1-)Üstüne basarak veya bir şey arasina sikiştirarak yassiltmak, biçimini degiştirmek // Agir bir şey, başka bir şeyin
üzerinden geçmek, çiğnemek // Sıvı içinde bastırıp karıştırarak eritmek // Üzmek, sıkıntıya sokmak // Baskı altında
tutmak // Dayanikliligini aşacak derecede çaliştirarak yormak // Yenmek, sindirmek // Harcamak
2-)Üstüne basarak veya bir şey arasına sıkıştırarak yassılaştırmak, biçimini değiştirmek Örnek:Ben kendi hesabıma aruzu bir bal mumu gibi ezer, oynar, istediğim şekle sokardım. E. B. Koryürek
3-)Ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek, çiğnemek Örnek:Rüzgarın içinde birbirini ezercesine kaçıştılar. S. F. Abasıyanık
4-)Sıvı içinde bastırıp karıştırarak eritmek.
5-)Üzmek, sıkıntıya sokmak Örnek:Seven kalbi ezmek, sevmeyen kalbi durdurmaktan daha affedilmez bir cinayettir. A. Gündüz
6-)Baskı altında tutmak Örnek:Mahzun yüzünü ağlaya ağlaya öpmek arzusu içimi bir açlık gibi ezdi. R. H. Karay
7-)Dayanıklılığını aşacak derecede çalıştırarak yormak.
8-)Yenmek, sindirmek.
9-)Harcamak Örnek:Paraları bir haftada ezerim. S. F. Abasıyanık
fıkıh, tefsir, astronomi ve matematik âlimi. İsmi, Mahmûd bin Mes’ûd bin Muslih el-Fârisî eş-Şîrâzî olup, lakabı Kutbüddîn’dir. 1236 (H.634) senesi Safer ayında Şîrâz’da doğdu. Hâfızası çok kuvvetli olan Kutbüddîn Şîrâzî, önce fen âlimi ve tabib olan babasından ilim öğrendi. Amcasından ve daha sonra da Zeki el-Berkeşâî Şems-ül-Ketbî’den tıp bilgile