Esatiru'l-Evvelın Nedir

Esatiru'l-Evvelın Nedir ? Esatiru'l-Evvelın Ne demek ?

1-)ESÂTÎRU'L-EVVELİN



Öncekilerin Masalları. "Esatir", "setara" kelimesinden türemiş çoğul bir kelime olup, tekili, "ustur, usture veya estir, estıra" dır. Batıl olan, aslı olmayan uydurma hikayeler ve "evvelim" kelimesi ile birlikte, "İslam öncesi milletlerin yazdıkları hikayeler, masallar" manasına gelir.

Bu terkib Kur'an-ı Kerim de birkaç yerde geçmektedir (el-Enfal, 8/3 1, en-Nahl, 16/24, el-Müminun, 23/83...). Bu ayetlerin hemen hemen hepsinde bu terkip Kur'an'ın ilahı bir vahiy olmadığını iddia ederek, onun bir Allah kelamı olduğuna inanmayan müşriklerin Hz. Peygamber'e söyledikleri sözleri mahivetinde nakledilmektedir. Mesela bunlardan bir ayet şöyledir: "İçlerinden kimileri de vardır ki, seni Kur'an okurken dinler. Fakat biz onların kalplerine onu zevkiyle anlamalarına engel (olmak için) kat kat örtü (kabuklar) gerdik; kulaklarına da bir ağırlık koyduk. Artık onlar her belgeyi (mucizeyi) görseler de yine inanmazlar. Hatta sana geldiklerinde seninle tartışıp çekişirler ve kafirler de, 'Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir' derler" (el-En'am, 6/25). Böylece hakka boyun eğmeyen kafirlerin, "sözlerin en doğrusu olan Allah kelamını bir tür hurafe yığını, yalanların en kötüsü olarak vasıflandırdıklarını" (Zemahşeri, el-Keşşaf, Beyrut (104), II. 12) yüce Allah Kur'an'da bize anlatmakta ve onların bu davranışlarının sebebini açıklamaktadır.

Bilindiği gibi Kur'an-ı Kerim'in ayetleri nazil oldukça fesahat ve belagat ilimlerinde çok ileri gitmiş Araplar, Kur'an'ın harikuladeliği, i'cazı ve üstün belagatı karşısında şaşırmışlardır. Ne yapacaklarını bilemeyerek, Hz. Peygamber'i mecnun göstermeye çalışmışlar ve neticede Kur'an'ı Kerim'i bir nevi sihirbazların ipe sapa gelmez sözleri gibi göstermek istemişlerdir. Hz. Peygamber'e daha bunun gibi birçok çamurlar atarak, Kur'an'ı dinleyen herkesin onun etkisinde kaldığını gördüklerinde de adeta çıldırmışlar ve Kur'an'ı dinletmemek için çeşitli çarelere başvurmuşlardır. Kur'an'ın bir beşer sözü olduğunu iddia etmeye kalkışmışlar, fakat yüce Allah, onların bu iddialarına karşı meydan okuyarak, önce bütün insan ve cinler bir araya gelseler de, Kur'an'ın bir benzerini meydana getiremeyeceklerini beyan etmiş (el-İsra, 17/88), şayet davalarında samimi iseler, onun bir benzerini (et-Tur, 34/52), hatta on suresinin benzerini (Hud, 11/13) hatta sadece bir suresinin benzerini (Yunus, 10/38) getirmelerini isteyerek, bu meydan okumayı, en son merhalesine vardırmıştır. Sonunda da, "eğer kulumuz (Muhammed)'a indirdiğimiz Kur'an 'dan şüphe ediyorsanız ve doğru sözlü iseniz, Allah'tan başka yardımcılarınızı da çağırın ve onun surelerine benzeyen bir sure getirin. Bunu yapamazsınız -ki asla yapamayacaksınız-; o halde kafirler için hazırlanan ve yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten sakının'' (el-Bakara, 2/23-24) buyurmuştur.

Kur'an'ın bütün uyarılarına, nasihat ve öğütlerine, hatta korkutmalarına rağmen ilahı dine karşı mücadelelerine devam eden kafirler Kur'an'ın bir parçasının benzerini bile getirememişler, çeşitli yollardan ona saldırmaya devam etmişlerdir. Kur'an'a ''esatiru'l-evvelin" (öncekilerin masalları) demeye kalkışmışlar, "biz istesek bir benzerini getiririz (el-Enfal, 8/31) demişlerdir. Fakat onların şairleri, hatipleri bile bunu başaramamışlar; onlar da Kur'an'ın eşsiz usluba ve harikulade bir beyana sahip olduğunu, ne o ana kadar duydukları bir şiire ne de bir efsuncu veya sihirbazın sözüne benzemediğini itiraf etmek zorunda kalmışlardır.

Gerçi Kur'an-ı Kerim'de, geçmiş peygamberlere ve milletlere dair bazı hikaye ve kıssalar mevcuttur. Fakat bunlar usture, aslı olmayan yanlış ve batıl şeyler değil, hakikat olan yaşanmış veya gerçek hayattan alınmış ibret sahnelerinden ibarettir. Bu tür ibret dolu hadiselerin Kur'an'da yeralması, müslümanların o milletlerin başma gelenlerden ibret alıp tarihi bir daha tekerrür ettirmemeleri ve aynı hatalara düşmemek için üzerinde düşünmeleri içindir. Zaten Kur'an ne kronolojik bir tarih kitabı, ne de mev'ıza kitabıdır. Bundan dolayı "Kur'an'da yer alan kıssaların asıl gayesi ahlakı ve terbiyevi olmasıdır. Bunlar Kur'an'ın kendine has uslubu ile anlatılmışlardır (İsmail Cerrahoğlu, Tefsir Usulü, Ankara 1979, s.172).

Esas itibarıyle "esatir"in, Yunanca, "isturya" kelimesiyle ilişkisi olduğu açıktır. Avrupalılar da buna "histoir" demişlerdir. Biz bugün bu kelimeye karşılık olarak 'tarih' sözcüğünü kullanmaktayız. Bunun için, "esatir" kelimesi Arapça'dır, fakat "usture"nin Arapça olup olmadığı araştırma konusudur diyenler vardır. Dolayısıyle bu dillerdeki sözkonusu kelimelerin, aynı değilse bile, ortak bir köke sahip oldukları söylenmiştir. Araplarda esasen ''mesturatu'l evvelin" demek olan, "esatıru'l evvelin", Türklerin "masal", Yunanlıların "misus", Avrupalıların "mit" dedikleri, eski kahramanlık hikayeleri, tarih öncesi efsaneleri, destanları olarak mülahaza edilmiş ve uydurma, hurafeler manasında kullanılmıştır. Bu yönüyle gerçek tarihden ayrılır. Fakat tarih de belli bir zamana kadar mesturata dayanmak durumundadır. Çünkü ilk tarihi bilgiler, önce dillerde dolaşan sözlü kaynaklara dayanılarak tesbit edilmeye çalışılmaktadır.

Daha sonra bu bilgiler satırlara geçmeye başlamıştır.

Bazı düşünürler bu durumu göz önüne alarak, birçok milletlerin ilk efsane ve destanlarını; insanların düşünce tarzlarını, inançlarını anlamak için delil ve ilmin ilk çıkışı sayarak, tarih, felsefe ve dinlerin bunlardan çıkmış olduğunu kabul ederler. Tarih felsefesinde, dinler tarihinde mitolojiye önemli bir esas nazarıyle bakarlar. Bazıları da buradan hareketle bütün dinlere "esatiru'l-evvelin" veya hurafat nazariyle bakarak, bu konuda mücadele ederler. Bu görüşleri de kalplerinin hurafelerle dolu olmasından ve bu engeller içinde hakkı anlamak kabiliyetini yitirmiş bulunduklarından doğar. İşte Kur'an'ın haber verdiği ve Kur'an'a "esatir" gözüyle bakan kafirler de, bunlardan veya bunların pirlerindendir. Onlar bunu söylemekle şunu kastetmiş oluyorlar: "Kur'an ilahı vahiy veya Allah kelamı değildir; Muhammed bunu eski kitaplardan alıp alıp yazdırıyor. Üstelik bunda hurafelerden başka hiçbir hakikat da yoktur" Bu görüşleri gösteriyor ki, Hak kelam ile esatiri birbirinden ayıramayacak kadar temyiz kabiliyetine sahip değillerdir (Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, İstanbul, 1979, III. 1904 1907, sadeleştirerek ve özetle). Fakat yüce Allah Kur'an'daki birçok aklı delillerle ve icazıyle bu tür görüşte olanları susturmuş ve Kur'an'ın gerçek, ilahı kaynaklı olduğunu açıkça ispatlamıştır.

Talat SAKALLI


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Esatiru'l-Evvelın kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Esatiru'l-Evvelın kelimesi anlamı 15 defa okunmuştur. [241816] Esatiru'l-Evvelın kelime anlamı, Esatiru'l-Evvelın nedir, Esatiru'l-Evvelın ne demek, Esatiru'l-Evvelın sözlük anlamı

Paylaş