Hatay Nedir

Hatay Nedir ? Hatay Ne demek ?

1-)İlin Kimliği

Yüzölçümü: : 5403 km2

Nüfusu: : 1.109.754

İlçeleri: : Merkez, Altınözü, Belen, Dörtyol,

: Erzin, Hassa, İskenderun, Kırıkhan,

: Kumlu, Reyhanlı, Samandağı

Türkiye’nin en güneyinde bir sınır ilimiz. 35°52’ ve 37°04’ kuzey enlemleri ile 35°40’ ve 36°35’ doğu boylamları arasında yer alır. İl toprakları, doğu ve güneyde Suriye sınırı, kuzeydoğuda Gaziantep, kuzey ve kuzeybatıda Adana, batıda ise İskenderun Körfezi ile çevrilidir. Trafik numarası 31’dir.

İsminin Menşei

Osmanlı devrinde “İskenderun Sancağı” adıyla anılan bölge, Cumhuriyet devrinde Türkiye’ye katıldıktan sonra“Hatay” ismini almıştır. Hititlilere “Hatti” denir ve bunlar da, Hatay bölgesine “Hattena” derlerdi. Araplar “Antakiye”, Selökitler ise Antiokheia demişlerdir.

Tarihi

Hatay, Hititlerin bir toprağıydı Hitit imparatorluğunun yıkılışından az önce bu bölgede bağımsız bir Hitit devleti kuruldu. Başkenti Zencirli (Sam’al) olan bu devlet 150 sene devam etti. M. Ö. 6. asırda Perslerin istilasına uğradı. Bilahare Makedonya Kralı İskender, Anadolu’yu işgal ve Pers (İran) Devletini yenerek bu bölgeyi de istila etti. İskender’in ölümünden sonra Makedonya İmparatorluğu, generalleri arasında taksim edildi. İskender’in generallerinden Birinci Selevkos Asya İmparatorluğunu, Birinci Selevkos’un oğlu Birinci Antiochus, Hatay bölgesindeAntakya şehrini kurdu.

Antakya M.Ö. 306-280 arasında 26 sene Asya İmparatorluğunun başşehri oldu. Şehir nüfusu 500 bini geçerek Roma ve İskenderun’dan sonra dünyanın üçüncü büyük şehri oldu. Selevkos Devleti, başşehrini Selevkiya şehrine nakledince Antakya gerilemeye başladı. Roma imparatorluğu, Selevkos (Asya) Devletini ilhak edince, bölge Romalıların eline geçti. Roma imparatorluğu M.S. 395’te ikiye parçalanınca bu bölge, Doğu Roma’nın (Bizans) payına düştü. M.S. 395’ten itibaren 243 sene Antakya, Bizans ve Sasaniler arasında el değiştirdi. Hıristiyanların dini merkezi haline geldi. Sasani imparatoru Şehinşah Birinci Sapur, 260 senesinde şehri aldı. Bizanslıların 538 senesinde geri almalarını müteakip Birinci Hüsrev Nuşirevan tekrar şehri ele geçirdi. Halkın büyük kısmını, Bağdat yakınlarındaki başşehir Medayin’in civarında kurulan Rumiye şehrine yerleştirdi. Bizans imparatoru Justinianus, Antakya’yı Sasanilerden geri aldı ve yeniden inşa ettirdi.

Hazret-i Ömer’in halifeliği sırasında 638’de İslam ordusu Antakya’yı fethetti. 688’de Bizanslılar bu şehri geri almak istediler, fakat muvaffak olamadılar. Antakya, Abbasi Devletinin Bizans’a karşı bir sınır eyaletinin merkezi (Avasım) oldu. Daha sonraları Halep’te kurulanHamdani Emirliği, bu bölgeye sahip oldu. 966 senesinde Bizans saldırısına karşı şehir kendini savundu. 331 sene süren İslam hakimiyetinden sonra Bizans İmparatoru Nikeforos Fokas, Müslümanlar arasındaki iç savaşlardan istifade ile şehri geri aldı(969). 115 sene Bizans’ın işgali altında kaldıktan sonra Anadolu fatihi ve Türkiye Selçukluları Devleti hükümdarı Kutalmışoğlu Birinci Süleyman Şah, 1084’te Antakya’yı fethederek, Türk topraklarına kattı. 1086’da Süleyman Şahla Alparslan’ın oğlu Sultan Tutuş (Suriye Selçukluları hükümdarı) arasında çıkan kardeş kavgası (iç savaş) sırasında Kutalmışoğlu Süleyman Şahın vefat etmesiyle şehir, Tutuş’un hakimiyetine geçti.

1071 Malazgird Zaferinin intikamını almak, Türkleri Anadolu’dan atmak, Kudüs’ü ele geçirmek ve İslamiyeti imha etmek maksadıyla Avrupa Hıristiyanları, Haçlı seferleri tertiplediler. Bu seferlerden ilki olan Birinci Haçlı Seferinde 600.000 kişilik bir Haçlı ordusu Anadolu’ya geldi. Bunlardan 500.000’i Türkiye Selçukluları Sultanı Birinci Kılıç Arslan tarafından gerilla savaşları ile imha edildi. Geriye kalan 100.000 kişilik Haçlı ordusu, 21 Ekim 1097’deAntakya önlerine geldi. Şehri Türk komutanı Yağıbasan Bey savunuyordu. Kuşatma 7,5 ay sürdü. Antakyalı birkaç Hıristiyan 5 Haziran 1098’de kale kapılarından birini açarak Haçlı ordusunun gizliceAntakya’ya girmesini sağladılar. Kaleye giren Haçlılar, Müslümanları ve hatta Hıristiyanları kılıçtan geçirdiler. Selçuklu Sultanı, bu mühim şehri geri almak için Kerboğa Bey komutasında büyük bir Türk ordusunu gönderdi. Antakya düşmek üzereyken bir papaz, hazret-i Îsa’nın bağrına saplanan mızrağı buldum yalanını söyleyerek Hıristiyanları coşturdu ve Antakya’yı Türklerin geri almasını engelledi. Burası merkez olmak üzere bir Haçlı Prensliği kuruldu. Kudüs’e yönelen 100.000’e yakın Haçlı sürüsü, Kudüs’ü işgal edince camilere sığınan Müslümanları katlettiler. Camilerde Haçlı süvarilerinin atlarının karnına ulaşan kan gölü meydana geldi. Kudüs Haçlı Krallığına bağlı olan Antakya Haçlı Prensliği, 170 sene Antakya’ya hakim oldu. 19 Mayıs 1268’de Türk-Memluk Sultanı Baybars, Antakya’yı geri alarak 170 sene bu şehre kan kusturan Haçlı Prensliğini ortadan kaldırdı.

Şam, Halep, Lazkiye, Hama ve Humus ile rekabet edemeyen Antakya, gerilemeye başladı. Osmanlı Sultanı Yavuz Sultan Selim Han, 1516’da Mercidabık Zaferi ile Suriye ve Hatay’ı Osmanlı Devletine kattı. On yedinci asırda Antakya 5 sancaklı Trablusşam eyaletine (beylerbeyliğine) bağlı bir kaza merkeziydi. Yirminci asır başlarında ise 3 sancaklı Halep vilayetinin (eyaletinin) merkez sancağına bağlı 14 kazadan biriydi. Bu kazalardan biri de İskenderun’du. Birinci Dünya Harbinin sonunda Ekim 1918 sonlarında Antakya’yı İngilizler işgal ettiler ve bir sene sonra Fransızlara devrettiler. 20 Ekim 1921’de Ankara Antlaşması ile Fransızların iç bağımsızlık tanıdıkları İskenderun sancağında çoğunluk Türklerdeydi. Buna rağmen Fransa iki kardeş ve komşu ülke olan Türkiye ile Suriye’nin arasına fitne tohumu ekmek için, Misak-ı Milli sınırları içinde olan Hatay’ı (İskenderun sancağını) Lozan’da geri vermedi. Fransızlar, 1925 Martında İskenderun sancağının idaresini diğer Suriye illerinden ayırdılar. Türkçe, Arapça ve Fransızcayı resmi dil kabul ettiler. 1937’de bağımsız Hatay Cumhuriyeti kuruldu. 23 Haziran 1939’da Türkiye-Fransa arasında yapılan Ankara Antlaşması ile Hatay’ın Türkiye’ye katılması kesinleşti. 23 Temmuz 1939’da Hatay, Türkiye’nin bir vilayeti oldu.

Fiziki Yapı

Hatay topraklarının % 46’sını dağlar, % 20’sini yaylalar ve % 34’ünü ovalar kaplar. Üçte ikisine yakını dağlık sayılır.

Dağları: Hatay’ın en önemli dağları Amanos Dağları’dır. Güneybatı-kuzeydoğu istikametinde İskenderun Körfezi kıyısına paralel olarak bir duvar gibi uzanır. Uzunluğu 180 km, genişliği 15-30 km olup, en önemli geçidi Elmadağ üzerindeki Belen Geçididir. Geçidin denizden yüksekliği 660 m’dir. Bu dağlar kıyıdaki dar ova ile içerideki Amik Ovasını ikiye böler. Amanos Dağlarının yeni ismi Nur Dağlarıdır. Eskiden Gavur Dağları da denirdi. Amanos Dağları üzerinde Musa Dağı, Daz Dağı (Mığır Tepe 2240 m), Kızıl Dağı (1735 m), İkiztepe (1700 m), Kanlık Tepe başlıca yüksek yerleridir. Asi Nehrinin dirseği içinde kalan Keldağ (Cebel-i Akra) 1730 m’dir. ZiyaretDağ 1235 m’dir. Amanos Dağlarının 800-1000 m yükseklikteki yamaçlarında bir çok yayla vardır. Soğukoluk, Belen, Zorkun ve Atik Yaylaları, yaz-kış kullanılır.

Ovaları: İl topraklarının orta kısmında geniş bir (çöküntü) çukur alan vardır. Bu alanın büyük kısmı Amik Ovasını teşkil eder. Denizden yüksekliği 80 m olan bu ova 900 km2 dir. 90 kilometrekarelik Amik Gölü ile etrafındaki 200 kilometrekarelik bataklık 1980’de tarım alanı haline getirilmiştir. Bu ova, Asi Vadisi, Afrin Vadisi ve Karasu Vadisi ile genişler. Amanos Dağları ile İskenderun Körfezi arasında dar kıyı ovaları olan İskenderun, Dörtyol, Payas ve Arsuz ovalarında Akdeniz bitkileri yetişir.

Akarsuları: AsiIrmağı: 380 km uzunluktadır. Hatay’ın en önemli akarsuyudur. Lübnan Dağlarından çıkarak Suriye’ye girer. Türkiye-Suriye sınırında 30 km aktıktan sonra Amik Ovasının güneyinden batıya kıvrılarak dirsek yapan Samandağı yakınında denize dökülür. Türkiye’deki uzunluğu 94 km’dir. Amanos Dağları ile Keldağ arasında açtığı vadide Büyük Akarçay, Küçük Akarçay, Hüseyinli Dereleri ve Hupnik Çayı bulunur. Afrin Çayı: Gaziantep’in Sof Dağları eteklerinden çıkar, Kilis yakınında Suriye’ye girer, Reyhanlı kuzeyinden yeniden topraklarımıza girer ve Amik Ovasını sular. Asi Irmağına karışır. Karasu: Kahramanmaraş’ın Akçadağ ve Kartal Dağı eteklerinden çıkar, Çatalyurt yakınında Hatay topraklarına girer, Amik Ovasını sulayıp Asi Nehrine karışır.

Gölleri: 90 kilometrekarelik Amik Gölünün kurutulmasından sonra tabii büyük göl kalmamıştır. Kurutulma işine 1954’te başlanmış, 1973’te tamamlanmıştır. Tahta Köprü Baraj Gölü: Karasu üzerinde sulama maksadıyla kuruluş bir barajdır. 200 milyon m3 su kapasiteli bu baraj ile 20 bin hektarlık tarım sahası sulanmaktadır. Bağlama, Gülbaşı ve Yenişehir Gölcükleri vardır. Kahramanmaraş’ta kurulmakta olan Menzelet Barajından Hatay içme ve sulama için istifade edecektir.

İklim ve Bitki Örtüsü

İklimi: Hatay ilinde Akdeniz iklimi hüküm sürer. Yazlar sıcak ve kurak; kışlar ılık ve yağışlı geçer. Senede ancak bir kaç gün kar yağar. Sıcaklık, -6,3°C ile +43°C arasında seyreder. Dağların yüksek noktalarında sıcaklık, ovalara nazaran daha düşüktür. Senelik yağış miktarı 877-1174 mm’dir.

Bitki örtüsü: Kıyı ovaları ile Amik Ovasında her çeşit bitki yetişir. Arazinin % 44’ü ekili-dikili alanlar,% 38’i orman ve makilerle, % 14’ü çayır ve mer’alarla kaplıdır. Tarıma elverişli olmayan kısmı % 4’dür. Dağların 800 m yüksekliğe kadar olan kısmı makilerle, 800-1200 m arası meşe, kayın, ardıç, kızılcık, kavak ve çınar ağaçları ile kaplıdır. 1200 m yukarısında karaçam, kızılçam ve sedir ağaçları bulunur.

Ekonomi

Hatay’ın ekonomisi tarım, sanayi ve ticarete dayanır.

Tarım: Hatay ilinin toprakları verimli olup, sulanan ekim alanları çoktur. Modern tarım aletleri yaygındır. Bu bakımdan çok çeşitli ve bol ürün alınır. Tahıl, sebze ve meyve ambarıdır. Buğday, arpa, pirinç, mercimek, pamuk, yerfıstığı, sebze (domates, patlıcan, biber, fasulye ve soğan), bol miktarda kavun-karpuz yetişir. Turunçgiller (portakal, mandalina, limon, turunç ve altıntop) 3 milyon ağaçtan ürün alınır. Dörtyol portakalı meşhurdur. Meyve olarak erik, kayısı, yenidünya, badem, incir ve üzüm bol olarak yetişir. Bu bölgede yetişen buğdayda nişasta miktarı fazladır.

Hayvancılık: Çayır ve mer’aların tarla haline getirilmesi ile hayvancılık gerilemiştir. Son senelerde yeniden hayvancılık gelişmektedir. Koyun, kıl keçisi, sığır beslenir. Arıcılık gelişmiştir. Hatay’ın 152 km’lik bir sahili olmasına rağmen balıkçılık gelişmemiştir. Yakalanan balıklar il içinde tüketilir, az bir kısmı da Suriye’ye satılır.

Ormancılık: Hatay’ın orman varlığı zengin sayılır. % 38’i (210 bin hektar) orman ve makilerle kaplıdır. 114 köy orman kenarında ve içindedir. Her sene 50 bin ster yakacak odun ve 20 bin m3 sanayi odunu ile 250 ton reçine elde edilir.

Madenleri: Hatay ilinde krom, bakır, kurşun, demir, manyezit, mermer, manganez ve dolomit yatakları vardır. Fakat yalnız dolomit çıkarılır. Dolomit, demirin eritilmesinde, şişe ve cam, azot sanayiinde kullanılır. Payas’ta 150 bin ton kapasiteli dolomit işletmesi vardır. İskenderun körfezinde petrol aranmaktadır. Bazı sondaj kuyularında petrola rastlanmışsa da işletmek için daha büyük yatakların aranmasına devam edilmektedir.

Sanayi: Hatay’da sanayi sektörü gittikçe gelişmektedir. 10 kişiden fazla işçi çalıştıran iş yeri 200’e yakındır. 10 kişiden az işçi çalıştıran iş yeri sayısı iki bindir. 1960 senesine kadar sanayi tarıma dayalı idi. Çırçır, sabun, yağ, un, gübre, dokuma, deri, mobilya ve tarım aletleri fabrikaları bulunuyordu. 1960’tan sonra motorlu araç, yağ, mazot ve hava filtreleri ve fren balataları yapan fabrikalar ile ambalaj için teneke kutu imal eden fabrika ve karoser atölyeleri kuruldu. Son senelerde 10 iş yerinde elektrik aletleri, akü, otomobil yedek parça, treyler ve tanker imal eden fabrika ve atölyeler kurulmuştur.

Bunlara ilaveten tuğla, kiremit ve çimento fabrikaları vardır. Türkiye’nin en büyük demir ve çelik fabrikası olan İSDEMİR, İskenderun’da 15 milyon metrekarelik bir sahada kurulmuş olup, 20 bin kişi çalışmaktadır. Bu fabrikada ham demir, blok çelik, yuvarlak çelik, pik demir, kok, katran, amonyum sulfat, ham ferol, saf benzol, saf ksilol, fotvol, sovent ve sodyum fenolat gibi çeşitli maddeler imal edilmektedir.

Ulaşım: Hatay ulaşım bakımından işlektir. Bütün köylerine yol vardır. Antakya-Reyhanlı asfalt yolu Suriye’nin Halep şehrine ulaşır. Kahramanmaraş-Antakya E-391 karayolu ile Güneydoğu Anadoluya bağlanır. Avrupa-Anadolu-Ortadoğu-GüneyAsya’yı birbirine bağlayan E-5 karayolu Hatay’dan geçer. E-5 karayoluna Antakya ve İskenderun bağlanır. E-5 karayolu ayrıca Suriye’nin Lazkıye şehrine ulaşır. Hatay, E-5 karayolu ile Ortadoğu ve Güney Asya’yı Anadolu ve Avrupa’ya bağlayan mühim bir yerdedir. Hava alanı sadece askeri maksatlarla kullanılır. Adana-Kahramanmaraş demiryolundan Yeşilkent’ten ayrılan bir kol güneye uzanarak İskenderun’a ulaşır. Motorlu tren ve ekspres seferleri yapılır. Demiryolu bilhassa yük taşımacılığında kullanılır.

Denizyolu: İstanbul ve İzmir’den sonra Türkiye’nin ihraç ve ithal bakımından en büyük limanı İskenderun limanıdır. Bu limana gelen gemilerin % 80’i yabancı bandıralıdır. Doğu Akdeniz’in en önemli limanı olan İskenderun limanı Çukurova, İç Anadolu ve Ortadoğu ülkelerine mal sevkinde mühim rol oynar.

Boru Hattı: Ham petrol, TPAO’nun Batman-İskenderun arasındaki boru hattı ile Batman’dan Dörtyol tesislerine, oradan da tankerlerle ülkemizin muhtelif yerlerine sevk edilir. Antakya-İskenderun yolunun on altıncı kilometresinde tarihi Belen Geçidi vardır. Güney Anadolu’nun kapısıdır. Osmanlı devrinde bu geçidi 250 muhafız (asker) beklerdi. Yanında cami, kervansaray ve Bakras Kalesi yer alır.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Nüfusu: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 1.109.754 olup, 531.707’si İlçe merkezlerinde, 578.047’si bucak ve köylerde yaşamaktadır. Yüzölçümü 5.403 km2 olup, nüfus yoğunluğu 205’tir. Nüfus, Asi Nehri Vadisi ile Kuseyr Yaylasında toplanmıştır.

Örf ve adetler: Hatay bölgesi (Antakya) 638 senesinde hazret-i Ömer zamanında İslam ordusu tarafından fethedilmiş, 331 sene süren İslam hakimiyetinden sonra yeniden Bizans’ın işgaline uğramış, 115 sene süren işgale Selçuklu Türkleri son vererek 1085’te Türkler tarafından fethedilmiştir. 1097’de Birinci Haçlı Seferinde Haçlıların istilasına uğramış, 170 sene süren Haçlı istilasına 1268’de Memluk Sultanlığı son vermiş ve 1516’da Yavuz Sultan Selim Han bu bölgeyi Osmanlı toprağına katmıştır. Romalılar zamanında Hıristiyanların önemli bir dini merkezi olan bu bölge ve münhasıran Antakya’da Hıristiyan kültürü ve eski çağların kültürü unutularak Türk-İslam kültürü ile yoğrulmuştur. Hatay bölgesinde örf, adet, folklor ve her çeşit sosyal yaşantıda Türk-İslam kültürü hakimdir.

Kıyafet: Mahalli kıyafette erkekler geniş şalvar ve uzun gömlek giyerler. Bellerinde kuşak yer alır. Ayrıca sırmalı abalar giyilir. Başlarına “kefiye” takarlar. Kadınlar yünlü veya pamuklu kumaştan beli bol fistan, üzerine kısa yelek, bellerine kuşak veya yağlık takarlar. Ayaklarına ince yün çorap, yemeni, çarık veya kundura giyerler. Başlarına depelik denilen gazi ve reşat altınları ile tezyin edilmiş başlıklar giyerler, fes giydiklerinde ayrıca yaşmak takarlar.

Yemekler: Tarhana, bulgur, lor, çökelek, çiğ köfte, tuzlu yoğurt, işperek, züngül, bakla ezmesi, humus semsekli, sinikebap, sumak, bulgurla yapılan “toğga çorbası”, koyun etinin but kısmından dövülerek yapılan köfte, “oruk” ile künafe de mahalli yemekleridir.

El sanatları: Dokumacılık ve ağaç işçiliği oldukça gelişmiştir. Kilim, aba perde, gömlek, şalvar ve entari dokunur. Hasır işi çanta, tepsi ve sepetler meşhurdur.

Folklor: Hatay bölgesi mani, efsane, bilmece ve atasözleri bakımından zengindir. Çok sayıda halk şairi yetişmiştir. Âşık Hasan, Âşık Avcı Osman, Avcı Hacı, Kul Celal, Kul Mehmed, Sefil Molla ve Telli Osman’ın şiirleri zamanımıza ulaşanlardır. Halkoyunları zengindir. Çoğu “halay” cinsindendir. “Adana üçayağı, eli elime değdi, halebi, zeybek, çiftetelli, garip ve karşıda kavun yerler” başlıcalarıdır. Bölge türkü bakımından zengindir.

Eğitim: Hatay eğitim bakımından gelişmiş bir ilimizdir. Bütün köylerinde okul vardır. Okur-yazar nisbeti % 80’dir. Hatay ilinde 130 anaokul, 627 ilkokul, 127 ortaokul, 60 lise, mesleki ve teknik lise vardır. Üniversiteye bağlı 2 meslek yüksek okulu ile 2 eğitim fakültesi bulunmaktadır. Yeni Kurulan M.Kemal Üniversitesi 1993-1994 yılında eğitime başladı.

İlçeleri

Hatay’ın, biri merkez olmak üzere on iki ilçesi vardır.

Merkez: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 284.195 olup, 123.871’i ilçe merkezinde, 160.324’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 25, Harbiye bucağına bağlı 9, Hıdırbey bucağına bağlı 19, Serinyol bucağına bağlı 15, Şenköy bucağına bağlı 8 köyü vardır. Yüzölçümü 689 km2 olup, nüfus yoğunluğu 412’dir. İlçe topraklarının batı ve güneyi dağlarla çevrilidir. Batısında Nur Dağları, güneyinde Kel Dağı, orta kesimde ise Amik Ovası yer alır. İlçe topraklarını Asi Irmağı sular.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri pamuk, zeytin, buğdaydır. Akarsu boylarında meyve ve sebze yetiştiriciliği yapılır. Çırçır ve dokuma atölyeleri tuğla ve nebati yağ fabrikaları başlıca sanayi kuruluşlarıdır.

İlçe merkezi Habib Neccar Dağı eteklerinde kurulmuştur. Ortasından Asi Irmağı geçer. Çok eski bir yerleşim merkezidir. İsmi Antakya’dır. Birinci Dünya Savaşından sonra Fransızlar tarafından işgal edilen bölge, 20 sene Fransız manda yönetiminde kaldıktan sonra 1939’da Türkiye topraklarına katıldı.

Altınözü: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 58.288 olup, 6518’i ilçe merkezinde, 51.770’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 22, Babatonun bucağına bağlı 8, Yiğityolu bucağına bağlı 11 köyü vardır. Yüzölçümü 357 km2 olup, nüfus yoğunluğu 163’tür. İlçe toprakları 150 m ile 680 m arasında değişen yükseklikte platolarla kaplıdır. Güneyinde Keldağ, Suriye sınırında Asi Havzası yer alır. İlçe topraklarını Asi Irmağı sular.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri zeytin, arpa ve buğdaydır. Hatay’ın en çok zeytin yetiştirilen ilçesidir. Hayvancılık bazı bölgelerde yapılır. İlçe merkezi Keldağ eteklerinde düz bir alanda kurulmuştur. Suriye sınırına çok yakındır. 1945’te ilçe olan Altınözü’nün belediyesi aynı sene kurulmuştur.

Belen: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 22.893 olup, 15.629’u ilçe merkezinde, 7264’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 10 köyü vardır. İlçe toprakları dağlıktır. Kıyı kesiminde dar bir ova yer alır.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Kıyı ovasında turunçgiller, zeytin ve tahıl yetiştirilir. İlçe merkezi aynı isimle anılan yaylada kurulmuştur. İskenderun-Hatay karayolu ilçeden geçer. İskenderun’a bağlı bucak iken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kanunla ilçe oldu.

Dörtyol: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 111.368 olup, 47.144’ü ilçe merkezinde, 64.224’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 10, Yakacık bucağına bağlı 3 köyü vardır. İlçe topraklarının kıyı kesiminde ovalık, bu bölgenin gerisinde yükselen dağlık bölge yer alır. Ovalar denize paralel uzarlar. En önemlisi Dörtyol Ovasıdır. Doğusunda Amanos (Nur) Dağları yer alır. Dağlardan kaynaklanan küçük akarsular ovaları sular.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, pamuk ve turunçgillerdir. Bahçe sebzeciliğinin yanında turfanda sebzeciliğide gelişmiştir. En çok domates, biber, patlıcan, kavun, karpuz, yerfıstığı yetiştirilir. Nur Dağlarındaki yaylalarda hayvancılık yapılır. Kıyı kesimlerde küçük çapta balıkçılık yapılır. İsdemir Yakacık Dolomit İşletmesi ve TPAO Dörtyol YüklemeTesisleri başlıca sanayi kuruluşlarıdır.

İlçe merkezi, denizden içeride Dörtyol Ovasında kurulmuştur. Adana-İskenderun demir ve karayolu ilçeden geçer. İl merkezine 91 km mesafededir. 19E2��da kaza oldu. Dörtyol Adana’ya bağlandı. 1939’da Hatay’ın Türkiye topraklarına katılması üzerine Adana’dan ayrılıp, Hatay’ın bir ilçesi oldu. Belediyesi 1924’te kurulmuştur.

Erzin: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 29.160 olup, 22.477’si ilçe merkezinde, 6683’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 6 köyü vardır. İlçe toprakları genelde düzdür. Doğusunda Amanos Dağları yer alır.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, pamuk ve narenciyedir. Hayvancılık gelişmiştir. İlçe merkezi Nur Dağları eteklerinde düz bir alanda kurulmuştur. Adana-İskenderun kara ve demiryolu ilçe topraklarından geçer. Eski ismi Yeşilkent’tir. Dörtyol ilçesine bağlı bucak iken 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kanunla ilçe oldu.

Hassa: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 47.131 olup, 7714’ü ilçe merkezinde, 39.417’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 16, Aktepe bucağına bağlı 11 köyü vardır. Yüzölçümü 495 km2 olup, nüfus yoğunluğu 95’tir. İlçe toprakları genelde düz alanlarla kaplıdır. Batısında Amanos Dağları yer alır. En önemli akarsuyu Karasu’dur.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri üzüm, buğday, pamuk ve arpa olup, ayrıca az miktarda zeytin, portakal ve mandalina yetiştirilir. Hayvancılık ikinci derecede geçim kaynağı olup, en çok kılkeçisi, koyun ve sığır beslenir.

İlçe merkezi Hupnik Çayının batısında Amanos Dağlarının eteklerinde kurulmuştur. Gaziantep-İskenderun-Antakya Karayolu ilçeden geçer. İl merkezine 78 km mesafededir. Belediyesi 1938’de kurulmuştur.

İskenderun: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 259.475 olup, 154.807’si ilçe merkezinde 104.668’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 26, Uluçınar bucağına bağlı 19 köyü vardır. İlçe toprakları Darkıyı düzlükleri ve hemen ardından yükselen dağlardan meydana gelir. Amanos Dağlarının yüksek kesimlerinde (800-1000 m) Soğukoluk Yaylası vardır. İlçe sınırları içinde kalan en öneli ova Arsuz Ovasıdır. Dağlardan kaynaklanan sular küçük dereler halinde denize dökülür.

Ekonomisi tarım ve sanayiye dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, turunçgiller, üzüm, yulaf, zeytin ve sebze olup, ayrıca az miktarda arpa, baklagiller ve yerfıstığı yetiştirilir. Hayvancılık ikinci derecede gelir kaynağıdır. Kıyılarda küçük çapta balıkçılık yapılır. İskenderun Demir Çelik Tesisleri, pamuklu dokuma fabrikaları, çimento fabrikası, nebati yağ fabrikaları, başlıca sanayi kuruluşlardır.

İlçe merkezi, İskenderun Körfezi kıyısında kurulmuştur. Adana-Hatay karayolu ilçeden geçer. İl merkezine 59 km mesafededir. Adana-Malatya demiryoluna Toprakkale’den ayrılan bir hatla bağlanır. İhracat ve ithalat bakımından üçüncü büyük limana sahiptir. İsmi, Arapça küçük İskenderiye (İskenderune) den gelir. Tarih boyunca çeşitli uygarlıkların hakimiyeti altına giren İskenderun, 1822’de zelzelede büyük hasar görmüş ve tarihi eserlerin büyük kısmı yıkılmıştır. Belediyesi 1939’da kurulmuştur. Türkiye’nin en kalabalık ilçesidir.

Kırıkhan: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 103.075 olup, 68.601’i ilçe merkezinde, 34.474’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 46, Yalangoz bucağına bağlı 6 köyü vardır. Yüzölçümü 688 km2 olup, nüfus yoğunluğu 150’dir. İlçe toprakları genelde ovalarla kaplıdır. Batısında Amanos Dağları yer alır. Amik Gölünün kurutulması ile elde edilen Amik Ovasının bir bölümü ilçe sınırları içinde kalır.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünü pamuk, çiğit, buğday ve arpa olup, ayrıca az miktarda üzüm, portakal ve mandalina yetiştirilir. Yüksek kesimlerde yaylacılık yoluyla koyun beslenir. Tavukçuluk gelişmiştir. İlçe topraklarında demir yatakları vardır.

İlçe merkezi, Amanos Dağlarının doğu eteklerinde kurulmuştur. İskenderun-Cilvegözü sınır kapısı yolu ilçe merkezinden geçer. İl merkezine 39 km mesafededir. Osmanlı Devleti zamanında, İskenderun-Halep ve Antakya-Maraş yollarının kavşağında yer aldığından çok sayıda han vardı. Bu yüzden ilçeye Kırıkhan ismi verilmiştir. Belediyesi 1939’da kurulmuştur.

Kumlu: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 15.541 olup, 6142’si ilçe merkezinde, 9399’u köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 12 köyü vardır. İlçe toprakları genelde düz olup Amik Ovasında yer alır. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri zeytin, pamuk, buğday ve burçaktır. Suriye sınırında yer aldığından sınır ticareti yaygın olarak yapılır. İlçe merkezi Amik Ovasında Kırıkhan-Reyhanlı karayolu üzerinde kurulmuştur. Reyhanlıya bağlı bucak iken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kanunla ilçe oldu. Belediyesi 1968’de kurulmuştur.

Reyhanlı: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 63.254 olup, 42.451’i ilçe merkezinde, 20.803’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 21 köyü vardır. İlçe topraklarının büyük bölümü Amik Ovasında yer alır. Suriye sınırında dağlık alanlar vardır. Ovayı, Asi Nehri ile Afrin Suyu sular.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, çiğit, pamuk, zeytin ve arpa olup ayrıca az miktarda üzüm, sebze ve yerfıstığı yetiştirilir. Çırçır ve dokuma atölyeleri başlıca sanayi kuruluşlarıdır. Cilvegözü Sınır Kapısı vasıtasıyla sınır ticareti yaygın bir şekilde yapılır.

İlçe merkezi, Amik Ovasının batısında Suriye sınırına yakın bir yerde kurulmuştur. İskenderun-Cilvegözü sınır kapısı karayolu ilçenin 5 km güneyinden geçer. İl merkezine 42 km mesafededir. Eski ismi Intah’tır. Belediyesi 1939’da kurulmuştur.

Samandağ: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 89.202 olup, 29.857’si ilçe merkezinde, 59.345’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 17, Karaçay bucağına bağlı 16 köy vardır. Yüzölçümü 382 km2 olup, nüfus yoğunluğu 234’tür. İlçe topraklarının kuzeyi dağlıktır. Dağlık alanlarda kızılçam ve karaçam ormanları vardır. Asi Nehrinin denize döküldüğü kesimde bir kıyı ovası vardır.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri portakal, mandalina, buğday, yerfıstığı, yulaf ve zeytin olup, ayrıca az miktarda arpa, sebze ve meyve yetiştirilir. Orman ürünlerini işleyen küçük atölyeler vardır. Kıyı kesimlerinde küçük çapta balıkçılık yapılır.

İlçe merkezi deniz kıyısında kurulmuştur. İl merkezine 25 km mesafededir. Eski ismi Süveydiye’dir. 1948’de ilçe olurken ismi Samandağ olarak değiştirildi. Tarihi eser yönünden zengin bir ilçedir. Belediyesi 1939’da kurulmuştur.

Yayladağı: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 26.172 olup, 6.496’sı ilçe merkezinde, 19.676’sı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 14, Kışlak bucağına bağlı 9, Yeditepe bucağına bağlı 8 köyü vardır. Yüzölçümü 366 km2 olup nüfus yoğunluğu 72’dir. İlçe toprakları akarsu vadileriyle parçalanmış dağlık alanlardan meydana gelir. Dağlardan kaynaklanan suları Asi Irmağı toplar.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, üzüm, arpa, yulaf, tütün ve baklagillerdir. İlçede yetiştirilen pipo tütünü meşhurdur. Yüksek kesimlerde yaylacılık metoduyla koyun ve kıl keçisi besiciliği yapılır. İlçe topraklarında fosfat yatakları vardır.

İlçe merkezi ormanlık bir yaylada kurulmuştur. Hatay-Lazkiye (Suriye) karayolu ilçeden geçer. İl merkezine 48 km mesafededir. Eski ismi “Ordu Muradiye’dir. Türkiye’nin en güney noktası ilçe sınırları içindedir. İlçe belediyesi 1939’da kurulmuştur.

Tarihi Eserler ve Turistik Yerleri

Hatay ili tarihi zenginliği yanında tabii güzellikler yönünden turizme çok elverişlidir. İl topraklarıOsmanlı devri ve daha önceki devirlere ait tarihi eserlerle doludur.

Antakya Kalesi: Kaleyi İskender’in generallerinden Selevkos yaptırmıştır. Devrin en büyük kalelerinden biri idi. Bizans İmparatoru Nikeforos zamanında tamir edilmiştir. Surları İstanbul surlarından sonra Türkiye’nin en uzun surlarıdır. 30 km uzunluğunda olup, 360 burcu vardır. Bir kısmı yıkık vaziyettedir.

Koz (Kürşat) Kalesi: Altınözü ilçesinin Kozkale köyündedir. On üçüncü asırda haçlılar tarafından yapılmıştır. Düzgün kesme taştan yapılmış sağlam bir kaledir.

Payas Kalesi: Dörtyol ilçesindedir. Romalılar döneminde yapılmıştır. Osmanlı Devleti zamanında tamir ettirilmiştir. Sekiz kulesi olan kalenin etrafı geniş, derin bir hendekle çevrilidir.

Bakras Kale: İskenderun’un Ötençay köyündedir. Kızıldağ eteğinde karakol kalesi olarak kurulmuştur. Kale içinde sağlam bir kilise bulunmaktadır.

Sarıseki (Merkez) Kalesi: İskenderun-Adana karayolu üzerindedir. Günümüzde yıkık bir vaziyettedir.

Şalen (Sıvlan) Kalesi: İskenderun’un Değirmendere köyü yakınlarındadır. Amanos Dağlarında sarp bir tepe üzerine kurulmuştur. Karakol Kalesi olarak kullanılmıştır.

Kızlar Sarayı: Reyhanlı-Halep yolu üstündedir. Beşinci asırda yapıldığı tahmin edilmektedir. Dini bir merkez olup, kilise, manastır ve bunlarla ilgili yapılardan meydana gelmiştir.

Antakya Ulu Cami: Sultan Selim Camii de denir. Yapım tarihi belli değildir. On altıncı asırda yeniden yapıldığı veya tamir gördüğü tahmin edilmektedir. Selçuklu mimaritarzını andırır. Minaresi 1985 senesinde yeniden yapılmıştır.

Habib Neccar Camii: Kilise iken camiye çevrilmiştir. Minaresi 17. asırda barok mimari tarzına göre yapılmıştır. Altında halkın ziyaret ettiği üç mezar vardır.

Sokullu Mehmed PaşaKülliyesi: Dörtyol ilçesindedir. Külliye, cami, bedesten, hamam ve kervansaraydan meydana gelmiştir. Sokullu Mehmed Paşa tarafından yaptırılmıştır. Taş işçiliği şahanedir. Caminin giriş kapısı renkli mermerden yapılmıştır.

Kasım Bey Camii: Yayladağı ilçesindedir. Yavuz Sultan Selim Hanın beylerinden Kasım Bey tarafından senesinde yaptırılmıştır. Dört defa tamir gördüğünü belirten kitabesi vardır.

Belen Kervansarayı: Kanuni Sultan Süleyman devrinde yaptırılmıştır. Han, hamam ve camiden müteşekkildir. Günümüzde kullanılmakta olan hamam ve cami klasik Osmanlı mimari tarzındadır.

Cin Kulesi: Dörtyol ilçesinde Sokullu Mehmed Paşa külliyesi ile kıyı arasında en yüksek tepe üzerine yapılmıştır. Yıkık vaziyettedir. Gözetleme kulesi olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir.

Saint Pierre (Petrus) Kilisesi: Antakya’ya iki km uzaklıkta, Habibi Neccar Dağı üzerindedir. Tabii bir mağaradır. Havarilerden Petrus’un burada konakladığı rivayet edilir. Gotik stilindeki bu kiliseyi Haçlılar yapmıştır. M.S. 29’da Petrus, vaazları ile Hıristiyanlığı yaymıştır. Mağara içinde günahkarlar hamamı ve gizli tüneller vardır. Antakya, 5 Ortodoks patrikliğinden (İstanbul Fener, Moskova, İskenderiye, Kudüs ve Antakya) birinin merkeziydi.

Roma Köprüsü: Üçüncü asra ait bir eserdir. Antakya içindedir. Köprüde Roma kartalı vardır. Roma İmparatoru Diocieetlanus yaptırmıştır.

Titus Tüneli: Samandağı’nda bulunan bu tünel Roma imparatoru Titüs zamanında su kanalı olarak yapılmıştır. Bu kanaldan kalan kısım 130 m uzunluğunda 7 m yüksekliğinde ve 6 m genişliğindedir.

Cebel Akra: Hititlerden kalma eski eserler vardır.

İssos: Makedonya Kralı İskender’in İran Pers Şehinşahı, Üçüncü Dara’yı yendiği mühim bir savaş yeridir.

Samandağ’ın Mağaracık köyündeki Merdivenli Mağarada yapılan kazıda 5 devreye ait (kültür tabakası) bulunmuştur. Tarih öncesi eski devrin en büyük şehirleri kabul edilen Teli Açana ve Teli Tayinat, Hatay ilindedir. Buralarda yapılan kazılarda 17 devreye ait (17 kültür tabakası) üst üste “17 şehir kalıntısı” bulunmuştur. Açana, bir açık hava müzesidir. M.Ö. 3400-3000 yıl öncesine ait eserler bulunmuştur. Samandağı’nda kaya mezarları yer alır. Antakya’nın kuzeydoğusunda 183 höyük vardır. Açana bunlardan sadece biridir. Açana, Sami-Yamhad Krallığına bağlı Mukiş ülkesinin merkeziydi. İlk taş çağından Romalılara kadar uzanan medeniyetlerin izleri görülür. Dünyanın ikinci büyük mozaik kolleksiyonu Hatay Arkeoloji Müzesindedir. Buradaki eserler, ikinci ve beşinci asırlar arasına aittir. Müzede Hitit, Asur ve Sümerlere ait eserler ve eski para kolleksiyonları da vardır.

Mesire yerleri: Hatay mesire yerleri bakımından zengin bir ildir. Tabii yapısı birçok bölgenin mesire yeri olarak kullanılmasına imkan tanımıştır.

Harbiye: Çağlayanlar bölgesi olarak da bilinen bölge Antakya’ya 9 km uzaklıktadır. Defne ağaçları ile süslü, çok güzel manzaralı bir bölgedir.

Batıayaz (Teknepınar) Yaylası: Denizden 500 m yükseklikte olup, suyu ve havasıyla meşhur bir dinlenme yeridir. Havanın kuru olması yüzünden romatizmalıların büyük ilgi gösterdiği bu yaylada, av sporları da yapılabilmektedir.

Yayladağı: Yayladağı ilçesine 5 km uzaklıkta orman içi dinlenme yeridir.

Soğukoluk: İskenderun-Antakya karayolu üzerinde İskenderun’a 20 km uzaklıkta orman içi dinlenme yeridir. Manzarası ve suyu çok güzeldir.

Kuzuavlu: Dörtyol ilçesine 15 km uzaklıkta bir orman içi dinlenme yeridir. Serin havası ile ilgi çeker.

Kisecik: Şifalı içme sularıyla yöre insanının rağbet ettiği ormanlık ve yayla niteliklerine sahip güzel bir mesire yeridir.

Ayışığı: Yayladağı yolu üzerinde yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeken, sağlıklı bir hayat için ideal hava şartlarına sahip bir mesire yeridir.

Kaplıcalar ve içmeler:

Hatay ili şifalı su kaynakları bakımından zengin değildir. Önemli olanları şunlardır:

Reyhanlı Kaplıcası: Reyhanlı-Kırıkhan yolu üzerinde Reyhanlı’ya 20 km uzaklıktadır. Türkiye-Suriye sınırı yakınlarındadır. Kaplıca suyu genellikle ağrılı hastalıklara ve romatizma hastalıklarına iyi gelmektedir.

Erzin Başlamış Kaplıcası: Erzin ilçesine bağlı Başlamış köyündedir. Hem içme, hem de banyo kürleri karaciğer, safrakesesi, mide, barsak ve pankreas hastalıklarında faydalıdır.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 


  • Anne Debra Tice ve baba Marc Tice, Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü aracılığıyla önce CHP Grup Basın Danışmanı Ali Öztunç, ardından da CHP Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu ile temasa geçti.

Sizde içinde Hatay kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Hatay kelimesi anlamı 1099 defa okunmuştur. [237747] Hatay kelime anlamı, Hatay nedir, Hatay ne demek, Hatay sözlük anlamı

Paylaş