Moda Nedir

Moda Nedir ? Moda Ne demek ?

1-)Alm. Mode (f), Fr. Mode, nouveadutè (f), İng. Fashion. Toplum hayatına, değişiklik ihtiyacı veya süslenme arzusuyla giren, geçici yenilik. Moda, genel bir tabirdir. Günlük hayatın, çeşitli kısımlarında geçici bir süre hakim olan zevk anlayışına denir. İnsanların umumiyetle kullandığı hemen her şeyde zaman zaman moda akımları olmuştur. Fakat moda bütün dünyada en çok ve en yaygın olarak giyim-kuşam konusunda görülür. Bilhassa kadınlara ait her türlü giyecek eşyası ve süslenme şekillerinin mevsimlere ve yıllara göre modası değiştirilmektedir.

Ev hanımlarına yardım olunması bakımından, yeni buluş ve modelleri, ilave patronlarıyla beraber yayınlayan dergilere de “moda” ismi verilmektedir. Üçgen biçiminde, serenleri direğin gerisinde bulunan yelkenlere de moda adı verilmiştir.

Modanın tarihçesi miladdan binlerce sene öncesine uzanmaktadır. Çinlilerin, ayaklarını küçültmeleri için sıkıntılara girmesi, Babilli ve Asurlu erkeklerin genellikle kaba, saçaklı ve yün elbise giymeleri asırlarına göre birer moda hareketleridir.

Kırım civarında yapılan arkeolojik kazılar sırasında M.Ö 3. ve 5. yüzyıllara ait renkli, çizgili ve değişik desende kumaşların bulunması o zamanda da modanın olduğunu ortaya koymaktadır.

On dört ve on beşinci yüzyıllara kadar, biçilerek dikilmiş elbiselere çok az rastlanmaktaydı. Bu tarihlerden sonra elbiselerde, işleme tarzında şahsi işaretler kendini göstermeye başladı. On beşinci yüzyıldan sonra terzilik alanında yeni bir gelişme ortaya çıktı. Bununla beraber, kişilerin kendi zevklerini ortaya döken moda örnekleri de görülür. On dokuz ve yirminci yüzyılda ise bu işlerle uğraşmak özel ihtisas sahaları haline gelip, “moda evleri” adı altında çeşitli elbise-dikim yerleri ortaya çıktı.

Moda, toplumların geçmiş dönemlerine ait örf-adet ve sanat yönünde meydana getirdikleri yenilikler yanında, zevkleri, namus ve ahlak anlayışları, ekonomik durumları hakkında da geleceğe bilgi vermektedir. Yirminci yüzyılın yarılarından sonra moda, birçok konularda insanlara öncülük eden, hatta onları yönlendirip çeşitli davranışlara sevk eden en müessir faktörlerden oldu. Bu bakımdan giyim-kuşamda veya süslenmede görülebildiği gibi, düşünce alanında, kişilerin davranışlarında bu gibi akımlar etkili olmaya başladı. Mesela, gençler arasında “Hippy”, “Pop”, “Punk”, “Heavy Metal” gibi isimlerle anılan akımlar bunlardandır. Özellikle manevi boşluk ve tatminsizlik içinde bulunan insanlar arasında ve Avrupa gençliğinde ortaya çıkıp yaygınlaşan bu akımlar, bir süre devam eden çılgınlıklardan sonra kaybolup gitmektedir.

Moda, ayrıca sosyal ve ekonomik bir olaydır. Ekonomik değişiklikler, aile çevresi, toplumun ahlak anlayışı, içinde yaşadığımız tabiat şartları, iklimler, mevsimler, mensubu olunan milletin kültür değerleri, dinler, töreler, çalışılan iş ve meslekler, yaş, cinsiyet, zevkler daha bunun gibi pekçok şeyin hepsi, moda akımlarına hem zemin hazırlar hem de müessir olur. Moda, bir anlamda kişilerin iç dünyasını dışarıya vurmasına yardımcı olan, psikolojik tatmin vasıtası olarak görülen bir fenomendir, vak’adır.

Moda, kimi zaman sanat ölçüleri içinde, aşırıya kaçmadan bir yol takip edebildiği gibi, bazı zaman da kişiyi kendine esir eder, onu aşırılığa sevk eden itici güç halini alır. Hatta bazı durumlarda, ailelerin yıkılmasına, baba-oğul, anne-kız arasında zıtlaşmaya kadar ulaşmakta, çok insanın da ruhi bunalıma düşmesine sebep olmaktadır.

İslam dininde çirkinliği gidermek, vakar sahibi olmak ve şükretmek, Allahü tealanın nimetini üzerinde göstermek için, mümkünse elbiselerin en iyisini giyinmek tavsiye edilmiştir. Gösteriş, öğünmek için veya bir başka menfaat için bunlar yapılırsa büyüklenme ve kibir olur ve bu dinimizin emrettiği bir şey değildir.

Ayrıca modanın getirdiği bir israf da vardır. Moda merkezlerinin milletlerin ahlaki çöküntüye gitmeleri göz önünde tutulduğu bir yönlendirme içinde çalıştıkları ifade edilmektedir.

Moda akımları, umumi olarak moda merkezlerinden idare edildiği gibi bazen de ictimai veya ekonomik faktörlerden etkilenerek kendiliğinden ortaya çıkar. Giyimde moda akımlarını yönlendiren merkezler de çeşitlidir. Erkek giyiminde “Londra”, kadın giyiminde ise “Paris” moda merkezi olarak ün yapmışlardır.


2-)

Modayı ikiye ayırarak anlatmamız ve bu konudaki hükmümüzü ondan sonra vermemiz gerekir.Giyinme, kuşanma ve süslenme biçimlerinin zamana ve bölgelere göre gösterdiği değişiklikleri moda diye değerlendirirsek bunun; tabii sınırlar içerisinde kalıp, israfa kaçılmayanı ve Kur'an ve Sünnetin çizdiği helallık sınırını aşmayanı, helal olan türüdür. Ne var ki, Islam'da buna moda değil de "örf' adı verilir ve her bölgenin cografi ve ekonomik şartlarına göre elbise biçimi, süslenme yöntemleri, değişik örfleri olur. Folklor dedikleri şey de bu cümleden sayılır ve bütün bunlar tabii hayat akışı içerisinde zaman zaman değişebilir. Tekrar edersek modanın bu türlüsü ya da örf, Islami çerçeve içerisinde kaldığı sürece, değişik biçimlerde ortaya çıkabilir. Bu normaldır ve doğaldır. Insanın yaratılışı yeknesaklıktan yorulur, tekdüze hayat verimi azaltır, görevlerini yapma konusunda insana bıkkınlık ve yorgunluk verir. Zaten bütün insanların ihtiyaç, arzu ve zevkleri değişiktir. Hepsinin aynı kalıba girmesini istemek, hepsine aynı büyüklükte ayakkabı giydirmek gibi olur.

Yalnız bu bağlamda hiç unutulmaması gereken bir nokta vardır. Müslümanlar kendi giyim biçimlerini kendileri tesbit etmeli ve bu konuda da başkalarına benzemekten şiddetle kaçınmalıdırlar. Peygamber Efendimiz bir hadislerinde çok önemli sosyolojik ve psikolojik bir noktayı kendi az ve öz (cevamiu'1-kelim) ifade biçimiyle açıklamış ve "kalıplar birbirlerine henzeyince kalpler de birbirine benzer" buyurmuştur. "Kim hangi kavme benzerse o da onlardandır" (Ebu Davud, libas 4; Müsned N/50; Benzer bir hadis için bk. Tirmizi,isti'zan 7.) hadisleri de aynı sonucu verir. Öyleyse müslümanların kendilerine özgü elbise biçimleri (biçimi değil) olmalı kendi modalarını kendileri belirlemeli ve varlıklarını ispat etmelidirler. Çünkü başkalarının modalarını izlemenin çok tehlikeli iki sonucu vardır :

l. Günümüzde moda, eskiden olduğu gibi doğal bir seyir takip etmemekte, belli çevrelerin ve belli güçlerin yönlendirmesine göre gelişip şekillenmektedir. Bu çevreler ülke sınırlarını aşan ve her bacağı bir ülkede bulunan , bir ahtapotu andırırlar. Kendi ürettikleri malları ve modelleri satmak için, her gün yeni bir moda üretirler. Işbirliği yaptıkları magazinleri ve moda dergileri vardır. Bu yolla ürettikleri modelleri günün, mevsimin, yılın modası olarak haber biçiminde sunarlar. Toplum psikolojisi ile sürü sürü insanlar, farkına varmadan bundan etkilenir ve bunları alır ve uygularlar.

Onlar çok çabuk ürettikleri ve ürettiklerini satmaları gerektiği için, modayı çok sık aralıklarla değiştirirler. Ikinci moda çıkıncaya kadar aldığını yıpratamayanlar bu akıntıya uyup yenisini alacaklarından, binler, yüzbinler, milyonlar... değerinde ev eşyası, elbise, mobilya, hatta araba çöpe atılır. İslam'ın ve ekonominin en önemli yasaklarından olan israfın a'lası yapılır.

Bu profesyonel moda çevreleri böylece sürü sürü insanların paralarını almakla kalmaz, aldıkları bu paralarla kurumlarına yenilerini eklerler. Doyumsuz duygularını tatmin yolunda önlerine dikilen her engeli yıkmaya çalışırlar, ticari firmaları iflas ettirirler, piyasayı buhrana sürüklerler, nice büyük kimselerin altından koltuğunu çekerler, hatta hükümetler yıkar ve hükümetler kurarlar. Bu arada da karşılarına dikilen, bir düşünce biçimi ve inanç sistemi olursa, onu yıkmak için de ellerinden geleni yaparlar. Inancını yaşamak kadar, yaymak ve savunmakla da görevli olan insanların, bu noktayı iyi değerlendirmeleri ve inancına silah çekenlere silah yardımı yapmamaları gerekir. Para en büyük silahtır.

2. Moda ile ilgili ikinci ve daha önemli nokta da, moda tutkusunun psikolojik bir hastalık ve aşağılık kompleksi anlamına gelmesi ve sonuçta da insanı, taklit ettiklerini her konuda beğenme ve onlar gibi olma noktasına düşürmesidir. Yeme biçimi, sofra düzeni, giyimi, ev dekorasyonu, görgü kuralları, kısaca hayata bakışı ve hayatı yorumlayışı hoşa giden birisi, hoşlananın gözünde her bakımdan büyük olma yolundadır. Taklitçi, peşin peşin kendisinin her bakımdan küçük; taklit ettiğinin de her bakımdan büyük olduğunu kabullenmiş demektir. Artık o farkına varmasa da, inançlarından her gün bir parça kopuvermektedir. Birinci yolculuk inançsızlaşmaya kadar sürer. Ondan sonra artık ikinci yolculuk başlamış ve taklit ettiklerini inançlarıyla da kabullenmeye sıra gelmiştir. Bu, onların doğru, kendisinin yanlış olduğundan değil; onların güçlü, kendisinin zayıf olduğundan, kendi inancının üstünlüğünü bilmediğinden ve inancını tanımadığından inançlarını yaşamadığı için, içinde boşluk hissettiğinden ve bu boşluğu o yolla doldurma çabasından ve biraz da, "dünyanın onların, Âhiretin ise inananların olduğunu" (Hz. Ömer bir gün Rasulullah'ın (s.a.s.) yaşadığı sıkıntılı hayata üzülmüş ve Kayser ve Kisraların yaşadığı müreffeh hayatı hatırlatmıştı da Rasulüllah: "Ey Hattaboğlu! Istemez misin Âhiret bizim, dünya onların olsun" buyurmuşlardı. Müslim, talak 5.) bilmediğinden, ya da içine sindiremediğindendir.

Başkalarını taklid edenlere bakın hepsinin bilgi, inanç ve şahsiyeti düşük insanlar olduklarını göreceksiniz. Inanç taşıyan insanların ilk yapacakları şey, inanç sistemlerinin gerçekten doğru olup olmadığını öğrenmek, doğru olduğuna karar vermeleri halinde de, aşağılık duymadan onu canla başla savunmak.

Bizim bağımlı basınımız, magazinlerimiz, radyomuz ve TV'miz aracılığıyla, Anadolumuzun, hatta tüm insanımızın zavallı genç kızları, bir özenti seline kaptırılmakta ve tüm hayatları ve göznurları, dünyaya ve ahirete de yaramayan süslenmelerle, püslenmelerle heba olup gitmektedir.

Bu konuda kadını bir araç olarak kullanırlar. Çünkü kadın, aklından çok duygularıyla hareket eden bir insandır. Yaldızlanmaya çabuk kanar. Aklını ve fikrini kullanmaktan çok, his ve arzularını kullanır. Bu yüzden kültürlü olanları bile, fikri eserlerden çok, romantik ve görsel yayınları izlerler. Bütün kadınlar elbette böyle değildir. Sağlam düşünenleri de pek çoktur. Hatta bu konularda onlardan daha zayıf olan erkekler de vardır. Ama kadının genel yapısı budur.

Işte sözünü ettiğimiz çevreler, onun bu zaafından yararlanırlar. Onu her türlü haya duygusundan, yani hem maddi, hem de manevi elbiselerden soyarak sokaga atarlar. "Ne güzelsin, hayat abidesisin" diyerek alkışlar ve ayartırlar. Böylece o bir taraftan onların ürettiklerini durmadan satınalır, tatmin olmayınca yenisini çıkarırlar, işte bu güzel, bununla özledigim huzura kavuşacağım diye koşar ve bu süreç akar gider, onlar kasalarını ve midelerini şişirirler: Öbür yönden, onun her gün biraz daha açtıkları vücudundan, teninden ve kadınlığından yararlanır ve başka zevklerini tatmin ederler. Bunu yaparken de kadının haklarını savunduklarını söyler, buna karşı çıkanları kadın düşmanı olarak suçlarlar. Gerçekte ise kendilerini kadını insanlıktan çıkarmakla yetinmemişler, onu bir maskaraya, et parçası haline, her sokak başında rahatlıkla bulunabilen, defolu bir işporta malına çevirmişlerdir. Bu işin uzmanı bir kadın sosyolog Doç. Dr. Ümit Meriç bu konuda şunları söylüyor :

"Bu kısa zamandan başka bir şeye sahip olamayan insanın yapacağı tek şey, bu zaman içinde kendisine en yararlı gelen şeyleri toplamak ve kendisine en fazla zevk ve eğlence veren şeylerden alabildiğine faydalanmaktır. Bu, iki ayağı üzerinde gezen dünyalık ve akıllı hayvan, bütün fitri ve bedeni güdülerini sonuna kadar kullanmalıdır. Arzularını doyurmak yolunda hürdür. Sosyal hayat da bu özgürlüğe bir sınır koymamaktadır. Işte bu sebepten, böyle bir toplumda cinsi güdüler vahşileşir, sınır tanımaz. Kadın da verdiği zevk oranında değer taşır. Artık kadın ilahi bir emanet ve insanı oluşturan iki temel parçadan biri olmaktan çıkmış ve yalnız bir "beden" haline gelmiştir. Taşıdığı değer, bedeninin değeri kadar olacaktır. Böyle bir toplumda kadının tüm varlığı görülmekte ve alıcının gözü ile değerlendirilmektedir. Kadın sadece deri, erkekse sadece göz'dür.

Insanın yalnızca beden, yüz de gözden ibaret olduğu bir kültürde, giyimin şekli ne olacaktır2 Böyle bir insan için elbise, vücudu örtmekte değil,tersine teshir etmekte kullanılan bir araçtır. Kadın için bir sığınak değil, ikinci bir deridir.

Öte yandan batılı anlayış, dünyayı tüketime, daha çok tüketime zorlamaktadır. Böyle bir maneviyattan yoksun sistem içinde kadına biçilen yol, tüketen ve tükettiren bir araç olmaktır ve değeri de bu rolünün oynayabildiği ölçüdedir.

Resim, müzik, sinema, tiyatro, gazete,dergi, posterler, kadını sürekli pazara sürmektedir. Sermayesi aynı olan iki önemli endüstri kolu daha vardır ki, bunlardan biri tekstil, giyim, diğeri ise kozmetik endüstrisidir. Eğer kadın beden ve gözlerle değerlendirilen bir varlık olmaktan çıkarsa, gerçek hüviyetine kavuşturulursa, bu endüstri kollarının kaderi ne olacaktır. Batılı veya batılılaşmış bir kadın, yalnızca vücudunu ortaya koyan elbiseler giymekle kalmamalı, aynı zamanda elbiselerini de sürekli değiştirmeli ki, dokuma ve kumaş endüstrileri yaşasın".(Ümit Meriç ve ark.: Islam'da Kılık Kıyafet ve Örtünme ISAV s. 33.)


3-)(Fashıon) 1. Bir yaşam biçiminin yeniden
üretimini ve­ya sürekliliğini sağlamak üzere meydana gelen ve temel öğe­lerden
ziyade, sözkonusu kültürün ayrıntılarında ortaya çıkan kısa ömürlü
değişiklikler.

2. Daha çok
giyim-kuşam dünyasın­da tüketimi körükleme amacına yönelik mevsimlik değişiklik­ler.


4-)Değişiklik gereksinimi veya süslenme özentisiyle toplum yaşamına giren geçici yenilik
Örnek:Moda sandığımız birçok şeylerin hayatın kendi bünyesinden geldiği anlaşılır. A. H. Tanpınar


5-)Belirli bir süre etkin olan toplumsal beğeni, bir şeye karşı gösterilen aşırı düşkünlük.


6-)Geçici olarak yeniliğe ve toplumsal beğeniye uygun olan.


7-)Göreneğe bakarak daha kısa süreli olan, çabuk değişebilen, öykünme yoluyla yayılan geçici davranış, giyim ve yaşama biçimi.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 


Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
Fad.
İngilizcesi İngilizce
Fancy.
İngilizcesi İngilizce
Fashionable.
İngilizcesi İngilizce
With it.
İngilizcesi İngilizce
Trendy.
İngilizcesi İngilizce
İn the fashion.
İngilizcesi İngilizce
Fashion.
İngilizcesi İngilizce
Vogue.
İngilizcesi İngilizce
Mode.
İngilizcesi İngilizce
Style.
İngilizcesi İngilizce
Craze.
İngilizcesi İngilizce
The done thing.
İngilizcesi İngilizce
Rage.
İngilizcesi İngilizce
Cult.
İngilizcesi İngilizce
Groovy.
İngilizcesi İngilizce
Modish.
İngilizcesi İngilizce
Stylish.
İngilizcesi İngilizce
Trend.
İngilizcesi İngilizce
Popular.
İngilizcesi İngilizce
To get / to go / to grow out of fashion.
İngilizcesi İngilizce
All the go.
İngilizcesi İngilizce
All the rage.
İngilizcesi İngilizce
İn fashion.
İngilizcesi İngilizce
Thing.
Fransızcası Fransızca
Mode, façon

  • 21 Aralık günü kullanmak için bir dizi kıyamet paketlerinin satışa çıktığı ülkede, son Moda sakinleştirici ilaç depolamak.
  • Uluslararası Ayakkabı Moda Fuarı’nın açılışını yapan Çağlayan, devletin artık özel sektöre rakip olmadığına dikkati çekerek, “Her türlü sorununuzda sizin yanınızdayız.

Sizde içinde Moda kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Moda kelimesi anlamı 991 defa okunmuştur. [239182] Moda kelime anlamı, Moda nedir, Moda ne demek, Moda sözlük anlamı

Paylaş