Kemal Gürüz Kimdir ?

Kemal Gürüz Biyografisi

Kemal Gürüz Kimdir ? Biyografisi, Hayatı, Eşi, Nereli, Kaç Yaşında, Öldü mü ?

Kemal Gürüz : Kemal Gürüz (1947) akademisyen
YÖK Eski Başkanı
1947 yılında İzmir’de doğdu.ODTÜ’de kimya mühendisliği öğrenemi gördü (1969).
1982-84 ODTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü
1984-85 Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanlığı.
1985-90 Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörlüğü
Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı yaptı.
1990-92 Tübitak Başkanlığı görevinde bulundu.Tübitak Başkanlığı döneminde bağlı olduğu bakan Erdal İnönü ile anlaşamayarak istifa etti.
1991-95 Yök Genel Kurulu Üyesi
6 Aralık 1995 Yök Başkanı seçildi.
HAKKINDA YAZILANLAR
Gitme zamanı geldi
Üniversitelerarası Kurul'un, belirleyeceği iki yeni YÖK üyesini Cumhurbaşkanı Sezer'in inisiyatifine bırakması, YÖK Başkanı Kemal Gürüz'ün etrafındaki çemberi biraz daha daralttı. Sezer'in kendi kontenjanından atadığı iki hukukçu üyeden sonra Üniversitelerarası Kurul kontenjanından da istediği kişileri atamasıyla, Kemal Gürüz'ün YÖK içindeki hakimiyeti yıkılmış olacak.
Sezer'in Anayasa Mahkemesi Başkanlığı sırasında da araları açık olan YÖK Başkanı Kemal Gürüz, Sezer cumhurbaşkanlığına seçildikten sonra ilk kez rektör atamaları konusunda ters düştü. Kamuoyunun beklentisini dikkate alarak daha çok oy alan adayları rektörlüğe atayan Sezer, rektör atamaları krizi sırasında randevu taleplerini bile kabul etmeyerek Gürüz'ü YÖK'ün başında istemediğini gösterdi. Sezer, Kemal Gürüz'ün inisiyatifi ile Üniversitelerarası Kurul tarafından aday gösterilen iki YÖK adayını da atamazken, önceki gün yapılan Üniversitelerarası Kurul toplatısına 30'a yakın rektör katılmayarak Gürüz'e mesaj verdi. Hem rektör atamalarında hem de yeni YÖK üyelikleri seçiminde istediğini alamayan ve her konuda Sezer'le ters düşen Kemal Gürüz'ün başkanlığı da tartışmalı hale geldi.
Cumhurbaşkanı Sezer'le YÖK Başkanı Kemal Gürüz arasındaki kriz, yüksek öğretim camiasındaki Gürüz muhaliflerini hareketlendirdi. Üniversitelerarası Kurul kontenjanından iki üyenin de Sezer tarafından seçilerek atanmasıyla Gürüz'ü YÖK içerisinde de ciddi bir muhalefet bekleyecek. Üniversite çevreleri YÖK içerisinde bir değişim ve demokratikleşmenin başlayabilmesi için Kemal Gürüz'ün YÖK başkanlğı görevini bırakması gerektiğini belirtiyorlar.
Gürüz'ün etrafı daralıyor
Zaman 1 Şubat 2001
Bugüne kadar YÖK'de her şey antidemokratik biçimde gerçekleşiyor ve maalesef bunlar onay görüyordu.
Bugün ise hukukun üstünlüğünü ilke edinmiş bir cumhurbaşkanı var. 6 ay önceki rektör atamaları sırasında Sezer, YÖK'e ve YÖK başkanına önemli mesajlar vermişti. Ne yazık ki YÖK başkanı bu mesajları anlamamış veya anlamak istememiştir.
Yirmi yıldır 'YÖK değişmeli' diyorduk, şimdi 'YÖK değişecek' diyoruz. Artık Gürüz'ün etrafındaki çember daralıyor. Öğretim üyeleri zaten rahatsızdı. Şimdi etrafındakiler de rahatsızlıklarını belirtiyorlar. Gitme zamanı geldi.
Gürüz ve Alemdaroğlu'nun hikayesi
Zaman 6 Şubat 2001
Tuncer Çetinkaya
Kemal Gürüz ve Kemal Alemdaroğlu. Birisi YÖK Başkanı, diğeri Türkiye'nin en köklü üniversitelerindenİstanbul Üniversitesi'nin rektörü. Son zamanların en tartışmalı isimleri. 4 yıllık YÖK Başkanlığı süresi içinde devamlı tartışılan isim olan Kemal Gürüz bugünlerde yeniden gündemde. ÖSSde yaşanan tercih karmaşası sırasında takındığı despot tavrı ile gündemin birinci maddesine oturan Gürüz, şimdide İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu'nun yolsuzluk dosyalarını 8 aydır sümen altı etmesiyle kamuoyunun karşısında.
YÖK bugüne kadar 3 başkan gördü. 1982 yılından 1991 yılına kadar 9 yıl İhsan Doğramacı, 1991'den 1995 yılına kadar Mehmet Sağlan ve 1995'ten günümüze kadar ise Kemal Gürüz YÖKün başında. 12 Eylül'ün ürünü olan YÖK bugüne kadar devamlı tartışıldı. Belkide Türk Ceza Kanunu'nun 141, 142 ve 163. maddelerinden sonra son 20 yılda en çok tartışılan ve tepki çeken kanun YÖKün kuruluş kanunu olan 2547 sayılı yasa. Askeri bir darbeden sonra ortaya çıkan bugüne kadar tartışılan YÖKün iki konumu var. İhsan Doğramlacı ve Mehmet Sağlam zamanlarında YÖK kanununda pek çok değişiklik yaşandı ve devamlı demokrasi açısından iyiye doğru atılımlar oldu. Ancak Gürüz döneminde ise bunun tam tersi yaşandı. Gürüz yaptığı icraatlarla devamlı anti demokratik ortamlar hazırladı ve zaten antidemokratik uygulamalr içeren YÖK yasasını 80li yıllara geri götürmek istedi.
Gürüz'ün olumlu icraatını hatırlayan var mı?
Gürüz'ün YÖK Başkanlığındaki görevi Kasım ayında doluyor. Şayet bu kadar olumsuz icraata rağmen Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel yeniden Gürüz'e görev vermez ise YÖK ve üniversiteler Gürüzün baskıcı, despot idareciliğinden kurtuluyor. Gürüz'ün 4 yıl boyunca yaptığı icraatlara bir bakalım. Gürüz ne yapmış? En son gelişmelerden itibaren geriye doğru şöyle hafızalarımızı bir yoklayalım. Son günlerde kamuoyunda gündeme gelen İstanbul Üniversitesi ile ilgili Maliye Bakanlığı denetmenlerinin hazırladığı yolsuzluk raporunu 8 aydan bu yana elinde olmasına rağmen sümen altı etmiş ve Kemal Alemmdaroğlu'nu korumuş.
Bu yıl hiç bir bilimsel çalışma yapmadan, alt yapısını tamamlamadan ve akademisyenlere sormadan Üniversiteye giriş sınav sistemini değiştirerek, milyonlarca öğrencinin ve ailenin hayatını karartmış. ÖSS soru kitapçığının çalınması olayında gerekli tedbiri almayarak devleti zarara uğratmış. ÖSS sorularının çalınması öğrenciler üzerinde ne tür bir etki yapmış ve soruların yeniden hazırlanması için devletin kasasından kimlere trilyonlar aktarılmıştı bir düşünün. Oysa Gürüz, soruların çalınmasından sonra basının karşısıına çıkmış, o televizyondan öbürüne giderek “Olay adi bir hırsızlık olayıdır, öğrencilerimizden ve ailelerinden özür diliyorum” demişti. Milyonlarca insanın hayal kırıklığı ve devletin trilyonlarca kaybı bir özür ile geçiştirdilmişti.
15 yıldan bu yana üniversitelerde başörtüsü diye bir problem yokken, Gürüz zamanında başörtüsü diye bir problemle karşılaştı. Üstelik 2547 sayılı kanunun Ek 17. maddesine rağmen. Gürüz, başkanlığı döneminde öğretim üyeleri için de bir iyilik(!) düşündü.
Yüksek Öğretim Kurumları Öğretim Elemanları ve Personeli Disiplin Yönetmeliği'nde değişiklik yapan Gürüz, öğretim üyelerine meslekten men ve kamu görevinden çıkarma cezasına kadar varan ağır cezalar verdi. Gürüz'le birlikte yeni 1402'likler oluştu. 35 öğretim üyesi meslekten ihraç edildi, 100 kişiye aylıktan kesme, 150'sine kınama, 240'ına uyarma, 15'ine kademe ilerleme cezası verildi.
Gürüz'ün rektörler üzerinde kurduğu baskıyı hatırlatmaya gerek yok. Daha geçtiğimiz hafta Marmara Üniversitesinin başarılı rektörü Ömer Faruk Batırel, tehditlerle istifa ettirildi. Çanakkale 18 Mart, Pamukkale, Afyon Kocatepe üniversitelerinin rektörleri son 1 yıl içinde basık ile istifa ettirilen diğer rektörler. Sudan sebeblerle rektörlerin görevlerine son vermek ise Gürüz'ün baş görevi. Gürüz, Harran Üniversitesi eski rektörü Servet Armağan7ı, Ziraat fakültesi üretme çiftliğinde bir buzağının ölümüne sebebiyet vermek ve devlet malına zarar vermekle itham ettiği Armağan'ı bir kalemde çizmişti. Ama aynı Gürüz, İstanbul Üniversitesi'nde yaşanan trilyonlarca liralık yolsuzluk dosyalarına ses çıkartmadığı gibi 8 ay saklayarak görevinin suistimal etti. Mersin Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Vural Ülkü'ye Gürüz'ün hakaretler yağdırması ve baskı yapması sonucu TVde yaşanan söz düellosunda rektörün ağlaması hala hafızalarımızda.
Gürüz'ün dekan atamalarında yaptığı kayırmalar da hiç kimsenin aklından çıkmadı. Prosedüre göre fakültelere atanacak dekan adaylarını rektör belirlemesine rağmen, rektörün belilediği 3 adaydan birisini YÖK Başkanı atıyor. Bu konuda YÖK Başkanının kendi adamını seçmek için rektörün belirleyeceği 3 kişi arasına kendisinin belirttiği ismin yazılmasını istediği sık sık konşlan konuların başında. Böylece üniversite rektörü kendi istediği ekiple değil YÖK bakanının istediği kişi ile çalışmak zorunda kalıyor.
Gürüzün bir başka önemli(!) icraatı da Malezya, Endonezya, Suudi Arabistan, Ürdün, Pakistan, Libya, Irak, Kuveyt ve Mısır gibi islam ülkelerinin üniversitelerinde okuyan öğrencilerin diploma denkliğini iptal etmesiydi.Gürüz'ün bu kararı çok sayıda öğrenciyi mağdur etmekle birlikte Türkiye ile bu ülkeler arasında problemler yaşanmasına sebeb olmuştu. Gürüz sadece İslam ülkelerindeki üniversiteleri değil Türkiye’de açılan özel vakıf üniversiteleri ve KKTC’deki üniversiteleri karşısına aldı. Gürüz’ün, Doğuş, Beykent, Atılım ve Bilgi üniversitelerinde öğrenim gören öğrencilerin, dikey geçişle başka üniversitelerde okumalarına izin verilmeyeceğini açıklaması tepki topladı. Ayrıca, Gürüz’ün Kıbrıs’taki Yakındoğu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Bölümü'nün de denklik şartının kabul edilmediğini açıklaması, bu üniversitede infial uyandırmış, Yakındoğu Üniversitesi Rektör vekili Prof. Dr. Levent Köker, YÖK’ün bu karına karşı gerekirse üniversiteyi yakma tehdidinde bulunmuştu.
Yine Gürüz, 1997 yılında öğretim elemanı yetiştirmek amacıyla yurt dışına gönderilen 2 bin civarında master ve dokora öğrencisini asılsız iddialara dayanarak geri çağırması ile de gündeme gelmişti. Gürüz’ün bu kararına dönemin Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam'ın sert tepki gösterdiğini ve “YÖK öğrencileri küstürmüş, gücendirmiş ve aşağılamıştır” şeklinde değerlendirdiğini hatırlıyoruz.
Gürüz'ün çifte standart uygulamaları
Kemal Gürüz, görevde kaldığı 4 yıl içinde pek çok çifte standarda da imza attı. Bunlardan bazılarını örneklerle anlatabiliriz. Seçimle gelen üniversite rektörlerinin saf dışı bırakılması, yurtdışına puanı tutmadığı halde torpille öğrenci gönderilmesi ve geri çağırılması, kafasına uymayan öğretim üyelerini sürgüne göndermesi bunların başında geliyor. Rektör seçimlerinde öğretim üyelerinin çoğunluğunun oyunu alan kişileri Gürüz'ün nasıl safdışı ettiğine en somut örnek geçen yıl yaşanmıştı. Kocaeli Üniversitesi'nde seçimler yapılmış, Atıf Ural (Rektör) 166, Baki Komsuoğlu 151, Latif Topaktaş 22, Oktay Özkarakaş 6 oy almıştı. Gürüz bu sıralamaya rağmen Cumhurbaşkanına şu sıralamayı gönderdi:
1- Baki Komsuoğlu, 2- Latif Topaktaş, 3- Oktay Özkarakaş 4- Atıf Ural . Ve sonunda Gürüz, KTÜ'de rektör iken sicil vermediği Baki Komşuoğlu'nu rektör olarak atatırmayı başardı. 4 yıllık Gürüz başkanlığındaki YÖK'te bu şekilde onlarca uygulama oldu.
Gürüz, doçentlik sınavına giripte başşarılı olan yüzlerce öğretim üyesini kadroya atamıyor. ‘Yakın‘ ve ‘dost’ çevreden olduğu belirtilen kişilere kadro verildiği üniversite camiasında sıkça konuşulan şeyler. Gürüz, bırakın doçentlik kadrosunu, profesörlüğü geldiği ve kadrosu olduğu halde bazı öğretim üyelerine kota koyuyor ve kadro vermiyor. Örnek mi istersiniz. İşte size örnek:Erciyet Üniversitesi'nden Doç. Dr. Sefer Kumandaş.
YÖK'te yaşanan torpil olayları ise cabası. 1997 yılında yurtdışına yetiştirilmek amacıyla gönderilen öğretim elemanlarından not ortamalası tutmadığı halde yurtdışına gönderilenlerden tutun da geri çağırılan öğrencilerden istenen burs karşılığı alacaklara kadar her şeyre torpil işliyor. Gürüz, doktora için yurtdışına gönderilen ve tezi kabul edilmediği için Türkiye'ye geri çağırılan araştırma görevlileri Nejdet Keleş, Koray Aydın, Tayfun Demirtürk ve Mustafa Karatepe'den ödenen toplam bursun 2 misli ücretini hemde faiziyle dolar mark üzerinden ödemeye tati tutarken, YÖK'ün torpillileri Pamukkale Üniversitesi'nden Andım Oben Balce, Hacettepe Üniversitesi'nden Onur Köksoy, Atatürk Üniversitesi'nden Özcan Erişek ve daha nice araştırma görevlisini para vermeden sadece mecburi hizmete tabi tuttu.
Doktora öğrencileri Gürüz'ün süzgecinden geçecek
Gürüz, 4 yıl boyunca at oynattığı YÖK'te kendi yapılanmasını da kurdu. Gürüz, 2547 sayılı kanunun 35. maddesine aykırı olarak doktora yapılacak üniversiteleri ayırdı. Bundan böyle doktora yapmak isteyenler Hacettepe, ODTÜ, Ankara, İTÜ, Boğaziçi, Ege, Dokuz Eylül, İstanbul ve Erzurum Atatürk üniversiteleri haricinde doktora yapamayacak. Öğretim elemanı yetiştirmek için 8 üniversiteyi süzgeç yapan Gürüz, bu üniversitelerin kriterlerini de ortaya koymadı. Gürüz kurduğu bu sistemde bile ayırım yaptı. Erzurum Atatürk Üniversitesi'ne doktora öğrencisi vermedi. İşte kriterleri belli olmayan ve Anadolu'da pek çok üniversitenin bazı bölümlerinde bu 8 üniversiteden daha fazla prof. ve doçent olmasına neden böyle bir süzgeç oluşturulduğu bilinmiyor.
Ayrıca bazı öğretim üyeleri Gürüz'ün gazabına uğruyor. Öğretim üyeleri 2547 sayılı yasanın 7–L maddesine aykırı bir şekilde başka üniversitelere sürgün ediliyor. Erciyes Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Selim Kurtoğlu bunun en bariz örneği. Kurtoğlu geçtiğimiz yıllarda Denizli'ye sürülmüş, YÖKü mahkemeye verererek görevine dönmeyi başarmıştı.
İşte Gürüz dönemi icraatlarından kısa bir kesit sunduk sizlere. Daha yazacak çok şey var. Doğramacı ve Sağlam da başkanlıkları döneminde tartışmaların odak noktasıydı. Ancak Gürüz dönemine kadar hep olumlu yönde gelişmeler kaydedildi. Gürüz döneminde ise kazanılmış olan haklar bile gaspedildi. İşte fark burada.
Kemal'in başı Maliye ile dertte
Son günlerin tartışılan bir ismi de Kemal Alemdaroğlu. Alemdaroğlu, bugüne kadar başörtüsü eylemleri, öğretnci olayları ve akademik istifalarla gündeme gelmişti. Şimdi de yolsuzluklarla gündemde. Maliye Bakanlığı Müfettişlerinin İÜ'de yaptıkları inceleme sonucu hazırladıkları yolsuzluk raporu bu haftanın en önemli gündem maddesiydi. 1.12 1998 tarihinde yapılan bir incelemeyi içeren raporunda İstanbul Üniversitesi mülkiyetinde veya bu üniversiteye tahsisli taşınmaz mallar üzerindeki gelir getiren kuruluşlarda yaşanan usulsüzlükleri ve yolsuzlukları konu adiliyor. Bu rapora göre Alemdaroğlu ve ekibi 1997 yılında üniversite bünyesinde misafirhane, tatil kampı, kantin, büfe, çay bahçesi, market, halı saha, kreş, kafeterya gibi 67 adet gelir getirici yerden elde edilen 267 milyar 28 milyon lira değerindeki geliri hesaplara aktarmamışlardı. Bu paranın nerede olduğu ise bilinmiyor.
Maliye Bakanlığı denetçileri yaptıkları incelemede 54 üniversite personeli ile ücretleri Öğrenci Sosyal Hizmetler birimi Bütçesinden ödenen 67 adet geçici işçinin Üniversite sosyal tesislerinde kanunsuz olarak çalıştırıldığını tespit etti. Bunlara en çarpıcı örnek ise Konservatuvar Müdürlüğü'nde sözleşmeli olarak çalışması gereken sanatçı öğretim elemanı Fikret Topal,iletişim fakültesi tarafından işletilen halı sahada tam gün çalışıyor gösterildi ve maaşı ona göre verildi. Yine incelemelerde yasal olmadığı halde üniversitenin mülkiyetinde bulunan mallar üzerindeki gelir getirici yerlerin ihaleye çıkarıldığı veya kiraya verildiği belirlendi. Bu gelir getirici yerlerini şletme hakkını ise çeşitli vakıf ve derneklerin aldığı, bu vakıf ve dernekler aracılığı ile de idareden izinsiz olarak üçüncü kişilere devredildiği tespit edildi. Ayrıca denetmenler hazırladıkları raporda 18 adet gelir getiren yerin ise nasıl kiraya verildiğini ve kiraların kimin tarafından tahsil edildiği hususunda herhangi bilgi ve belge temin edemediklerini kaydettiler.
Yine Maliye Bakanlığı 15.12.1998 tarihinde hazırladığı başka bir inceleme raporunda İÜ'de ihalelere fesat karıştırıldığını, öğrencilere harcanması gereken 700 milyar lira civarında parayla, başka işler yaptırıldığını, öğrencilerin parasıyla hediyelik eşyalar , yurt içi ve dışı seyahat biletleri, yılbaşı hediyeleri, kimlerin bile katıldığı belli olmayan yemek davetleri verildiğni ve paraların yasa ve yönetmeliklere aykırı bir biçimde kullanıldığını tespit ettiler.
Gürüz, Alemdaroğlu'nu korudu
İstanbul Üniversitesi'ndeki trilyonlara varan yolsuzluk ve usulsüzlükleri tespit eden Maliye Bakanlığı, kanun gereği ihalelere fesat karıştıran, görevini suiistimal eden ve usulsüz bir şekilde çeşitli firmalara para aktaranlar hakkında Türk Ceza Kanunu uyarınca soruşturma açılmasını ve usulsüz ödemelerin başta Rektör Alemdaroğlu olmak üzere ihalelerde görev alanlardan tahsil edilmesini istedi. Bakanlık ayrıca TCK uyarınca açılacak soruşturmanın 3628 Sayılı Kanun kapsamında bulunması sebebiyle raporun bir örneğinin Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı aracılığı ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesini istedi. Ancak 1999 yılı başında YÖK'e gönderilen inceleme raporu YÖK Başkanı Halil Kemal Gürüz tarafından sümen altı edildi. İÜ Rektörü Yalçın Kemal Alemdaroğlu'nu koruyan Halil Kemal Gürüz, 8 aydan bu yana ne savcılığa suç duyurusunda bulundu ne de bir işlem yaptı.
Gürüz nasıl başkan oldu?
Bunca olumsuz icraata rağmen Kemal Gürüz'ün hala görevinin başında olması ‘Gürüz'ü kim koruyor” sorusunu gündeme getiriyor. Gürüz'ün bundan 4 yıl önce göreve geliş hikayesini gazeteci Fehmi Koru şöyle anlatıyor: Milli Eğitim Eski Bakanı ve DYP Kahramanmaraş Milletvekili Prof. Dr Mehmet Saglam, DYP'den politikaya atılmak üzere YÖK başkanlığından istifa eder etmez, teşekkür ve veda için, kendisini o onemli goreve getiren Cumhurbaskani Suleyman Demirel'e cikar. Bir sure sohbet edip lafi curuturler. Mehmet Bey'in beklentisi, Cumhurbaskaninin, "Senden sonrasi icin tavsiyen nedir?" diye sormasidir, o soru bir turlu gelmez. "Eh, ben kalkayim Sayin Cumhurbaskanim" der Mehmet Saglam ve kapiya yonelirken, "Efendim" der, "Benden sonra kimi atarsaniz atayin YOK istikametten sapmaz; bu yuzden Kemal Guruz haric 63 rektorden herhangi birini yerime dusunebilirsiniz..." Suleyman Demirel bu tavsiyeden fazla mutlu gorunmez ve "Merak etme Hoca" demekle yetinir. Sonrasi malum: Cumhurbaskani anayasanin kendisine verdigi yetkiyi kullanarak yuksek ogretimin basina birini atar; o kisi, Prof. Saglam'in 'atamamasi' tavsiyesinde bulundugu Kemal Guruz olur. (Bu yazı Ağustos ayında Aksiyon dergisinde yayınlanmıştır)
YÖK'e suç duyurusu
Zaman 30 Mart 2001
Liberal Hareket Başkanı Bilhan Öz ve beraberindeki bir grup, Sultanahmet Adliyesi'ne gelerek, Fatih Üniversitesi'ne bir yıl öğrenci alımını yasaklayan YÖK Başkanı Kemal Gürüz ve Yönetim Kurulu hakkında suç duyurusunda bulundu.
Sultanahmet Adliyesi'ne saat 11.30 sularında gelen grup, suç duyurusu dilekçesini vermeden önce bir basın açıklaması yaptı. Grup adına açıklama yapan Başkan Öz, YÖK'ün aldığı kararın tamamen keyfî ve hukuka aykırı olduğunu vurguladı. Öz, Fatih Üniversitesi'nin Atatürk ilke ve inkılaplarına ve çağdaş eğitime önem verdiğinin altını çizerek, buradaki öğretim üyelerinin de seçkin insanlar olduğuna dikkat çekti. (Nihat Gasgar/ İSTANBUL (cha))
GÜNDEM GÜNDEM GÜNDEM
Kemal Gürüz Yine Aynı
Gürüz meydan okudu
haberline.com 25 Mayıs 2001
Ankara - Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz, ``Bölücülük ve köktendinciliğin kökünü kazımaya kararlıyız. Eğer bundan dolayı bize laf söylenecekse ben bundan şeref duyarım`` dedi. Prof. Dr. Gürüz, Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü`nce Rektörlük binasındaki 100. Yıl Salonu`nda düzenlenen ``Üniversitelerin Fen Bilimleri Araştırmalarının Desteklenmesi ve Kaynak Sorunları`` konulu panele katıldı.
Panelin açılışında konuşan Prof. Dr. Gürüz, ``Dünyada ve Türkiye`de Yükseköğretim Sistemleri`` konulu brifing sundu. Üniversitelerin ortaya çıkışını, gelişmelerini ve bugünkü yükseköğretim sistemlerini anlatan Prof. Dr. Gürüz, konuşmasının büyük bir bölümünü rektörlerin göreve nasıl geldikleri ve üniversitelerin nasıl yönetildikleri konusuna ayırdı. ``Bir Dekanın Anıları`` konulu bir kitaptan alıntı yaparak, alıntılarla ilgili düşüncelerini dile getiren Prof. Dr. Gürüz, şunları söyledi:
``Üniversiteler topluma karşı sorumludur. Türk üniversiteleri Türk milletine, Türk devletine karşı sorumludur. Cumhuriyetin eserleridir, Türk milletinin eserleridir. Cumhuriyetin temel ilkelerine sadık olmak mecburiyetindedirler. Bölücülük ve köktendinciliğin kökünü kazımaya kararlıyız. Eğer bundan dolayı bize laf söylenecekse ben bundan şeref duyarım. Üniversitelerin, Cumhuriyet`e, bilime, insanlığa ve Türk milletine hizmet etmek başlıca görevidir. Bunun karşı tezi olan köktendincilik ve bölücülük akademik hürriyet kapsamında ele alınamaz. Dünyanın hiçbir yerinde buna müsaade edilemez. Türk üniversitelerinde de edilmemiştir, edilmeyecektir.``
HABER
Kemal Gürüz için gözaltı kararı
CNN Turk 22 Haziran 2012
Yürütülen 28 Şubat soruşturmasında 4 gözaltı kararı var. YÖK eski Başkanı Kemal Gürüz adresinde bulunamadı.
Özel yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nin yürüttüğü 28 Şubat soruşturması kapsamında eski YÖK Başkanı
Prof. Dr. Kemal Gürüz'ün de aralarında bulunduğu 4 kişi polis marifetiyle ifadeye çağrıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nin talimatı üzerine polis, İstanbul'da ikamet eden 2 kişiye, savcının çağrısını iletti.
YÖK eski Başkanı Kemal Gürüz ve Erdoğan Öznal adresinde bulunamadı.
Tutuklama talebi
Özel yetkili Ankara Cumhuriyet
Başsavcıvekilliği'nin yürüttüğü 28 Şubat Soruşturması kapsamında ifadeye çağrılan emekli Tümgeneral Kenan Deniz ile emekli Tümgeneral Prof. Dr. Sedat Arıtürk, tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edildi.
Ankara Adliyesi'ne getirilen Deniz ve Arıtürk, soruşturmayı yürüten Özel Yetkili Ankara Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili'ye ifade verdi.
Bilgili, ifade işleminin ardından iki şüpheliyi de tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk etti. Zanlılar, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi Hakimliğince sorgulanacak.
İlk kez sivillere operasyon
28 Şubat soruşturması kapsamında bugüne kadar yapılan 5 operasyonda aralarında emekli Org. Çevik Bir ve emekli Tümg. Erol Özkasnak gibi dönemin üst düzey komutanların bulunduğu askerler gözaltına alınmıştı. Operasyonun 6. dalgasında ise ilk kez siviller hakkında gözaltı kararı çıkmış oldu.
HABER
Gürüz yurda döndü
Hürriyet 24 Haziran 2012
ANKARA Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen 28 Şubat soruşturması kapsamında ifadesine başvurulacak olan YÖK eski Başkanı Kemal Gürüz, bu sabah tatilden döndü. Gözaltına alınmayan Gürüz, İzmir’den Ankara’ya giderek ifade verecek.YÖK eski Başkanı Kemal Gürüz, yurtdışına tatile çıktığı gemiyle bu sabah İzmir Alsancak Limanı’na geldi. Gürüz basın mensuplarına, "Kanun dışı hiçbir şey yapmadım. Ne 28 Şubat’tan ne de ne olduğundan haberim yok" dedi. Diğer yolcularla birlikte gemiden inen Gürüz’e, İzmir Emniyet Müdürlüğü’nde görevli polisler tarafından gözaltına alınmayacağı, ifade için Ankara’ya kendisinin gitmesi gerektiği bildirildi.
Polislerin gözaltına almayıp, Ankara’ya gitmesini söylemelerine şaşırdığı gözlenen Kemal Gürüz, eşyasını toplamak için tekrar gemiye döndü.
HABER
Kemal Gürüz tutuklandı
25 Haziran 2012
Eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz Nöbetçi 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tutuklandı. Özel yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nin yürüttüğü 28 Şubat soruşturması kapsamında ifade işleminin ardından tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk edilen eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz tutuklandı.
Tutuklanan YÖK eski başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz, polislerin arasında götürüldüğü sırada "Kim ne yaparsa yapsın, kim ne derse desin, Mustafa Kemal'in kurduğu bu devlet yıkılmayacaktır. Bizi bu topraklarda silemeyeceklerdir" dedi.
HABER
YÖK eski Başkanı Gürüz intihara kalkıştı
Hürriyet 15 Haziran 2013
28 Şubat soruşturması kapsamında tutuklu bulunan YÖK eski Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz, intihara teşebbüs etti. Edinilen bilgiye göre Gürüz, tutuklu kaldığı Sincan Cezaevi’nde 28 Şubat davası kapsamında tahliye olan 37 kişinin haberini aldı.Tahliye edileceklerin arasında kendi ismini göremeyen Gürüz, “Benim ne suçum var, beni niye tutuyorlar” diyerek tepki gösterdi. Bu tepkisinin ardından koğuşuna geçen Gürüz, sol bileğini bir cam parçasıyla keserek intihara teşebbüs etti. Koruma infaz memurlarının durumu farketmesi üzerine Gürüz, koğuşundan alınarak cezaevi içindeki hastaneye kaldırıldı. Tedavi altına alınan Gürüz’ün sağlık durumunun iyi olduğu, hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenildi.
DAHA ÖNCE DE RET
Geçen mayıs ayında özgürlük hakimi, 4. yargı paketi kapsamında Gürüz’ün de aralarında bulunduğu sanıkların ifadeleri alarak tahliye taleplerini reddetmişti. Özgürlük hakimi “Kaçma şüphesi, delilerin toplanmamış olması, yaşlı ve hasta olan insanlar olsa da haklarında cezaevinde yaşayamaz yönünde kesin kanaat uyandıran bir rapor bulunmaması, adli kontrol hükümlerinin yeterli olmayacağı” gerekçesiyle reddetti. Talebi reddedilen Gürüz, kürsüye yürüyerek tepki gösterince hakim, “Bir haftalık itiraz süreniz var itiraz edin” diyerek kendisini sakinleştirmeye çalışmıştı.
6. DALGADA TUTUKLANDI
Gürüz, Ergenekon davasında da tutuksuz olarak yargılanıyor.
Özel yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği’nin yürüttüğü 28 Şubat soruşturması kapsamında 22 Haziran 2012’de gözaltına alınan Gürüz, ifadelerinin ardından tutuklanarak Sincan F Tipi Cezaevi’ne gönderilmişti. Soruşturmanın 6. dalga operasyonunda alınan Gürüz, polislerin arasında götürüldüğü sırada, “Kim ne yaparsa yapsın, kim ne derse desin, Mustafa Kemal’in kurduğu bu devlet yıkılmayacaktır. Bizi bu topraklarda silemeyeceklerdir”
demişti.HABER
Kemal Gürüz tahliye edildi
6 Eylül 2013
"28 Şubat" davasına bakan Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince tahliye edilen, Kamuran Orhon, Ahmet Çörekçi ve Kemal Gürüz'ün de aralarında bulunduğu 9 kişi, Sincan Cezaevinden serbest bırakıldı.
Duruşmanın ardından 9 kişi, tahliye işlemleri için tutuklu bulundukları Sincan Cezaevine getirildi. Tahliyelerine karar verilen Hakkı Kılıç, İzzettin İyigün, Çetin Saner, Kemal Gürüz, Hikmet Köksal, Ahmet Çörekçi, Kamuran Orhon, Abdullah Kılıçarslan ve İlhan Kılınç, cezaevindeki işlemlerin tamamlanmasının ardından serbest bırakıldı. Sanıklar, cezaevinin önünde yakınları tarafından karşılandı.

Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Kamuran Orhon, "Burada kalan arkadaşlar için çok üzüntülüyüz. Ama adalet yerini bulacak" dedi. Eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz ise cezaevine ait bir otobüsle Sincan Cezaevinden ayrıldı. Gürüz, şahsi eşyalarını bir yakınına ait araca koydu.

Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kemal Gürüz Özgeçmişi

Kemal Gürüz Hayatı

Sizde Kemal Gürüz ile ilgili bildiklerinizi paylaşır mısınız ?

Kemal Gürüz biyografisi 226 defa okunmuştur. [2962]