Fıl Suresı Nedir
Fıl Suresı Nedir ? Fıl Suresı Ne demek ?
1-)FİL SÛRESİ
Kur'an-ı Kerim'in yüzbeşinci suresi. Mekke'de nazil olmuştur; beş ayettir. fasılası Lam harfidir. Adını birinci ayetinde geçen "fil" kelimesinden alır. Fil, Asya ve Afrika'da yaşayan, iri yapılı, güçlü hortumlu, büyük kulakları ve boynuzları (fildişi) olan bir kara hayvanıdır. Sure, önceki bir dönemde Allah'ın müminlere yardımını ve büyüklenenlere karşı gösterdiği gazabını anlatmaktadır.
Surenin nüzul sebebi şudur: Habeşistan'ın Yemen valisi Ebrehe, San'a'da büyük bir tapınak yaptırdı. Gayesi, Kabe hacılarını buraya çekmekti. Fakat Kinane kabilesinden bir veya birkaç kişi geceleyin bu tapınağa girerek burayı pisledi. Buna son derece kızan Ebrehe büyük bir ordu hazırladı. Bu muazzam ordunun karşısında kimse dayanamazdı. Geçtiği yerlerde her önüne çıkanı yendi. Ordusu, büyük fillerle desteklenmekteydi ve bu fillerin "Mamut" denilen en iri olanı, karşısındakini ezip geçiyordu. Ebrehe'nin ordusuna Ashabu'l-Fil (fil sahipleri) denmiştir. Bu ordu zayıf olan Kureyş'i de korkuttuktan sonra, tam Kabe'ye saldıracağı sırada Allah ebabil kuşlarını üzerlerine gönderdi. Kuşlar ağızlarında ve ayaklarında taşıdıkları taşları askerlerin üzerine atarak bu muhteşem orduyu helak ettiler. Olay Hz. Peygamber (s.a.s.)'in doğduğu yılda meydana gelmişti. Aynı zamanda bu olay onun peygamberliğine delalet eden mucizelerden sayılmıştır.
Surenin manası şudur: "Görmedin mi nasıl etti Rabbin ashabı file, Kılmadı mı tedbirlerini müstağrak tadlile? Saldı da üzerlerine sürü sürü kuşlar. Atıyorlardı onlara siccilden taşlar. Derken bir yenik hasıl gibi oluverdi." Onlar (Muhammed Hamdi Yazır meali). Yani "Görmedin mi Rabbin Fil sahiplerine ne yaptı? Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı? Üzerlerine sürü sürü kuşlar gönderdi. Onlara çamurdan sertleşmiş taşlar atıyorlardı. Nihayet onları kurt tarafından yenilmiş ekin yaprağı gibi yaptı" demektir.
Burada "görmedin mi?" lafzı hem Fil olayını bilenlere, hem Resulullah'a, o zamanda yaşayan herkese ve de bütün insanlara yöneliktir.
Fil suresi önemli ve ibret verici özellikler içermektedir.
Allahu Teala, Kabe'yi mübarek kılmıştır. Ona herhangi bir şekilde saldırıda bulunan, surede zikredildiği gibi korkunç bir azaba uğrar. Allah, buyruklarına uyanları kurtarır, onlara yardım ederken; karşı gelenleri azabıyla kuşatır. Allah zalimlere karşı zayıflara, ezilenlere, hakka inanıp da zalimlere karşl çıkamayanlara daima yardımcıdır ve en güçlüler bile O'nun intikamı karşısında yok olur giderler.
Ebrehe Kabe hakkında, "Allah onu elimden kurtaramayacaklar" deyip büyüklendi. O dönemde Mekke'nin başkanı sayılan Abdülmuttalib de, "Bu Beytullah'ın bir sahibi var, O onu koruyacaktır" dedi. Rivayetlerde ayrıca Ebrehe'nin, "Bu Beytullah'ın emin bir ev olduğunu duydum; onun eminliğini yok etmeye geldim" dediği de kaydedilir. Abdülmuttalib'in de, "Bu, Allah'ın evidir. Bugüne kadar hiç kimse ona saldıramadı" demesine karşılık Ebrehe, "Ben onu yıkmadan geri dönmeyeceğim" diyerek Mamut'u Kabe'ye doğru yöneltti. Ancak hayvan olduğu yere çökmüştü. Kureyşlilerin niçin savaşmadıkları hem bu fillerden, hem de sayılarının azlığından anlaşılmaktadır. Kureyşliler ancak onbin kişi kadarken Ebrehe ordusu altmışbin kişiydi. Kureyşliler katliamdan kurtulmak için dağlara çekilince Kabe ortada kaldı. İşte bu sırada Allah intikamını aldı; sürülerle kuşlar, askerlere taş yağdırdılar. Rivayetlere göre bu taşlar askerleri parçaladı; değdiği askeri hemen parçalayan, veya değdiği eti ve kemiği hemen çürütüp eriten taşlardı bunlar. Askerlerin et ve kanları su gibi akıyor, kemikleri dışarı fırlıyordu. Kısacası, korkunç bir facia meydana gelmişti. Miladı 571 yılında cereyan eden bu olaya Araplar "Fil Vak'ası" ve bu seneye "Fil Yılı" demişlerdir. Olay, Müzdelife ile Mina arasındaki Mahasab vadisi yakınındaki Muassıb'da meydana gelmiştir. Müzdelife'de durmak, Muassıb'da hızlanarak geçmek Resulullah'ın bir sünneti olmuştur. Bu olay üzerine Araplar pekçok şiir ve kasideler yazmışlar ve müşrik Mekkeliler bir müddet (on yıl) tek Allah'a iman edip putlarmı Kabe'den kaldırmışlardır. Ama bir süre sonra yine ortak koşmaya başladılar ve ardından Hz. Peygamber risaletle kendilerine gönderildi. Kureyş, Ebrehe'nin helakının her yerde duyulmasıyla itibar kazanmış ve kervanları gittikleri yerlerde adeta dokunulmazlığa sahip olmuştur. Kureyş suresinde onların "Kabe hizmetçiliği" görevleri sayesinde Araplar arasında nasıl dokunulmaz kılındıkları anlatılmaktadır (Mevdudi, Tefhimu'l-Kur'an, VII, 235-243; M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, VIII, 6097-6146;).
O devirde, yani Miladı altıncı yüzyılda Arabistan yarımadasında tek bir din hakimdi ve Mekke bu dinin merkeziydi. Mekke, beşinci yüzyılda Zemzem kuyusu yanında kuruldu. Buraya ilk defa Amalikalılar onlardan sonra da Cürhüm kabilesi yerleşti. Cürhümiler'den sonra Mekke'ye Huzaa oğulları hakim oldu. Resulullah'ın dördüncü göbekten dedesi olan Kusay b. Kilab 440 yılında Mekke ve Kabe hakimiyetini ele geçirdi. Böylelikle, sikaye, hicabe*, rifade ve liva denilen Kabe hizmetleri Kureyşlilerin eline geçmiş oldu. Mekke'ye "Beytü'l-haram", "Ümmü'l-Kura", "el-Beledü'l-Emin","el-Beytü'l-Atik" denilir (Bk. el-En'am, 6/92; et-Tin, 95/1-3; el-Hacc, 22/28). Resulullah'ın bir hadisinden Hz. İsmail neslinden Kinaneoğulları; onlardan Kureyş, ondan Haşimoğulları ondan da Resulullah'ın seçildiği kaydedilmiştir. Kabe'yi Allah'ın emriyle Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail (a.s.), birlikte inşa etmişlerdir (el-Bakara, 2/127). Yine Allah İbrahim'e insanlara haccı bildirmesini tebliğ etti ve insanlar Kabe'yi bir hac yeri kıldılar (el-Hac, 22/27). Kabe, tavansız, dört köşe, küçük bir yapıdır. Dört köşe olmasından dolayı Ka'be denilir.
Şamil İA
Bu bilgi faydalı oldu mu ?
Kelime Türü Nedir ?
Sizde içinde Fıl Suresı kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !