Gümrük Nedir

Gümrük Nedir ? Gümrük Ne demek ?

1-)Alm. Zoll, Fr. Douane (f), İng. Customs, tariff. Bir ülkenin diğer ülkelerle olan ekonomik münasebetlerinin yürütüldüğü, ülkeye giriş ve çıkışların yapıldığı merkezlere verilen ad.

Gümrük, insanın ihtiyaç duyduğu her türlü eşyanın milletlerarası hareketleri mevcud olduğu için doğmuştur. Bugün bütün ülkeler, gümrüklerle ilgili çeşitli ekonomik politikalar uygulamak durumundadır. Böylece gümrüğe gelen çeşitli mallar, kanunda gösterilen vergi, harç ve resimler ödendikten sonra, ülkeye girmektedir. Bu muamelelerden hem devlet gelir elde etmekte ve hem de ülkede üretilen malların diğer ülkelerde imal edilen mallar karşısında rekabeti sağlanabilmektedir.

İslam ülkelerinde gümrük ve geçiş rüsumlarının konulması, hazret-i Ömer zamanında başladı. Müslüman olmayan ülkelerin Müslüman tüccarlardan vergi almakta ısrar etmelerinden dolayı, hazret-i Ömer bu duruma karşı tedbir alınmasını emretti. Böylece gümrük vergisi tesis edilmiş oldu. Uygulamada, Müslümandan gümrük vergisi alınmazdı. Ancak zekatı alınırdı. Fakat zımmiden (gayri müslim vatandaştan) yirmide bir, yabancılardan, onların Müslümanlardan ne kadar aldığı biliniyorsa o kadar, bilinmiyorsa onda bir alınırdı. Eğer yabancının mensub olduğu devlet, Müslümanlardan gümrük vergisi almıyorsa ondan hiç alınmazdı. Çok az miktardaki malın gümrüğü de olmazdı. (Bkz. Âşir)

Abbasiler, Emeviler, Selçuklular, Gazneliler ve Osmanlılarda dini emirler esas olmak üzere, zamanın şartlarına ve devletlerle olan münasebetlere göre gümrük vergisi tesbit edilmiş ve uygulanmıştır. Kanuni Sultan Süleyman zamanında Fransız ve Venediklilerin lehine gümrük uygulaması yapılmıştı. On dokuzuncu asır ortalarına doğru İngiltere, Rusya ve bazı Avrupa devletlerine düşük gümrük vergisi uygulamasında bulunuldu. Yine bu asrın ikinci yarısında, ziraat ürünleri ile bazı sanayi mamullerinin ihracını teşvik için, ihracatta alınan gümrük vergisi düşürüldü, ithalattaki nisbet ise artırıldı.

Ülkemizde, dünyadaki ekonomik krize yol açan Birinci Dünya Savaşının getirdiği büyük sıkıntılar, 1914 yılından itibaren gümrükle ilgili yeni tedbirlere başvurulmasını gerektirdi. 1916’da çıkarılan kanunla himayesi düşünülen yerli zirai ve sınai mamullerinin benzerlerinin ithalinde, % 100’e kadar varan, hatta geçen gümrük vergi nisbetleri getirildi. Aynı kanunla ülkede ihtiyacı hissedilen eşyanın ithalinde bu nisbet % 1 olarak tesbit edilmişti. Yine bu tarihlerde hazırlanan gümrük tarife rehberinde, ilk defa olarak vergileme tekniğinde “spesifik” sisteme geçildi. Spesifik sistemde vergi matrahını ithal konusu eşyanın ağırlığı teşkil ediyordu. Yine bu uygulamayla zirai ürünler, kerestecilik, konservecilik, pamuklu eşya üretimi teşvik ve himaye edildi. Bugünkü uygulamalarda da yeri olduğu gibi, yüksek nisbetlerde vergilendirildi. Yine yukarıda zikredilen kanunla, milletlerarası ticarette ve bugünkü gümrük mevzuatımızda yeri olan, “En ziyade müsaadeye mazhar millet” kaidesi getirilmişti. Böylece Osmanlı ülkesi mallarına indirimli gümrük vergisi uygulamayan ülkelerin mallarına % 100’e varan gümrük giriş vergisi tedbirleri konmuştu.

Netice olarak, Osmanlı Devletinde, zamana göre değişen ekonomik ve milletlerarası siyasi konjonktüre göre başarılı bir gümrük sistemi uygulandığı rahatlıkla söylenilebilir. Nitekim Rumi 1334 ve miladi 1918’de çıkarılan Gümrük Kanunu’nun bir kısım hükümlerinin 1973 yılına kadar yaşaması da bu görüşü doğrulamaktadır.

Yakın tarihimizde gümrük sistemimizde yapılan en önemli değişiklik, spesifik tarifenin terk edilerek, advaloren tarifeye geçilmesi olmuştur. 1955 yılına kadar kullanılan spesifik tarifede vergi; sayı, baş, ağırlık, adet üzerinden alınıyordu. Kabul edilen advaloren tarife sistemine ise, cins cins, madde madde sıralanan eşya için belli usullere göre tesbit edilecek “Gümrük Kıymeti” üzerinden o eşyanın hizasında gösterilen nisbetlerde vergi alınmaya başlandı. 1334 tarihli son Osmanlı Gümrük Kanunu 11.5.1949 tarihinde yayınlanan 5385 sayılı kanunla değiştirildi. Cumhuriyet döneminin ilk gümrük kanunu budur. Bu kanunla Türk Gümrük Sistemi yeni şartlara intibak ettirilmişti. Ancak değişen ekonomik, sosyal ve milletlerarası şartlar karşısında bu kanunun da atıl kalması (geçerliliğini kaybetmesi) üzerine 19 Temmuz 1972 tarihinde kabul edilip 1 Ağustos 1972’de Resmi Gazete’de yayınlanan ve 1 Nisan 1973’de yürürlüğe giren 1615 sayılı kanunla, Türk Gümrük Sistemi yeniden şekillendirildi.

Bu kanuna göre gümrük hattı Türkiye’nin siyasal sınırlarıdır. Gümrük vergisine tabi eşyada vergiyi doğuran olay, gümrük bildiriminin tescili, sözlü beyan yapılmış olması durumunda da bu beyana ilişkin tahakkuk belgesinin vergi yükümlüsünce imzalanarak gümrük idaresince tescil edilmesidir. Gümrük denetlemesi dışında kalmış eşyada vergiyi doğuran olay eşyanın gümrük hattından geçirilmesidir. Gümrük vergisi yükümlüsü vergiye tabi eşyanın sahibidir. Verginin matrahı ise, yurda sokulan eşyanın gümrük vergisine esas olan değeridir. Bu değer, gümrük vergisi ödeme yükümlülüğünün başladığı tarihte birbirinden bağımsız bir alıcı ile bir satıcının tam ve serbest rekabet şartları altında anlaştığı kabul edilen fiyattır.

Gümrük vergisi oranı, 474 sayılı Gümrük Giriş Tarife Cetvelinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun’la belirlenmiş olmakla beraber, kanunun ikinci maddesi Bakanlar Kuruluna cetvelde gösterilen vergi ve resim oranlarında değişiklik yapma yetkisini vermiştir. Yürürlükteki oranları arttırıcı özellikteki ekler, değer esasına göre vergilendirilen mallarda, ilgili malın gümrük vergisine esas olan değerinin yüzde ellisini aşamaz. Bakanlar kurulu bugünkü uygulamada her yıl ithalat rejimiyle birlikte o yıl uygulanacak gümrük vergisi oranlarını da tesbit etmektedir.



GÜMRÜK İŞBİRLİĞİ KONSEYİ; meşgul olduğu konu; üye ülkelerin gümrük kaidelerinin standartlaştırılması, basitleştirilmesi, gümrük tekniğinin geliştirilmesi ve milletlerarası gümrük mevzuatının birbirine yaklaştırılması olan beynelmilel (milletlerarası) bir kuruluş.

15 Aralık 1950 tarihinde Brüksel’de “Gümrük İşbirliği Konseyi”nin kuruluşuna 13 ülke imza atmıştı. Türkiye, bu Konseye 1953’te katıldı. Bu sözleşmeyle birlikte hazırlanan ve ticari malların advalorem sisteme göre tasnifini konu edinen “Nomenklatür Sözleşmesi” ile konusu, yine ticari malların gümrük vergisi matrahına esas teşkil edecek kıymet unsurları ve bu unsurların tesbiti olan “Kıymet Sözleşmesi”ne Türkiye, 1955’te katıldı.

Gümrük İşbirliği Konseyi, faaliyet konusuyla ilgili olarak önemli hizmetler görmüş, böylelikle milletlerarası ticaretin gelişmesine büyük katkılarda bulunmuştur. Hazırladığı yeni sözleşmeler ve kararlarıyla da görevine devam etmektedir.

Gümrük İşbirliği Konseyinin 1990 yılında 88’e varan üye sayısı her geçen gün artmaktadır.

Konsey, “Nomenklatür Komitesi”, “Kıymet Komitesi”, “Daimi Teknik Komitesi” ile faaliyet gösterir. Her yıl belirli zamanlarda toplanan bu komiteler, kendileriyle ilgili konularda çalışarak mevcud uygulamaları, yeni durumlara göre inceleyerek sözleşmeler ve tavsiye kararlarında gerekli değişiklikleri yaparlar veya yenilerini hazırlarlar.



GÜMRÜK TÂRİFELERİ VE TİCÂRET GENEL ANLAŞMASI (GATT); İngilizce (General Agreement Trade and Tariff) kelimelerinin baş harfleriyle tanınan milletlerarası bir kuruluş.

Milletlerarası ticaretin dünya ölçüsünde düzenlenmesi ve dış ticaret politikalarında himayeciliğin kaldırılarak, liberalleşmenin temini gayesiyle, batılı ülkeler İkinci Dünya Savaşından sonra, milletlerarası kuruluşların teşkili için hummalı bir çalışma içine girdiler. Bu maksatla Birleşmiş Milletler içinde öncelikle bir “Hazırlık Komitesi” kuruldu.

Hazırlık Komitesinin yaptığı çalışmalar sonucu, 1947 yılında Cenevre’de GATT anlaşması imzalanarak geçici uygulama protokolü ile birlikte 10 Ocak 1948’de yürürlüğe konuldu.

GATT çok taraflı bir anlaşma olup, 1973 yılı itibariyle 79 devlet bu anlaşmaya katıldı. Bu sayı bugün 90’ın üzerinde olup kuruluşun ilkelerini benimseyen ülkelerin sayısı ise 120’den fazladır. Türkiye bu anlaşmayı resmen 1953 yılında imzaladı.

GATT anlaşması, milletlerarası ticaretin düzenlenmesi ve geliştirilmesiyle alakalı hemen hemen bütün konuları içine almıştır: En çok müsaadeye mazhar millet kaidesi, iç vergiler, transit serbestliği, damping ve karşılayıcı vergiler, gümrük kıymeti, ithalat ve ihracat formaliteleri, menşe alametleri, miktar kısıtlamalarının kaldırılması, farksız muamele, sübvansiyonlar, tarife müzakereleri, katılma, ticaret ve gelişme gibi.

Bu kadar geniş bir çalışma konusu olan anlaşma metninin şu noktalarda ağırlık kazandığı görülmektedir:

1) Milletlerarası ticaretin gelişmesini engelleyen yüksek gümrük vergilerinin indirilmesi, 2) Gümrük tarifeleri dışında ticareti engelleyen unsurların kaldırılması, 3) Üye ülkeler arasındaki ticari münasebetlerde farklı muamelelerin kaldırılması, 4) Üyeler arasındaki ticari anlaşmazlıklarda GATT’ın arabuluculuğuna baş vurulması.

Anlaşma metninde ise şu hedeflere varılmak istendiği belirtilmektedir: 1) Ülkelerin ve milletlerin hayat seviyelerinin yükseltilmesi, 2) Tam istihdamın sağlanması, 3) Dünya kaynaklarından karşılıklı ve tam olarak faydalanılması, 4) Mal üretim ve alış verişlerinin gelişmesi, 5) Ekonomik kalkınmaların desteklenmesi ve sağlanması.

Ancak, yapılan toplantılarda gerek az gelişmiş ülkelerle gelişmiş ülkeler arasında, gerekse gelişmiş ülkelerin kendi aralarında ortaya çıkan menfaat çatışmaları, öngörülen hedeflere varmayı güçleştirmektedir.

GATT çalışmaları, akit taraflar konseyi tarafından “Tarife Müzakereleri Komitesi”, “Ticaret ve Kalkınma Komitesi”, “Sınai Mallar Komitesi” ve “Tarım Ürünleri Komitesi” gibi organlar ile yürütülmektedir.

Tarım ürünleri ticareti çoğunlukla GATT görüşmelerinin dışında bırakılmıştır. Tarımsal destekleme politikaları uygulayan ülkelerin bu alanda koruyucu tedbirler almalarına izin verilmektedir. Gerek çeşitli hizmet işlemleri ve gerekse çok uluslu şirketlere bağlı şubeler arasında yapılan ticaret GATT ilkelerinin dışında tutulmuştur.

Giderek yaygınlaşan bir görüşe göre GATT bugünkü himayeci ortamda milletlerarası ticareti serbestleştirme ihtiyacına cevap verememektedir. Müeyyide yetkisi olmayan bir kuruluş olarak başarısı, üye ülkelerin ne ölçüde istekli davrandıklarına bağlıdır. Gelişmekte olan ülkeler, GATT’ın dayandığı serbest ticaret ilkelerini çoğu kez kalkınma çabalarıyla çelişkili bulmuşlardır.


2-)Bir ülkeye giren veya bir ülkeden çıkan mal ve eşya üzerinden alınan vergi.


3-)Bir verginin alınması işlemiyle uğraşan devlet kuruluşu.


4-)Bir ülkenin giriş ve çıkışında gümrük denetim ve gözetiminin yapıldığı yer
Örnek:Sayfaları girip çıktığı gümrüklerin dalgalarıyla dolu pasaportlar eskitti. N. Cumalı


5-)Eşya ve kişilerin ülke sınırlarından giriş ve çıkışlarında denetimlerinin yapıldığı ve vergilerin tahakkuk ettirildiği kamu kuruluşu.


6-)Bk.Gümrük vergisi


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 


Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
Customs.
İngilizcesi İngilizce
Customs, duty.
İngilizcesi İngilizce
Customhouse.
İngilizcesi İngilizce
Duty.
İngilizcesi İngilizce
Tariff.
İngilizcesi İngilizce
Customs house.
İngilizcesi İngilizce
Clear in.

  • 25 Ekim 2011'de Novosibirsk'in Tolmaçevo Havalimanı'ndan gönderilen mermi dolu kargonun, Moskova'nın Domodedovo Havalimanı'na getirilerek Rusya Gümrük işlemlerinin pürüzsüz şekilde yapıldığı kaydedildi.
  • Domodedovo'dan Lufthansa Cargo havayollarına ait uçakla Almanya'ya gönderilen kargoya Frankfurt Havalimanı Gümrük yetkilileri el koydu.

Sizde içinde Gümrük kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Gümrük kelimesi anlamı 9 defa okunmuştur. [237591] Gümrük kelime anlamı, Gümrük nedir, Gümrük ne demek, Gümrük sözlük anlamı

Paylaş