Günah Nedir

Günah Nedir ? Günah Ne demek ?

1-)Alm. Sünde (f), Fr. Peche (m), İng. Sin. Dinde yasaklanan şeyler. Allahü tealanın, peygamberlerinin emirlerine aykırı her şey, iş, söz, davranış. Günah, Farsça bir kelime olup, Arapçada “ma’siyet, ism, zenb” kelimelerinin karşılığıdır. Günah lügatte, “isyan, karşı gelme, suç, kabahat” manalarına gelir.

Allahü teala insanları ebedi (sonsuz) saadete kavuşturmak için peygamberleri vasıtasıyla doğru ve beğendiği yolu göstermiştir. Emir ve yasaklardan ibaret olan bu yola din denir. Son din İslamiyettir. Dinde işlenen fiilin günah ve suç olabilmesi için, bunu yapanın akıllı ve ergenlik yaşına girmiş ve kendisinin isteği ile yapmış olması lazımdır. İslamiyetin gelmesiyle önceki dinlerin hükümleri kalkmıştır. Her dinde günah olan şeyler bildirilmişti.

Yahudilikte günah: Bu dinin kitabı olan Tevrat’ta ve inananlara yapması bildirilen “evamir-i aşere” denilen on emirde günah olan şeyler bildirilmiştir. Bunların başlıcaları; puta tapmak (Allah’a ortak koşmak), boş ve yalan yere yemin etmek, cumartesi günü çalışmak, hırsızlık yapmak, haksız yere adam öldürmek, nikahlanmadığı yabancı kadınla zina yapmak, ana babaya saygısızlık göstermek, rüşvet, dolandırıcılık ve tefecilik ile elde edilen faiz ve kumar paralarını almak, putlara kurban kesmek, kesmeden öldürülen hayvanları yemek, domuz eti yemek vs. gibi fiillerdir. Bugün aslı bozulan bu dinde günah sayılan birçok fiiller ve davranışlar, Yahudiler tarafından yapılmakta ve mübah sayılmaktadır. (Bkz. Yahudilik)

Hıristiyanlıkta günah: Hıristiyanlık da, hak ve gerçek bir dindi. Allahü teala tarafından gönderilen İncil kitabı ile dinin esasları ve yapılması yasak edilen işler açıklanmıştı. Fakat bu dinin aslı da, Îsa aleyhisselama inanmayan ve ona düşmanlık yapan Yahudiler ile, fanatik papaslar tarafından değiştirilip bozulmuştur.

Hıristiyanlıkta da; Allah’a şirk koşmak, haksız yere adam öldürmek, lüzumsuz ve yalan yere yemin etmek, Allah’ın verdiği emirlere karşı gelmek, evlendiği kadını boşamak, dedikodu etmek, yalan söylemek ve yalan yere şahitlik yapmak, domuz eti yemek ve alkollü içkiler içmek başlıca günah olan işlerdendir. Sonradan bazılarının günah olduğu, İncil’den çıkarılarak değiştirilip unutuldu. (Bkz. Hıristiyanlık)

İslamiyette günah: Allahü tealanın ve Peygamber efendimizin emirlerine uymamak, haram ve mekruh olan yasaklardan sakınmamak günahtır. Günahlar, “küçük” ve “büyük” günah diye ikiye ayrılmıştır. Bununla beraber, küçük günahlardan da büyük günah gibi kaçınmak, hiçbir günahı küçümsememek gerekmektedir. Çünkü Allahü teala, günahları sebebiyle kullarından intikam almaktadır. Gazabını, intikamını günahlar içine saklamıştır. Küçük sanılan bir günah, intikamına, gazabına (azap yapmasına) sebeb olabilir. Kul, küçük günahı büyük gördüğü zaman, o günah, Allahü teala katında küçülür. Hadis-i şerifte; “Mü’min olan kimse, günahını dağ gibi görüp, kendi üzerine düşeceğinden korkar. Münafık kimse, günahını burnunun üzerine konan ve hemen uçan sinek gibi görür.” buyruldu.

Îmandan ayrılmaya sebeb olan küfür (kafir olmak) günahı ile, sapık inançlara yol açan bid’at (Peygamberimizin ve Eshabının inandığından başka bir inanış) günahından başka günahlar ikiye ayrılır:

1. Allahü teala ile kul arasında olan günahlar: İçki içmek, domuz eti yemek, namaz kılmamak, oruç tutmamak gibi. Bu günahların büyüğünden ve küçüğünden çok sakınmalıdır. Resulullah efendimiz buyurdu ki: “Bir zerrecik (yani çok az) bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların ibadetleri toplamından daha üstündür.”

Günahların hepsi, Allahü tealanın emrini yapmamak olduğundan, büyüktür. Fakat bazısı küçük görünür. Mesela, yabancı kadına şehvetle bakmak, zina yapmaktan daha küçüktür. Bir küçük günah yapmamak bütün cihanın nafile ibadetlerinden daha sevaptır. Çünkü nafile ibadet yapmak, farz değildir. Günahlardan kaçınmak ise, herkese farzdır. Bu sebeple haramlardan, yasaklardan sakınmak, emirleri yapmaktan önce gelir.

Her günahı yaptıktan sonra, tövbe etmek de farzdır. Her günahın tövbesi kabul olur. İmam-ı Gazali hazretleri Kimya-i Seadet kitabında diyor ki: “Şartlarına uygun yapılan tövbe, muhakkak ki kabul olur. Tövbenin kabul edileceğinden şüphe etmemelidir. Tövbenin şartlarına uygun olup, olmadığında şüphe etmelidir.” Tövbe edilmeyen herhangi bir günahtan, Allahü teala intikam alabilir, sonsuz olarak azab edebilir.

2. Kullar arasındaki günahlar: Bu da beş çeşittir:

1) Bir şahsın, bedenine karşı işlenen günahları olup; dövmek, öldürmek, bir uzvunu kesmek ve benzeri can yakmalardır. Bunda zarar, bedene ve cana olmaktadır. 2) Şahsın malına karşı işlenen günahlar olup; gasp, rüşvet, hırsızlık, hıyanet ve benzeri mal ve para ile alakalı olanlardır. 3) Bir şahsın cemiyetteki hürmet ve şerefiyle oynamak, günah olup; gıybet, iftira, ayıplamak gibi kötü hallerdir. 4) Kişinin dinine ait olan inanç ve davranışların aksini söyleyerek, onu ta’n etmek, kötülemektir. 5) Bir kişiye, zina gibi kötü isnatlarda bulunmaktır.

Kullar arasında olan günahlar, Allahü tealaya karşı işlenen günahlardan daha şiddetlidir. Bunlara tövbe etmek için, ayrıca o kulu hoşnut etmek, razı etmek de lazımdır. Hadis-i şerifte; “Gizli yapılan günahın tövbesini gizli yapınız! Âşikare yapılan günahın tövbesini açıkça yapınız! Günahınızı bilenlere, tövbenizi duyurunuz!” buyruldu.

Büyük günahlar: Büyük günahların sayısı ve tarifi hakkında çok açıklamalar yapılmıştır. Ebu Talib-i Mekki, Kut-ul-Kulub kitabında diyor ki: “Büyük günahları hadis-i şerif ve Sahabenin sözlerinden topladım. On yedi büyük günahı buldum.”

Kalple işlenen günahlar dörttür: 1) Allahü tealaya şirk (ortak) koşmak), 2) Günaha ısrar etmek, 3) Allahü tealanın azabından emin olmak, 4) Allahü tealanın rahmetinden ümit kesmek.

Dille işlenen günahlar dörttür: 1) Büyü (Sihir) yapmak, 2) Yalan yere şahitlik yapmak, 3) Yalan yere yemin etmek, 4) Müslümanlara iftirada bulunmak.

Büyük günahların üçü mide ile ilgilidir. Bunlar: 1) Şarab ve diğer alkollü içkiler içmek, 2) Haksız yere yetim malı yemek, 3) Faiz yemek.

Ferc ile yapılanlar ise ikidir: Bunlar zina ve livatadır.

El ve ayakla işlenen büyük günahlar ise; 1) Hırsızlık yapmak, 2) Haksız yere adam öldürmek, 3) Düşman karşısında harp esnasında kaçmak.

Bir de bütün uzuvlar, bütün vücutla yapılan günah vardır ki, o da ana ve babaya itaat etmeyip isyan etmektir.


2-)GÜNAH



Allah'ın buyruklarına aykırı düşen, dinen suç sayılan davranışlar İslam şeriatının ve temiz insan fıtratının yapılmamasını emrettiği hususlar Arapça'da günah'ın karşılığında; İsm, zenb, isyan, cürm kelimeleri kullanılır. İsm, günahın tam karşılık anlamıdır. Zenb (cürm), insanın Allah'ın rızasını kazanmasını engelleyen; isyan, Allah'a itaat etmemek-demektir (Cürcani, et-Ta'rifat, s. 9, 107, I51).

Yahudi ve hristiyanlar dinlerinin birçok esaslarını bozdukları gibi günah kavramım da kendi arzularına uygun olarak değiştirmişlerdir. Yahudiler; Allah'ın seçilmiş kulları oldukları inancıyla, kendi ırklarından olmayan insanlara yaptıkları kötülükleri mübah kabul ederler. Kendilerinin cehennemde sayılı günler kalacaklarına, sonra yalnızca kendi ırklarının cennete gireceğine inanırlar. Bu materyalist millet eskiden günah keçisi adını verdikleri bir keçiyi sırtına günahlarını yükledikleri gerekçesiyle çöle salarlar ve böylece günahlardan kurtulduklarına inanırlardı.

Hristiyanlar Hz. Âdem (a.s.)'ın işlediği ilk günahtan dolayı bütün insanların günahkar doğduğuna; Hz. İsa (a.s.)'ın kendisini feda ederek insanların günahlarım temizlediğine inanırlar. Hz. İsa (a.s.)'ın ölümünü temsil eden vaftiz ayini ile çocukların günahlarından temizlendiğini kabul ederler. Bağışlama yetkisini böylece Tanrının elinden alan hristiyanlar, insanları sonraki dönemlerde kontrol etmek için günahlarını papazlara itiraf ettirmek süretiyle bağışlarlar. Bu işleme Hristiyanlıkta "günah çıkarma" denir. İlk defa dördüncü Latran Konsili'nde (1215) ergenlik çağına giren her hristiyan için yılda bir defa günah çıkarma kararı alınmıştır. Papazların kiliselerde günah çıkardıkları özel yerlere günah çıkarma hücreleri denilir. Bu hücreler kiliselere 16. yüzyıldan itibaren eklenmiştir.

İslam, bir ırk ve sınıfın imtiyazını, insanların günahlı doğduklarını, günahların şahıslar tarafından affedilebileceğini kabul etmez. "Yahudiler, "Ateş bize sadece sayılı günler dokunacaktır" derler. De ki `böyle olacağına dair Allah'tan bir söz mü aldınız..." (el-Bakara, 2/80) "Doğan her çocuk İslam fıtratı üzerine doğar. Sonra anası-babası onu yahudi, hristiyan veya mecusi yapar" (Buhari, Cenaiz, 80; Müslim, Kader, 22). "Annesinden doğan her insan fıtrat üzerine tertemiz doğar" (Müslim, Kader, 25).

İslam, insanın bir başkasının yaptığından, gücünün yetmediğinden sorumlu olmadığını kabul eder. Kişinin sorumlu olabilmesi için olgunluk yaşında ve aklının başında olmasını şart koşar.

Kişi kendi hür iradesi ile, isteyerek yaptığı işlerden sorumludur. Dileme ve tercih etme insana aittir. İşin varlık alemine çıkması ise Allah'ın yaratması iledir. İnsan o işin meydana gelmesine sebep olan irade etme ve bunun sonucu olarak o amele meyletmekten sorumludur: Ayrıca Allah, unutarak liata ile, bilmeyerek, uykuda uyuyup kalmak süretiyle meydana gelen günahlardan da insanı sorumlu tutmamaktadır.

İslam, insanın günah işlemesiyle sonuna kadar kötü kalacağını kabul etmez. İnsanın günahının affedilmesini başkalarının tasarrufuna bırakmaz. Kulun Allah'a tövbe etmesi, her yerde, her zaman mümkündür. "Allah kullarının tövbelerini kabul eder ve yaptıkları günahları bağışlar" (eş-Şura, 42/25). Hz. Peygamber (s.a.s.) de insanları tövbe etmeye teşvik etmiştir: "Bütün insanlar hatalıdır; hatalı insanların Allah katında en makbul olanları tövbe edenleridir" (et-Tac, V, 151).

Günahlarda ısrar etmek, hakkın aynası olmak için yaratılan iman yeri olan kalbi karartır. Günah kalbe işleyip onu karartarak iman nurunu oradan çıkarıncaya kadar katılaştırır. Her bir günahın içinde küfre gidecek bir yol vardır. Günah istiğfar (tövbe) ile hemen yok edilmezse, kalbi kötülüğe sürükler ve Allah'ın itaatinden çıkmış bir kalp haline getirir.

Günah düşünceden pratiğe geçmemişse cezası olmaz. Resulullah (s.a.s), " Allahu Teala ümmetimden nefislerinde yapmayı arzuladıkları şeyleri yapmadıkları ve konuşmadıkları müddetçe affetti (Buhari, VII, 59) buyurmuştur.

Sorumluluk ve ceza açısından günahlar kebair ve sağir diye iki kısma ayrılır.

Kebair (büyük günahlar): Allah'ı tanımaya engel olan ve yapılması halinde şer'i ceza gereken veya Allahu Teala'nın cehennem azabıyla tehdit ettiği günahlardır. Bir başka görüşe göre Allah'ın yasakladığı her şey büyük bir günahtır. Büyük günahların sayısı hadis rivayetleri gözönünde bulundurularak, yedi, dokuz, yetmiş, ikiyüz olarak tespit edilmiştir (Şerhu Akideti't-Tahaviyye, s. 370, 371).

Büyük günahların belli başlıları şunlardır; Allah'a ortak koşmak, adam öldürmek, zina iftirasında bulunmak, zina etmek, islami cihaddan kaçmak, sihir yapmak, yetimin malını yemek, ana-babaya karşı gelmek, Mekke'nin hareminde günah işlemek, faiz yemek, hırsızlık yapmak, içki içmek, kumar oynamak. Bir müslüman hatife almadan, kalbinde tasdik olduğu halde büyük günah işlerse, dinden çıkıp kafir olmaz. Ehl-i sünnet, büyük günah işleyen kimsenin kafir olmayacağını, cehennemde ebedi kalmayacağını, tövbe etmeden ölürse dahi, Allah dilerse fazl-ı keremiyle onu affedeceğini, dilerse adaletiyle cehennemde ona azap edeceğini kabul eder (Şerhu Akideti't-Tahaviyye s. 370).

Kebairin (büyük günahların) en büyüğü Allah'ı tanımamak, zatında, sıfatında ve fiillerinde O'na ortak koşmaktır. Buna ekberu'l-kebair denir. "Allah kendisine şirk kovulmasını kesinlikle affetmez. Bunun dışındaki günahları dilediği kimseler için affeder" (en-Nisa, 4/48). Allah'ın rahmetinden ümidini keserek serkeşlik yapmaya devam etmek veya azabından emin olarak günaha aldırış etmeden tövbe etmemek caiz değildir. Mümin ne kadar günah işlerse işlesin korku ve ümid arasında olmalı, rabbinden yüz çevirmemelidir. "Ey günahta aşırı giderek nefislerine zulmetmiş kullarım, Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin; muhakkak ki Allah bütün günahları bağışlar. Şüphe yok ki O, çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir" (ez-Zümer, 39/53) " Fakat azabımın da pek acıklı bir azap olduğunu kullarıma haber ver" (el-Hicr, IS/50).

Mu'tezile* büyük günah işleyenin mümin olmaktan çıkacağını, iman ile küfür arasında (el-Menzile beyne'l-Menziteteyn*) kalacağını; tövbe etmeden ölürse ebediyyen cehennemden çıkmayacağını iddia eder. Hariciler * daha da ileri giderek küçük günah işleyen müminleri* de küfür ile suçlamıştır. Mu'tezile Kur'an-ı Kerim'deki "Kim bir mümini kasden öldürürse onun cezası cehennemde uzun süre (haliden) kalmaktır..." (en-Nisa, 4/33) ayetini delil gösterir. Ancak Arab dilinde "Haliden" kelimesi ebediyet anlamını ifade ettiği gibi, uzun müddet manasını da ifade eder. Bu ayette geçen "haliden"in uzun müddet anlamına geldiği, yukarıda zikredilen ayetteki (ez-Zümer, 39/53) anlam ile desteklenmiştir.

Bir mümin, kalbinde tasdik, dilinde ikrar olduğu halde günah işler veya farzları yerine getirmede gevşeklik gösterir, fakat bu günahların karşılığında cezayı da hak ettiğine inanıyorsa bu kişi günahkar mümindir. Allahu Teala'nın böyle bir insanı küfürle vasıflaması, mecazidir. Yani nimeti inkar, nankörlük manasındadır. Bir müslüman günahı helal kabul eder veya yapmadığı farzı inkar ederse gerçek anlamıyla kafir olur.

İslam'ın esasları ile hükmetmemek büyük bir günahtır. Eğer İslam'ın devrini bitirdiği, çağımızda gereksiz olduğu inancı ile İslam'ın hükümleri uygulanmıyorsa bu küfürdür. İman-küfür meseleleri ve müminlerin tekfir edilmesi müstakil eserlere de konu olmuştur Salim el Behensavi'nin "el-Hükmü ve Kadıyyetü Tekfiril-Müslim" adlı eseri bunlardan biridir.

Sağır (küçük günahlar): Dünyada cezayı, ahirette de azabı gerektirmeyen küçük suçlardır. Devamlı işlendiğinde küçük günah küçük olmaktan çıkar. Tövbe edilip mağfiret istendiğinde inşaallah affedilir. Âlimler "Günahın küçüklüğüne büyüklüğüne bakma, kime karşı suç işlediğine bak" demişlerdir. Allah'ı tanımaya, kulluğa engel olan, Allah ile kulun arasına perde olan herşey günahtır.

Günahlardan sakınmak, farzları yapmaktan önce gelir. Önce kalp günahlardan temizlenir, sonra farzları yapmakla süslenir. Günahlar ve haramlar dini duyguyu helal helak eder, zehirler. Ancak bu zehirler görünürde bal gibidir; tatlı gelebilir fakat insanın manevi duygularını öldürür.

Unutulmamalıdır ki her nimet külfet karşılığıdır. Cennet ve Cemalullah'ı isteyenler nefse tatlı gelen günahlara girmemek için birtakım külfet ve zorluklara katlanmak ve Allah'a sığınmak zorundadır. Müminler ihsan sırrı ile Rabblerine kendilerini görüyormuş gibi kulluk ederler. Sol omuzlarında günahlarını yazan bir meleğin olduğunun şuuru içinde hareket ederler.

Güç yettiğince günahlardan sakınıldığında Allah küçük günahları affedecektir. "Eğer size yasaklanmış şeylerin büyüklerinden kaçınırsanız, geri kalan günahlarınızı diler ve sizi nimet ve ikramlarımızla dolu olan cennete koyarız" (en-Nisa, 4/31), "O kimseler ki ufak tefek kusurlar hariç, günahın büyüklerinden ve çirkin söz ve davranışlardan kaçınırlar. Şüphesiz ki Rabbinin bağışlaması geniştir..." (en-Necm, 53/32).

Allahu Teala mümin kulların günahlarını yaptıkları bazı ameller veya söyledikleri birtakım söz ve dualar sebebiyle affeder, günahlarına keffaret eder. Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: "Denizin köpükleri kadar günahı olsa da La ilahe illallahu vallahu ekber, vela havle vela kuvvete illa billah' diyen yeryüzündeki her insanın günahına bu söz keffaret olur". (Tirmizi, Vitr, 15). "Hiçbir kul yoktur ki bir günah yapsın ve kalkıp güzelce abdest alıp iki rekat namaz kılarak bu günahdan mağfiret dilesin de, Allah onu affetmesin (Ahmed b. Hanbel, I, 10).

Peygamberler masumdur, günah işlemezler. Ancak, "zelle" denilen, peygamberlik makamı için kusur kabul edilen amelleri vardır. Ehl-i sünnet şefaat, hesap, mizan, sırat, havz, cennet, cehennem, kabir azabı ve münker-nekir sorgusunu hak ve dinin esası kabul etmiştir.

Günah ve İsyanın Sonuçları:

- İlimden yoksun kalmak: Zira, ilim, günahkara verilmez.

- Rızkın kesilmesi: Günahkarın rızkı harama gider, Allah'ın bereket ve ihsanı kalkar.

- Kalp ve ruhun bozulması: Fıtrata uygun hal bozulur, hissizlik, vicdansızlık, korkusuzlukla tövbeden uzaklaşır. İç dünya kararır, kalp paslanır, haya duygusu ve ahlak kalkar.

- İnsanlardan uzaklaşma: Nefsi ve en yakınlarıyla, toplumla yabancılaşan günahkar yalnız kalmaya mahkum olur.

- Her günah iz bırakır: Günahların sonucu vücud, akıl ve diğer organlarda bir kötülük doğurur. Her günah bir başka günaha yol açar.

- Her günah, İslam dışı gelmiş geçmiş bütün çirkin ulusların mirasıdır. Kibirlenmek Firavun'un; eşcinsellik Lut kavminin mirasıdır.

- Günah ve isyan, Allah'ın azabının hak olmasına yol açar. Bela ve musibet gelir. Günahın geçmişe, şimdiye ve gelecek kuşaklara zararı dokunur.

- Günahkarlar, meleklerin tövbe ve istiğfarlarından, Hz. Peygamber (s.a.s)'in şefaatinden mahrum kalırlar. Günahlar insanların imanını zayıflatır.

Günah hakkında Hz. Peygamber (s.a.s)'in buyurduğu bazı Hadis-i şerifler:

Zulüm üç türlüdür: Bir zulüm var ki Allah onu affetmez. Bir zulüm var ki Allah onu affeder. Bir zulüm var ki Allah onun mutlaka hesabını sorar: Allah'ın affetmediği zulm şirk'tir. Çünkü O, "Şirk büyük zulümdür" (Lokman, 31/13) buyurmuştur. Allah'ın affedeceği zulüm ise kulların kendi nefislerine zulmüdür. Rableri ile kendileri arasındaki işlerde yaptıkları hatalardır. Allah'ın hiç bırakmayıp mutlaka hesap soracağı zulüm de kulların birbirlerine karşı haksızlıklarıdır. Allah bunların hesabını sorar ve yapılan haksızlıkları cezalandırır.

Yüce Allah: " Ey kulum sen bana kulluk etmedin ama benden umut istedin. Ben de sende olanları bağışladım. Ey kulum, dünya kadar günahla gelsen, bana şirk kaşmamışsan, ben de seni dünya kadar mağriretle karşılarım. " buyurur.

Kula erişen bir musibet, büyük-küçük bir felaket hep kendi günahı yüzündendir. Allah ın affettikleri de pek çoktur.

Canımı kudret elinde bulunduran Allah'a andolsun ki, mümine erişen hiçbir tasa, üzüntü, sıkıntı, hatta vücuduna batan hiçbir diken yoktur ki Allah onunla o kimsenin günahlarını affetmesin.

Her duyduğunu söylemesi kişiye günah olarak yeter.

Kim bir müslüman kardeşine şefaat eder de şefaat ettiği kimse kendisine bu yüzden bir hediye verir ve o da bunu kabul ederse büyük günah kapılarından birine gelmiş olur.

Hiç bir günahkar, diğerinin yükünü çekmez.

Allah, canı boğazına gelmemiş olan kulun tövbesini kabul eder.

Farz namazı, abdest, huşu ve rükuu'nu tam olarak yapan hiç bir müslüman yoktur ki -büyük günah işlemedikçe- namazı önceki günahlara keffaret olmasın.

İnsanlar bir münker görüp de onu değiştirmezlerse Allah'ın onlara umumi bir ceza vermesi yakındır.

Başkalarının işlediği günahlar yüzünden bizi de helak etme Allah'ım! Şu yedi helak edici şeyden sakınınız: Şirk, büyü, adam öldürmek, faiz, yetim malı yemek, cihaddan kaçmak, masum kadınlara zina iftirasında bulunmak.

Kim Ramazan'da inanarak, hak rızası için oruç tutsa geçmiş günahları affedilir. Rüşvet alana da verene de lanet olsun. Helal belli, haram bellidir ve sen sana şüpheli geleni bırak. Zina ve fuhuş bir toplumda yaygın hale gelirse, Allah önceki nesillerde bulunmayan hastalıkları onlara bela olarak verir. Bir millet eksik tartar ve eksik ölçerse zulüm, açlık ve yoklukla cezalandırırlar. Bir milletin yöneticileri yüce Allah'ın indirdiği hüküm ile hükmetmezse Allah onların birliğini dağıtır. Kul, yaptığı isyan ve işlediği günah dolayısıyla rızkından mahrum kalır.

Hesaba çekilmeden, kendini hesaba çek. Başınıza gelecekleri bilseydiniz az güler çok ağlardınız. Yaptığın bir kötülük seni üzüyorsa sen müminsin. Ey kalpleri evirip çeviren Rabbim, kalbimi senin dinin üzere sabit ve sürekli kıl" (İbn Kesir, I, 508, 528: Buhari, Libas, 24, Tıb, l, Savm, 1-15, Ahkam, 9, Buyu', 2, 3; Müslim, Birr, 45 vd.; iman,143,144,145,153,154, Mukaddime, 5; Ebu Davud Buyu, 82; Tirmizi, Tefsir, 44; Daavat, 90, 99; İbn Mace Ahkam, 2; Malik, Muvatta ; Hudud, 2,' Ahmed b. Hanbel, II, 164, 248; V, 154, 190, 194).

Zübeyr TEKKEŞİN


3-)Gizli yapılan günahın tövbesini gizli yapınız! Açıkça işlenen günahın tövbesini açıkça yapınız! Günahınızı bilenlere, tövbenizi duyurunuz. (Hadis-i şerif-Kimyay-ı Seadet)

Günah işlemekten çekinmeyen alim, elinde meş'ale tutan köre benzer. Herkese yol gösterir, fakat kendisi göremez. (Sadi-i Şirazi)

Günah işlemeye devam ettiği halde, günahımın Allahü tealaya ne zararı var, o beni affeder demek münafıklık alametidir. (Abdullah-ı Dehlevi)

Günahlar eğer zina etmek, içki içmek, şarkı ve çalgı aletleri dinlemek, haramlara bakmak, abdestsiz mushafa dokunmak ve bid'at itikadı (bozuk, yanlış inanışlar) gibi Allahü tealanın hakkı olup, kul hakları ile ilgili değilse, onların tövbesi, pişmanlık, istiğfar ve yalvararak Allahü tealadan özür dilemekle olur. Ama farzları terk etmişse, mesela namazlarını kılmamış, oruçlarını tutmamışsa tövbe ve istiğfar bunları kaza ettikten sonra olur. Kul hakkı ile ilgili olanlarda, hakları sahiblerine veya varislerine verip helallık dilemelidir. Varisi bilinmezse, sahibine niyetle fakirlere sadaka olarak vermelidir. (İmam-ı Gazali, Yusuf Sinanüddin)


4-)Dini bakımdan suç sayılan iş veya davranış, vebal
Örnek:Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir. H. Taner


5-)Acımaya yol açacak kötü davranış, yazık.


6-)Sorumluluk, vebal.


7-)Kabahat, hafif suç
Örnek:Bütün kusurları, günahları, kibar, asil bir güzellik şeklinde görülür. M. Yesari


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 


Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
Sinful.
İngilizcesi İngilizce
Fault.
İngilizcesi İngilizce
Evil.
İngilizcesi İngilizce
Wrongdoing.
İngilizcesi İngilizce
İniquity.
İngilizcesi İngilizce
Transgression.
İngilizcesi İngilizce
Trespass.
İngilizcesi İngilizce
İsn't it a pity.
İngilizcesi İngilizce
Crime.
İngilizcesi İngilizce
Error.
İngilizcesi İngilizce
Hamartia.

  • Günah her zaman kötü birşey
  • Günah Allah ın kabul ettiğimediği Allah ın sevmediği şeyler
  • Eksi 30 derecede Günah çıkarttılar Kazakistan'ın başkenti Astana'da binlerce Hıristiyan, eksi 30 dereceyi bulan soğuğa aldırmadan buzlu suya girerek Günah çıkarttı.
  • Günah ÇIKARMA ODASINDAYDI Rahibin haber vermesi üzerine bölgeye giden bomba imha ekiplerinin, patlayıcıyı etkisiz hale getirdiği açıklandı.

Sizde içinde Günah kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Günah kelimesi anlamı 413 defa okunmuştur. [237596] Günah kelime anlamı, Günah nedir, Günah ne demek, Günah sözlük anlamı

Paylaş