Mesken Nedir

Mesken Nedir ? Mesken Ne demek ?

1-)MESKEN



Fert veya ailenin yerleşip oturduğu, uzun süre kılmaya elverişli yer. Her canlı kendisini arındıracak, hayatını geçirebilecek bir yuva yapmak ihtiyacını duyar. İnsanoğlunun kendisini ve neslini muhafaza edebilmesi ve hayatını sürdürebilmesi için yaptığı yuvaya da Arapçada "mesken", Türkçede buna "ev" denir.

Kur'an-ı Kerim'de gerek geçmiş ümmetlerin barındıkları yerlerden ve gerekse ahirette müminlerin kalacakları yerden söz edilirken hep "mesken" ifadesi kullanılmıştır. (et-Tevbe, 9/24, 72; İbrahim,14/37; en-Nahl,16/80; Taha, 20/128; el-Kasas, 28/58; es-Secde, 32/26; es-Sebe; 34/15; el-Ahkaf, 46/25). Yine Süleyman (a.s)'in kıssasında sözü edilen karıncaların yuvası için de "mesken" tabiri kullanılmıştır (en-Neml 27/18).

İslam'da kişilerin mesken sahibi olmasına büyük önem verilmiştir. Bu sebeple Hz. Peygamber: "Üç şey insanın saadetinden, üç şey de mutsuzluğundandır. İnsana mutluluk veren üç şey: İyi bir eş, geniş bir ev ve iyi bir binektir. İnsanın mutsuzluğuna sebep olan üç şey ise: Kötü eş, kötü ev ve kötü binektir" buyurmuştur (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I,168; III, 407). Meskenin kötülüğünden maksat ise, "darlığı ve istifade edilen bölümlerinin azlığıdır" buyurulmuştur (Hakim, el-Müstedrek, II, 162). Ayrıca bir evin kötü oluşu ve saadet yuvası olamayışının sebepleri arasında; komşuların kötülüğü, ezan duyulamayacak veya cemaatle namaza iştirak edilemeyecek kadar mescide uzak oluşu ve havasının kötü olması, güneş alamaması gibi hususlar da sayılmıştır (Ali Şafak, İslam Hukuku Açısından Şehircilik ve Aile Meskeni Problemi, İlahiyat Fak. Dergisi, Erzurum 1982, s. 14). Yine Hz. Peygamber: "Eğer uğursuzluk denen bir şeyden söz edilecekse bu, şu üç Şeydedir: Ev, eş ve binek vasıtası" buyurmuştur (Buhari, Cihad, 47; Müslim, Selam,1 I8, 119; Tirmizi, Edeb, 58; İbn Mace, Nikah, 55).

İşte bu önemine binaendir ki, İslam'da ev yapımı teşvik edilmiş ve Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Her kim bize memur (vergi memuru) olursa evlensin, hizmetçisi yoksa hizmetçi tutsun ve evi yoksa ev edinsin" (Ebu Davud, İmare, 10; İbn Mace, Ruhn, 24; Ahmed 6. Hanbel, Müsned, III, 467). Öte yandan ihtiyaç yokken ev veya arsa satımı da hoş karşılanmamıştır. Huzeyfe İbnül- Yemam, Resulullah (s.a.s)'ın şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Her kim bir ev satarda kıymeti ile bir benzerini satın almazsa o parada bir bereket yoktur" (İbn Mace, Rühun, 24). Aynı şekilde ihtiyaç yokken yapılan her bina, insan için bir vebal sayılmış (Ebu Davud, Edeb, 160), bina yapımına aşırı düşkünlük ise, kıyamet alametlerinden sayılmıştır (Buhari, İsti'zan, 53).

İslam hukukunda kişiye tanınan temel hak ve hürriyetlerden biri de mesken hürriyetidir. Çünkü bir insanın hayatı, malı, namusu, şeref ve haysiyeti mesken ile muhafaza olunur. Öyleyse bunlar gibi, meskenler de taarruz ve tecavüzden masumdur. Meskenlere tecavüz, aynı zamanda hem hayata, hem namusa, hem hürriyete ve hem de mala tecavüzdür. Bunun içindir ki; bir kimsenin meskenine tecavüz etmek, yahut iznini almadan bulunduğu eve, oturduğu odaya girmek, yahut mesken içinde bulunan şeyleri öğrenmeye çalışmak, İslam nazarında kötü bir hareket sayılıp şiddetle yasaklanmıştır.

İslam dininde meskenlere giriş çıkışların belli esaslar dahilinde yapılması istenmiş ve şöyle buyurulmuştur: "Ey inananlar! Evlerinizden başka evlere, izin almadan, seslenip sahiplerine selam vermeden girmeyiniz..." (en-Nur, 24/27-29). Görüldüğü gibi eve girerken izin isteme ve ev sahibine selam verme, Kur'an'ın emrettiği bir görgü kuralıdır. Hatta evden çıkarken bile izin istemek, inanmış olmanın gerektirdiği ince bir davranıştır (en-Nur, 24/62). Özellikle şu üç vakitte -ev halkından olanların bile- mutlaka izin isteyerek evlere girmeleri gerektiği şöyle belirtilmiştir: "Ey inananlar! Ellerinizin altında olan köle ve cariyeler ve sizden henüz erginliğe ermemiş olanlar (çocuklar), üç vakitte odalarınıza girebilmek için izin istesinler: Sabah namazından önce, öğleden sonra elbiselerinizi çıkarıp yatacağınız vakit ve yatsı namazından sonra. Bunlar sizin üstünüzün açılabileceği üç vakittir. Bunların dışında hizmetçilerin ve çocukların, izin almadan içeri girmelerinden dolayı size ve onlara bir günah yoktur..." (en-Nur, 24/58). Bu üç vakitte, özel durumlarından dolayı, anne-babanın odasına köle ve çocukların izinsiz girmesi yasaklanmıştır. Buluğ çağına ermiş çocuklar ise, her zaman izin isteyeceklerdir (en-Nr, 24/59). Eve girerken de mutlaka selam verilmesi istenmiş ve şöyle buyurulmuştur: "...Evlere girdiğiniz vakit Allah tarafından kutlu, güzel bir yaşama dileği olarak kendinize (kendinizden olan ev halkına) selam verin..." (en-Nur, 24/61). Hz. Peygamber de, Enes b. Malik'e şu tavsiyede bulunmuştur: "Yavrucuğum, ailenin yanına girdiğin zaman selam ver. Bu, kendin ve ev halkı için berekettir" (Tirmizi, İsti'zan, IO).

Evlere izinsiz girilmesinin yasaklanması, özel hayatın korunması amacına yöneliktir. Binaenaleyh, evlere izinsiz ve habersiz girilmesi ile özel hayatın gizliliği ihlal edilmiş olur. Uyulması istenen kurallardan birisi de, evlere kapılarından girilmesidir. Çünkü Kur'an-ı Kerim'de: "Evlere arkalarından girmeniz iyi değildir... evlere kapılarından girin..." (el Bakara, 2/189) buyurulmuştur. Böylece cahiliyye devri adetlerinden olan, eve arkadan veya pencereden girme alışkanlığı da kaldırılmıştır (Fahruddin er-Razi, Mefatihu'l-Gayb, II, 144).

Verilen bilgilerden de anlaşılacağı gibi, başkasına ait olup hiç bir suretle giriş hakkı bulunmayan evlere girmek için mutlaka izin almak gerekir. Yoksa yapılan hareket meskene tecavüz sayılır. Hane halkının o kimseye karşı her türlü savunma hakkı doğar. Bu arada korku veya yanlışlıkla bir yakının yaralanması veya öldürülmesi muhtemeldir. Bu yüzden, girme hakkı bulunan evlere veya odalara bile girerken izin istemek veya kapıyı ya da zili çalmak hem edebe uygun, hem de bir tedbirdir. İzin isteme işi de üç defa yapılmalı, üçüncüde de izin verilmezse geri dönülmelidir (Buhari, İsti'zan, 13). İzin isterken de önce selam, sonra izin esasına riayet edilmelidir. Hz. Peygamber de, yanına gelen birine böyle yapmasını tavsiye etmiştir (Tirmizi, İsti'zan, 18). Aynı şekilde, kapıyı çalan kimseye "kim o" denildiği zaman, kimliğini açık bir şekilde belirtmelidir. Aksi halde ev sahibi zor durumda bırakılmış olabilir. Bir defasında Cabir (r.a.), Resulullah'ın kapısını çalmış, "kim o"diye sorduğunda Cabir (r.a.), "ben, ben" diye cevap vermiştir. Resulullah (s.a.s), onun bu şekilde cevap vermesinden hoşlanmamış ve kimliğini açık bir şekilde belirtmesi gerektiğine işaret etmiştir (Buhari, İsti'zan, 17; Tirmizi, İsti'zan, 18).

İzin isterken uyulması gereken ahlaki esaslardan biri de, evin içine bakılmamasıdır. Bunun sebebi, İslam'da aile mahremiyetine son derece önem verilmiş olması ve gözün de haramdan korunmak istenmesidir. İzin istemedeki asıl amaç da budur. Ebu Zer (r.a), Resulullah (s.a.s)'ın konu ile ilgili olarak şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: Kim kendisine izin verilmeden bir perdeyi (kapıyı) aralar, evin içine bakar ve ev halkının mahrem yerlerini görürse, yapılması kendisine helal olmayan bir şeyi yapmış olur. Şayet o, evin içerisine bakarken, evin erkeği karşılasa da onun gözlerini çıkarmış olsaydı ona karşı tavır almazdım. Şayet bir kimsenin gözü, perdesi örtülmemiş (veya kapısı kapatılmamış) bir eve takılır da evin içine bakarsa burada bakanın hatası yoktur, hata, kapısını kapatmadığı için ev sahibinindir" (Tirmizi, Zühd,16). Bu hadis, Resulullah (s.a.s)'ın konuya ne kadar önem verdiğini göstermektedir. Ayrıca, böyle yapan kimselere karşı Allah Resulu'nun hiddetlendiği de bilinmektedir (Tirmizi, İsti'zan, 17).

Bilindiği gibi mesken - doğumundan ölümüne kadar- insan ömrünün önemli bir kısmının geçirildiği yerdir. Bir bakıma insanın huzur ve mutluluk yuvasıdır. Bunun içindir ki, meskenlerin İslami ölçülere uygun olarak yapılması tavsiye edilmiştir. Bundan maksat ise, tuvaletlerin kıbleye doğru olmaması, banyo ve mutfakların muhafazalı yerlere yapılması; evin; komşunun evini gölgeleyecek, ışık almasını engelleyecek şekilde yüksek yapılmaması, komşunun mahremini görecek şekilde pencereler konulmaması ve gösterişten uzak durup sadeliğe riayet edilmesi ve benzeri şeylerdir (Ebu Davud, Taharet, 4; Buhari, el-Edebü'l-Müfred, Kahire 1379, s.162).

Yine gece yatarken ocakta veya sobada ateş bırakılmaması, ışıkların söndürülmesi, evin kapılarının kapatılması, içinde yiyecek ve içecek gibi şeyler bulunan kapların üstünün örtülmesi de, tedbir niteliğindeki tavsiyeler arasındadır (bk. Buhari, İsti'zan, 49, 50).

Verilen bilgilerden de anlaşılacağı gibi, her müslümanın, İslam'ın emirlerini yerine getirdikten sonra yapacağı en önemli işlerden birisi de iyi bir mesken, yani oturacak yer temin etmesidir. Kurtuluşun nasıl mümkün olacağını soran Ukbe b. Âmir'e, Hz. Peygamber: "Diline hakim ol, evini genişlet ve hatalarına da ağla (tevbe et)" cevabını vermiştir (Tirmizi, Zühd, 60).

Buna göre İslam hukuku, kişi ve toplumu yakından ilgilendiren mesken problemine dair önemli hükümler getirmiştir. Kişi ve toplumun mülkiyet hakkını kabul eden İslam hukuku, bu iki hak arasında denge kurmaya çalışmış; iki hakkın karşı karşıya gelmesi halinde, toplumun hak ve menfaati ön planda tutulmuştur. Aynı şekilde, mesken sahibi olmak ve bu meskende İslam'ın öngördüğü bir biçimde aile hayatı sürdürmek dini hükümler gereğidir. Meskenin mutluluk yuvası olması da, ancak ideal ölçülere uygun bir biçimde yapılmasıyla mümkündür. Mesken yapımında iç ve dış mimaride- İslami emir ve yasaklara uyulmalıdır. İsrafa kaçılmamalı ve sağlığa uygun bir tarzda yapılmalıdır. Komşu hukukuna riayet edici, çevre sağlığına zarar vermeyen bir yükseklik ve biçimde binalar yapılmalıdır (Ali Şafak, İslam Hukuku Açısından Şehircilik ve Aile Meskeni Problemi, A. Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Erzurum, 1982, s.14-17)

Ahmet GÜÇ


2-)

Fert veya ailenin yerleşip oturduğu, uzun süre kılmaya elverişli yer. Her canlı kendisini arındıracak, hayatını geçirebilecek bir yuva yapmak ihtiyacını duyar. Insanoğlunun kendisini ve neslini muhafaza edebilmesi ve hayatını sürdürebilmesi için yaptığı yuvaya da Arapçada "mesken", Türkçede buna "ev" denir.

Kur'an-ı Kerim'de gerek geçmiş ümmetlerin barındıkları yerlerden ve gerekse ahirette müminlerin kalacakları yerden söz edilirken hep "mesken" ifadesi kullanılmıştır. (et-Tevbe, 9/24, 72; Ibrahim,14/37; en-Nahl,16/80; Taha, 20/128; el-Kasas, 28/58; es-Secde, 32/26; es-Sebe; 34/15; el-Ahkaf, 46/25). Yine Süleyman (a.s)'in kıssasında sözü edilen karıncaların yuvası için de "mesken" tabiri kullanılmıştır (en-Neml 27/18).

Islam'da kişilerin mesken sahibi olmasına büyük önem verilmiştir. Bu sebeple Hz. Peygamber: "Üç şey insanın saadetinden, üç şey de mutsuzluğundandır. Insana mutluluk veren üç şey: Iyi bir eş, geniş bir ev ve iyi bir binektir. Insanın mutsuzluğuna sebep olan üç şey ise: Kötü eş, kötü ev ve kötü binektir" buyurmuştur (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I,168; III, 407). Meskenin kötülüğünden maksat ise, "darlığı ve istifade edilen bölümlerinin azlığıdır" buyurulmuştur (Hakim, el-Müstedrek, II, 162). Ayrıca bir evin kötü oluşu ve saadet yuvası olamayışının sebepleri arasında; komşuların kötülüğü, ezan duyulamayacak veya cemaatle namaza iştirak edilemeyecek kadar mescide uzak oluşu ve havasının kötü olması, güneş alamaması gibi hususlar da sayılmıştır (Ali Şafak, Islam Hukuku Açısından Şehircilik ve Aile Meskeni Problemi, Ilahiyat Fak. Dergisi, Erzurum 1982, s. 14). Yine Hz. Peygamber: "Eğer uğursuzluk denen bir şeyden söz edilecekse bu, şu üç Şeydedir: Ev, eş ve binek vasıtası" buyurmuştur (Buhari, Cihad, 47; Müslim, Selam,1 I8, 119; Tirmizi, Edeb, 58; Ibn Mace, Nikah, 55).

Işte bu önemine binaendir ki, Islam'da ev yapımı teşvik edilmiş ve Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Her kim bize memur (vergi memuru) olursa evlensin, hizmetçisi yoksa hizmetçi tutsun ve evi yoksa ev edinsin" (Ebu Davud, Imare, 10; Ibn Mace, Ruhn, 24; Ahmed 6. Hanbel, Müsned, III, 467). Öte yandan ihtiyaç yokken ev veya arsa satımı da hoş karşılanmamıştır. Huzeyfe Ibnül- Yemam, Resulullah (s.a.s)'ın şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Her kim bir ev satarda kıymeti ile bir benzerini satın almazsa o parada bir bereket yoktur" (Ibn Mace, Rühun, 24). Aynı şekilde ihtiyaç yokken yapılan her bina, insan için bir vebal sayılmış (Ebu Davud, Edeb, 160), bina yapımına aşırı düşkünlük ise, kıyamet alametlerinden sayılmıştır (Buhari, Isti'zan, 53).

Islam hukukunda kişiye tanınan temel hak ve hürriyetlerden biri de mesken hürriyetidir. Çünkü bir insanın hayatı, malı, namusu, şeref ve haysiyeti mesken ile muhafaza olunur. Öyleyse bunlar gibi, meskenler de taarruz ve tecavüzden masumdur. Meskenlere tecavüz, aynı zamanda hem hayata, hem namusa, hem hürriyete ve hem de mala tecavüzdür. Bunun içindir ki; bir kimsenin meskenine tecavüz etmek, yahut iznini almadan bulunduğu eve, oturduğu odaya girmek, yahut mesken içinde bulunan şeyleri öğrenmeye çalışmak, Islam nazarında kötü bir hareket sayılıp şiddetle yasaklanmıştır.

Islam dininde meskenlere giriş çıkışların belli esaslar dahilinde yapılması istenmiş ve şöyle buyurulmuştur: "Ey inananlar! Evlerinizden başka evlere, izin almadan, seslenip sahiplerine selam vermeden girmeyiniz..." (en-Nur, 24/27-29). Görüldüğü gibi eve girerken izin isteme ve ev sahibine selam verme, Kur'an'ın emrettiği bir görgü kuralıdır. Hatta evden çıkarken bile izin istemek, inanmış olmanın gerektirdiği ince bir davranıştır (en-Nur, 24/62). Özellikle şu üç vakitte -ev halkından olanların bile- mutlaka izin isteyerek evlere girmeleri gerektiği şöyle belirtilmiştir: "Ey inananlar! Ellerinizin altında olan köle ve cariyeler ve sizden henüz erginliğe ermemiş olanlar (çocuklar), üç vakitte odalarınıza girebilmek için izin istesinler: Sabah namazından önce, öğleden sonra elbiselerinizi çıkarıp yatacağınız vakit ve yatsı namazından sonra. Bunlar sizin üstünüzün açılabileceği üç vakittir. Bunların dışında hizmetçilerin ve çocukların, izin almadan içeri girmelerinden dolayı size ve onlara bir günah yoktur..." (en-Nur, 24/58). Bu üç vakitte, özel durumlarından dolayı, anne-babanın odasına köle ve çocukların izinsiz girmesi yasaklanmıştır. Buluğ çağına ermiş çocuklar ise, her zaman izin isteyeceklerdir (en-Nr, 24/59). Eve girerken de mutlaka selam verilmesi istenmiş ve şöyle buyurulmuştur: "...Evlere girdığınız vakit Allah tarafından kutlu, güzel bir yaşama dileği olarak kendinize (kendinizden olan ev halkına) selam verin..." (en-Nur, 24/61). Hz. Peygamber de, Enes b. Malık'e şu tavsiyede bulunmuştur: "Yavrucuğum, ailenin yanına girdiğin zaman selam ver. Bu, kendin ve ev halkı için berekettir" (Tirmizi, Isti'zan, IO).

Evlere izinsiz girilmesinin yasaklanması, özel hayatın korunması amacına yöneliktir. Binaenaleyh, evlere izinsiz ve habersiz girilmesi ile özel hayatın gizliliği ihlal edilmiş olur. Uyulması istenen kurallardan birisi de, evlere kapılarından girilmesidir. Çünkü Kur'an-ı Kerim'de: "Evlere arkalarından girmeniz iyi değildir... evlere kapılarından girin..." (el Bakara, 2/189) buyurulmuştur. Böylece cahiliyye devri adetlerinden olan, eve arkadan veya pencereden girme alışkanlığı da kaldırılmıştır (Fahruddin er-Razi, Mefatihu'l-Gayb, II, 144).

Verilen bilgilerden de anlaşılacağı gibi, başkasına ait olup hiç bir suretle giriş hakkı bulunmayan evlere girmek için mutlaka izin almak gerekir. Yoksa yapılan hareket meskene tecavüz sayılır. Hane halkının o kimseye karşı her türlü savunma hakkı doğar. Bu arada korku veya yanlışlıkla bir yakının yaralanması veya öldürülmesi muhtemeldir. Bu yüzden, girme hakkı bulunan evlere veya odalara bile girerken izin istemek veya kapıyı ya da zili çalmak hem edebe uygun, hem de bir tedbirdir. Izin isteme işi de üç defa yapılmalı, üçüncüde de izin verilmezse geri dönülmelidir (Buhari, Isti'zan, 13). Izin isterken de önce selam, sonra izin esasına riayet edilmelidir. Hz. Peygamber de, yanına gelen birine böyle yapmasını tavsiye etmiştir (Tirmizi, Isti'zan, 18). Aynı şekilde, kapıyı çalan kimseye "kim o" denildiği zaman, kimliğini açık bir şekilde belirtmelidir. Aksi halde ev sahibi zor durumda bırakılmış olabilir. Bir defasında Cabir (r.a.), Resulullah'ın kapısını çalmış, "kim o"diye sorduğunda Cabir (r.a.), "ben, ben" diye cevap vermiştir. Resulullah (s.a.s), onun bu şekilde cevap vermesinden hoşlanmamış ve kimliğini açık bir şekilde belirtmesi gerektiğine işaret etmiştir (Buhari, Isti'zan, 17; Tirmizi, Isti'zan, 18).

Izin isterken uyulması gereken ahlaki esaslardan biri de, evin içine bakılmamasıdır. Bunun sebebi, Islam'da aile mahremiyetine son derece önem verilmiş olması ve gözün de haramdan korunmak istenmesidir. Izin istemedeki asıl amaç da budur. Ebu Zer (r.a), Resulullah (s.a.s)'ın konu ile ilgili olarak şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: Kim kendisine izin verilmeden bir perdeyi (kapıyı) aralar, evin içine bakar ve ev halkının mahrem yerlerini görürse, yapılması kendisine helal olmayan bir şeyi yapmış olur. Şayet o, evin içerisine bakarken, evin erkeği karşılasa da onun gözlerini çıkarmış olsaydı ona karşı tavır almazdım. Şayet bir kimsenin gözü, perdesi örtülmemiş (veya kapısı kapatılmamış) bir eve takılır da evin içine bakarsa burada bakanın hatası yoktur, hata, kapısını kapatmadığı için ev sahibinindir" (Tirmizi, Zühd,16). Bu hadis, Resulullah (s.a.s)'ın konuya ne kadar önem verdiği göstermektedir. Ayrıca, böyle yapan kimselere karşı Allah Resulu'nun hiddetlendiği de bilinmektedir (Tirmizi, Isti'zan, 17).

Bilindiği gibi mesken - doğumundan ölümüne kadar- insan ömrünün önemli bir kısmının geçirildiği yerdir. Bir bakıma insanın huzur ve mutluluk yuvasıdır. Bunun içindir ki, meskenlerin Islami ölçülere uygun olarak yapılması tavsiye edilmiştir. Bundan maksat ise, tuvaletlerin kıbleye doğru olmaması, banyo ve mutfakların muhafazalı yerlere yapılması; evin; komşunun evini gölgeleyecek, ışık almasını engelleyecek şekilde yüksek yapılmaması, komşunun mahremini görecek şekilde pencereler konulmaması ve gösterişten uzak durup sadeliğe riayet edilmesi ve benzeri şeylerdir (Ebu Davud, Taharet, 4; Buhari, el-Edebü'l-Müfred, Kahire 1379, s.162).

Yine gece yatarken ocakta veya sobada ateş bırakılmaması, ışıkların söndürülmesi, evin kapılarının kapatılması, içinde yiyecek ve içecek gibi şeyler bulunan kapların üstünün örtülmesi de, tedbir niteliğindeki tavsiyeler arasındadır (bk. Buhari, Isti'zan, 49, 50).

Verilen bilgilerden de anlaşılacağı gibi, her müslümanın, İslam'ın emirlerini yerine getirdikten sonra yapacağı en önemli işlerden birisi de iyi bir mesken, yani oturacak yer temin etmesidir. Kurtuluşun nasıl mümkün olacağını soran Ukbe b. Âmir'e, Hz. Peygamber: "Diline hakim ol, evini genişlet ve hatalarına da ağla (tevbe et)" cevabını vermiştir (Tirmizi, Zühd, 60).

Buna göre Islam hukuku, kişi ve toplumu yakından ilgilendiren mesken problemine dair önemli hükümler getirmiştir. Kişi ve toplumun mülkiyet hakkını kabul eden Islam hukuku, bu iki hak arasında denge kurmaya çalışmış; iki hakkın karşı karşıya gelmesi halinde, toplumun hak ve menfaati ön planda tutulmuştur. Aynı şekilde, mesken sahibi olmak ve bu meskende İslam'ın öngördüğü bir biçimde aile hayatı sürdürmek dini hükümler gereğidir. Meskenin mutluluk yuvası olması da, ancak ideal ölçülere uygun bir biçimde yapılmasıyla mümkündür. Mesken yapımında iç ve dış mimaride- Islami emir ve yasaklara uyulmalıdır. Israfa kaçılmamalı ve sağlığa uygun bir tarzda yapılmalıdır. Komşu hukukuna riayet edici, çevre sağlığına zarar vermeyen bir yükseklik ve biçimde binalar yapılmalıdır (Ali Şafak, Islam Hukuku Açısından Şehircilik ve Aile Meskeni Problemi, A. Ü. Ilahiyat Fakültesi Dergisi, Erzurum, 1982, s.14-17)


3-)Konut, ikametgah
Örnek:Bu acayip meskeninde yaz kış kalın kepeneğe sarılmış otururdu. M. Ş. Esendal


4-)Konut.


5-)Bk. konut


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
Dwelling.
İngilizcesi İngilizce
Habitation.
İngilizcesi İngilizce
Domicile.
İngilizcesi İngilizce
House.
İngilizcesi İngilizce
Residence.
İngilizcesi İngilizce
Tabernacle.
İngilizcesi İngilizce
Legal residence.
İngilizcesi İngilizce
Lodgment.
İngilizcesi İngilizce
Lodging.
İngilizcesi İngilizce
Private house.
İngilizcesi İngilizce
Tenement.
İngilizcesi İngilizce
Homestead.
İngilizcesi İngilizce
Abode.
İngilizcesi İngilizce
Domestic building.
İngilizcesi İngilizce
Dwelling unit.
İngilizcesi İngilizce
Hangout.
İngilizcesi İngilizce
Home.
İngilizcesi İngilizce
İnhabitancy.
İngilizcesi İngilizce
İnhabited.
İngilizcesi İngilizce
Living quarter.
İngilizcesi İngilizce
National home.
İngilizcesi İngilizce
Padho.

  • Mesken tutulan kalbe müzekker giremez.
  • Marifet dünyada Mesken edinmek değil, güzel bir gönülde Mesken edinmektir.
  • Mesken de buluna bilir
  • Mesken ve sanayi açısından baktığımızda doğalgazın fiyatı 27 tane ülke arasındaki en ucuz ikinci ve üçüncü sıradadır.
  • Mesken sayısı 400 civarında.

Sizde içinde Mesken kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Mesken kelimesi anlamı 3058 defa okunmuştur. [242226] Mesken kelime anlamı, Mesken nedir, Mesken ne demek, Mesken sözlük anlamı

Paylaş