Erdoğan Karakoyunlu Biyografisi
Erdoğan Karakoyunlu : Erdoğan Karakoyunlu (1933) 1933 yılında doğdu. Galatasaray Lisesi'nden 1953'te mezun oldu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni 1957 yılında bitirdi (Maliye ve İktisat Bölümü). Ağustos 1957 Mart 1969 döneminde "Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanı" olarak görev yaptı. Mart 1969'da kuruluş halinde bulunan TOFAŞ Türk Otomobil Fabrikası A.Ş.'ye girdi. Mali ve İdari İşler Müdürlüğü görevini üstlendi. Genel Müdür Yardımcısı oldu. Üst Yönetici olarak 1974'ten Ekim 1981'e kadar TOFAŞ'ta görev yaptıktan sonra Koç Holding A.Ş.'ye Başkan Yardımcısı oldu. 1961-1984 yıllarında "Planlama ve Araştırma-Geliştirme"den sorumlu; 1984-1994 yıllarında da "Personel ve Endüstri İlişkileri"nden sorumlu Başkan Yardımcısı olarak görev yaptı ve 1994'te Koç Holding A.Ş.'den emekli oldu.Hâlen MESS Yönetim Kurulu Başkanıdır. Ayrıca TİSK Yönetim Kurulu üyesidir.Pek çok dernek ve vakıfta kurucu ve yönetici olarak çalıştı. Basılmış eserleri ve çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanmış çok sayıda makalesi ve incelemeleri vardır. Evli ve 2 çocuk babasıdır.
HAKKINDA YAZILANLAR
Erdoğan Karakoyunlu
Gayemiz, işçi ve işverenin huzuru
Ünal Bolat
Türkiye 6 Ocak 2001
Biz coğrafya olarak değil ama kültür, yaşam, ticaret hayatı olarak ta İkinci Selim'lerden bu yana kendimizi hep Avrupalılaştırmak için çaba harcadık. Islahat fermanları falan hep buna yönelik çalışmlardır. Ama o zamandan bu yana çok fazla bir ilerleme kaydettiğimiz söylenemez. Belki Cumhuriyet döneminde Avrupalılaşma konusunda biraz daha etkili çalışmamız olmuştur ama şimdi bugün artık Avrupa deyince tümünü ifade etmemekle beraber AB Avrupa'nın sembolü haline geldi. Oraya adaylığımızı da koyduk. Adaylığın zor birşey olduğunu da biliyoruz. Kısmen bizden gelen eksiklikler, kısmen o taraftan gelen dayatmalar uğraşıp gidiyoruz. Görünüşe göre daha bir hayli yolumuzun olduğunu söyleyebiliriz.
AB'ye gireriz ama?
Benim inancım şudur, biz Avrupa Birliği'ne gireriz. Kolay olmayabilir, zaman alabilir ama gireriz. Şöyle eksikliklerimizi bir liste halinde önümüze koyduklarında, kendi kendimize soğukkanlılıkla düşündüğümüzde biz de zaten bunları kabulleniyoruz. Bizi rahatsız eden husus, bu vesileyle belirli ülkelerin menfaatlerini korumak için bize yapılan dayatmalardır. Örneğin Kıbrıs meselesi son görüşmelerde yer almasaydı, hükümetin hiç itirazı falan yoktu. Süreç devam edip gidecekti. Ama dayatma şeklinde önümüze konulunca herkes ister istemez tepki gösterdi. Ama hedefi gözden uzak tutmamak lazım. Soğukkanlı olmak uzun vadeli düşünebilmek lazım. Kısa vadeli öfkelerle ana hedefi gözden kaçırmamak lazım.
Bu kadar sık af olmamalı
Af hassas bir konudur. Ortaya atıldığında bir değil beş değil, elli defa düşünülmesi lazımdı. Toplumda büyük huzursuzluk çıkarılmıştır. Bu da gösteriyor ki bizim af konusunda tuttuğumuz yöntem yanlıştır. Onun sancılarını hâlâ çekiyoruz. Türkiye'de çok af çıkardık. Bir toplumun bu kadar çok af kanunu çıkarması doğru değildir. Başka memleketlerde de aflar vardır ama çok azdır ve çok önemli vesilelerle olmuştur. Bizde belirli belirsiz anlamlı anlamsız sık sık af çıkarmışız. Son elli senede en az otuz kere af çıkarmışız. Zaten son yıllarda çok zaman gerçek suçluları hapislere koyamıyorduk. Adam suçlu ama ya mahkemelerin durumundan, ya şahitleri etkileyerek veya başka teknikler kullanarak, bürokrasideki ilişkileri nedeniyle suç delillerini bir defa ortadan kaldırarak mahkemeler önüne gittiğinde mahkeme delil görmüyor ve suçlu olduğu halde suçlu durumuna düşmüyordu. Bir de bütün bunlara rağmen suçlu görünüp ceza almışsa, hemen suçunun belirli bir bölümünü şu nedenle bu nedenle diyerek affediyordunuz. Böyle bir ortamda cezaların caydırıcılığı da ortadan kalktığı için gerçekten içerde bulunan insanların affedilebilirliği konusu komik kalıyordu. Buna rağmen af çıkartıldı.
MESS'in faaliyetleri
MESS en eski işveren sendikalarının başında gelir. MESS ülkü olarak, sendikacılığı kabul etmiş ve en iyi örneklerini vermeyi kendisine hedef almış bir kurumdur. Amacı işçi-işveren ilişkilerini bir düzene koymak ve huzurlu bir şekilde çalışmasını sağlamaktır. Bir tarafında işveren bir tarafında işçiler vardır. Bu ikili dengeyi kurmaya ve idame ettirmeye özel önem gösteriyoruz.
Şimdiye kadar yayınlanmış birçok eserimiz vardır. Ayrıca MESS işveren gazetesi olarak ayda bir yayınlanan gazetemiz ve yeni yayınlarımızdan, yine ayda bir yayınlanan ve sekiz aydır yayınlanmakta olan "işçi ve işveren iletişim aracı" olarak lanse ettiğimiz "Bizbize" dergimiz vardır. Çalışanlarımızın ve işletmelerimizin içinde kendilerini bulacakları bir dergidir. Bu ve benzeri çalışmalarımız sürmektedir.
Bir Hatıra
İş adamı olmak...İş ve çalışma hayatım ile ilgili zikredilebilecek anılar arasında ülkemizin efsanevî müteşebbisi Sayın Vehbi Koç önemli bir yer tutar. Kendisiyle hem TOFAŞ, hem de Koç Holding A.Ş. Koç Yönetici olarak yıllarca beraber çalıştık. Gerek hayatı, gerekse düşünceleri ve davranışları beni fevkalade etkilemiştir. Sayın Vehbi Koç, Kanunlara ve Ahlaki ilkelere saygılı olmayı benimsemiş ve çevresi için de çerçeveyi böyle çizmiştir. İnsanların ve kuruluşların itibarlı olmalarına önem vermiştir. Çok mütevazı bir hayat sürmüş, ailesi ve arkadaşlarına da bunu tavsiye etmiş ve aşırılıklardan uzak durmalarını istemiştir. Kendisi bütün işlerinde karar verirken dikkatlice hesap kitap yapmayı benimsemiş ve hesaba kitaba uygun olmayan işlerden daima uzak kalmıştır. Bilmediği işe girmemeye özen göstermiştir. Dünyayı, ülkeyi, işini, rakiplerini sürekli izlemiş, ülke sorunlarına hep çözümler üretmiş, kendisini sürekli yenilemiştir.
İnsan seçimine ve eğitimine çok önem veren, ileri ülkelerdeki işletmecilik kural ve kurumlarını tereddütsüz benimseyerek uygulamaya sokan bir liderdir. Bundan dolayıdır ki lider olmuş, lider kalmıştır. Sağlam ilkeleri ve dürüstlüğü nedeniyle çevresine örnek olmayı başarmış ve etrafını etkilemiş muvaffak bir iş adamı olmuştur.
Bu bilgi faydalı oldu mu ?