Fetanet Nedir

Fetanet Nedir ? Fetanet Ne demek ?

1-)FETÂNET



Peygamberlerin zaruri sıfatlarından biri. "Fetane" kelimesinin masdarı olup, kelime manası, akıllılık, zekilik, uyanıklık demektir. Ahmaklık, akılsızlık veya az anlayışlılığın tam zıddıdır.

Bilindiği gibi Yüce Allah Hz. Âdem'den, Hz. Muhammed (s.a.s.)'e kadar, muhtelif zamanlarda, bir çok peygamber göndermiştir. Bu peygamberler kendi topluluklarını Allah'ın yoluna ve tevhid inancına davet etmişlerdir. Onlara hakikatı ve hidayet yolunu anlatmışlardır (İbrahim, 14/4). "Beyan" ve tebliğ" gibi önemli bir risalet görevini yerine getirme durumunda olan bu peygamberler de, haliyle, mutlaka çok zeki, akıllı, muhakeme kabiliyeti en üstün, düşünme yeteneği en yüksek kişilerden seçilmektedir. Çünkü yüce Allah lütuf ve ihsanının bir nişanesi ve kullarına olan sonsuz rahmet ve merhametinin bir eseri olarak, doğru yolu bırakıp sapıtan, dünyevi bir takım tağutların peşinde koşarak onlara sarılan, maddi, aynı zamanda faydası veya zararı bile olmayan elleri ile yaptıkları putları tanrı tanıyan topluluklara peygamberler göndermiştir. Haliyle o kadar azgın ve sapık düşünceler içinde kalmış bir toplumla mücadele, siyası, kültürel üstünlüğü, hatta bundan da Medehayı gerektirir. Zira o topluluğun belki asırlar boyu sürdürüp geldikleri atadan görme davranışları ve geleneksel inançlarını onların kafasından silip, yerine doğruyu, hakikati ve hepsinden ileri tevhid inancını yerleştirmek siyaset bilgisini, sosyolojik ve kültürel dehayı, kısacası bilgi ve üstün bir zekayı gerekli kılar. Bundan dolayı peygamberlerde bütün bu vasıflar bulunmuştur veya yüce Allah böyle kimseleri kulları arasından peygamber olarak seçmiş ve onları vahiyle desteklemiştir. İçinde bulunduğu toplumun düşünce ve akıl seviyelerine göre onları ikna etmek, yanlış inançlarını düzeltmek, münazaraya girenleri tutarlı ve mantıklı cevaplarla susturmak, Peygamberler gibi fetanet sahibi, akıllı, zeki kimselerin yapabileceği bir iştir.

Peygamberlerin akıllarında en küçük bir kusura sebeb olacak bir rahatsızlıkları olmuş olsaydı, bu kadar ağır ve zor bir görevi başarabilmeleri mümkün olmazdı. Onun içindir ki hiç bir peygamberde ahmaklık, akıl noksanlığı bulunması veya herhangi bir hastalığın akıllarına zarar vermesi mümkün olmamıştır (Taftazani, Şerhu'l-Makasıd, II, 1 98, Beyazı, İşaretü'l-Meram, s.329).

Gerçi bazı kavimler kendilerine gönderilen peygamberlerini, kendi düşünce sistemlerine tamamen zıt, hayat tarzlarını kökünden sarsan ilahı davetleri karşısında akılsızlık veya çılgınlıkla itham etmişlerdir. Fakat bu ithamlar sadece bir iddiadan ibaret kalacağı açıktır. Kendilerinin daracık akıl dünyaları, ilk defa duydukları gerçekleri kabul edemediği ve kendi inançlarından başka hakikatin olamayacağını düşündükleri için bu ithamlarla hamakatlarını gizlemeye çalışmışlardır. Fakat peygamberler onların da kabul edeceği tarzda deliller ve açıklamalar getirerek, kendilerinin böyle bir ithamın muhatabı olmadıklarını anlatmışlardır (el-A 'raf, 7/66-67), Âd kavmi, Hud (a.s.)'ı böyle bir ithamla suçlamışlarsa da Hz. Hud peygamber, onlara cevap vermiş ve kendisinin böyle birisi olmadığını onlara açıklamıştır (Sebe, 34/46).

Bazı topluluklar da kendi peygamberlerini delilik veya sihirbazlıkla suçlamışlardır. Fakat peygamber hakkındaki bu düşüncelerinin de onların azgınlığı huy ve sanat edinmelerinden ileri geldiğini, yine Allah Teala ayet-i kerimesinde beyan etmektedir (ez-Zariyat, 31/52). Yani onların bu iddiaları sadece inatlarının ve kötü huylarının bir eseridir. Ayet gerçekte onların da, kendilerine gönderilen peygamberlerin akıllı ve zeki kimseler olduğunu bilmekte olduklarını haber vermektedir.

Nitekim Hz. Peygamber de, Mekkeli müşriklerin aynı iftiralarına maruz kalmıştır. Onlar Hz. Peygamber'e de deli demişlerdi. Bunun üzerine Cenab-ı Hak, Hz. Peygamber'e hitaben "Sen, Rabbinin nimetiyle (şımarıp dengeyi kaybeden) çılgın değilsin" (el-Kalem, 68/2) şeklinde indirdiği ayetiyle, onların bu iddialarını adeta ilahı bir belge ile reddetmiştir.

Ayrıca hiç bir peygamberden aklilik veya zekiliğin, kısacası fetanetin zıddına bir davranışın zuhur etmemesi, vakıa olarak peygamberlerdeki bu sıfatın mevcudiyetini ispat eder. Üstelik her peygamberin, kendilerine inanmayanların bir çoklarınca da akıllı kimse olarak kabul ve tasdik edilmeleri bu hakikatin açık delillerindendir. Mesela Hz. Muhammed (s.a.s.)'in daha peygamberlikten önce, Ka'be'nin inşası sırasında, Hacer-i Esved'i yerine koyma şerefine nail olmak arzusundan doğan Kureyş kabileleri arasındaki ihtilafda hakem tayin edilmesi neticesinde gösterdiği üstün maharetin, çıkmak üzere olan bir savaşı önlediği pek meşhurdur. Hakem olan Hz. Peygammer, Hacer-i Esved'i kendi abasına koymuş ve dört kabile reisinin, dört ucundan tutmalarını söylemiştir. Bu şekilde kaldırılan taş, konulacağı yere kadar yükseltilince, kendi elleriyle Hz. Peygamber taşı yerine koymuş ve bu usule oradakilerin hepsi çok sevinmişlerdir (İbn Hişam, es-Siretü'n-Nebeviyye, Kahire 1955, I, 196 vd.).

Talat SAKALLI


2-)Peygamberler (aleyhimüsselam) hakkında bilinmesi vacib olan sıfatlar beştir. Sıdk (doğruluk), Emanet (güvenilirlik), Tebliğ (Allahü tealadan aldıkları emir ve yasakları insanlara bildirmek), İsmet (günahsızlık) ve Fetanet. (Kutbüddin-i İzniki)

Peygamberler güzel ahlak sahibidirler. Malayaniden (faidesiz iş ve sözden), insan tabiatının nefret ettiği şeylerden uzaktırlar. İnsanlar arasında asil olmayan soydan peygamber gelmemiştir. Çünkü peygamberlerin soy zinciri, asil ve temiz kimselerdir. Kaba, görgüsüz, aşağı tabiatlı, ahmak, geri zekalı kimselerden peygamber gelmemiştir. Peygamberler çok akıllı ve zeki olup, fetanet sahibidirler. (Kadızade Ahmed bin Muhammed)


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Fetanet kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Fetanet kelimesi anlamı 485 defa okunmuştur. [241867] Fetanet kelime anlamı, Fetanet nedir, Fetanet ne demek, Fetanet sözlük anlamı

Paylaş