Mizan Nedir

Mizan Nedir ? Mizan Ne demek ?

1-)Alm. Balance (m), Fr. Balance (f), İng. Balance. Maddi ve manevi ağırlıkları tartan terazi. Mizan, Arapça bir kelime olup, lügatta, “terazi, ölçü, tartı, akıl, muhakeme ve idrak” manalarına gelir. Bu kelime çeşitli ilim dallarında kullanılagelmiştir.

Terazi ve tartı aleti olarak mizan: İki kolu birbirine eşit olan hassas bir alet olup, eski zamanda doğu ve batı memleketlerinde kullanıldığı gibi bugün de Anadolu’nun bazı bölgelerinde pratik olarak kullanılan bir tartı aletidir. Buna “kabban” veya “kantar” da denir. Bilhassa Müslüman ülkelerinde, mizan (terazi) kullanmaya çok ehemmiyet verilmiştir. Ticari münasebetlerde birbirlerinin hakkını yemek ve böylece kul hakkı günahına düşmek endişesiyle Müslümanlar, hassas mizanlar yapımına çok gayret etmişler ve bunda başarılı da olmuşlardır. Sind bin Ali (vefatı 864-H.250), Muhammed bin Zekeriyya Er-Razi (v. 925-H. 313) bu konuda ismini dünyaya duyuran İslam alimlerinin ileri gelenlerindendirler.

Eski dilimizde kimya ilmi, konuları içinde yer alan maddelerin çeşitli ağırlıklarının ölçülmesinden bahsettiği için, bu ilme “İlmül-mizan (terazi ilmi)” denildi. Müslümanlar “Pappus mizanı” ile, hacimleri eşit sıvıların ağırlığı ile aynı ağırlıktaki sıvıların hacimlerindeki farklılıkları belirlemişlerdir. Ayrıca mimari eserlerde ve su yolları yapımında “mimar mizanı”nı ustalıkla kullanmışlardır. Yine eski dilimizde fizik ilminin konuları arasında yer alan ve mizan kelimesiyle ifade edilen birçok alet vardır. Mesela, mizanül-harare (termometre), mizanür-rih (rüzgarın hızını ölçen alet), mizanül-heva (barometre), mizanür-rutube (hidrometre) gibi. Matematik ilminde, yapılan hesabın doğruluğunu anlatmak için yapılan hesaba da “mizan” denirdi. Şimdi buna “sağlama” veya “sağlay” denilmektedir.

İslam dininde mizan: İslam dininde, ahiret gününe inanmak imanın şartlarındandır. Dünyanın sonu gelip, kıyamet kopunca, bütün canlılar yok edilecektir (Bkz. Kıyamet). Allahü tealanın dilediği bir zaman sonra bütün insanlar kabirlerinden diriltilip dünyada yaptıklarının hesabını vermek üzere, mahşer denilen yerde toplanacaklardır (Bkz. Mahşer). Dünyada yapılan iyiliklerle (sevaplarla), kötülükleri (günahları) tartmak için yüce bir mizan (terazi) kurulacaktır. Bu mizan bilmediğimiz ve bildiklerimize benzemeyen bir alettir. Yer ve gök bir kefesine sığar. Sevap gözü parlak olup, Arşın sağında Cennet tarafındadır. Günah tarafı Arşın solunda Cehennem tarafında olup, karanlıktır. Dünyada yapılan işler, sözler, düşünceler, bakışlar, orada şekil alacaktır. İyilikler (sevaplar) parlak, kötülükler (günahlar) karanlık ve iğrenç görünüp, bu terazide tartılacaktır. Bu terazi, dünya terazilerine benzemez. Ağır tarafı yukarı kalkar, hafif tarafı aşağı iner, diye bildirildi. Âhiret bilgileri aklın üstünde olduğu için akıl bu konuyu kavramaktan uzaktır, anlayamaz.

Mizanın hak, gerçek olduğunu bildiren ayet-i kerimelerde buyruldu ki:

Kıyamet gününde amellerin tartılması haktır. Mizanı ağır gelenler, işte onlar kurtulmuştur. Mizanı hafif gelenler, işte bunlar da ayetlerimize zulmettikleri sebebiyle kendilerine yazık edenlerdir. (Âraf suresi: 8-9)

Kıyamet günü için adalet mizanlarını kurarız. (Enbiya suresi: 47)


2-)MÎZÂN



Ölçü ve tartı işinde kullanılan terazi, ölçü aleti: ahirette günah ve sevapların iyilik ve kötülüklerin ölçülüp tartılacağı manevi ölçü aleti. Mizan, sadece eşyanın ağırlık miktarını tartıp bilmeye mahsus ölçü aleti değildir. Sıcaklık, soğukluk ve hız gibi arazları ölçmeye yarayan ölçü aletleri de vardır. Mizan (terazi), eşyayı ve bir takım arazları ölçmek için kullanıldığı gibi; hukuk, iyilik ve kötülüğü ölçmek için de mecazen kullanılır. Adalet terazisi, hak terazisi, iyilik terazisi, akıl terazisi gibi... Allah Teala bu çeşitli miktar ve değerlere şamil olmak üzere teraziyi Kur'an'da şöyle beyan eti: Âllah, göğü yükseltti. Mizanda (tartıda) haksızlık yapmayın diye teraziyi koydu. Tartmayı doğru ve adaletle yapın, terazide (mizanda) haksızlık ve eksiklik yapmayın " (er-Rahman, 55/7-9).

Kıyamet gününde iyi ve kötü amellerin tartılarak miktarının bilinmesine mahsus mizan (terazi) haktır ve konulacaktır. Yüce Allah kıyamet gününde konulacak bu terazi için şöyle buyurur: "Kıyamet günü adalet terazileri koyacağız. Hiç bir kimseye hiç bir haksızlık yapılmaz. Hardal tanesi kadar bile olsa yapılanı ortaya koyarız. Hesab görenler olarak bizler yeteriz" (el-Enbiya, 21/47). "O gün (kıyamet günü) gerçek ve dosdoğru olan vezin (tartı) vardır. "(el-hakk kelimesi veznin haberi yapılarak mana verilirse) "O gün vezin (amellerin tartılması) haktır ve gerçektir. Mizanları ağır basanlar, işte onlar kurtulanlardır. Mizanları hafif gelenler, ayetlerimize yaptıkları haksızlıktan ötürü kendilerini zarar ve ziyana uğratanlardır" (el-A'raf, 7/8-9). Bir terazinin ağır gelmesi, onunla tartılan şeyin (mevzun'un) ağırlık ve miktarı ile orantılıdır. Ahirette terazinin ağır gelmesi istenilen tarafı iman ve iyi amellerin konulduğu gözüdür. Terazide imanla birlikte iyilikleri, hayır ve hasenatı ağır gelenler kurtulacaklardır. Yukarıda meali yazdığım ayetlerde geçen "mevazin'in, mizanın cem'i olabileceği gibi "mevzun'un" (tartılan amelin) de çoğulu olacağına dair iki görüş rivayet edilmiştir. Allah katında kıymeti ve ağırlığı olan iyi ameldir ki, mizanda ağır gelecek olanda budur. Ayetlerde "Mizan"ın, "mevazin" şeklinde çoğul yapılması: mizanın şanını yüceltmek ve önemini belirtmek için veya amelleri tartılacak kişilerin çokluğundan dolayıdır. Yahut da her ferd için müteaddid mizanların bulunacağına işarettir. Veyahut kalblere ait ameller ayrı bir terazide sözler bir terazi de organların amelleri de başka bir terazide tartılacağı için mizan cem'i olarak getirilmiştir. Veya mizan, kısım ve teferruatı çok olduğundan dolayı cem'ilenmiştir.

Kur'an-ı Kerim'in vezin ve mizanla ilgili beyanlarından çıkan netice şudur: Âhirette amellerin tartılması için her halde bir mizan konulacaktır. Mizanda amellerin tartılması, amel defterlerinin verilmesinden sonra olacaktır. Mizan ile vezin esnasında, zalimin hasenesi varsa, alacağı oranında mazluma verilecek: Hasenesi (iyiliği) yoksa, mazlumun günahı olacağı miktarda, zalime verilecektir. Herkesin muhtelif amellerinin tartılmasından sonra kar ve zarar hesabı hepsinin toplamından çıkarılacaktır.

Mutezile, "Mizandan murad, Allah'ın koymuş olduğu adalettir. Ameller, arazdır, iadesi mümkün olsa bile, tartılmaları imkansızdır. Kulların amelleri Allah'ın malumudur, tartılması faydasızdır" dedi. Ehl-i Sünnet, Mutezilenin bu iddiasına şöyle cevap verdi: "Mizanda amellerin vezni bütün halkın içinde Allah'ın dostlarını düşmanlarından ayırdetmek ve dosdoğru ve mükemmel adaletini göstermek içindir. Böylece herkes, Cenabı Allah'ın zulmetmekten münezzeh olduğunu anlayacaklardır. Mizanda iyilikleri ağır gelenlerin derecelerinin kemali ve faziletlerinin zuhuru sebebiyle ferah ve sürurları artacaktır. Kötülükleri ağır gelenlerin ise, gam, hüzün, korku, rezillik ve rüsvaylıkları artacaktır. Mevazin lafzı sırf adalet üzerine hamledilir, diyenlerin delilleri tutarsızdır. Lafza hakiki manasından akli bir zaruret olmaksızın mecaz manası vermek caiz değildir. Mizan konusunda şu anlamda hadisler varid olmuştur:

a) Mizanda, tartılacak olan, amel defterleridir (İbn Kesir Tefsir, Beyrut 1966/1385, IV, 566).

b) Gerekli olan değerlerine göre iyilikler güıel ve nurani suretlere (miktarlara) kötülükler de çirkin suretlere çevirilerek tartılırlar (Fahrüddin er-Razi, Mefatihu'l-Gayb, İstanbul 1398 h. IV, s. 266-267, VIII s. 666).

c) İnsan bir defa sırtına iyiliklerini yüklenerek sevabıyla tartılır, ayrıca da veballerini sırtına yüklenerek günahıyla tartılır (İbn Kesir, III, s. 146-147).

O halde kulların amellerinin vezni için mizanı tasdik etmek gerekir. Bununla beraber veznin (hasıl olacağını) keyfiyetini ve mizanın mahiyetini akıl için tafsilatıyla bilmeye imkan yoktur. Bu sebeple bunların keyfiyetinin tafsilatına iman etmek şart değildir. Vezin ve mizanı inkar etmeyerek bunları adalet-i ilahi ile te'vil edenler küfre nisbet olunmaz.

Fakat Allah'a ve ahiret gününe iman etmeyenlere gelince; Allah onların amelleri için hiç bir vezin ve tartı işlemi yapamayacaktır. Mizanda vezin, iyilikleri ve kötülükleri bulunanların sevap ve günahlarının miktarı belli olsun diye gerçekleşecektir. Allah'ı, öldükten sonra diriltilerek hesap vermeyi inkar ettikleri için kafirlerin iyilikleri boşa gitmiştir. Çünkü iyilikleri tutan ve muhafaza eden kap imandır. Ahirette kafirin küfür ve günahından başka hiç bir hasenesi kalmayacağından dolayı onun için vezin ve mizana gerek kalmaz. Bu sebeple Cenabı Hakk şöyle buyuruyor: "De ki: Size amelce en çok ziyanda olanı haber vereyim mi. Bunlar dünya hayatında çalışmaları boşa gitmiş olanlardır. Oysa onlar güzel iş yaptıklarını sanıyorlardı. İşte bunlar, Allah'ı ve Ona kavuşmayı inkar edenlerdir. Bu yüzden amelleri boşa gitmiştir. O halde onlar için kıyamet gününde tartı işlemi yapmayacağız (vezin ikame etmeyeceğiz)" (el-Kehf, 18/103-105).

Peygamberimiz mahşer gününde üç yerde korku ve endişesi sebebiyle kimse kimseyi hatırlamayacağım söyler

I- Mizan başında terazisinin ağır çekip çekmeyeceğini öğreninceye kadar

2- Amel defterinin verildiği ve "alın kitabımı okuyun" denildiği zaman kitabının sağında mı solunda mı yoksa arkasında mı bulunacağını öğreninceye kadar,

3- Cehennemin üstüne kurulduğu vakit Sırat'ın yanında (Mansur Ali Nasıf et-Tac, V, 376).

Muhiddin BAĞÇECİ


3-)Allahü teala Kur'an-ı kerimde mealen buyuruyor ki:

... (Şuayb aleyhisselam), Kavmine şöyle dedi: Rabbiniz tarafından size açık mucize geldi. Artık kileyi, mizanı tam tutun. İnsanların haklarını yerine getirmekte noksanlık yapmayın. (Peygamberler ve onlara tabi olanların vasıtasıyla) ıslah olan yeryüzünü (küfür ve hilelerinizle) fesada vermeyin. Eğer benim sözümü tasdik ederseniz, (bu söylediklerim) sizin için hayırlıdır." (A'raf suresi: 85)

Şuayb aleyhisselam Eyke halkını; ölçüyü ve mizanı tam yapmaya, insanların hukukuna riayet etmeye, yeryüzünde fesad çıkarmamaya, Allahü tealadan korkmaya ve takva üzere olmaya davet etti. (Fahrüddin-i Razi)

2. Kıyamet günü insanların günah ve sevabını tartan ve nasıl olduğu bilinmeyen terazi.

Alahü teala, Kur'an-ı kerimde mealen buyuruyor ki:

Biz kıyamet gününe mahsus adalet mizanları kurarız. Artık hiç kimse hiçbir şeyle haksızlığa uğratılmayacaktır. (Yapılan amel) hardal tanesi kadar bile olsa, onu getiririz (mizana koyarız). Hesab gören olarak biz (herkese) yeteriz. (Enbiya suresi: 47)

Artık kimin (sevab) mizanı ağır gelirse onlar korktuklarından emin, umduklarına kavuşanların ta kendileridir. Kimin de mizanı hafif gelirse, onlar kendilerine yazık edenlerdir. (Onlar) Cehennem'de ebedi kalıcıdırlar. (Mü'minun suresi: 102, 103)

Mizanda güzel ahlaktan daha ağır gelecek hiçbir şey yoktur. (Hadis-i şerif-Edeb-ül-Müfred)

Bir kimse kıyamette mizana getirilir. Sonra her birinin büyüklüğü, gözün görebileceği uzunlukta olan doksan dokuz amel defteri getirilir. Bu defterlerde o kimsenin iyilik ve kötülükleri yazılıdır. Günahı sevabından çok gelip, Cehennem'e gönderilir. Cehennem'e giderken, Allahü teala katından bir ses duyulur; "Acele etmeyiniz. Onun tartılmayan bir şeyi vardır" der. Baş parmağı ucu kadar bir şey getirilir. Üzerinde La ilahe illallah Muhammedün Resulullah yazılı olur. Sevab kefesine konur. Böylece sevabı, günahından ağır gelir ve Cennet'e gitmesi emrolunur. (Hadis-i şerif-Ahlak-ül-Ulema)

İyi ameller güzel suretlerle, kötü ameller de çirkin kıyafetlerle gelecek, mizana konacaktır. (İbn-i Abbas)

Ömür tamam olup defter dürülür

Sırat Köprüsü ve mizan kurulur

Hakk'ın dergahında elbet durulur

Buyruğu tutulur ferman eğlenmez.

(Aziz Mahmud Hüdayi)


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 


  • Haberleri güldürerek yani Mizan katarak sunuyor
  • Başkent Aşkabat'taki Mizan Oteli'nde Alman Ekonomi Günü düzenlendi.

Sizde içinde Mizan kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Mizan kelimesi anlamı 887 defa okunmuştur. [239361] Mizan kelime anlamı, Mizan nedir, Mizan ne demek, Mizan sözlük anlamı

Paylaş