Mantık Nedir

Mantık Nedir ? Mantık Ne demek ?

1-)Alm. Logik, Fr. Logique, İng. Logic. Doğru düşünmeye yarayan bir alet ilmi. İnsanın yalnız akıl ve zihin faaliyetlerini ele alan, doğru düşünmenin şartlarını ve kurallarını bildiren bir ilim dalıdır. Güvenilir kaynaklardan temin edilen bilgilere dayanılarak nasıl düşünülmesi ve bir hükme varılması gerektiğini ve böylece doğruya, hakikata nasıl ulaşılacağını gösterir. Bilginin kaynağı üçtür. Güvenilir haber, beş duyu organı ve akıl. İlahi vahy, bilginin kaynaklarından güvenilir habere dahildir. (Bkz. Vahy)

Mantık, düşüncenin doğru ve yanlış olduğunu ortaya koymakta yardımcı bir ilimdir. İnsanın doğru düşünmesini düzenlemeye çalışır. Bunun için birçok prensipler ve çeşitli araştırma usulleri tesbit edip kanun şekline koyar. Böylece, insanın hakikatı, doğruyu bulmasına ve yanlışı (batılı) reddetmesine yardımcı olur. Mantık, din ilmi değildir. Din ilimlerini tahsil etmede, anlamada alettir, yardımcıdır.

Mantık, Arapça “nutuk” kelimesinden türemiştir. Nutuk, lügatta hikmet ve akıl manalarına gelir. Ayrıca söz demektir. Latince “logos” kelimesinden türeyen logique veya logic aynı manadadır. Aristo bu ilme, “gerçeği bulmaya yarayan araç” manasına gelen (organon) adını vermişti. Ortaçağda Yunan felsefecilerinin mantık ilmi adı altında yazdıkları ve yaydıkları bozuk, sapık fikirlerini, inanışlarını İslam alimleri tek tek inceleyip reddettiler.

Abbasiler zamanında “Beytül-hikme” adı ile kurulan üniversitede en geniş şekilde okutulan bu ilim, İslami ilimlerin bir kolu haline geldi. İslam alimlerinden İmam-ı Muhammed Gazali, İmam-ı Ahmed Rabbani ve daha birçokları, Yunan felsefesini inceleyip, didik didik etmiş ve bunların ilimde noksan, hakikatten, doğru yoldan ayrılmış ve yazdıklarının çoğunun yanlış olduğunu bildirmişlerdir.

Mantık, hem ilim hem de sanattır. İlim olarak mantık, eldeki mevcut delillerden sağlam sonuçlar elde etmeye yarayan bir prensipler manzumesidir. Sanat olarak ise, bu prensiplerin etrafımızdaki dünyaya düzen vermekte kullanılması ve var olanın anlamaya çalışılmasıdır.

Mantık, insan düşüncesini doğruya, hakikata ulaştırmada bir vasıtadır. Hakikatın kendisi değildir. Nitekim kendi düşüncesinin doğruluğuna çok güvenen veya kendi fikrini çok beğenenler umumiyetle en büyük hataya düşen kimseler olmuşlardır. Fanatik düşünenler hep böyledir. Halbuki, “kişinin noksanını (haddini) bilmesi kadar irfan olmaz” denilmiştir.

Mantık, akıl yürütme hatalarının bilinmesi ve bunlardan kaçınılması için öğrenilmesi gerekli bir ilimdir. Nitekim İslam alimlerinden İmam-ı Şafii; “Kötülüğü, yapmak için değil, ondan sakınmak için öğrendim.” buyurmuştur. Mantıki düşüncenin yani doğru kıyasın (akıl yürütmenin) sağlanması için genel prensipler, özel durumlara tatbik edilir. Burada kabuller ve çeşitli teknikler öğrenilir. Akıl yürütmede yön verici prensiplerin bulunması veya hatalı prensiplere dayanılması; hataya, yanılmaya sebeb olur. Tümevarım teknikleri ile eski kabuller denenip yeni prensipler ortaya konabilir.

Mantık ilmine, doğru akıl yürütmenin şartlarını ortaya koyan “Zihin Kanunları İlmi” de denir. Zihin kanunları, duygu ve ihtirasların etkisi altında kalmayan saf ve selim aklın düşünüş şekilleridir. Mantıklı düşünüşün temel prensiplerine “aklın prensipleri” denir. Bütün matematik ve tecrübi (deneysel) ilimler bu prensiplere dayanır. Genel mantık ile gözlem ve deneye dayanan tatbiki mantık, yani metodoloji de yine bu prensiplerden çıkar. Onlara dayanmadan olayları incelemeye, aralarındaki kanunları araştırmaya imkan yoktur. Bu prensiplerin varlığından bir an bile şüphe etmek, düşünme imkanından vazgeçmek ve tabiat düzeninden, bundan dolayı da bütün ilimlerden şüphe etmek demektir. Aklın prensipleri şunlardır:

1. Aynılık prensibi: Bir şey, ne ise odur.

2. Tenakuzsuzluk prensibi: Bir şey, aynı zamanda hem kendisi, hem başkası olamaz veya bir şey, aynı zamanda hem var, hem yok olamaz.

3. Sebeplilik (determinizm) prensibi: Her şeyin bir sebebi vardır.

Çocuk düşünüşünü ve ilkel düşünüşü, mantıklı düşünüşten ayırmamıza imkan veren bu prensiplerdir. Zihin hayatı, mantıklı düşünüşün ilk şartı olan bütünlük ve birliği, bu prensiplerle sağlar. Bozulmuş akılda, mantıklı düşünüşün bu temelleri de sarsılmış olur. İhtiras sahibinin akıl yürütmeleri ve hükümleri, ihtirasını ilgilendiren meselelerde buna tabi olduğundan, onun bu gibi durumlarda serbest karar verme kabiliyeti yoktur.

Şu kadar var ki, her şeyi akıl ile anlamaya, akla uydurmaya kalkışan ve yalnız aklın beğendiğine inanan kimseler, hakikata, doğruya ulaşamamaktadırlar. Böyle kimseler, aklın erebileceği şeylerde doğruyu bulabilir ise de, aklın kavrayamadığı, erişemediği birçok şeyde yanılıyor, aldanıyorlar. Mesela; mutlak varlık (Allah), ruh, Cennet, Cehennem gibi manevi varlıkların mahiyeti akıl ile anlaşılamıyor. Nitekim eski Yunan felsefecilerinin ve şimdiki komünistlerin sonra gelenleri, öncekilerin yanlışlarını çıkarmış, birbirlerini beğenmemişlerdir. Felsefeciler, sık sık yanılan aklın esiri, mahkumu kimselerdir. Bunlar tecrübe etmeyip, akıl ile söylediklerinde ve deneyleri açıklarken vehimlerine, hayallerine kapıldıkları zamanlarda aldanıp, zararlı oluyorlar.

Filozoflar, aklın üstüne çıkamamış kimselerdir. Halbuki aklın üstünde yer alan ve tamamen ilahi bir kaynağa, yani vahye de bağlanan İslam alimleri, zamanlarına kadar olan fen bilgilerini okuyup, seksen bilgiyi iyi öğrendikten sonra, İslamiyetin gösterdiği yolda, kalplerini açarak, nefislerini temizleyerek aklın erişemediği bilgilerde de doğruyu bulmuşlar, hakikata varmışlardır. Çünkü akıl, göz gibidir. Din bilgileri de ışık gibidir. Yani insanın aklı, gözü gibi zayıf yaratılmıştır. Göz karanlıkta göremediğinden, Allahü teala güneşi, ışığı yaratmıştır. Akıl da, yalnız başına maneviyatı, faydalı zararlı şeyleri anlayamıyor. Allahü teala, aklımızdan faydalanmamız için peygamberleri ve onlarla duyurduğu din ışığını yarattı. Peygamberler, dünyada ve ahirette rahat etmek yolunu bildirmeseydi, aklımız doğruyu bulamaz, işe yaramazdı. Tehlikelerden, zararlardan kurtulunamazdı. İslam alimleri, aklın erdiği şeylerde ona güvenmişler, aklın ermediği, yanıldığı yerlerde, Kur’an-ı kerimin ışığı altında akla doğruyu göstermişlerdir.

Mantık ilminin bölümleri: Mantık, iki büyük bölüme ayrılır: Formel veya genel mantık, metodoloji ve özel mantık.

1. Formel veya genel mantık: Buna suri mantık da denir. İnsan düşünmeyi ve istidlali (akıl yönetmeyi) zihin ile yapar. Formel mantık, zihnin kendisini ele alır. Zihnin işleyiş kanunlarını inceler. Düşünmenin konusunu, maddesini dikkate almaz.

Zihni hayatta biri diğerini tamamlayan üç çeşit faaliyet vardır: Fikirler (tasavvur, terim); Hükümler (kaziyye, önerme=propositions) ve İstidlal (kıyas, akıl yürütme+inference=reasoning). Masa, kedi, taş gibi zihinde hayal meydana getiren canlı, cansız her şey fikirdir, terimdir. Fikirler, mefhumlar arasındaki alakaya ve bunun söz ile ifadesine hüküm (önerme) denir. Mesela “her insan canlıdır” sözü bir hükümdür. Bilinen fikir ve hükümler yardımı ile bilinmeyenleri çıkarmaya da istidlal (akıl yürütme) denir.

İstidlal iki ana dala ayrılır: Tümdengelim (genelden özele, talil=deduction); tümevarım (özelden genele, istikra=induction). Tümdengelim mantığının kurucusu M.Ö. 4. asırda yaşayan Aristo olarak bilinir. Aristo’nun tümevarım mantığı üzerine de çalışmaları vardır. Aristo’nun bütün bu çalışmaları Organon başlığı altında toplanmıştır.

2. Metedoloji ve özel mantık: Zihnin düşündüğü şeyleri inceler. Zihnin dış varlıklardan, türlü olaylarda, gerçeği arama yollarını gösterir. Mantığın en verimli koludur. Bundan dolayı mantığın bu bölümüne “tatbiki mantık” da denir.

İslam dünyasında mantık: İslam alimleri aklın erdiği ve ermediği bilgileri kapsayan nakli esas alarak, rasyonel düşünceye ve doğru hüküm çıkarmaya büyük önem vermişlerdir. Mantık bilmeyenin ilmine güvenilmez demişledir. Mantık; dil (konuşma, nutuk) ile ilgili olduğundan ilm-i beyana da önem verip, lafız, külliyate hams (beş tümel) tarif (tanım), burhan (ispat), cedel (diyalektik), hitabet, şiir, safsata esaslarını anlatmışlardır. Tümdengelim (dedüksiyon, istidlal) Endülüs yolu ile Avrupa’ya girmiş ve rönesansı etkilemiştir. Rönesanstan sonra Bacon Descartes, Aristo’yu ve Aristoculuğu tenkid ettiler ve Metodolojiyi etkilediler. deneye dayanılması gerektiğini savundular. On dokuzuncu yüzyılda Sembolik Mantık çalışmaları başladı ve De Morgan (1806- 1876), Boole (1815-1864) cebir işlemlerini mantığa uygulamak istediler. Russel (1872-1970) ve Whithead lojistik adı ile Sembolik Mantığı kurdu ve Hilbert ve Bernays Grundlagen der Mathematik (1939) ile matematiğe uygulanan mantığı geliştirdi.

İmam-ı A’zam, İmam-ı Gazali ve İmam-ı Rabbani gibi İslam alimleri tefekkür (düşünme), kelam (diyalektik) ve kıyas (doğru akıl yürütüp benzetme) gibi hususlara ehemmiyet verirken, kainat (evren, alem) kadimdir yoktan var olmamıştır, diyen Aristo ve bunun takipçileri olan İbn-ür-Rüşd, İbn-i Sina ve Farabi gibi filozofların küfre varan hatalarını ortaya koydular. Aristo’dan sonra gelen ve Aristoculuğu tenkid ederek sadece deneye (gözlem, tecrübe) güvenen Bacon ve Descartes ise çok kere yanılan his uzuvlarına (duygu organlarına) dayandılar. Bu da yerine göre yanılmalara yol açtı. Daha sonraları ortaya çıkan ve matematiğe ve dolayısıyle diğer birçok ilimlere temel olarak kabul edilen sembolik mantık ise, rakam ve sembollere dayanmakta olup kelimelerin ifade ettiği kavramların hepsini kapsayamaz. Sözün özü şudur ki, her şey kendi sınırları içinde ve kendi yerinde, yani hikmete uygun kullanılırsa hatadan kurtulunur. Akıl da bu çerçeve içinde işgörür.

İslam aleminde mantık ilmine dair yazılan eserler: İslam dünyasında yazılan mantık ilmine ait eserlerden belli başlıcaları şunlardır:

1. Eş-Şifa: İbn-i Sina’nın eseridir.

2. Îsaguci’nin Külliyat-ı Hams’ı: Esirüddin Ebheri’nindir.

3. Beyanül-Hak, Metaif-ul-Envar ve Menahic: Bu üç eser Ermuyin’e aittir.

4. Keşfül-Esrar ve Mucir: Hunci’ye aittir.

5. Şemsiyye: Kazvini’ye aittir.

6. Telhavat ve Metarihat: Sühreverdi’nindir.

7. El-Muteber: Ebü’l-Berekat’ındır.

8. Mulahhas ve Şerh-i İşarat: Er-Razi’nindir.

9. Ta’dilül-Mizan: Sadr-uş-Şeria’nındır.


2-)(Logıc) önermelerin,
düşünce ve kabullerin tutarlılık, İnandırıcılık, doğruluk ve yanlışlığını;
çıkarımların geçerliliğini belirleyen Ölçütler ve kuralları; kıyas, tümevarım
ve tümden­gelim gibi düşünme süreçlerinin ilkelerini araştıran disiplin.


3-)Doğru düşünme sanatı ve bilimi
Örnek:Akılla, mantıkla açıklanmayacak durumlar vardır dünyada. N. Cumalı


4-)Doğru düşünmenin yolu ve yöntemi
Örnek:Ali Rıza bey gerçi bir vakit bu mantığa kulak vermiyor göründü. R. N. Güntekin


5-)Düşüncenin ve düşüncenin varlık biçimlerinin, ögelerinin, türlerinin, olanaklarının, yasalarının ve düşünce bağlamlarının bilimi.


6-)Gerçeği aramaya yönelen zihin işlemlerinden hangilerinin doğru, hangilerinin yanlış yola çıktığını açıklayan ilkeleri yöntemli olarak inceleyen bilim.


7-)Çıkarım ve kanıt gösterme bilimi.


8-)Gereklik, erek ya da yargı ile iş, araç ya da kanıt arasında var olan tutarlık.


9-)Olguların ve düşüncelerin düzenli biçimde sıralanması.


10-)Öğrencilere doğru düşünme ilkelerini ve yollarını öğreten derse verilen ad.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 


Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
Dialectic.
İngilizcesi İngilizce
Reasoning.
İngilizcesi İngilizce
Logic.
İngilizcesi İngilizce
Reason.
İngilizcesi İngilizce
Rationale.
İngilizcesi İngilizce
Rationality.
İngilizcesi İngilizce
Sense.
İngilizcesi İngilizce
Good judgment.
İngilizcesi İngilizce
Emotional appeal.

  • Her şey kötü kaka Mantık bu’ şeklinde konuştu.

Sizde içinde Mantık kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Mantık kelimesi anlamı 349 defa okunmuştur. [238987] Mantık kelime anlamı, Mantık nedir, Mantık ne demek, Mantık sözlük anlamı

Paylaş