Hüd Aleyhisselam Nedir

Hüd Aleyhisselam Nedir ? Hüd Aleyhisselam Ne demek ?

1-)Yemen’de bulunan Âd kavmine gönderilen peygamber. Nuh aleyhisselamın oğlu Sam’ın neslindendir. Bir ismi de Âbir olup, lakabı Nebiyyullahtır. Kur’an-ı kerimde ismi bildirilen peygamberlerdendir.

Yemen’de Aden ile Umman arasında bulunan Ahkaf diyarında doğup yetişti. Çocukluğundan itibaren Allahü tealaya ibadet etmekle meşgul oldu. Ara sıra ticaretle de uğraşan Hud aleyhisselam, gayet şefkatli ve çok cömertti.

Nuh tufanından sonra torunlarından biri olan Âd, Yemen’de Hadramut civarında Ahkaf denilen yerde yerleşti. Âd’ın neslinden gelen insanlar çoğalarak büyük bir kavim oldular. Bunlara Âd kavmi denildi. Bulundukları belde bereketli bir yerdi. Bağlar, bahçeler her tarafı sarmış ve İrem Bağları diye meşhur olmuştu. Oğulları, malları, davarları ve muhteşem sarayları vardı. Güçleri, kuvvetleri, boyları ve cüsseleri ile meşhur olan bu insanlar, servetlerinin ve maddi güçlerinin çokluğuna bakarak azdılar ve doğru yoldan, dinlerinden ayrıldılar. Yeryüzünde büyüklük tasladılar. Allahü tealayı unuttular ve çeşitli putlara tapmaya başladılar. Ellerindeki maddi imkanlarla etrafa dehşet salıyorlar, fakirleri ve diğer kabileleri zulümleri altında inletiyorlardı. Onları köle gibi çalıştırıyorlar, çeşitli işkencelerle öldürüyorlardı.

Allahü teala, Âd kavmini doğru yola kavuşturmak için Hud aleyhisselamı onlara peygamber gönderdi. Bu hususta Kur’an-ı kerimde mealen buyruldu ki:

Âd kavmine kardeşleri Hud’u peygamber olarak gönderdik. Hud (aleyhisselam) onlara; “Ey kavmim! Allahü tealaya ibadet edin. İbadet edilecek O’ndan başkası yoktur. Hala O’nun azabından korkmayacak mısınız?” dedi. (A’raf suresi: 65).

Hud aleyhisselam kavmini doğru yola kavuşturmak için tebliğ vazifesine başladı. Onları putlara tapmaktan, zulum ve günahlardan tövbe ederek vazgeçmeye ve Allahü tealaya şükür ve ibadete çağırdı. Fakat Âd kavminin insanları, Hud aleyhisselamı dinlemeyip, ona karşı kaba ve inkarcı davrandılar.

Hud aleyhisselam kavminin bu tutumu üzerine; “Eğer doğru yola gelmezseniz, haberiniz olsun, ben size tebliğ vazifemi yapıyorum; Rabbim size acı bir azap gönderir de helak olursunuz?” buyurdu. Azgın Âd kavmi, Hud aleyhisselama; “Mucize getirmeden putlarımızı terk etmeyiz.” dediler. Hud aleyhisselam onlara; “İstediğiniz mucize nedir?” diye sordu. Onlar da “Rüzgarı istediğin tarafa çevir!” dediler. Hud aleyhisselam dua etti. Allahü teala; “Ne tarafa istersen elinle işaret et!” buyurdu. O da eliyle işaret edince, rüzgar istediği istikamette esmeye başladı. Büyük kayaların toprak olmasını istediler. Hud aleyhisselamın duası ile bu da oldu. Bu mucizeleri gördükleri halde inanmayıp hırçınlaşarak koyunların yünlerinin de ipek olmasını istediler. Hud aleyhisselam dua etti. Koyunların yünü ipek haline geldi.

Âd kavmi, gösterilen mucizelere rağmen inanmadılar. “Sen bizi putlarımızdan ayırmak için mi geldin? Doğru söylüyorsan, haydi bizi tehdit ettiğin azabı getir de görelim!” dediler.

Hud aleyhisselam kavmini imana davete devam etti. Pek az kimse iman etti. Kavmi ise hakaret edip kendinden geçinceye kadar dövdü. Kavminin ıslah olmayacağını anlayan Hud aleyhisselam; “Ya Rabbi! Sen her şeyi biliyorsun. Ben onlara peygamberliğimi bildirdim. Ey Rabbim! Onlara, ders almalarına vesile olacak bir musibet ver?” diye bedduada bulundu. Hud aleyhisselamın bedduasını kabul buyuran Allahü teala, Âd kavmine önce kuraklık, kıtlık musibetini verdi. Üç sene müddetle akan pınarlar kurudu. Yeşillikler sarardı, soldu. Meşhur İrem Bağları yok oldu. İnsanlar bir yudum suya, bir parça ekmeğe muhtaç hale geldiler. Hayvanlar susuzluktan telef oldular. Devamlı olarak bunaltıcı kuru bir rüzgar esiyordu. İnsanlar ağızlarını güçlükle açıyor, zor nefes alıyordu. Tozdan göz gözü göremiyordu. Bu arada Hud aleyhisselam kavmini imana, tövbe ve istigfara davete devam ediyordu. Hud aleyhisselamın kavmine mealen şöyle dediği bildirilmektedir:

“Ey kavmim! Rabbinizden mağfiret dileyin. Sonra O’na tövbe edin ki, gökten üzerinize bol bol bereket (ekinleri yetiştirecek yağmur) indirsin ve kuvvetinize kuvvet katarak sizi çoğaltsın. Günahlarınıza ısrar ederek imandan yüz çevirmeyin.” (Hud suresi: 52)

Hud aleyhisselamın bu son daveti de onların aklını başlarına getirmeye yetmedi. Hud aleyhisselama işkenceye ve onu öldürmeye kalkıştılar. Artık onlara azabın gelmekte olduğu Hud aleyhisselama bildirildi. Bir sabah Hud aleyhisselam iman edenleri biraraya topladı. Gün ağarırken ufukta siyah bir bulut belirdi. Bunu gören Âd kavmi, işte bize yağmur geliyor, dediler. Hud aleyhisselam “Hayır, o can yakıcı azab veren bir rüzgardır. Her şeyi yok eder.” dedi. Rüzgar korkunç bir ses çıkararak vadiyi kapladı. Son derece hızlı ve soğuk olup, her şeyi saman çöpü gibi savuruyordu. Fussilet suresi 16. ayet-i kerimesinde, bu rüzgar “sarsar” (kavurucu rüzgar); azab günleri de “eyyam-ı nahisat” olarak geçmektedir. Âd kavmi kasırgadan kurtulmak için tutundukları ağaç ve taşlarla birlikde havaya fırlayarak paramparça oldular. Hepsi ölüp yere serildiler. Daha sonra rüzgar bunları sürükleyip denize attı. Mal ve mülklerinden hiçbir eser kalmadı, helak olup gittiler. Âd kavminin helak oluşu Kur’an-ı kerimde mealen şöyle bildirilmektedir:

“Nihayet Hud’u ve beraberindeki iman edenleri, rahmetimizle kurtardık ve ayetlerimizi tekzib ederek, yalanlayarak iman etmemiş olanların kökünü kestik.” (A’raf suresi: 72)

Hud aleyhisselam ve ona iman edenler bu şiddetli kasırgada Allahü teala tarafından muhafaza edildiler. Kafirleri helak eden şiddetli fırtına, onlara serinletici ve rahatlatıcı hafif bir rüzgar gibi esiyordu.

Hud aleyhisselam, Âd kavmi helak olduktan sonra, kendine inananlarla birlikte Mekke-i mükerremeye gitti. Kabe-i muazzamanın bulunduğu yerde ibadet ve taatla meşgul oldu ve orada vefat etti. Kabrinin Harem-i şerif (Kabe-i muazzamanın etrafındaki mescit)te Hicr denilen yerde bulunduğu rivayet edilmektedir.

Hud aleyhisselam ve peygamber olarak gönderildiği Âd kavmiyle ilgili olarak Kur’an-ı kerimin A’raf, Hud, Mü’minun, Fussillet, Ahkaf, Zariyat, Kamer, Hakka, Şuara ve Fecr surelerinde bilgi verilmektedir.


2-)Allahü teala Kur'an-ı kerimde mealen buyurdu ki:

Âd kavmine kardeşleri Hud'u (peygamber olarak) gönderdik. Hud (aleyhisselam) onlara; "Ey kavmim! Allahü tealaya ibadet edin. İbadet edilecek O'ndan başkası yoktur. Hala O'nun azabından korkmayacak mısınız?" dedi. (A'raf suresi: 65)

Hud'u (aleyhisselam) ve dinde ona tabi olanları rahmetimizle kurtardık. Bizim ayetlerimizi yalanlayıp mü'min olmayanların ise silsile ve köklerini kestik. (A'raf suresi: 72)

Hud aleyhisselam Yemen'de bulunan Âd kavmine peygamber olarak gönderildi. Nuh aleyhisselam'ın oğlu Sam'ın neslindendir. Hud aleyhisselam, Yemen'de Aden ile Umman arasında bulunan Ahkaf diyarında doğup yetişti. Çocukluğundan itibaren Allahü tealaya ibadet etmekle meşgul oldu. Ara sıra ticaretle de meşgul olan Hud aleyhisselam, gayet şefkatli ve çok cömert idi.

Bolluk, bereket içinde ve gösterişli binalar yaparak yaşayan Âd kavmi zamanla bozuldu. Bütün nimetleri kendilerine veren Allahü tealayı unutan Âd kavmi putlara tapmaya başladılar. Kendilerine Hud aleyhisselam peygamber olarak gönderildi. Nuh aleyhisselamın bildirdiği dinin esaslarını onlara anlattı. Allahü tealaya inanmalarını ve ibadet etmelerini söyledi. Davetini kabul etmeyen Âd kavmi ona karşı çıktılar. Hud aleyhisselam onları Allahü tealanın azabı ile korkuttu. Pek az kimse iman etti. Hud aleyhisselam kavmini imana davet etmeye devam etti. Kavmi ona hakaret ettiler, kendinden geçinceye kadar dövdüler. Hud aleyhisselam, kavminin ıslah olmayacağını anlayınca; "Ya Rabbi!Sen her şeyi biliyorsun. Ben onlara peygamberliğimi bildirdim. Ey Rabbim!Onlara, ders almalarına vesile olacak bir musibet ver" diye bedduada bulundu. Hud aleyhisselamın duasını kabul buyuran Allahü teala, Âd kavmine önce kuraklık, kıtlık musibetini verdi. Üç sene müddetle hiç yağmur yağmadı. Akan pınarlar kuruyup ağaçlar meyveler sararıp soldu. Hayvanlar susuzluktan telef oldu. Hud aleyhisselam yılmadan onları imana davete devam etti ise de git-gide azgınlaştılar. Hud aleyhisselama daha çok eziyet ettiler. Hud aleyhisselam mucizeler gösterdi fakat yine inanmadılar. Allahü teala, Âd kavmi üzerine azab yüklü bulutu göndererek, buluttan esen bir rüzgarla onları helak etti. Âd kavmi üzerine çok şiddetli gelen bu rüzgar, Hud aleyhisselam ve ona tabi olanların yüzlerine gayet serinletici ve tatlı olarak esti. Hud aleyhisselam, Âd kavmi helak olduktan sonra, kendine inananlarla birlikte Mekke-i mükerremeye gitti. Kabe-i muazzamanın bulunduğu yerde ibadet ve taatla meşgul oldu ve orada vefat etti. Kabrinin Harem-i şerif (Kabe-i muazzamanın etrafındaki mescid)de Hicr denilen yerde bulunduğu rivayet edilmektedir. (Taberi, Nişancızade Mehmed Efendi)


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Sizde içinde Hüd Aleyhisselam kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Hüd Aleyhisselam kelimesi anlamı 13 defa okunmuştur. [237853] Hüd Aleyhisselam kelime anlamı, Hüd Aleyhisselam nedir, Hüd Aleyhisselam ne demek, Hüd Aleyhisselam sözlük anlamı

Paylaş