Dogruluk Nedir

Dogruluk Nedir ? Dogruluk Ne demek ?

1-)DOĞRULUK



Doğru olma hali, dürüstlük, sıdk, sadakat, istikamet, hak, birr, hidayet anlamına gelen itikadi ve ahlaki bir kavram. Allah'ın emrine ve kanunlarına uygun bir yol izlemek ve insanların haklarına riayet etmek demektir. İman eden ve inancını hayata geçiren doğru insan, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in en güzel ahlakını örnek alır.

Kur'an-ı Kerim, doğruluğa dair birçok ayet ihtiva eder. Sıdk, istikamet; hidayet gibi çeşitli türevleri olan doğruluk, ahlaki vasıfların tümünü kendinde toplar. Özünde Allah'a, meleklere, ahirete, kitaplara, peygamberlere inanan, mallarını akrabaya, yetimlere, yoksullara harcayan, namaz kılan, zekat veren, oruç tutan, sabreden, sözünde duran, cihat eden... müminlerin bütün bu vasıfları doğruluk halinin tezahürleridir. Doğruluk vasfı, Doğru Yol'un anlaşılmasıyla gerçeklik kazanır.

"Alemlerin Rabb'i Allah'a hamdolsun, Rahman'dır, Rahim'dir. Din gününün sahibidir. Ancak sana kulluk eder, ancak senden yardım dileriz. Bizi doğru yola ilet. Nimet verdiğin kimselerin yoluna..." (el-Fatiha, 1/1-6) ayetleriyle başlayan Kur'an-ı Kerim, doğruluk yolunu ve bunun aksini sapmışların yolu olarak çeşitli ayetlerle açıklar. O'na kulluk etmek, doğruluğun ve doğru yolun ta kendisidir. Allah, O'na inananları ve yoluna yapışanları rahmet ve lutfa mazhar eder, onları doğru yola iletir. Öğüt alanlar için ayetleri Allah geniş geniş açıklamıştır. ".... Emrolunduğun gibi dosdoğru ol..." (Hud, 11/112; eş-Şura, 42/15) buyuran Allah, halis kullarını azmış şeytandan korumaktadır. (bk. Hicr Süresi) Allah, müminlerin kendisinden korkmalarını ve ölçüyü doğru tutmalarını emretmektedir. Sözünde doğru olması için uyarılan müminler, doğrulukları karşılığında cennet'e gireceklerdir. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.

Doğruluk, en iyi, takva halinde gerçekleşebilir. Âyette "Doğrularla beraber olun" (et-Tevbe, 9/119) buyurulması, bu kavramın toplumsal oluşuna delalet eder. Doğruluk bir misaktır, kulluk ahdidir: Ahde vefa ve sadakatın mükafatı hem dünyada hem ahirette verilecektir. Sıddıkların özellikleri ana hatlarıyla açıklanmıştır. Bunlar; sabır, itaat, infak, istiğfar, ihlas, takva, haya, emanet gibi özelliklerdir.

Doğruluğun karşısında yalancılık, batıl, dalalet gibi özellikler bulunmaktadır. Muttakiler asla yalan söylemezler. Hz. Peygamber, "el-Emin" olarak tanınmıştı. Yalancılık ise, dar anlamıyla insanın günlük hayatta söz ve davranışlarında doğruluktan uzaklaşması anlamına gelir. Geniş anlamda Allah'ın emir ve yasakları ile alay etmek, Allah'a iftirada bulunmaktır. Bu da müşriklerin sıfatıdır. Allah yalancı kafirleri doğru yola iletmeyeceğini Kur'an'da birçok ayette açıklamış, onları lanetlemiş ve büyük bir azaba uğrayacaklarını bildirmiştir. Allah mü'minlere şöyle buyurur "Yalan sözden kaçının. " (el-Hacc, 22/60). Bir diğer yalancı grup, münafıklardır. Bunların özelliği yalan yere yemin etmeleridir. Bunlar, sahtekar kimseler olup küfürlerini gizlemişlerdir.

Davranışlarda doğruluğa hakkaniyet de denir. Bu da adalet, insaf ve merhametten ibarettir. Doğruluğun, vahyi temellerinin anlaşılmasından sonra, düşüncenin eyleme geçirilmesinde en başta dile hakimiyet gelmektedir. Dil, düşüncenin iletim vasıtasıdır. Müminler söz söylerken doğruyu söyler, gereksiz yere konuşmaz, kötü söz söylemezler; ya hayır konuşurlar yahut susarlar.

Doğruluk; düşüncede, sözde, niyette, iradede, azimde, vefa ve amelde doğruluk şeklinde tezahür eder. Bütün bunların kaynağı, Kur'an ve Sünnet'tedir. Öte yandan, düşünce ve eylem birliği doğruluğun esasıdır. Düşüncede ve inançta tam manasıyla İslam'a yönelinmedikçe ve İslami hükümlere teslim olunmadıkça davranışların doğru olması mümkün değildir. Doğru olan ahlak Hz. Peygamber'in ahlakıdır; bunun dışında doğru bir yol yoktur. Zira Rasulullah (s.a.s.) "dosdoğru ol" mesajı ile "Hud suresi beni kocattı" diye buyurarak doğruluğun önemini ve insana yüklediği sorumluluğu ifade etmiştir (Kadı Beydavi, Envarü't-Tenzil, I, 580; Elmalılı Hamdi Yazn, Hak Dini Kur'an Dili, IV, 2829) Yine O, "Beni Rabbim en güzel şekilde terbiye etti." (el-Münavi, Feyzu'l-Kadir şerhu Camii's-Sahih, 310) buyurmuştur.

Bugünkü beşeri sistemlerin işleyişi gerek toplumsal düzeyde gerek fert olarak, yalancılık temeline dayalıdır. Çünkü insanlarda Allah korkusu kalmamıştır. İnsanlar arası ahlaki ilişkiler suni ve doğruluktan uzaktır. Toplum emin bir toplum değildir, kuşku toplumudur. Böyle bir toplumda hakikat, beyanların aldatıcılığı sebebiyle ortaya çıkamamakta; insanlar Allah için, O'na inanıp davranmadıklarından birbirlerine söz ve işlerinde güven duygusunu tamamen kaybetmiş görünmektedirler.

İslam dışı fert ve toplum hayatında doğruluğun bir anlamı yoktur. Çünkü düzenler zulüm üzerine kuruludur ve insanlar şahsi çıkarları peşinde birbirlerini kandırmak için türlü oyunlara başvurmaktadırlar. Bu bozuk bir hayat düzenidir. Sorumsuz, çirkin davranışların hakim olduğu düzen, müslümanların hakka yaklaştırıcı en güzel hasletlerini de yozlaştırmıştır. İnsanlar her geçen gün doğru yoldan uzaklaşmaya, ahiret yurdunu aramaktansa materyalist dünyanın heva ve heveslerine uymaya başlamışlardır. cahili bir toplumda müslümanlar da gayr-i İslami günlük hayata ayak uydurmuş gözüktükleri ve tanınamadıkları için, İslam'ı tanıtmak ve yaşatmak mümkün olmamaktadır. Bizzat müslümanların doğruluk düsturuna uymamaları bir toplumun helak olması için yeterlidir. Çünkü hakkı tavsiye eden olmazsa veya insanlar hata içinde yüzerken hakkı tavsiye etmeye kalkılırsa o toplum çökmüş demektir. Bir sahabi Hz. Peygamber'e "Ya Rasulullah bana İslam'ı öyle tanıt ki, senden başka birine sorma ihtiyacını duymayayım" deyince, Rasulullah şöyle buyurmuştur: "Allah'a inandım de, sonra da dosdoğru ol." (Müslim, İman, 62; Ahmed b. Hanbel, III, 413). Başka bir hadis-i şerifte de "Doğru olunuz, kurtuluşa erersiniz" (İbn Mace, Tahare, 4, Darimi, Vudu', 2) buyurulmuştur.

Anglikan kilisenin Daru'l-Hikmeti'l-İslamiyye'ye sorduğu "İslam, fikre ve hayata ne vermiştir?" sorusuna bir İslam alimi tek cümle ile "Fikre tevhid, hayata istikamet (doğruluk) vermiştir." şeklinde cevaplamıştı. Doğruluk ilkesini bırakan ve bezginliğe yönelenlere Allah şöyle buyurur: "... Benim ayetlerimi birkaç paraya satmayın ve benden sakının. " (el-Bakara, 2/41).

İslam'ın hayat yolu sırat-ı müstakim'dir; yani dosdoğru yoldur. O yola girenlere bir üzüntü ve korku yoktur. Her şeyden önce doğruluk müslümanın akidevi özelliğidir. Mesela, dosdoğru namaz kılmayan bir mümin ibadette tam doğruya uymadığından, diğer davranışlarında da hatalı olacaktır.

Rasulullah şöyle buyurur: "Doğruluk insanı iyiliğe yönelir, hayırlı işlerde cennet'e kılavuzluk eder. Bir kimse, doğruluğu prensip edinirse sıddik olur. Yalancılık da insanı kötülüğe ve fücura sürükler. Kötülük de çehennem'e götürür. Bir kimse yalancılığı prensip edinirse Allah'ın divanında kezzab (yalancı) defterine yazılır." (Tecrid-i Sarih Tercümesi, XII, 146).

Sait KIZILIRMAK


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Dogruluk kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Dogruluk kelimesi anlamı 37 defa okunmuştur. [241707] Dogruluk kelime anlamı, Dogruluk nedir, Dogruluk ne demek, Dogruluk sözlük anlamı

Paylaş