Ezan Nedir

Ezan Nedir ? Ezan Ne demek ?

1-)namaz vakitlerini bildirmek, Müslümanları namaza davet etmek (çağırmak) için yüksek bir yerde okunan kelimeler ve cümleler. Ezan lügatta “herkese bildirmek” demektir. Ezanda, İslam inancı ve dinin esasları çok veciz olarak anlatılmıştır. Burada Allahü tealanın birliği ve büyüklüğü, Muhammed aleyhisselamın Allah’ın kulu ve resulü olduğu günde beş defa dünyanın her tarafında bütün insanlığa duyurulur.

Ezan okumak, hicretin birinci senesinde Medine-i münevverede başladı. Bundan önce, namaz vakitlerinde yalnız “Essalatü camia” denirdi. Müslümanların her namaz vaktinde kendiliğinden camide toplanması güçleşince, Peygamber efendimiz Eshabına namaz vakitlerinin nasıl bildirilmesi gerektiğini sordu. Kimisi Hıristiyanlar gibi nakus, yani çan çalalım, bazıları da Yahudiler gibi boru çalınsın dediler. Kimisi de namaz vakti ateş yakıp yukarı kaldıralım teklifinde bulundu. Fakat Resulullah efendimiz bunların hiç birini kabul etmedi. O gece Eshab-ı kiramdan Abdullah bin Zeyd ve hazret-i Ömer rüyada ezanın nasıl okunduğunu görüp, Peygamberimize (sallallahü aleyhi ve selem) bildirdiler. Peygamber efendimiz de; “İnşaallah hak, gerçek bir rüyadır. O kelimeleri Bilal’e öğretin okusun.” buyurdu. Medine’de ilk ezan okuyan Bilal-i Habeşi’dir (radıyallahü anh). Mekke’de ise Habib bin Abdurrahman oldu.

Ezanın kelimeleri yedidir:

Allahü Ekber: Allahü teala büyüktür. O’na bir şey lazım değildir. Kulların ibadetlerine de muhtac olmaktan uzaktır. İbadetlerin, O’na hiç bir faydası yoktur. Dört kere söylenir.

Eşhedü En La İlahe İllallah: Kibriyası, büyüklüğü ile ve kimsenin ibadetine muhtac olmadığı halde, ibadet olunmaya O’ndan başka kimsenin hakkı olmadığına şehadet eder, elbette inanırım. Hiçbir şey O’na benzemez. İki kere söylenir.

Eşhedü Enne Muhammeden Resulullah: Muhammed sallallahü aleyhi ve sellemin O’nun gönderdiği peygamber olduğuna, O’nun istediği ibadetlerin yolunu bildiricisi olduğuna ve Allahü tealaya, ancak O’nun bildirdiği, gösterdiği ibadetlerin yaraşır olduğuna şehadet eder, inanırım. İki kere söylenir.

Hayye Alessalah-Hayye Alelfelah: Müminleri felaha, saadete, kurtuluşa sebeb olan namaza çağıran iki kelimedir. Sabah ezanı okunurken “Esselatü hayrun minennevm” (Namaz uykudan hayırlıdır) diye iki defa söylenir.

Allahü Ekber: O’na layık bir ibadeti kimse yapamaz. Herhangi bir kimsenin ibadetinin O’na layık, yakışır olmasından, çok büyüktür, çok uzaktır. İki kere söylenir.

La İlahe İllallah: İbadete, karşısında alçalmaya müstehak olan, hakkı olan ancak O’dur. O’na layık bir ibadeti kimse yapamamakla beraber, O’ndan başka kimsenin ibadet olunmaya hakkı yoktur. Bir kere söylenir.

İkamet (kamet), farz namaza başlamadan önce okunması sünnet olan, ezana benzeyen sözlerdir. Ezandan farkı fazla olarak “Hayye alelfelah” tan sonra “Kadkamet-is salatü” (Namaz başladı) cümlesidir. Kadınlar, ezan ve ikamet okumazlar. Vakti girmeden önce okunan ezan ve ikamet vakti girince tekrar okunur. Kamet okumak ezan okumaktan efdaldir (üstün ve kıymetlidir).

Ezan, Müslüman ve akıllı biri tarafından yükseğe çıkarak okunur. Deli, fasık, çocuk, Müslüman olmayan, kadın, cünüb olan, sarhoş ezan okuyamaz. Ezan, bildirilen kelimelerle ayakta okunur. Tercümeleri hangi lisanda olursa olsun okunmaz. Okunduğu zaman ibadet değiştirilmiş olur. Ezan, farz namazların vaktinde kılınması veya kazası sırasında okunur. Bayram, cenaze, vitr, teravih namazları için, ezan ve ikamet okunmaz. Ezan ve ikamet kıbleye karşı okunur. Okunurken konuşulmaz ve selama cevap verilmez. Konuşulursa her ikisi tekrar okunur.

Ezan okuyana ”müezzin” denir. Müezzin ezanı yüksek bir yerde herkese duyurmak için yüksek sesle okur. Camilerin sembolü olan, üzerine çıkılıp ezan okunan minarelerin ilkini Eshab-ı kiramdan Mesleme bin Mahled, Mısır’da valiyken hicri elli sekiz senesinde hazret-i Muaviye’nin emriyle yaptırdı. Cuma namazındaki birinci ezan hazret-i Osman zamanında başlamıştır.

Minarede ve Cuma hutbesi okunacağı zaman, birkaç müezzinin bir ezanı birlikte okumalarına “ezan-ı cavk” denir. Bir arada çıkan yanık, hazin insan sesleri uzaktan işitilince, kalplere ve ruhlara tesir eder, insana manevi bir coşkunluk verir. Îmanlarını tazeler. Asırlardan beri yapıldığı için İslam adeti olmuştur.

Ezandan sonra salat ve selam okumak ilk olarak, hicri 781 (M.1351) senesinde Sultan Nasır Selahaddin’in emriyle Mısır’da başladı. Cenaze olduğunu bildirmek için minarelerde salat okunması muteber (kıymetli) kitaplarda yazılı değildir. Çirkin bir bid’attır. Dinde sonradan ortaya çıkarılan bir iştir.

Peygamber efendimizin ezan ile ilgili hadis-i şeriflerinden bazıları şunlardır:

Ezan sesini duyduğunuzda müezzinin dediği gibi siz de söyleyin.

Her kim yeni doğan çocuğun sağ kulağına ezan, sol kulağına da ikamet (kamet) okursa, Ümmü Sibyan denilen havale hastalığından korunmuş olur.

Seslendi ol müezzin, durdu ikamet eyledi,

Kabe’ye döndü yüzün, hem de niyyet eyledi.

Duyunca ehl-i iman, hürmet ile dinledi,

Sonra, namaza durup, Rabbe kulluk eyledi.


2-)EZAN



Müslümanlara, günde beş kez, belli bir yerde namaz kılmaları ve namaz için toplanma vaktinin geldiğini ilan etmek, namaz için yapılan çağrı. Arapça bir kelime olan ezan; bildirmek, ilan etmek demektir.

Yüksek bir yere çıkıp gür sesiyle tüm insanlara yeryüzünde tek egemen gücün Allah, tek önderin Hz. Muhammed olduğunu Allah adına korkusuzca haykıran; Allah'ı ilah ve rabb; Hz. Muhammed'i de kendilerine önder kabul eden müslümanlara da inandıkları Allah'ın önünde topluca ibadet etsinler, bir ve beraber olduklarını, yeryüzündeki zulmün yerine Allah'ın adaletini yerleştirmek için her an hazır olduklarını düşmanlarına gösterip onlara korku, müslümanlara güven versinler diye camiye çağıran kişiye de müezzin denir.

Ezan, bir yerin müslümanların mı yoksa zorbaların mı kontrolünde olduğunu belirten bir işaret, bir semboldür. Korkusuzca ve doğru bir şekilde okunan ezan o yerin İslam beldesi olduğunu gösterir. İslam fıkhında, bir yörenin Daru'l-harp* veya Daru'l İslam * olduğu tespitinde orada ezanın okunup okunmadığı dikkate alınan ölçülerden biridir.

Müslümanlara namaz Mekke döneminin dokuzuncu yılında farz kılındığı halde onlar namazlarını ezan okumadan kılıyorlardı. Çünkü Mekke'de zayıftılar; orada güçlü olan, toplumda hatta Allah'ın evi Kabe'de egemen olan müşrik düzendi. Bu yüzden müslümanlar kendi yönetimlerinde olmayan ve güçsüz oldukları bir yerde açıkça ezan okumakla yükümlü tutulmamışlardı.

Medine'ye hicretin birinci yılında birbirlerini "es-salah es-salah (namaza namaza)" veya "es-salatü camlatün (namaz toplayıcıdır, namaz için toplanın)" şeklinde namaza davet ederlerdi. Ancak bu şekildeki bir çağrı yeterli olmuyor, uzakta oturanlar bu sesi duymadıkları için namaza yetişemiyorlar ve bu yüzden de İslam cemaatinin biraraya gelmesinde zorluklar oluyordu. Peygamber efendimiz (s.a.s.) sahabelerini toplayarak namaza çağırmak için nasıl bir yöntem kullanmak gerektiğini kendileriyle istişare etti. Sahabiler birçok teklif getirdiler:

- Çan çalalım ya Resulullah.

- O hıristiyanların adetidir, olmaz.

- Boru çalalım.

- O yahudilerin adetidir, olmaz.

- O zaman ateş yakalım ya Resulullah.

- O da mecusilerin adetidir, bu da olmaz.

Bayrak dikme teklifi de uygun görülmeyince müslümanlar ortak bir karara varamadı ve toplantı sona erdi. Abdullah b. Zeyd de diğer sahabiler gibi üzüntüyle evine döndü ve yattı. Abdullah şöyle anlatır:

"Ben de üzüntülü olarak yatmıştım. Uyku ile uyanıklık arasında iken üzerinde yeşil elbisesi olan biri yanıma geldi, bir duvarın üzerinde durdu. Elinde bir çan vardı. Aramızda şu konuşma geçti:

- Onu bana satar mısın?

- Onu ne yapacaksın?

- Namaz için çalarız.

- Ben sana bu konuyla ilgili daha hayırlı bir şey versem olmaz mı?

- Olur, dedim. Hemen kıbleye karşı durdu ve okumaya başladı:

"Allahu Ekber, Allahu Ekber

Allahu Ekber, Allahu Ekber

Eşhedü en Lailahe illallah,

Eşhedü en Lailahe illallah

Eşhedü enne Muhammeden

Resulullah Eşhedü enne Muhammeden

Rasulullah Hayyaala's-salah, Hayyaala's-salah Hayyaala'l-felah, Hayyaala'l-felah Allahu Ekber, Allahu Ekber

La ilahe illallah "

Sabahleyin Abdullah b. Zeyd gece gördüğü rüyayı Resulullah'a anlattı. Aynı gece onunla birlikte birçok sahabe de benzer rüyalar gördüklerini anlattılar. Öğretilen ezanda değişiklik yoktu. Hz. Ömer de aynı rüyayı görenler arasındaydı. Hz. Peygamber (s.a.s.) her birini dinledikten sonra Zeyd'e dönerek, "Gördüğünü Bilal'e anlat (öğret) ezanı Bilal okusun; onun sesi seninkinden gürdür" buyurdu. Namaz vakti gelince Bilal Medine'nin en yüksek yerine çıkarak gür sesiyle İslam'ın ilk ezanını okudu.

Namaz vakitlerini bildirmek için okunan ezanın ne şekilde olduğu Kur'an-ı Kerim'de bildirilmemiş, ancak Hz. Peygamber (s.a.s.)'e vahiyle bildirilmiş ve onun kelimeleri bizzat Cebrail (a.s.) tarafından öğretilmiştir. Şu ayet-i kerimeler ezanın Allah'tan geldiğini gösterir:

"Siz namaza çağırdığınız zaman onlar o çağrıyı eğlence ve alay konusu yapıyorlardı" (el-Maide, 5/58).

"Ey müminler, cuma günü namaz için çağrıldığınız zaman hemen Allah'ın zikrine koşun " (el-Cum'a, 62/9). Bu ayet-i kerimelerde geçen "çağrıldığınız zaman" ifadesindeki "nida" kelimesi ezanı kasdetmektedir.

Okunan ezanın Allah'ın istediği gerçek ezan olabilmesi isin dikkat edilmesi gereken hususlar vardır:

1) Ezan mutlaka Arapça okunmalıdır. Allah'ın gönderdiği Cebrail (a.s.)'ın öğrettiği kelimelerin dışına Sıkılamaz. Örneğin "Allahu Ekber" cümlesini aynı anlama geliyor diyerek "Tanrı uludur" şeklinde Türkçeleştirerek ezan okunamaz. Hangi ırk ve dilden olursa olsun ortak ibadet dilleri sayesin de kardeşçe kucaklaşan müslümanların birliğini yok etmek isteyen İslam düşmanları "kendi dilinle ibadet etmek daha iyidir" diyerek ezanı Arapça'nın dışında bir dille okutmak isterler. Ama Allah, müslümanları tek vücud gibi görmek istemektedir. Ortak ibadet diliyle Tevhid sağlanmaktadır.

2) Ezan; müslümanların sevip saydığı. güvenilir, İslam ahlakıyla ahlaklanmış, kısaca gerçek anlamda bir "müslüman" tarafından okunmalıdır. Allah adına insanları Allah'ın mescidine çağıran kişinin davetine cevap verecek olanlar güvendikleri bir müslümanın sesini duyduklarında daha bir şevkle toplanırlar. Allah'ın sevmediği bir günahkar Allah adına insanları Allah'a çağırmaya yetkili olamaz. Yine bu kişi güvenilirliği yanında, o topluluğun içinde önder olabilecek, sözünün dinlendiği biri olmalıdır. Ancak bu, bu şartlan taşımayanların ezan okuyamayacağı anlamına gelmez. Mümeyyiz olmayan bir çocuğun okuduğu ezan geçerlidir.

3) Ezan okuyan kişinin güzel ve gür sesli olması ve ezanın yüksek bir yerde okunması gerekir. "Yüksek bir yer'in anlamı günümüzde teknolojinin getirdiği ses yükseltici aletlerle değişime uğradı. Ezan daha iyi duyulsun diye gerekli görülen "yüksek yer" müslümanlar arasında o derece önem kazanmış ki İslam şehirlerinde minarelerden daha yüksek yapılan görmek mümkün değildir.

Ancak günümüzde amphlikatör gibi ses yükseltici aletler kullanarak yüksek yere çıkılmadan ezan okunabilir mi, bu aletler kullanılabilir mi? sorusu müslümanların bir kesimini meşgul etmektedir. İnsan sesi iptal ettiği gerekçesiyle bu aletlerden ezan okumanın helal olmadığını savunan insanlar varlığını korumaktadır. İslam'ın geldiği ve mezhep imamlarının yasadığı dönemlerde böyle bir sorun olmadığı için bu konuyla ilgili bir ictihad yoktur. Ancak Hz. Peygamber (s.a.s.)'in Veda Haccı'nda verdiği hutbe bu konuya en güzel örnek teşkil etmektedir. Veda Hutbesi'nde yüzyirmibin kişiye hitap eden Hz. Peygamber belli mesafelere gür sesli görevliler yerleştirerek kendi söylediklerini aynen tekrarlamalarını istemiş ve böylelikle kendi sesinin ulaşmadığı insanlara görevlilerin sesiyle ulaşmıştır. Hz. Peygamber'in bu uygulamasından yola çıkarak Edille-i Şer'iyyenin Kıyas yolunu kullanarak hoparlörün meşru olduğu gibi sesi uzaklara taşıdığı için son derece faydalı olduğu gayet açık bir husustur. Allah'ın kendilerine öğrettiği ilimden yararlanan müslümanlar hoparlörden yararlanabileceği gibi isteyen de yüksek yere çıkmaya devam edebilir.

4) Farz namazlardan önce okunan ikamet hızlı okunduğu halde ezan ağır ağır okunur.

5) Ezan okurken kelimeleri yanlış okumak ve aşırı şekilde teğanni yapmak caiz değildir.

6) Ezan okurken müezzinin konuşması, hatta kendisine verilen selam'ı dahi alması caiz değildir.

Ezan okuyanın dikkat edeceği hususların yanında dinleyenin de uyması gereken hususlar vardır:

I) Ezan okunurken konuşulmaz. Hatta Kur'an-ı Kerim okuyan bir kişi ezan başladığında okumayı bırakıp ezanı dinler.

2) Ezan'ı dinleyen müslüman, müezzinin okuduğu ezanı tekrar eder ve böylece o da ezan okunmuş olur. "Hayya ala'ssalah" ve "Hayya alalfelah" cümlelerinde "la havle vela kuvvete illa billah (Allah'tan başka hiçbir güç ve kuvvet kaynağı yoktur)" der. Sabah ezan'ında müezzinin "essalatü hayrün mine'n-nevm" cümlesine "sadakte ve berirte (doğru söylüyorsun)" diye karşılık vermesi sünnettir.

3) Ezanı işiten kişi cünüp de olsa yukarıdaki yükümlülükleri yerine getirir. Ancak hayızlı ve nifaslı olan kadınlar bunun dışındadır.

4) Ezanın bitiminde dinleyen kişi ezan duasını okur.

"Allahumma Rabbe hezihi'd-da' vati't-tamme ve's-salati'l-kaime ati seyyidina Muhammeden el-vesilete ve'l-fazilete ve'd-dereceti'r-rafiati'l aliye ve'b-ashu makamen mahmuden ellezi vaadtehu inneke la tuhlifu'lmi'ad. "

"Ey bu üstün çağrının ve hazır namazın Rabbi olan Allahım! Muhammed 'e vesileyi, fazileti ve yüksek dereceyi ihsan et. Onu kendisine vadetmiş olduğun övülmüş makama eriştir. Zira sen vaadinden dönmezsin "

Bunların dışında ezan hakkında şu hususları belirtelim:

Cuma namazında bir dış bir de iç ezan okunur diğer namazlarda her vakit için bir defa ezan okunur.

Ezan ile kametin arasını biraz uzatmak gerekir ki namaza geç kalanlar cemaate yetişebilsin.

Caminin dışında bir yerde de ezan okunabilir, ikamet getirilerek cemaatle namaz kılınabilir.

Kaza namazları için de ezan okunabilir, ikamet getirilebilir. Bayram, Vitir, teravih ve cenaze namazları için ezan okunmaz.

Ezan Vacib derecesinde sünneti müekkeddir.

Fedakar KIZMAZ


3-)

Müslümanlara, günde beş kez, belli bir yerde namaz kılmaları ve namaz için toplanma vaktinin geldiğini ilan etmek, namaz için yapılan çağrı. Arapça bir kelime olan ezan; bildirmek, ilan etmek demektir.

Yüksek bir yere çıkıp gür sesiyle tüm insanlara yeryüzünde tek egemen gücün Allah, tek önderin Hz. Muhammed olduğunu Allah adına korkusuzca haykıran; Allah'ı ilah ve rabb; Hz. Muhammed'i de kendilerine önder kabul eden müslümanlara da inandıkları Allah'ın önünde topluca ibadet etsinler, bir ve beraber olduklarını, yeryüzündeki zulmün yerine Allah'ın adaletini yerleştirmek için her an hazır olduklarını düşmanlarına gösterip onlara korku, müslümanlara güven versinler diye camiye çağıran kişiye de müezzin denir.

Ezan, bir yerin müslümanların mı yoksa zorbaların mı kontrolünde olduğunu belirten bir işaret, bir semboldür. Korkusuzca ve doğru bir şekilde okunan ezan o yerin İslam beldesi olduğunu gösterir. İslam fıkhında, bir yörenin Daru'l-harp* veya Daru'l İslam * olduğu tespitinde orada ezanın okunup okunmadığı dikkate alınan ölçülerden biridir.

Müslümanlara namaz Mekke döneminin dokuzuncu yılında farz kılındığı halde onlar namazlarını ezan okumadan kılıyorlardı. Çünkü Mekke'de zayıftılar; orada güçlü olan, toplumda hatta Allah'ın evi Kabe'de egemen olan müşrik düzendi. Bu yüzden müslümanlar kendi yönetimlerinde olmayan ve güçsüz oldukları bir yerde açıkça ezan okumakla yükümlü tutulmamışlardı.

Medine'ye hicretin birinci yılında birbirlerini "es-salah es-salah (namaza namaza)" veya "es-salatü camlatün (namaz toplayıcıdır, namaz için toplanın)" şeklinde namaza davet ederlerdi. Ancak bu şekildeki bir çağrı yeterli olmuyor, uzakta oturanlar bu sesi duymadıkları için namaza yetişemiyorlar ve bu yüzden de İslam cemaatinin biraraya gelmesinde zorluklar oluyordu. Peygamber efendimiz (s.a.s.) sahabelerini toplayarak namaza çağırmak için nasıl bir yöntem kullanmak gerektiğini kendileriyle istişare etti. Sahabiler birçok teklif getirdiler:

- Çan çalalım ya Resulullah.

- O hıristiyanların adetidir, olmaz.

- Boru çalalım.

- O yahudilerin adetidir, olmaz.

- O zaman ateş yakalım ya Resulullah.

- O da mecusilerin adetidir, bu da olmaz.

Bayrak dikme teklifi de uygun görülmeyince müslümanlar ortak bir karara varamadı ve toplantı sona erdi. Abdullah b. Zeyd de diğer sahabiler gibi üzüntüyle evine döndü ve yattı. Abdullah şöyle anlatır:

"Ben de üzüntülü olarak yatmıştım. Uyku ile uyanıklık arasında iken üzerinde yeşil elbisesi olan biri yanıma geldi, bir duvarın üzerinde durdu. Elinde bir çan vardı. Aramızda şu konuşma geçti:

- Onu bana satar mısın?

- Onu ne yapacaksın?

- Namaz için çalarız.

- Ben sana bu konuyla ilgili daha hayırlı bir şey versem olmaz mı?

- Olur, dedim. Hemen kıbleye karşı durdu ve okumaya başladı:

"Allahu Ekber, Allahu Ekber

Allahu Ekber, Allahu Ekber

Eşhedü en Lailahe illallah,

Eşhedü en Lailahe illallah

Eşhedü enne Muhammeden

Resulullah Eşhedü enne Muhammeden

Rasulullah Hayyaala's-salah, Hayyaala's-salah Hayyaala'l-felah, Hayyaala'l-felah Allahu Ekber, Allahu Ekber

La ilahe illallah "

Sabahleyin Abdullah b. Zeyd gece gördüğü rüyayı Resulullah'a anlattı. Aynı gece onunla birlikte birçok sahabe de benzer rüyalar gördüklerini anlattılar. Öğretilen ezanda değişiklik yoktu. Hz. Ömer de aynı rüyayı görenler arasındaydı. Hz. Peygamber (s.a.s.) her birini dinledikten sonra Zeyd'e dönerek, "Gördüğünü Bilal'e anlat (öğret) ezanı Bilal okusun; onun sesi seninkinden gürdür" buyurdu. Namaz vakti gelince Bilal Medine'nin en yüksek yerine çıkarak gür sesiyle İslam'ın ilk ezanını okudu.

Namaz vakitlerini bildirmek için okunan ezanın ne şekilde olduğu Kur'an-ı Kerim'de bildirilmemiş, ancak Hz. Peygamber (s.a.s.)'e vahiyle bildirilmiş ve onun kelimeleri bizzat Cebrail (a.s.) tarafından öğretilmiştir. Şu ayet-i kerimeler ezanın Allah'tan geldiğini gösterir:

"Siz namaza çağırdığınız zaman onlar o çağrıyı eğlence ve alay konusu yapıyorlardı" (el-Maide, 5/58).

"Ey müminler, cuma günü namaz için çağrıldığınız zaman hemen Allah'ın zikrine koşun " (el-Cum'a, 62/9). Bu ayet-i kerimelerde geçen "çağrıldığınız zaman" ifadesindeki "nida" kelimesi ezanı kasdetmektedir.

Okunan ezanın Allah'ın istediği gerçek ezan olabilmesi isin dikkat edilmesi gereken hususlar vardır:

1) Ezan mutlaka Arapça okunmalıdır. Allah'ın gönderdiği Cebrail (a.s.)'ın öğrettiği kelimelerin dışına Sıkılamaz. Örneğin "Allahu Ekber" cümlesini aynı anlama geliyor diyerek "Tanrı uludur" şeklinde Türkçeleştirerek ezan okunamaz. Hangi ırk ve dilden olursa olsun ortak ibadet dilleri sayesin de kardeşçe kucaklaşan müslümanların birliğini yok etmek isteyen İslam düşmanları "kendi dilinle ibadet etmek daha iyidir" diyerek ezanı Arapça'nın dışında bir dille okutmak isterler. Ama Allah, müslümanları tek vücud gibi görmek istemektedir. Ortak ibadet diliyle Tevhid sağlanmaktadır.

2) Ezan; müslümanların sevip saydığı. güvenilir, İslam ahlakıyla ahlaklanmış, kısaca gerçek anlamda bir "müslüman" tarafından okunmalıdır. Allah adına insanları Allah'ın mescidine çağıran kişinin davetine cevap verecek olanlar güvendikleri bir müslümanın sesini duyduklarında daha bir şevkle toplanırlar. Allah'ın sevmediği bir günahkar Allah adına insanları Allah'a çağırmaya yetkili olamaz. Yine bu kişi güvenilirliği yanında, o topluluğun içinde önder olabilecek, sözünün dinlendiği biri olmalıdır. Ancak bu, bu şartlan taşımayanların ezan okuyamayacağı anlamına gelmez. Mümeyyiz olmayan bir çocuğun okuduğu ezan geçerlidir.

3) Ezan okuyan kişinin güzel ve gür sesli olması ve ezanın yüksek bir yerde okunması gerekir. "Yüksek bir yer'in anlamı günümüzde teknolojinin getirdiği ses yükseltici aletlerle değişime uğradı. Ezan daha iyi duyulsun diye gerekli görülen "yüksek yer" müslümanlar arasında o derece önem kazanmış ki İslam şehirlerinde minarelerden daha yüksek yapılan görmek mümkün değildir.

Ancak günümüzde amphlikatör gibi ses yükseltici aletler kullanarak yüksek yere çıkılmadan ezan okunabilir mi, bu aletler kullanılabilir mi? sorusu müslümanların bir kesimini meşgul etmektedir. İnsan sesi iptal ettiği gerekçesiyle bu aletlerden ezan okumanın helal olmadığını savunan insanlar varlığını korumaktadır. İslam'ın geldiği ve mezhep imamlarının yasadığı dönemlerde böyle bir sorun olmadığı için bu konuyla ilgili bir ictihad yoktur. Ancak Hz. Peygamber (s.a.s.)'in Veda Haccı'nda verdiği hutbe bu konuya en güzel örnek teşkil etmektedir. Veda Hutbesi'nde yüzyirmibin kişiye hitap eden Hz. Peygamber belli mesafelere gür sesli görevliler yerleştirerek kendi söylediklerini aynen tekrarlamalarını istemiş ve böylelikle kendi sesinin ulaşmadığı insanlara görevlilerin sesiyle ulaşmıştır. Hz. Peygamber'in bu uygulamasından yola çıkarak Edille-i Şer'iyyenin Kıyas yolunu kullanarak hoparlörün meşru olduğu gibi sesi uzaklara taşıdığı için son derece faydalı olduğu gayet açık bir husustur. Allah'ın kendilerine öğrettiği ilimden yararlanan müslümanlar hoparlörden yararlanabileceği gibi isteyen de yüksek yere çıkmaya devam edebilir.

4) Farz namazlardan önce okunan ikamet hızlı okunduğu halde ezan ağır ağır okunur.

5) Ezan okurken kelimeleri yanlış okumak ve aşırı şekilde teğanni yapmak caiz değildir.

6) Ezan okurken müezzinin konuşması, hatta kendisine verilen selam'ı dahi alması caiz değildir.


4-)Her kim yeni doğan çocuğun sağ kulağına ezan, sol kulağına da ikamet okursa, ümmü sıbyan denilen havale hastalığından korunmuş olur. (Hadis-i şerif-İhya)

Ezan okumak, hicretin birinci senesinde Medine'de başladı. Eshab-ı kiramdan (Peygamber efendimizin mübarek arkadaşlarından) Abdullah bin Zeyd bin Sa'lebe ve hazret-i Ömer rüyada ezan okunmasını görüp Peygamber efendimize bildirdiler. Peygamberimiz; "İnşaallah hak, gerçek bir rüyadır. O kelimeleri Bilal'e öğretin okusun" buyurdu. (Serahsi, İbn-i Âbidin)

Ezan sesini duyduğunuzda müezzinin (ezan okuyan kimsenin) dediği gibi siz de söyleyin. (Hadis-i şerif-Buhari)

Ezanın tercemesini okumak, ezan olmaz. Manası anlaşılsa da başka dillerle okunmaz. (İbn-i Âbidin)

Ezan, cami, fıkıh kitapları gibi İslamiyet'in kıymet verdiği şeyleri aşağılamak küfürdür. (M. Hadimi)


5-)Müslümanlıkta namaz vaktini bildirmek için müezzinin yüksek sesle yaptığı çağrı
Örnek:Emirgan Camiinden yankılanan sabah ezanını duydular. A. İlhan


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 


Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
Moslem call to prayer.
İngilizcesi İngilizce
Call to prayer.
İngilizcesi İngilizce
The azan.

  • İran parlamentosundan yeni Ezan kararı İran’da parlamentonun aldığı karara göre, artık Ezan okunurken uçak kalkamayacak.
  • Mehr ajansının bildirdiğine göre, uçaklar Ezan okunurken, özellikle de sabah namazında uçamayacak.

Sizde içinde Ezan kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Ezan kelimesi anlamı 728 defa okunmuştur. [237290] Ezan kelime anlamı, Ezan nedir, Ezan ne demek, Ezan sözlük anlamı

Paylaş