Mahmud (1.) Biyografisi
Mahmud (1.) : Mahmud (1.) (19.07.1696)- (03.12.1754) Osmanlı sultanlarının yirmidördüncüsü ve İslam halifelerinin seksendokuzuncusu.
Saltanatı: 1730-1754
Babası: II. Mustafa Han - Annesi: Saliha Sultan
Doğumu: 2 Ağustos 1696 Vefatı: 3 Aralık 1754
1696'da Edirne Sarayı'nda dünyaya geldi. Okul çağına geldiği zaman babasının hocası Şeyhülislam Feyzullah Efendi'den dersler aldı. Şehzadeliğinde yüksek fen ve din ilimlerini öğrenerek yetişti. Babasının tahttan indirilmesinden sonra padişah olan amcası III. Ahmet Han da, şehzade Mahmut'un yetiştirilmesine özen bir itina gösterdi. Nihayet III. Ahmet'in Patrona ayaklanmasıyla saltanattan indirilmesi üzerine, 2 Ekim 1730'da tahta çıktı. III. Ahmet Han saltanattan çekilirken yeğenine uzun uzun nasihatler etti ve tavsiyelerde bulundu.
Sultan Mahmut saltanatının ilk günlerinde devletin önemli mevkilerini ellerine geçirmiş bulunan asi Patrona Halil ve adamlarınışiddetle cezalandırdı. Böylece İstanbul'da emniyet ve asayişi sağladıktan sonra, amcası zamanında başlayan İran harpleriyle meşgul olma imkanını buldu. Osmanlı kuvvetleri İran seraskeri Ahmet Paşa ile Erzurum valisi ve Revan seraskeri Hekimoğlu Ali Paşa kumandası altında iki koldan harekete geçti. 30 Temmuz 1731'de Kirmanşah alındı. 15 Eylül'de Kurican sahrasında İran kuvvetleri bozguna uğratıldı. Urumiye ve Tebriz ele geçirildi. İran şahının sulh istemesi üzerine Ocak 1732'de Ahmet Paşa antlaşması imzalandı. Buna göre Aras nehri iki devlet arasında hudut kabul edilirken, Revan, Gence, Nahcivan, Bitlis, Şirvan ve Dağıstan Osmanlılara, Tebriz, Kirmanşah, Hemedan, Luristan ve Erdelan eyaletleri ise İran'a bırakıldı. Ancak 1733'te İran'da iktidarı ele geçiren Nadir Şah, Osmanlıların eline geçen bölgeleri almak için tekrar savaş açtı. 1735'te Arpaçay'da yapılan muharebeyi Osmanlılar kaybetti. Gence, Tiflis ve Revan İran'ın eline geçti.
Osmanlı Devleti'nin doğuda İran ile mücadelesini fırsat bilen Avusturya ve Rusya da iki cepheden harekete geçmişti. Azak kalesini ele geçiren Ruslar, Osmanlı kuvvetlerinin toparlanmasına meydan vermeden Gözleve, Kılburun ve Urkapı'yı da işgal ettiler. 12 Temmuz 1737'de harekete geçen Avusturya ordusu ise, Bosna, Sırbistan ve Eflak'a girdi. Bu mağlubiyetler ve düşmanın girdiği yerlerde büyük tahribat ve mezalim yapması, Sultan Mahmut Han'ı son derece üzdü. Sadarete getirdiği Muhsinzade Abdullah Paşa'yı Rusya üzerine, Hekimoğlu Ali Paşa'yı da Avusturya üzerine sefere memur etti. Muhsinzade süratli bir hareketle Özi ve Kılburun kalelerini ele geçirirken, Hekimoğlu Ali Paşa ise Banyaluka'yı kuşatan Avusturya kuuuvvetlerine büyük bir darbe indirdi. Yapılan savaşta Avusturya kuvvetlerinin asker zayiatı 60 bin idi. Hekimoğlu Ali Paşa'nın bu zaferi İstanbul'da büyük bir sevince yol açtı. Bu zaferler üzerine Avusturya ve Rusya barış istemek zorunda kaldı. Nihayet 18 Eylül 1739'de yapılan Belgrad antlaşmasıyla Avusturya ile Tuna ve Sava nehirleri hudut kesildi. Rusya ise Azak kalesinde donanma bulunduramayacaktı.
Avrupa devletleriyle anlaşmalar sağlayan I. Mahmut Han, yeniden İran üzerine döndü. Nadir Şah, bu vaziyet karşısında Osmanlılarla baş edemeyeceğini anlayınca, Kasr-ı Şirin antlaşması maddeleri üzerinden anlaşma teklifinde bulundu ve bu istek kabul edildi (1746).
Zor bir dönemde padişah olmasına rağmen ülke içinde ve dışında huzuru sağlayan, Osmanlı Devleti'ne azamet devri yaşatan I. Mahmut Han, 13 Aralık 1754'te hastalığına rağmen çıktığı Cuma namazından dönerken, Demirkapı'da at sırtında vefat etti. Yeni Camii'de babası Sultan II. Mustafa'nın yanına gömüldü.
Çok zeki, anlayışlı, hamiyetli, lütufkar ve merhametli bir zat olan Mahmut Han, hadiseleri sonuna kadar takip eder, devlet işlerinde mutlaka istişarede bulunur, acele etmez ve telaş göstermezdi. Aleyhte gelişen Rusya ve Avusturya harplerini tayin ettiği değerli kumandanlarla lehine çevirmesini bildi. Yeniliği sever ve memleketi bu yoldan yükseltmeye gayret ederdi. İlim, sanat, edebiyat meclislerindeki sohbetlere katılır ve Sebkatî mahlası ile şiirler yazardı.
Sultan Mahmut Han, ülkede pek çok imar faaliyetlerinde bulundu. Devrinde ilim, kültür ve sanat sahalarında kıymetli eserler yazıldı. Beşiktaş'tı Arap İskelesi Camii, Rumeli Hisarı'nda İskele Camii Yalı Köşkü ve Yıldıztepe mescitleri yaptırdığı bazı eserlerdir.
Bu bilgi faydalı oldu mu ?