Edebü'l-Kadi Nedir

Edebü'l-Kadi Nedir ? Edebü'l-Kadi Ne demek ?

1-)EDEBÜ'L-KÂDÎ



Bu tamlama "edeb" ve "kadı" kelimelerinden oluşmuştur. "Edeb" kelimesi insanın diğer insanlarla olan münasebetlerinde veya günlük hayatında güzel ahlak ve vasıflara sahip olması manasına gelir.

"Kadı" kelimesi de Arapça bir kelime olup hakim veya diğer bir tanımla mahkemede taraflar arasında hüküm veren kişiye denir. Buna göre edebü'l-kadı tabiri, "mahkemede yargılama ve hüküm verme yetkisine sahip olan bir hakimin, kişisel ve tüzel kişiliğinde bulundurması gereken şartlar ve mahkemede adaleti hakim kılmak suretiyle zulmü ve haksızlıkları kaldırmak ve İslami hükümleri korumak için izlenmesi gereken usuller" şeklinde tarif edilebilir.

Fıkıh ve hadis kitaplarının hemen hemen hepsinde bu veya bu konuları ihtiva eden bir başlık bulunur ve bu başlık altında sözünü ettiğimiz konular uzun uzun ele alınarak işlenir. Fakat ilgili konu her zaman "edebü'l-kadı" şeklinde yer almaz. Mesela el-Mavsili'nin el-İhtiyar'ında: "Kitabu Edebi'l Kadi" şeklinde (bk, a.g.e., İstanbul 1980, II, 82); bazan aynı konular, "Kitabü'l-Akdıye" (Ebu Davud, es-Sünen), bazen "Kitabu'l-Ahkam" (el-Buharı, es-Sahih, İstanbul, 1401/1981, VIII, 104; et-Tirmizi, es-Sünen, İstanbul, 1401/1981, III, 612...), bazen de Kitabü'l-Kada" (şeyhızade, Mermeu'l-Enhur, İstanbul, 1301, II, 142) ve Kitabu'l Akdıyeti'l-Ahkam (eş-Şevkani, Neyızi'l-Evtar, Şerhu Münteka'l-Ahyar, Kahire, VIII. cüz, s.255) başlıkları altında yer alır.

Konu, bilhassa fıkıh kitaplarında genellikle adaletli bir hakimlik görevinin, ibadetlerin ve farzların en üstünü olduğu ve ilgili konudaki tartışmalara yer verilerek başlar. Çünkü bazı hadislerde bu göreve talib olmanın veya bu görevi elde etmek için aşırı bir hırs içinde bulunmanın cezası haber verilmekte (Ebu Davud, a.g.e. Akdiye, I; en-Nesai, es-Sünen, Adabü'l-Kudat, 4; Buhari, a.g.e., Ahkam, 7; eş-Şevkani, a.g.e., VIII. cüz, s.256 vd....), buna mukabil, bazı hadislerde de, adil davranabilen bir hakimin faziletlerinden bahsedilmektedir (Buhari, a.g.e. Ahkam, 4; et-Tirmizi, a.g.e., Ahkam, 1...) Bu tartışmalar, genellikle kişinin ehliyetine göre, bu görevin farz ile haram arasında değişen hükümler gerektirdiğine dair açıklamalarla sona erer (el-Mavsıli, a.g.e., II, 82; Şeyhi-Zade, a.g.e., II. 143...). Tarihte, bilhassa İmam-ı Azam gibi birçok İslam aliminin, tevkif edildiği hatta kırbaçlandığı halde böyle bir göreve gelmek istemedikleri bilinmektedir. Bu alimlerin sözkonusu görevden çekinmelerinin sebebi olarak da, bunların işin mesuliyetinin idrakinde olmaları gösterilmiştir.

Daha sonra bu görevi adil bir şekilde yürütebilecek kadılarda bulunması gereken şartlar sayılır. Bu şartlar genelde şahitlik yapabilecek kişilerde aranan şartlar olup, özelde ise akıllı, adil, dindar, anlayışlı, İslam hukukuna tam vakıf, Kur'an'ı, Sünnet'i ve Sahabenin görüşlerini bilen, ayrıca toplumun adetlerine vukufiyet, insanda olması gereken hususiyetlerdir. Kadı'nın bilhassa doğru sözlü olması; hilekar ve rüşvet almayan bir şahsiyete sahip bulunması, her yönüyle güvenilir, vakar ve şeref sahibi, dinin emir ve yasaklarına uyan, güzel ahlaklı bir kişiliği temsil etmesi gerekir. Ayrıca, müctehid olursa bu, kişinin kadılık görevine daha layık olması demektir. Dolayısıyla tam cahil, çocuk, köle, dilsiz, kör, tam sağır ve delinin kadı olamayacağı belirtilir.

Kadılık görevinde erkek olmanın şart olmadığı, bir bayanın da, şahitliği kabul edilen konularda kadılık yapabileceği, dikkati çeken diğer önemli bir meseledir (el-Mavsıli, a.g.e., II, 84; Bilmen, a.g.e., VIII. 214).

Bu ve buna benzer şartlar açıklandıktan sonra, kadılık makamına gelen kişinin yapacağı ilk işlerden başlayarak mahkemede nasıl davranacağı, taraflara nasıl hitap edeceği, tutacağı siciller, hediye kabul etmemesi ile ilgili açıklamalar, özel davetlere gidemeyeceği, hüküm verirken mahkemenin adaletle sonuçlanmasına halel getirecek her durumdan kaçınılmasına dair tembihler; mesela aç iken, öfkeli iken, uykusu ağır basmış iken davaya başlamaması gerektiği uyarıları yer alır. Ayrıca kadının, daima yanında danışmanlık görevini yürütecek bilgili kişileri bulundurmasının gerekliliğine de işaret edilir. Bir yazıcının (katibin) de mutlaka mahkemede hazır bulunmasının zaruretine de değinilir (İbn Âbidin, Haşiye Reddü'l-Muhtar, İstanbul, 1984, V, 360-460; el-Mavsıli, a.g.e., II, 85; Şeyhi-Zade, a.g.e., II, 148 vd.; Bilmen, a.g.e., VIII, 219 vd,).

Talat SAKALLI


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Edebü'l-Kadi kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Edebü'l-Kadi kelimesi anlamı 23 defa okunmuştur. [241745] Edebü'l-Kadi kelime anlamı, Edebü'l-Kadi nedir, Edebü'l-Kadi ne demek, Edebü'l-Kadi sözlük anlamı

Paylaş