Hat Nedir

Hat Nedir ? Hat Ne demek ?

1-)Alm. Schönschriff (f), Fr. Calligraphie (f), İng. Calligraphy. Çizgi, yazı. Hat kelimesinin ondan fazla manası vardır. Genel olarak hat denince Kur’an-ı kerim harfleri ile yazılmış yazı akla gelir. Sanat yazıları için “hüsn-i hat” (güzel yazı) tabiri daha uygun düşmektedir. Hattın diğer bir özelliği de el ve kalemle yazılmış olmasıdır ki, buna “elyazması” yahut “orijinal yazı” da denir. Diğer mecazi manada mesela, çizme yazı, yapma yazı, kopye yazı, basma yazı, işleme yazı gibi ifadelerde yazılan yazılar asıl hat yazısından ayırt edilmiş olurlar.

Yazı, dilin eli, elin dilidir. Gönlün tercümanı, iradenin ölçüsü, ruhun aynasıdır. Akıllara elçi, marifetlere silah, ilimlere hüccet, medeniyetlere senettir. Yazı, hafızanın yükünü hafifletir. Güzel yazı, bunu daha da azaltır. Gözü ve zihni erken yorulmaktan korur. Fikrin işlemesine, olgunlaşmasına yarar. Sözü düzenler, ifadeyi kuvvetlendirir, dili dizginler, düşünmeye zaman, düzeltmeye imkan verir.

Hüsn-i hat yazarlarına “katip” denir. Çoğulu küttab’dır. Daha sonraları “hattat” denilmiştir. Osmanlılar zamanında hattatlara “hoş-nüvist” (güzel yazı yazan) veya “hub-nüvist” de denilmiştir. Yazı çeşitlerine göre de “ta’lik-nüvist” (ta’lik yazan), “celi-nüvist” (celi yazan) gibi isimler verilmiştir.

Yazının Tarihi

Bugün tarihte kaybolmuş veya halen devam eden milletlere ait yazıların nerede, nasıl zuhur ettiği ve ne kadar çeşidinin bulunduğu tam olarak bilinmemektedir. Bununla beraber bilinen kesin bir gerçek, Kur’an-ı kerim harf ve yazılarının estetik ve güzellik bakımından beşer yazılarının hiçbirisi ile kıyas kabul etmeyecek kadar fevkalade bir kıymet ve müstakil bir varlık göstermiş olmasıdır. Muteber din kitaplarında Âdem aleyhisselamın Cennetteyken, Cennetin her yerinde ve Arş üzerinde bu harflerle “Kelime-i tevhid” yazısını gördüğünü; İslami yazının vaz’-ı ilahiye dayandığını, o harflerin insan yapısı olmadığını, dünya ve Âdem yokken o harflerin olduğunu yazmaktadır.

İslami yazının tekamülü, İslamiyetten önce ve sonra olmak üzere iki safhaya ayrılmaktadır. Hicretten önceki dönemde Miladi 512 senesine ait bazı kitabelere rastlanmışsa da bilgi bakımından karanlıkta kalmıştır. İslamiyetin ilk yıllarında, kullanılan yazı çeşidi hakkında muhtelif rivayetler varsa da 5. asrın ikinci yarısında dik ve köşeli“Ma’kili” yazısı ile yuvarlağımsı “Şami” yazısının Mekke’de kullanılmakta olduğu bilinmektedir.

İslamiyetin zuhuru ile Peygamberimizin yakın sahabelerinden hazret-i Ali, hazret-i Ömer, Talha, Eban bin Said, Osman bin Said, Yezid bin Ebu Süfyan, Hatib bin Ömer, A’la bin Harezmi, Ebu Selman bin Adüleşhel, Abdullah bin Said, Hüsreyt bin Abdülazza, Muaviye radıyallahü anhüm, vahiy katipiliği yaparak İslam aleminin ilk yazı yazanları olmuşlardır.

Ma’kili olan ilk İslam yazısı kısa zaman içinde “Kufi” yazısı ile tekamül etmiştir. Hazret-i Ali bu sahada çok güzel örnekler vermiştir. Türklerin ve bilhassa Osmanlıların İslamiyete yaptıkları hizmet sırasında, İslami sanatlar arasında en ziyade ileri götürdüğü sanat, hüsn-i hat olmuştur.

Son Abbasi Halifesi Musta’sım-billah’ın kölesi olduğunu söyleyen “Yakut-ı Musta’sımi” kaleminin ucunu eğri kesmek suretiyle hat sanatında “aklam-i sitte=altı kalem” denilen yazı çeşitlerinin tekamülüne yeni bir çehre kazandırmış, bu sebeple de kendisine yenilik yapan manasına da gelen “Hattat” ünvanı verilmiştir.

Hüsn-i Hat Yazılarının Çeşitleri

1. Ma’kili yazısı: Bu yazı çeşidinde harflerin hepsi düz, köşeli, hendesi ve donuktur. Bu sebepten sertlik ve kat’ilik ifade eder. Her harf değilse de çoğu dört hareketle meydana gelir. Bu sebepten ma’kili’ye “hatt-ı satrancıli” de denilmiştir. Bu yazı İslamiyetten önce abide yazısı olarak kullanılmış, fakat el ve kalemle yazarak değil, hendese ve nakış aletleriyle çizerek vücuda getirilmiştir. İslamiyetten sonra da çizme usulü ile abide yazısı olarak kullanılmıştır. Bunlarda el ve kalemle yazmak bulunmadığından, hakiki değil mecazi yazılardan sayılırlar. Estetikleri de ancak resmedilme bakımından mütaala olunur. Kalın ve ince olmak üzere başlıca iki çeşidi vardır.

2. Kufi yazı: Bu yazıda, ma’kili’den farklı olarak düzlük ve yuvarlaklık muayyen nisbetler altında karıştırılmış ve kalemin tabiatı ona göre ayarlanarak yazışta hareket hakim kılınmıştır. Gözlü ve başlı harflerin hareketleri ma’kilide (dört) iken kufi’de üçe indirilmiş olduğundan, kufi’nin her çeşidinde başlı ve gözlü harfler üçgenimsi (müselles) veya yuvarlağımsı(tedviri) durum alırlar.

El ve kalemle yazılarak vücuda getirilen kufi hattı zor bir sanat ve meleke işidir. Bu hususta hazret-i Ali çok güzel kufi örnekleri vermiştir.

Kufi yazısında yazının fıtri ve bedii zevki hakim olduğundan ma’kıli de görülen donuk hendese, ruhi ve akıcı bin hendeseye dönüşmüştür. Bu da yazıya ve yazanlara geniş bir inkişaf ve imkan sağlamıştır. Bu bakımlardan kufi yazısına “ümmü’l hutut=yazıların anası” denmiştir. Yazma kufi ve yapma kufi (=celi kufi) diye çeşitleri vardır.

Bazı üstad ve hattatlar, ma’kili ve kufi yazılarının karışımı ile “aklam-ı sitte=altı kalem” denilen altı cins yazı çeşidi bulunmuştur demişlerse de, yazıların anası kabul edilen kufi yazısından kaynaklanan ve aşağıda şematik olarak gösterildiği üzere bir şecerenin mevcud olduğu kabul edilmektedir.



Bu duruma göre “aklam-ı sitte (altı kalem); sülüs, nesih, muhakkak, reyhani, tevki ve rik’a olarak çeşitlere ayrılmış, ayrıca bir yedincisi olarak da “ta’lik” ilave edilmiştir.









3. Sülüs kalemi: Sülüste her harfin altıda dört (4/6) parçası düzümsü, altıda ikisi (2/6) de yuvarlağımsı olmaktadır. 24 kıl kalınlığına “tomar” adı verilmiş, hasıl olan kalınlığın sülüsüne (1/3) “sülüs” ismi verilmiştir. Yani sekiz kıl kalınlığı sülüs kalemi kalınlığını meydana getirmiştir. Hat üstatları sülüs kalemini birinci derecede göstermiş, hat sanatında kufiden sonra başlı başına bir başlangıç, bir kaynak ve hat taliminde bir esas ve ölçü almışlardır. Bu bakımdan da kufiden üstün bir mevki verilmiştir. Bu imtiyazlı karakteriyle“mikyasü’l-hat, mizanü’l-hat” diye şöhret bulmuştur.

Sülüs daha çok hat öğrenmek için kullanılır. Her yazının temelidir. Sülüs’ün metanet ve kemali diğer hat cinslerine yayılmış olmakla beraber asıl istenilen husus bu olmamaktadır. Aklam-ı sitte’de sülüs ile nesih birinci gelmektedir.

4. Nesih kalemi: Sülüs’e tabi olup kalınlığı sülüs kaleminin üçte biri (1/3) kadardır. Bu yazı, teknik bakımdan sülüsün üçte ikisini (2/3) nesh etmiş ve üçte biriyle de sülüse tabi olmuştur. Bu bakımdan nesih yazısının sülüsü andıran bir hususiyeti vardır. Kur’an-ı kerim’i kufi hattıyla yazılmak mevkiinden resmen kaldırıp onun yerine geçmiş olması manasına “nesh” etmesi sebebiyle de nesih denilmiştir.

Aklam-ı sitte’den sülüs ile nesih, güzellikte birinci gelir. Nesih hattı daha çok mushaf, tefsir, hadis ve benzeri eserlerin yazılmasında kullanılmıştır.

5. Muhakkak kalemi: Her harfin bir buçuk hissesi düz, kalanı yuvarlağımsı, kalınlığı sülüs kalemi kadar olan hüsn-i hat şeklidir.

6. Reyhani kalemi: Nesih hattının sülüse bağlı olduğu gibi reyhani kalemi de muhakkak kalemine tabidir. Kalınlığı nesih kalemi kadardır.

7. Tevki kalemi: Yarısı düzümsü, yarısı yuvarlağımsı, diye tarif olunup, kalem kalınlığı sülüse pek yakındır.

8. Rik’a (rikaa) kalemi: Düzlüğü ve yuvarlaklığı değişik, çoğu harfleri bitişiktir. Kalem kalınlığı değişebildiği gibi belirli bir haddi de yoktur. Gayet sür’atle yazıldığı, seyyal ve stenoğrafik bir mahiyette olduğu için harfler, tabiatıyla birbirine bitişiktir. Osmanlılar bu yazıya “hatt-ı icaze” de demişlerdir. Diğer yazı nev’ileriyle karışmaya son derece elverişli olduğundan birçok yazı çeşidinde rol aldığı görülmektedir.

Tevki ile rik’a kalemleri daha ziyade sür’atle yazmak içindir. Dolayısıyla bunlar ameli bakımından birinci, estetik yönden ikinci ve üçüncü ve hatta biraz daha geride kalırlar. Bu gibi yazılara ince kalemlerde umumiyetle “Kırma” veya “Hurde” denilmektedir.

9. Ta’lik kalemi: Her harfi tedviri “yuvarlağımsı” olup düz harfi yoktur. Dolayısıyla ma’kilinin tam aksi durumundadır. Ta’lik kaleminin kalınlığı sülüs kalemi kadar olup, “Meşk Kalemi” diye maruftur.

Celisine, yani kalınına “kamış kalem” ismi verilmiştir. Ta’lik’e, Acem yazısı da denilmektedir.İncesine “hafi” veya “ince ta’lik” yahut “hurde ta’lik”; kalınlarına da “celi ta’lik” veya “ta’lik celisi” denmektedir. Sülüs ve nesihten sonra gelmektedir. Bu sebeple hat üstatları talebelerine sülüs ve nesihten sonra ta’lik öğretmeyi tercih etmişlerdir. Çünkü bu üç yazıyı elde eden bir talebe, diğer yazıları da yazabilecek duruma gelmiş olur. Bundan sonra sülüs ve Ta’lik celileri gelir ki, bunlar üzerinde ayrıca talim görmek icab eder.

10. Diğer ölçülü yazılar: “Altı kalem = aklam-ı sitte”den her biri “hafi” ve “celi” diye bölümlere ayrılmakta, bu suretle ölçülü kalemler 12’ye yükselmektedir. Bazıları bu 12 kaleme ilaveler yaparak 46, hatta daha fazla sayıya çıkartmaktadırlar.

Bu yazı çeşitlerine “şikeste”, “sünbüli”, “şeceri” ile “celi”ler, “hurde”ler, “müsenna”lar, “melasık”lar, “müşakkak”lar“rik’a ve kırma”lar ve 500 çeşidi geçen kufiler ve “gubari”ler de ilave edilirse, hakiki ve mecazi yazı yekünü 1000’e yaklaşır.

Arapçada ta’lik ve bunun kolları; Farsçada divani, divan-ı celi ve karma divani, Osmanlıcada rik’a ve rik’a kırmaları daha güzel bir durum arz ederler. Bu itibarla, lisan ve kavmiyet hususiyetinin bu yazılar üzerinde de az çok tesirli olduğu görülmektedir.

Bu bilgiler, İslamda yazıya verilen ehemmiyetin, sarf olunan çalışma ve gayretin kısa bir bilançosu gibidir. Sanat aleminde ismen bile küçümsenmeyecek olan bu zenginlik, Rabbani bir feyiz ve rahmet altında işleyen dimağ ve ellerin, iman ve zevk dolu gönüllerin güzel ve muhteşem tezahürleridir.

Türk milleti ile Arap ve Acem milletleri hüsn-i hat sanatında hüner ve deha sahibi nice insanlar yetiştirmişlerdir. Osmanlıların bu uğurdaki hizmeti öteki milletlerden çok daha ileri gitmiş, Arabın sülüsünü, Acemin ta’likini binbir incelik içinde tamamlamış ve ıslah etmiş, bir taraftan da yüzlerce Osmanlı hattatı yetiştirmiştir. Hattatların cahil olduklarına dair var olan rivayetler gerçeğe dayanmamaktadır. Osmanlı Sultanlarının hemen hemen hepsi hat sanatında örnek olabilecek eserler vermişlerdir. Hat sanatı hakkında yazılmış Menakib-i Münevveran (Âli), Gülzar-ı Sevap (Nefeszade), Devha-tül Küttab (Soyulcuzade) ve Tuhfe-i Hattatin (Müstekimzade) gibi eserlerde şeyhülislam olarak hizmette bulunmuş; Hoca Saadeddin, Yahya, Feyzullah, Veliyyuddin ve Çelebizade Âsım efendilerin sadrazam olarak hizmette bulunmuş; Hekimoğlu Ali Paşa, Koca Ragıp Paşaların aynı zamanda birer hattat olduklarını ve kadı olarak vazife yapan kimselerin de muhakkak hüsn-i hat dersi aldıklarını yazmaktadır.

Hat hakkında yazılmış diğer bazı, Tezkere-tül-Hattatin, Mecelle-tün Nisab, Devha-tül-Meşayıh gibi eserlerde de geniş bilgi bulunmaktadır.

Hat Sanatında Kullanılan Malzemeler

Kalem, kağıt ve mürekkeb esas malzemeyi teşkil eder. Bunlar da kendi içlerinde çeşitlere ayrılırlar.

Kalem: Kamış kalem, kargı kalem, tahta kalem, çifte kalem, demir kalem, kurşun ve renkli kalemler, tarama kalemi, cetvel kalemi, vs.

Mürekkep: Beyaz, siyah, lal, gülyuni, lacivert, asumani, altın, zırnık, tashih mürekkepleri olarak kısımlara ayrılırlar.

Kağıtlar: Renk ve kalite bakımından birçok çeşitlere ayrılırlar.

Mürekkep yapma usulü başlı başına bir sanat kolu teşkil eder. Zamanımızda bu sanat kolu yok olma derecesinde unutulmuştur. Kağıt bakımından da yine ihtisas isteyen ve ustalığı gerektiren kağıt boyama, ebru kağıdı yapma ve kağıt aharlama işleri de bugün unutulmuş gibidir.

Meşhur Hattatlar

İbn-i Mukle (885-949), Ya’kut-ı Musta’sımi (1204-1298), Şeyh Hamdullah (1437-1520), Ahmed Karahisari (1468-1556), Hafız Osman bin Ali(1642-1698), Mehmed Es’ad Yesari (1753-1798), Mustafa Rakım (1757-1828), Mahmud Celaleddin (? - 1849) ve hanımı Esma İbret (? - 1780), Mustafa İzzet (1770-1849), Şevki Efendi (1829-1887), Hulusi Efendi (1869-1940), İsmail HakkıAltunbezer (1873-1946), Mustafa Halim Özyazıcı (1898-1964), Beşiktaşlı Hacı Nuri Efendi (1868-1951), Mahmud Yazır (1895-1952), Necmeddin Okyay (1883-1967), Hafız Kemal Batanay (1891-1981), Hamid Aytaç (1891-1982)...


2-)Çizgi.


3-)Yazı.


4-)Ulaşım sağlayan bir taşıtın uğradığı yerlerin bütünü, yol, geçek.


5-)Elektrik akımı taşıyan tel veya kablo sistemi
Örnek:Bir kablodan muhtelif hatlar çıkar. S. F. Abasıyanık


6-)Telefon, telgraf, televizyon vb. araçlarla iletişim sağlayan yol, kanal.


7-)Sınır
Örnek:Dalga dalga ilerleyen hücum hatlarımız birinci düşman siperlerine girdi. A. Gündüz


8-)Yüzü biçimlendiren çizgi veya kırışıklık
Örnek:Yüz hatları bütün bu rivayetleri doğruluyor. H. Taner


9-)Vücut biçimi.


10-)Bk. yazı


11-)Bk. çizgi


12-)), (f.) şapka


13-)Kardinalin şapkası


14-)Kardinallik rütbesi


15-)Şapka giydirmek


16-)Şapka


17-)i. şapka.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 


Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
As it pertains to the Headline puzzle, one of the two words necessary to create the mixed alphabet The hat is used to create a sequence of numbers which is then used to number the columns of a matrix containing the letters of the alphabet The columns are transposed according to their assigned numbers from the sequence The resulting alphabet consisting of the transposed columns is called the mixed alphabet.
İngilizcesi İngilizce
On a train, a locomotive engineer and a conductor each wears a different kind of hat You will notice that various jobs in the society are designated by different hats From this we get the word hat as a slang term meaning one's specialized duties This is one's hat.
İngilizcesi İngilizce
The portion of a detachable brake disc that comes in contact with the wheel hub.
İngilizcesi İngilizce
Job, the duties of a post.
İngilizcesi İngilizce
Same as Caret.
İngilizcesi İngilizce
Standing in the doorway.
İngilizcesi İngilizce
Scientology slang term for a particular job, taken from the fact that in many professions, such as railroading, the type of hat worn is the badge of the job The term hat is also used to describe the write-ups, checksheets and packs that outline the purposes, know-how and duties of a job in a Scientology organization.
İngilizcesi İngilizce
The enzyme responsible for the acetylation of lysine residues on histone tails.
İngilizcesi İngilizce
Has , hath , haveth.
İngilizcesi İngilizce
Line.
İngilizcesi İngilizce
Stroke.
İngilizcesi İngilizce
Sing.
İngilizcesi İngilizce
Pres.
İngilizcesi İngilizce
Of Hote to be called.
İngilizcesi İngilizce
Cap or hat worn by officers or enlisted men when full-dress uniform, or dress uniform, is not worn.
İngilizcesi İngilizce
An informal term for a person's role; 'he took off his politician's hat and talked frankly' headdress that protects the head from bad weather; has shaped crown and usually a brim put on or wear a hat; 'He was unsuitably hatted' furnish with a hat.
İngilizcesi İngilizce
Handwriting.
İngilizcesi İngilizce
Calligraphy.
İngilizcesi İngilizce
Railway.
İngilizcesi İngilizce
Trackway.
İngilizcesi İngilizce
Railway track.
İngilizcesi İngilizce
Lettering.
İngilizcesi İngilizce
Letters.
İngilizcesi İngilizce
Route.
İngilizcesi İngilizce
Verge.
İngilizcesi İngilizce
Headdress that protects the head from bad weather; has shaped crown and usually a brim.
İngilizcesi İngilizce
An informal term for a person's role; 'he took off his politician's hat and talked frankly'.
İngilizcesi İngilizce
Put on or wear a hat; 'He was unsuitably hatted'.
İngilizcesi İngilizce
Furnish with a hat.
İngilizcesi İngilizce
Slang: High hat cymbals Submitted by Karl Kuenning RFL from Roadie Net.
İngilizcesi İngilizce
Height above touchdown.

  • Nüfusun yüzde 4'ü, kimsenin bulunmaması gereken, savaşta bölünmüş yeşil Hat denilen ara bölgede yaşıyor.

Sizde içinde Hat kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Hat kelimesi anlamı 148 defa okunmuştur. [237746] Hat kelime anlamı, Hat nedir, Hat ne demek, Hat sözlük anlamı

Paylaş