin Eshab-ı kiramına son derece bağlı olan El-Biruni, Eshab-ı kiram düşmanlarının, İslam dünyasını karıştırmak yolundaki gayretlerinin boşa çıkmasındaki memnuniyetini gençliğinde olduğu gibi ihtiyarlığında yazdığı eserlerde de belirtmişti. Bilhassa batıl inanış ve hurafelerle durmadan mücadelede bulunmuş, onların yanlışlıklarını delillerle ispat etmişti.

İbadetler hususunda çok dikkatli davranan Biruni, temizlik şartını her fırsatta meth etmiş, içki ve kumarın Allahü tealanın Kur'an-ı kerimde bildirdiklerini anlamaktan aciz, asi insanların işi olduğuna işaret ederek, zaten çok kısa olan ömrün ve sağlığın kıymetini bildirmişti.

Şehirlerin meridyen ve paralellerini ilim namına tesbit ederken, Müslümanlara hizmeti, Allahü tealanın rızasına kavuşturacak bir iş sayarak, kendisini bahtiyar addettiğini ve bundan zevk aldığını anlatırdı.

Tarihi hadiseleri iktisadi (ekonomik) sebeplerle de izah eden Biruni, iktisadi tarihin esaslarını vaz etti. Türklerin İslamiyeti kabul etmeleri neticesinde bu medeniyetin çok geniş sahalara yayılmış olmasından dolayı insanlığın, bilhassa ilmin büyük kazançlar elde ettiğini bildirdi.

Biruni, tam anlamıyla ilmi araştırma metoduna sahipti. Bu yüzden bilim tarihçileri onu, bütün devirlerin en büyük mütefekkirleri arasında değerlendirirler. Ortaya koyduğu metod; eşya ve hadiselerin en ince ayrıntılarından başlayarak araştırma ve incelemelerini sürdürmek, tecrübelerle nazariyeleri sağlam esaslara oturtmak ve böylece genel prensip ve kanunlara ulaşmaktır.

Günümüzde, özellikle batı bilim dünyasında ve onları körü körüne taklid eden doğulularda yaygın olan kanaate göre, ünlü yer çekim nazariyesi, yani cazibe kanunu, İngiliz bilim adamı Newton tarafından keşfedilmiştir. Halbuki, bu mevzuda ilk defa fikir ortaya atıp incelemelerde bulunan Biruni'dir. Biruni, yer çekimi hakkında şunları söylemiştir: Dünya dönüyorsa, bu dönüşünden dolayı ağaçlar, taşlar yerlerinden niçin fırlamıyor? diyenlere şöyle cevap veririz. "Bu, dünyanın dönmesi hakkında ortaya koyduğumuz teoriyi çürütmez. Çünkü her şey dünyanın merkezine düşüyor. Bu da gösteriyor ki, o merkezde çekicilik var. İşte bu yerçekimi, yeryüzündeki nesnelerin dışarı fırlamasına mani olmaktadır." Bu hususu bilim tarihçisi Carl L. Boyer, A History of Mathematics adlı eserinde açıkça belirtmektedir.

Dünya çapının tayinini de ilk defa Biruni yapmıştır. Makale fi İstihracı Kutr-il-Ard bi Rasadı İnhitat-il-Ufuk adlı risalesinde yer yarıçapının hesabını açıklar ve dünyanın yuvarlak oluşunda en ufak tereddüde yer vermez.

Cos µ = R/(R+h)

veya baı basitleştirmelerle

Rkm= 23636. hm/µ2

dak

Biruni düz bir ovada A noktasından, uzaktan ölçme metodu ile HH' yüksekliğini h=308 m olarak, bu yükseklikte ufuk alçalmasını ise µ=34 dakika olarak ölçtü. OAH' dik üçgeninden yukarıdaki bağıntı ile yer yarıçapı için R=6297,5 km olarak buldu. Inkra adlı eserinde ise yer yarıçapını R=6324,66 km olarak, gerçek yarıçapa çok yakın bir şekilde vermektedir.

Biruni'nin eserlerine gerçek ilim haysiyetiyle yaklaşıp tetkik eden bütün ilim adamları, ilim tarihçileri ortaklaşa olarak şu sonuca varmaktadırlar. “Biruni, çok nadir yetişen bir dahi, ilim dünyasına şimdi ve gelecekte ışık tutacak büyük bir alimdir. Ona her yaklaşmamızda; metoduna, haysiyetine, şahsiyetine, derin kavrayış ve nezaketine hayran kalmaktayız.” Bu ortak kanaatin sonucu olarak, Amerikalı ünlü bilim tarihçisi George Sarton, 11. asra Biruni Asrı demektedir.

Esaslı bir din kültürü almış ve aldığı bu din ilimleri kültürünü tam anlamıyla hazmederek bütün hayatına ve çalışmalarına sirayet ettirmiş olan Biruni, ilmi eserlerinde, mevzu ile ilgili ayet ve hadisleri zikretmiştir. Ayet ve hadisleri eserlerinde zikretmesi onun Kur'an-ı kerim ve hadis ilmindeki vukufunu gösterdiği gibi, Kur'an-ı kerime ve Peygamber efendimize olan bağlılığını da ortaya koyar.

Biruni'ye göre ilim hazzı, yani hak ve hakikati araştırma zevki, en yüksek zevkler arasındadır. Bu hususta kendisi şöyle demektedir:"İlim adamına, yani, ilim hizmetçisine lazım ve kaçınılmaz olan şey, ilmin bütün sahalarında yeterli bir seviyede olmasa bile, ilimler arasında bir ayırım yapmamak, her birinin hakkını vermektir. Çünkü ilim güzeldir. Lezzeti de kalıcıdır. Araştırma boyunca bu lezzet sürer gider. Çalışma bitince, lezzet de son bulur. İlim adamı, kendinden önce gelen alimlere hor gözle bakmamalı; tevazu ile eserlerine yaklaşıp, istifade etmelidir. Böylece en doğru ve sağlam bilgilere ulaşacak, kusurlu, hatalı bilgilerden uzak durmuş olacaktır. İlmin ilerlemesi ve gelişmesi için şunlar lüzumludur: 1-İlmi düşünceye serbestlik tanınmalı, yani ilimde söz sahibi olanlar fikir hürriyetine sahib olmalı. 2- İlmi çalışmalar açık ve sağlam metodlara dayanmalı. 3-İlim; batıl düşüncelerden, sihir ve hurafelerden arınmış olmalı. 4- Gerçek ilim adamlarının çalışma zevk, şevk ve gayretlerini arttıran teşvik tedbirleri alınmalı. 5- İlmin ilerlemesi için lüzumlu her türlü maddi sosyal, teknik şartlar ve imkanlar hazırlanmalı. 6-İlme, ilmi eserlere ve ilim adamlarına hürmet edilmeli, itibarları sağlanmalı. 7-İnsanların dikkat ve alakalarını ilmi konulara çekme çalışmaları yapılmalı. 8-Devletin ileri gelen adamları, ilmin gelişmesi için gereken tedbirleri tesbit edip, hemen bunları tatbik etmeli."

Biruni, beşeri, manevi ilimler sahasındaki incelemelerinde bir takım prensipleri esas alıyordu. Bu hususta şöyle demektedir: "Bu ilimlerle meşgul olacaklar, önce kalplerini bozuk itikad, kötü huy ve saplantılardan temizlemelidir. İnsanların çoğu manevi hastalıklara yakalanmıştır. Bu hastalıklar, sahibini hak ve hakikatı göremez hale getirir, kalbi kör, kulağı sağır eder. Taassup, başkalarına üstün gelme, nefsin, kötü arzu ve heveslerin peşi sıra gitme, makam, mevki sevdası peşinde olma ve benzeri kötü huylar, ilim adamına yakışmaz. Bu sebeple de herkes ilim adamı olamaz. İlim yolu çetin bir yoldur. Fakat, ele geçmesi imkansız da değildir. Hak ve hakikati araştırırken mümkün olan en yakın, en sahih ve en sağlam bilgilere tutunulur. Bu yapılırken de, sahalarının otoritelerine veya eserlerine müracaat edilir. Yani herkesin sözüne ve eserine değil de, otorite olan alimlerin söz ve eserine baş vurulur. Tesbiti mümkün olan hakikatler ortaya çıkarılır."

Biruni, muhtelif ilimlere dair 1037 (H.429) senesine kadar 113 eser yazmıştır. 1037 senesinden sonra yaşadığı 12 sene zarfında ise, 83 eser telif etmiştir. Biruni'nin eserleri incelendiğinde, onun esaslı bir din kültürü almış ve aldığı bu din ilimleri kültürünü tam anlamıyla hazmetmiş, bütün hayatına ve çalışmalarına sirayet ettirmiş olduğu görülmektedir. Biruni'nin dehasını ve ilmi başarılarının sırrını, esasında onun bu yönünde aramak lazımdır. Yazdığı eserlerinden bazıları şunlardır:

Asar-ül-Bakiyye: Biruni, bu eserini yirmi sekiz yaşında yazmıştır. Arapça telif eser olup, Cürcan Hükümdarı Kabus bin Yaşgir'e ithaf etmiştir. 1878-79 senesinde İngilizceye tercüme edilen eser, 1923 yılında tekrar basılmıştır. Eser, beynelmilel bir kronoloji, tarih, takvim, kültür ve astronomi konularını ihtiva etmekte olup, ilmi değerini günümüzde bile sürdürmektedir.

Bu eserinde Harezm şehrinde yaptığı 7,5 m çapındaki duvar rubu' tahtası ile ölçtüğü ekliptik (daire-i husuf, tutulma çemberi) meylini (gök ekvatoru ile yaptığı açı dünyanın ekseninin eğikliği) vermektedir.

: Sene : Ekliptiğin Meyli

Batlamyus : ? : 23°50'

El-Me'mun astronomları : 832 : 23°33'39''

Sabit bin Kurre : 875 : 23°33'30''

El-Bettani : 880 : 23°27'

El-Biruni : 995 : 23°27'

Techo Brahe : 1790 : 23°30'

Bradley : 1750 : 23°28,3'

Modern Ölçüler : 1950 : 23°26,7'

Bu tablodan da anlaşıldığı gibi, Biruni'nin bulduğu değer, bugünkü ölçülere çok yakındır.

Tahkiku ma lil-Hind: Bu eserini Gazneli Mahmud Han ile birlikte gittiği Hindistan seferlerinde hind dini, kültür ve felsefesini, sanskritçeyi öğrenip, yerinde tetkik etmek suretiyle hazırlamıştır.

Tahdidu Nihayet-il-Emakin li-Tashih-il-Mesakin: 1015 (H.406) senesinde tamamladığı bu eserde, matematiki coğrafyanın inceleme metodları anlatılmıştır. Harezm, Hindistan ve Afganistan'da yaptığı rasatları ile jeoloji ve jeodeziye ait meselelerden bahsetmekte; trigonometri ile ilgili yeni kavram ve yorumlar getirmektedir. Bu eseri ile Biruni, jeodezi ilminin kurucusu sayılmaktadır.

El-Kanun-ül-Mes'udi: Astronomik coğrafya demek olan bu eser, Birunui'nin en büyük eseridir. Bu eseri ciddi, ehemmiyeti haiz bir matematik ansiklopedisi mahiyetinde olup, devrinin birçok yeniliklerini ve keşiflerini ihtiva etmektedir.

Kitab-üt-Tefhim fi Evaili Sanaat-it-Tencim, Kitab-ül-Cevahir fi Ma'rifet-il-Cevahir: Bu eseri, kıymetli taşlar ve madenlerden bahsetmektedir. Biruni, izafi (rölati, nisbi) yoğunlukları, mahruti alet dediği ve en eski piknometre diyebileceğimiz bir alet vasıtasıyla tayin etmekte idi. Onun sıcak ve soğuk su arasındaki ağırlık farkını, daha o vakit 0,041677 olarak tesbite muvaffak olduğu bilinirse, kendisinin ne mahir bir ilim adamı olduğu ortaya çıkar. Altının, zümrüdün, kuvarsın izafi kesafetini, Biruni daha o zamanlar tayin etmiştir.

Biruni, bu eserde bazı cisimlerin yoğunluklarını aşağıdaki şekilde tesbit etmiştir. Bu değerlerle, bugün tesbit edilen değerler aşağı yukarı aynıdır.

Bu değerlere göre:

Maddenin : Biruni'ye : Bugünkü

cinsi : göre : değere göre

Altın : 19.26 : 19.26

Cıva : 13.74 : 13.59

Kurşun : 11.40 : 11.35

Bakır : 8.92 : 8.85

Pirinç : 8.67 : 8.40

Demir : 7.82 : 7.79

Kalay : 7.22 : 7.29

Kitab-üs-Saydala:Tıb ve eczacılık konusunda yazdığı ansiklopedik mahiyette bir eserdir. Eserde, ilaçların ve otların isimleri; Arapça, Farsça, Yunanca, Süryanice, Sanskritçe, Hintçe ve Türkçe olarak kaydedilmiş, özellikleri açıklanmıştır.

Biruni, yalnız coğrafyaya ait olmak üzere, müstakil eserler de yazmıştır. Çapı 10 arşın (6,8 m) kadar büyük bir yarım küre yaparak, coğrafi mevkilerin enlem ve boylamlarını kendi incelemeleri ile tesbit ederek, üzerine kaydetmiştir. Ne yazık ki, bu eser ziyan olmuştur.

Taksim-ül-Ekalim adlı bir coğrafi eser ile Tefhim'den alınma bir harita da elde bulunmaktadır. Biruni, mühendis ve coğrafyacı olduğu kadar da büyük bir tarihçiydi. Onun Harezm tarihine dair, Ahbar-ul-Harezm ve Meşahir-ül-Harezm adındaki eserleri; Gazneliler tarihine dair, Tarihu Eyyam-is-Sultan Mahmud'u; Manihailer ve Karamitalılar tarihine dair, Tarih-ül-Mübayyeze vel-Karamita adlı eserleri ile tarih tenkidine ait olduğu isminden anlaşılan, Tenkih-üt-Tevarih adlı bir eseri olduğu bilinmektedir.

Jeodeziye dair ilk eseri Biruni yazmıştır. Bu sahada yazılan eserler, ancak 8 asır sonra görülmüştür. Işık hızının varlığını ve bunun sesten kat kat fazla olduğunu belirtmiştir.

Biruni, 63 yaşında iken arkadaşına yazdığı bir mektupta, büyüklü küçüklü 180'i bulan eserlerinin listesini vermektedir. Ne yazık ki bunlardan 22 tanesi günümüze kadar gelebilmiştir. Günümüze sadece isimleri ulaşan eserlerinden bazıları şunlardır: 1)Tarih-ul-Hind, 2)Kitabu Hisab-il-Müselselat, 3)Mekalidu İlm-il-Hey'e, 4)İstihvac-il-Evtan, 5)Kitabu Kurriyet-is-Sema, 6) Ru'yet-il-Ehille, 7)Kitab-ül-Amel bil-Usturlab, 8)Turuk-ül-Hisab, 9)Akl-in-Nev'i, 10)Usul-ir-Resmi ala Sath-il-Kürre, 11)Hisab-ül-Müsellesat.

Biruni, bütün bu inceleme ve eserleri ile vardığı neticeleri, eski Yunanlıların ve daha önceki İslam alimlerinin ulaştığı sonuçlara nisbetle daha dakik ve daha doğru olmasını, İslam fetihleri ile medeniyet sahasının genişlemesine bağlayarak, bundan dolayı Allahü tealaya hamd etmiştir.

Biruni, bütün ömrünü ilme vermiş ve eserlerini, pek azı müstesna, Arapça olarak yazmıştır. O devirlerde ve daha sonraları, çok zengin bir dil olan Arapça, edebi ve ilmi bir dil olarak kullanılmıştır. Biruni; "Eğer eserlerimi kendi lisanımda yazacak olsam, bunlar çok saf Arap cinsi atlar sürüsü arasında zürafalar gibi garip bir şey olurdu." demektedir. Dünyadaki bütün ilim tarihçilerinin tasdik ettiği gibi o, en has manası ile dahi bir alimdir.

Biruni için ilmi araştırma; fıtri bir arzu, tabii bir ihtiyaç derecesindeydi. Başka şeylere itibar etmiyordu. Öyle ki, Gazneli SultanMes'ud'un kendisine hediye olarak gönderdiği bir fil yükü gümüş liraya dönüp bakmamış ve geri devlet hazinesine iade etmiştir. Allah için ilme hizmeti gaye edinmiş; kalbinde mal, mevki ve menfaat duygularına yer vermemiştir.

Biruni, ilmi araştırmalarında metod olarak, hem teoriyi hem de teorinin tatbiki yönünü, yani tecrübeyi birlikte esas alıyordu. Onun için teori ve tecrübe, ilmin iki kanadı gibidir. Ayrıca tecrübeyi tekrar tekrar yapmak ve kesin neticeye bu yoldan ulaşmak da ona göre ilmi çalışmanın esasını teşkil ediyordu. İlimde açıklıktan yana idi. Örtülü, kapalı ve mübhem sözlerden nefret ederdi.

Her çeşit ilim dalında, muhtevalı bilgi ile dikkatle tesbit edilen ayrıntıları, birbirleriyle gayet güzel bir şekilde bağdaştırmıştır. İlim adamı olarak, daima yapıcı ve tenkitçi zihniyetle, bilgisinde ve araştırdığı konulara yaklaşımlarında sığ ve sathi olma vasıflarından her zaman uzak durmuştur. Ele aldığı konularda, daima derinlemesine bir nüfuz ve kavrayışa ulaşmış, konularını geniş çerçeveli olarak mütalaa etmiştir. Çeşitli konularda meselelerin özüne, ruhuna inmek ve ince noktalarını kavramak, Biruni'nin her zaman yaptığı ve ustaca başardığı bir şeydir.


Biruni : Biruni . (11.06.971)- (06.08.1049) bilim adamı
yazar
Biruni hastalıkları tedavi konusunda değerli bir uzmandı. Yunan ve Hint tıbbını incelemiş, Sultan Mes'ud'un gözünü tedavi etmişti. Otların hangisinin hangi derde deva ve şifa olduğunu çok iyi bilirdi. Eczacılıkla doktorluğun sınırlarını çizmiş, ilaçların yan etkilerinden bahsetmiştir. Bîrûnî, Cebir, Geometri ve Coğrafya konularında bile o konuyla ilgili bir âyet zikretmiş, âyette bahsi geçen konunun yorumlarını yapmış, ilimle dini birleştirmiş, fennî ilimlerle ilahî bilgilere daha iyi nüfuz edileceğini söylemiş, ilim öğrenmekten kastın hakkı ve hakikatı bulmak olduğunu dile getirmiş ve "Anlattıklarım arasında gerçek dışı olanlar varsa Allah'a tevbe ederim. Razı olacağı şeylere sarılmak hususunda Allah'tan yardım dilerim. Bâtıl Şeylerden korunmak için de Allah'tan hidayet isterim. İyilik O'nun elindedir!" demiştir.
Hayatı
Yaşadığı çağa damgasını vurup "Biruni Asrı" denmesine sebepolan zekâ harikası bilginimiz.973 yılında Harizm'in merkezi Kâs'ta doğdu. Esas adı Ebû Reyhan b. Muhammed'dir. Küçük yaşta babasını kaybetti. Annesi onu zor şartlarda, odunsatarak büyüttü. Daha çocuk yaştaaraştırmacı bir ruha sahipti. Birçok konuyu öğrenmek için çılgınca hırs gösteriyordu. Tahsil çağına girdiğinde Hârizmşahların himayesine alındı ve saray terbiyesiyle yetişmesine özen gösterildi. Bu aileden bilhassa Mansur, Bîrûnî'nin en iyi bir eğitim alması için herimkânı sağladı.(1)Bu arada İbn-i Irak ve Abdüssamed b. Hakîm'den de dersler alan bilginimizin öğrenimi uzun sürmedi, daha çok özel çabalarıyla kendisini yetiştirdi. Araştırmacı ruhu, öğrenme hırsı ve sönmeyen azmiyle birleşince 17 yaşındaeser vermeye başladı. Fakat Me'mûnîlerin Kâs'ı alıp Hârizmşahları tarihten silmeleriyle Bîrûnî'nin huzuru kaçtı, sıkıntılar başladı ve Kâs'ı terketmek zorunda kaldı. (2) Ancak iki yıl sonra tekrar döndüğünde ünlü bilgin Ebü'l-Vefâ ile buluşup rasat çalışmaları yaptı. Daha sonra hükümdar Ebü'l-Abbas,sarayında Bîrûnî'ye bir daire tahsisedip, müşavir ve vezir olarak görevlendirdi. Bu durum, hükümdarların ilme duydukları derin saygının göstergesi, bilginimizin de devlet başkanları yanındaki yüksek itibarının belgesiydi. (3)
Gazneli Mahmud Hindistan'ı alınca hocalarıyla Bîrûnî'yi de oraya götürdü. Zira onun yanında da itibarı çok yüksekti." Bîrûnî, sarayımızın en değerli hazinesidir' derdi. (4) Bu yüzden tedbirli hünkâr, liyakatını bildiği Bîrûnî'yi Hazine Genel Müdürlüğü'ne tayin etti.O da orada Hint dil ve kültürünü bütünüyle inceledi. Üstün dehasıyla kısa sürede Hintli bilginler üzerinde şaşkınlık ve hayranlık uyandırdı. Kendisine sağlanan siyasî ve ilmî araştırmalarına devam etti. Bir devre adını veren, çağınıaşan ilmî hayatının zirvesine erişti. Sul-tan Mes'ud, kendisine ithaf ettiği Kanun-u Mes'ûdî adlı eseri için Bîrûnî'yebir fil yükü gümüş para vermişse de o, bu hediyeyi almadı. (5) Son eseri olan Kitabü's-Saydele fi't Tıb'bı yazdığında 80 yaşını geçmişti. Üstad diye saygıylayâd edilen yalnız İslâm âleminin değil,tüm dünyada çağının en büyük bilgini olan Bîrûnî, 1051 yılında Gazne'de hayata gözlerini yumdu. Ruhu şâd, makamı cennet olsun. Âmin.
ŞAHSİYETİ:
Bîrûnî, "Elinden kalemdüşmeyen, gözü kitaptan ayrılmayan,iman dolu kalbi tefekkürden ayrılmayan, benzeri her asırda görülmeyen bilginler bilgini bir dâhiydi. Arapça, Farsça, İbrânîce, Rumca, Süryânice, Yunanca ve Çinçe gibi daha birçok lisan biliyordu. Matematik, Astronomi Geometri, Fizik, Kimya, Tıp, Eczacılık, Tarih Coğrafya, Filoloji, Etnoloji, Jeoloji, Din-ler ve Mezhepler Tarihi gibi 30 kadarilim dalında çalışmalar yaptı, eserlerverdi. (4) Onun tabiat ilimleriyle yakından ilgilenmesi, Allah'ın kevnî âyetlerini anlamak, kâinatın yapı ve düzeninden Allah'a ulaşmak, O'nu yüceltmek gâyesine yönelikti. Eserlerinde çok defa Kur ân âyetlerine başvurur, onların çeşitli ilimler açısından yorumlanmasınıamaçlardı. Kurân'ın belâğat ve icazına olan hayranlığını her vesileyle dilegetirdi. İlmî kaynaklara dayanma, deney vetecrübeyle ispat etme şartını ilk defa oileri sürdü. İbni Sinâ'yla yaptığı karşılıklı yazışmalarındaki ilmî metod ve yorumları, günümüzde yazılmış gibi tazeliğini halen korumaktadır. Tahkîk ve Kanûn-ı Mes'ûdî adlı eserleriyle trigonometri konusunda bugünkü ilmî seviyeye tâ o günden, ulaştığı açıkça görülür. Bu eser astronomi alanındazengin ve ciddî bir araştırma âbidesiolarak tarihe mal olmuştur. İlmiyle dinehizmetten mutluluk duymaktadır. Gazne'de kıbleyi tam olarak tespit etmesi ve kıblenin tayini için geliştirdiği mate-matik yöntemi dolayısıyla kıyamet günü Rabb'inden sevap ummaktadır. Ayın, güneşin ve dünyanın hareketleri, güneş tutulması anında ulaşan hadiseler üzerine verdiği bilgi ve yaptığı rasatlarda, çağdaş tespitlere uygun neticeler elde etti. Bu çalışmalarıyla yer ölçüsü ilminin temellerini sekiz asır önceattı. Israrlı çabaları sonunda yerin çapını ölçmeyi başardı. Dünyanın çapınınölçülmesiyle ilgili görüşü, günümüz ma-tematik ölçülerine tıpatıp uymaktadır. Avrupa'da buna BÎRÛNI KURALI denmektedir. Newton ve Fransız Piscard yaptıklarıhesaplama sonucu ekvatoru 25.000 mil olarak bulmuşlardır. Halbuki bu ölçüyü Bîrûnî, onlardan tam 700 yıl öncePakistan'da bulmuştu. O çağda Batılılardan ne kadar da ilerideymişiz.(6)Biruni, hastalıkları tedavi konusunda değerli bir uzmandı. Yunan ve Hint tıbbını incelemiş, Sultan Mes'ud'un gözünü tedavi etmişti. Otların hangisinin hangi derde deva ve şifa olduğunu çokiyi bilirdi. Eczacılıkla doktorluğun sınırlarını çizmiş, ilaçların yan etkilerinden bahsetmiştir. Daha o çağda Ümit Burnu'nun varlığından söz etmiş, Kuzey Asya ve Kuzey Avrupa'dan geniş bilgiler vermişti. Christof Coloumb'dan beş asır önce Amerika kıtasından, Japonya'nın varlığından ilk defa sözeden O'dur. Dünyanın yuvarlak ve dönmekte olduğunu,yerçekimin varlığını Newton'dan asır-larca önce ortaya koydu. Henüz çağımızda sözü edilebilen karaların kuzeye doğru kayma fikrini 9.5asır önce dile getirdi. Botanikle ilgilendi, geometriyi botaniğe uyguladı. Bitki ve hayvanlarda üreme konularına eğildi. Kuşlarla ilgili çok orjinal tespitler yaptı. Tarihle ilgilendi. Gazneli Mah-mud, Sebüktekin ve Harzem'in tarihlerini yazdı. Bîrûnî, ayrıca dinler tarihi konusunaeğildi, ona birçok yenilik getirdi. Çağından dokuz asır sonra ancak ayrı birilim haline; gelebilen Mukayeseli Dinler Tarihi, kurucusu sayılan Bîrûnî'ye çokşey borçludur.
Bîrûnî, felsefeyle de ilgilendi. Ama felsefenin dumanlı havasında boğulup kalmadı. Meseleleri doğrudan Allah'a dayandırdı. Tabiat olaylarından sözederken, onlardaki hikmetin sahibini gösterdi. Eşyaya ve cisimlere takılıpkalmadı. Bîrûnî, Cebir, Geometri ve Cografya konularında bile o konuyla ilgili birâyet zikretmiş, ayette bahsi geçen ko-nunun yorumlarını yapmış, ilimle dini birleştirmiş, fennî ilimlerle ilahî bilgilere daha iyi nüfuz edileceğini söylemiş,ilim öğrenmekten kastın hakkı ve hakikatı bulmak olduğunu dile getirmiş ve "Anlattıklarım arasında gerçekdışı olanlar varsa Allah'a tevbe ederim. Razı olacağı şeylere sarılmak hususunda Allah'tan yardım dilerim. Bâtıl şeylerden korunmak için,de Allah'tan hidayet isterim. İyilik O'nun elindedir!" demiştir.
Eserleri halen Batı bilim dünyasındakaynak eser olarak kullanılmaktadır. Türk Tarih Kurumu 68. sayısını Bîrûnî'ye Armağan adıyla bilginimize tah-sis etti. Dünyanın çeşitli ülkelerinde Bîrûnî'yi anmak için sempozyumlar, kongreler düzenlendi, pullar bastırıldı. UNESCO'nun 25 dilde çıkardığı Conrier Dergisi 1974 Haziran sayısını Bîrûnî'ye ayırdı. Kapak fotoğrafının altına,"1000 yıl önce Orta Asya'da yaşayan evrensel dehâ Bîrûnî; Asrtonom, Tarihçi, Botanikçi, Eczacılık uzmanı Jeolog,Şair, Mütefekkir, Matematikçi, Coğrafyacı ve Hümanist" diye yazılarak tanıtıldı. Eserleri; Biruni, toplam 180 kadar Eser kaleme aldı. En meşhurları şunlardır:
1. EI-Asâr'il-Bâkiye an'il-Kurûni'I-Hâli-ye: (Boş geçen asırlardan kalan eserler.)
2. EI-Kanûn'ül-Mes'ûdî; En büyük ese-ridir. Astronomiden coğrafyaya kadarbirçok konuda yenilik, keşif ve buluşları içine alır.
3. Kitab'üt-Tahkîk Mâ li'I-Hind: HindTarihi, dini, ilmi ve coğrafyası hakkın=da geniş bilgi verir.
4. Tahdîd'ü Nihâyeti'l-Emâkin li Tas-hîh-i Mesâfet'il-Mesâkin: Meskenler arasındaki mesafeyi düzeltmek için mekânların sonunu sınırlama. Bu eseriyle Bîrû-nî, yepyeni bir ilim dalı olan Jeodezi'nin temelini atmış, ilk harcını koymuştu.
5. Kitabü'I-Cemâhir fî Ma'rifet-i Cevâhir: Cevherlerin bilinmesine dair kitap.
6. Kitabü't-Tefhim fî Evâili Sıbaâti't-Tencim: Yıldızlar İlmine Giriş.
7. Kitâbü's-Saydele fî Tıp: Eczacılık Kitabı. İlaçların, şifalı otların adlarınıaltı dildeki karşılıklarıyla yazmış.Bu yazı Eğitim Bilim Dergisi Ocak 2000 sayısından alınmıştır.
KAYNAKLAR
1. Zeki Velidi Togan, İbn-i Fadlan,s.10/TDV Ansiklopedisi, c.6, s.207-2082. şifat eI-Mâ'mure alel Bîrûnî, s.593 İslâm Alimleri Ansiklopedisi. c.4,, s.594. Şaban Döğen, Müslüman İÎim Oncüleri,s.50-535. Şaban Dögen, a.g.e./s.49.6. Islâm Ansiklopedisi, c.2, s.635
HAKKINDA YAZILANLAR
Bilgi Büyücüsü Biruni, Emine Sonnur Özcan, Ötüken Neşriyat

Türkistan'ın Ceyhunötesi'nde başlayıp Afganistan'daki Gazne'de sona eren çarpıcı bir hayat hikâyesi...
İlimlere karşı inanılmaz bir merak besliyen Ebû Reyhân el-Bîrûnî, muhteşem dehasıyla XI. Yüzyılın ilk yarısına damgasını vurmuştur. Bu dönem, onunla bir süreliğine aynı mekânı paylaşan ünlü bilgin İbn-i Sînâ başta olmak üzere, bir çok bilim adamının tarihi onurlandırdığı bir dönemdir.
Bîrûnî 150 civarında eser vermiştir ki, ele aldığı jeoloji, matematik, coğrafya, astronomi, farmakoloji, tarih gibi bilim dallarının çeşitliliği hayret vericidir. Pozitif bilimler yanında bugün batılı bilim adamlarını referans göstererek andığımız etnoloji, antropoloji, tarih felsefesi gibi beşerî bilim alanları ile objektif tarihçilik kaygısı, iktisadî tarih anlayışı gibi meseleleri ilk ortaya koyan da Bîrûnî olmalıdır.
Bîrûnî, barış ve adâlet yanlısıdır; aksi durumlarda karşısındaki kim olursa olsun mücadele etmeye çalışmıştır. Ona göre toplumsal barışı bozabilecek hastalıklardan biri, insanların kendi kavim ve dinlerini üstün görerek bu konularda bağnazlık sergilemeleridir. Bu bağlamda, Sanskritçe'den Arapça'ya tercüme ettiği Patanjali'ye yazdığı girişte şu aşkın değerlendirmeyi yapmaktadır: "İnsanların fikir ve yaklaşımları türlü türlüdür; ve dünyanın gelişmesi bu yaklaşımların çeşitliliği ile gerçekleşir."
Türkçe
160 s.
2. Hamur
Ciltsiz
12 x 20 cm
İstanbul 2007
1. Basım
ISBN : 9789754376517

Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Biruni Özgeçmişi

Biruni Hayatı

Sizde Biruni ile ilgili bildiklerinizi paylaşır mısınız ?

Biruni biyografisi 240 defa okunmuştur. [343]