Gayr-I Müslım Nedir

Gayr-I Müslım Nedir ? Gayr-I Müslım Ne demek ?

1-)GAYR-İ MÜSLİM



Müslüman olmayan, İslam'ın dışında başka bir dine mensup kişi.

İnsanlar inanç bakımından iki gruba ayrılır: Hz. Muhammed'in peygamberlerin sonuncusu (el-Ahzab, 33/40) ve bütün insanlığın peygamberi (el-A'raf, 7/158; Sebe', 34/28) olduğuna inanan kimselere müslüman; Hz. Muhammed'in peygamberliğine inanmayan kimselere de gayri- müslim denilir. Bu tanıma göre ehl-i kitap olanlar (yahudiler ve hristiyanlar), mecusiler, dehriler, sabiiler, mürtedler, müşrikler gayri-i müslim sınıfına girmektedirler.

İslam ülkesinde bulunan gayr-i müslimlerle müslümanlar arasında birçok münasebetler vardır. Bunlar iki grupta ele alınabilir: Zımmiler: Zımmi kelimesi, zimmet kökünden türemiştir. Sözleşme, antlaşma anlamlarına gelir. Istılahta ise; antlaşma sonucu sürekli olarak İslam ülkelerinde ikamet etme hakkına sahip olanlara zımmi; müslümanlarla gayr-i müslimler arasında yapılan bu sözleşmeye de zimmet akdi denilir.

Mekke'nin fethinden önce yapılan akitler sürekli olmamıştır. Yahudilerle ve Mekke müşrikleriyle yapılan sözleşmeleri örnek olarak gösterebiliriz. Bu sözleşmeler belirli bir müddet sonra sona ermiştir. Ancak, Mekke'nin fethinden sonra nazil olan "Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resulumün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini din edinmeyen kimselerle, küçülüp boyun eğerek elleriyle cizye verecekleri zamana kadar savaşın" (et-Tevbe: 9/29) ayetiyle gayr-i müslimlerden cizye alınmasına işaret edilmiştir. Dolayısıyla zimmet akitleri Mekke'nin fethinden sonra yapılmıştır.

Gayr-i 'müslimlerden bazılarıyla zimmet akdi yapılamaz; mürtedlerle bu akdin yapılması mümkün değildir. Hanefi fukahası putperest Araplarla bu akdin yapılamayacağı görüşündedir. İmam Şafii ve İmam Hanbel'e göre ehl-i kitap ve mecusiler dışındaki gayr-i müslimlerle bu akit yapılamaz. Evzai ve İmam Malik'e göre bütün gayr-i müslimlerle bu akit yapılır.

Gayr-i müslimler şu yollardan biriyle İslam tebaasına girer ve zımmi olurlar: İzinle İslam ülkesine girdikten sonra bu ülkeden haraç arazisi satın alanlar ve bu araziyi işletenler; ikamet izni bittiği halde ülkeyi terketmeyenler; evlenerek erkeğin tebaasına katılan kadın (Kadın, ikamet vb. konularda kocasına bağlı olur.) Cizye vermeyi kabullenen fethedilen ülke halkı.

İslam ülkesi tebaasına giren bir zımminin tebaalığını kaybetmesi için şu suçları işlemesi gerekmektedir: Müslüman bir kadınla zina etmek; müslümanlara savaş açmak; müslümanların inançlarını ifsat etmeye kalkışmak; devlet düzenine karşı çıkmak; cizye vermemek.

Zımmiler devlet başkanı, ordu komutanı ve hakim olamazlar. Çünkü bu görevler doğrudan doğruya müslümanlarla ilgilidir. Dünyevi işlerde zımmilerden bildikleri konularda yararlanılabilir.

İslam tebaasına giren Zimmilere seyahat, ikamet, din ve vicdan hürriyetiyle birlikte eğitim, çalışma, sosyal ve kamu hizmetlerinden yararlanma hakkı da verilmiştir.

Zımmilerin İslam devletine karşı bazı yükümlülükleri vardır; bunlar, mali ve diğer yükümlülükler olmak üzere ikiye ayrılır. Mali yükümlülüklerin başında cizye gelmektedir. Cizye almak nassla sabittir (et-Tevbe, 9/29). Peygamberimiz (s.a.s.) düşmanla karşılaşan ordu komutanlarından şu üç emrin yerine getirilmesini ister: İslam'a davet etmek, cizye istemek, savaşmak (Ebu Davud Cihad, 83). Her zımmiden cizye alınmaz; bunun belirli şartları vardır: Cizye, ergenlik çağına gelmiş erkeklerden alınır. Kadınlar ve köleler cizye ödemezler. Kör, kötürüm, yoksul ve çalışamayanlardan Şafiilere göre cizye alınır, diğer mezheplere göre cizye alınmaz. Bazı mezheplere göre, gayr-i müslimlerin din adamlarından, çalışamayacak durumdaki çiftçilerden de cizye alınmaz.

Devletin koruma görevini yerine getirememesi, zımminin müslümanlarla birlikte ülke savunmasına katılması, cizye ödemeyi engelleyen durumların ortaya çıkması, ölüm hali ve zımminin müslüman olması gibi hallerde cizye borcu düşer.

Harac, ictihad yoluyla alınan bir vergidir. Bir tür vergi bazan attırılabilir, bazan da azalır. Devletlerarası ticaretlerden alınan vergiye de "uşur" adı verilir.

Gayr-i müslimler, müslümanları kendi dinlerine davet edemezler; müslümanları küçük düşürücü davranışlarda bulunamazlar; kılık ve kıyafetleri yönüyle müslümanları taklid edemezler; yasaklanan fiilleri işleyemezler; haram olan şeyleri müslümanlara satamazlar.

Müslümanlarla ilişki içinde bulunan gayr-i müslimlerin diğer bir grubuna da "müste'men" adı verilir; "güven içinde olan, eman verilen, güvenliğe kavuşan" anlamlarını ifade eder. Terim olarak anlamı; belirli bir süre için İslam ülkesine girmek ve orada emin olarak kalabilmek için kendisine izin verilmiş olan gayr-i müslime bu ad verilir.

Kur'an'da "Eğer müşriklerden biri eman dileyip yanına gelmek isterse, onu yanına al ki, Allah'ın sözünü işitsin; sonra onu güven içinde bulunacağı yere ulaştır" (et-Tevbe, 9/6) ayeti bu konuya delil teşkil etmektedir.

Müste'menler dört sınıfa ayrılmaktadırlar: Elçiler, tüccarlar, ilim tahsilinde bulunanlar, ziyaret ve gezmek amacıyla gelenler.

Emanın nasıl, kimlere ve kimler tarafından verildiğini şöylece özetleriz:

1- Özel eman: Bir kişiye veya küçük bir gruba verilen emandır. Bu emanı, büluğ çağına gelen herkes verebilir: Hanefilere göre bu emanı müslümanlarla aynı safta savaşan zımmiler bile verebilir. .

2- Genel eman: Büyük bir topluluğa, yerleşim bölgesine verilen emandır. Hanefilere ve Şafiilere göre bunu ancak devlet başkanları verebilir.

3- Örf ve adete göre verilen eman: Bunlar,' kendilerine eman verilmediği halde eman verilmiş olanlardır. Yanlarında bulunan mektuplar, ticaret mallan müste'men sayılmasına delalet eder. Bunlar; elçiler ve tüccarlardır.

4- Antlaşmadan doğan eman: Antlaşma yoluyla elde edilen emandır.

5- Yakınlık yoluyla eman: Bir şahsa verilen eman onun çocuklarını da içine alır.

Emanın sona ermesi müste'menin İslam ülkesinden çıkıp harp ülkesine girmesiyle başlar. Bunlar İslam ülkesinin vatandaşı değildir.

Hanefilere göre, müste'menlere Allah hakkından ve kamu haklarından dolayı ceza verilmez. Hırsızlık, soygun gibi. İmam Şafii'ye göre ise ceza verilir.

Müslümanların veya gayr-i müslimlerin hayata karşı işledikleri suçlarda suç işleyenin durumu göz önüne alınır. Suçu işleyenin kimliğine göre farklı cezalar uygulanabilir. Bir müslümanla bir gayr-i müslim, veya bir mürted aynı cezaya çarptırılmaz. Bazı hukuki farklılıklar ortaya çıkar; ama hiçbir zaman gayr-i müslime haksızlık yapılmaz.

Evliliklerde din olgusu önemli bir meseledir. Müslüman bir erkeğin ehl-i kitap bir kadınla evlenmesinde sakınca yoktur (el-Maide, 5/5). Müslüman bir erkek müşrik kadınla evlenemez. İmanlı bir cariye müşrik kadına tercih edilmektedir (el-Bakara, 2/221). Müslüman kadın müşrikle evlenemez (el-Bakara, 2/221). Ailede etkin kişinin erkek olduğu düşünüldüğünde müslüman bir kadının ehl-i kitaptan bir erkekle evlenmesine izin verilmemiştir. Gayr-i müslimlerin kendi aralarındaki evlilikleri muteber kabul edilmiştir. Bunların kendi aralarında belirlemiş oldukları mehirler muteberdir, geçerlidir. Müslüman erkekle evlenmiş olan gayr-i müslim kadın, kocasından boşandığı zaman müslüman kadının iddetine tabidir. Müslüman bir erkekten boşanan müslüman bir kadın kocasından nasıl nafaka alıyorsa, gayr-i müslim bir kadın da müslüman bir erkekten ayrıldığı zaman müslüman kadın gibi, nafaka alır.

Ehl-i kitabın yiyecekleri müslümanlar için helaldir. Kur'an'da, "Kendilerine kitap verilenlerin yemeği, size helal, sizin yemeğiniz de onlara helaldir" (el-Maide, 5/5) buyurulmaktadır. Gayr-i müslimlerle insani ilişkiler sürdürülür; hastaları ziyaret edilir, hediyeleşilir, selamlaşılır; dünyevi konulardaki bilgi ve becerilerinden yararlanılır komşuluk münasebetleri sürdürülür.

Cemil ÇİFTÇİ


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Gayr-I Müslım kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Gayr-I Müslım kelimesi anlamı 15 defa okunmuştur. [243171] Gayr-I Müslım kelime anlamı, Gayr-I Müslım nedir, Gayr-I Müslım ne demek, Gayr-I Müslım sözlük anlamı

Paylaş