Muhsar(Haccın Farzlarını Yerıne Getıremeyen Kımse) Nedir

Muhsar(Haccın Farzlarını Yerıne Getıremeyen Kımse) Nedir ? Muhsar(Haccın Farzlarını Yerıne Getıremeyen Kımse) Ne demek ?

1-)

Hac veya umre için ihrama girdikten sonra ya düşman ya da zalim bir hükümdar tarafından haccın farzlarını yerine getirmekten alıkonulan veya hastalık, hapis, sakatlık gibi bir sebepten bulunduğu yerde kalıp farzları yerine getirmeyen kimse.

Muhsır ise; bir kimsenin arzu ve isteğine erişmesine engel olan hac veya umre yapmak üzere ihrama girmiş olan kimseyi Kabe'yi tavaf ve Arafat'ta vakfe yapmaktan herhangi bir sebeple alıkoyan kimsedir.

Hanefi mezhebine göre, düşman, hastalık, eldeki mevcut paranın kaybolması veya tüKerimesi, kadının yanındaki mahreminin (kocasının) ölmesi gibi hac yolculuğunu veya tavaf ve vakfeyi önleyen bütün engeller muhsır olarak nitelendirilirler.

Şafii mezhebine göre ise, muhsır ancak düşman olarak kabul edilmekte olup, diğer engeller dikkat nazarına alınmamaktadır. Vakfe veya tavaftan birini yapabilme imkanı doğarsa ihsar gerçekleşmiş sayılmaz.

Hac veya umre yapmak niyetiyle ihrama giren kişinin, elinde olmayan nedenlerden dolayı ibadet görevini yapamaması, bir çeşit iradesi dışında cereyan etmiş cinayet sayılır. Bundan dolayı kurban kesilmesi ve o suretle ihramdan çıkılması gerekir. Bu kurbana "İhsar demi" denilir. Mesela; bir ihramlı, hastalıktan, düşmandan veya parasının tüKerimesinden dolayı hac görevini gerine getirmeyi başaramazsa, Mekke'nin hareminde kesilmek üzere oraya bir koyun veya parasını gönderir. Bunun kesileceği kararlaştırılan saati müteakip, ihramdan çıkılır ve artık ihramla ilgili yasaklar sona ermiş olur.

İhsardan dolayı ihrama son vermek için, İmam Azam ile İmam Muhammed'e göre, yalnız kurban kesilmesi yeterlidir; ayrıca traş olmak veya saç kesmek gerekmez. İmam Ebu Yusuf ile İmam Şafii'ye göre ise traş olmak veya saç kesmek de gereklidir. Çünkü bunlar haccın menasikindendir. Bir görüşe göre de Harem dahilinde meydana gelen bir ihsardan dolayı ihramdan çıkmak için, traş olmak veya saç kesmek gerekir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s), Hudeybiye'de böyle yapmıştır. Hz. Peygamber (s.a.s)'in Hudeybiye ihsarında hedyini (kurbanını) bulunduğu yerde kesmiştir. Hudeybiye mevkii ise Harem'den hariç Hıll kısmındadır. Fakat Hudeybiye'nin bir tarafı Hıll, bir tarafı Harem'dir. Rasulullah'ın konak yeri Hıll'de; musallası da (namaz kıldığı yer) Harem tarafında idi; yani ihsar mevkii, Hudeybiye'nin Mekke altına doğru olan tarafı idi; ki, burası Harem cümlesindendir. Hz. Peygamber (s.a.s)'in hedyini Harem'de boğazlamış olduğu da Zühri'den açık olarak nakledilmiştir. Zira hedyin mahalli Harem dahilidir. Abdullah b. Mes'ud, İbn Abbas, Ata, Tavus, Mücahid, Hasan, İbn Sirin bu görüştedirler. Hanefilerin ve Süfyanı Sevri'nin görüşleri de bu merkezdedir. Lakin İmam Malik ve Şafii muhsar için hedyin yerinin ihsara maruz kalınan yer olduğu ve mahalline ulaşmasının da o mevkide kurban kesmekten ibaret bulunduğu görüşünü ileri sürmüşlerdir. Kur'an'ın zahiri hükmüne aykırı olan bu manayı kabullenmelerinin sebebi de, daha önce geçtiği üzere Hz. Peygamber (s.a.s)'in konu ile ilgili olan uygulamasıdır.

Kur'an'da bu hususa şöyle işaret edilmektedir: "Haccı, umreyi de Allah için tamam yapın; eğer ihsara tutulmuşsanız o vakit hedyin (kurbanın) kolayınıza geleni. Bununla beraber bu hediy mahalline varıncaya kadar başlarınızı traş etmeyin, içinizden hasta olana veya başından bir eziyeti bulunana traş için oruç veya sadaka veya kurbandan ibaret bir fidye var. İhsardan eman bulduğunuz vakit de her kim hacca kadar umre ile sevap kazanmak isterse ona da hedyin kolay geleni, bunu bulamayana ise oruç, üç gün hacda yedi gün de geri döndüğünüzde, ki tam on gündür. Bu hüküm, Mescid'i-Haram mukimlerinden olmayanlar içindir. Hasılı Allah'dan korkun ve bilin ki Allah'ın ikabı (cezalandırması) cidden çok şiddetlidir" (el-Bakara, 2/196). İmam Malik ve Şafii'nin hedyin mahalli ile ilgili görüşlerinin bu ayetin zahiri hükmüne aykırı düştüğü kabul edilmiştir.

Muhsara ait kurbanın Kurban bayramı günlerinden birinde kesilmesi, İmam Azam'a göre şart değildir; daha önce ve sonra da kesilebilir.

Bir muhsar, fakir olsa da, kurban kesmedikçe ihramdan çıkmış olamaz.

Muhsar, getirdiği hedyi boğazlatıp ihramdan çıkınca, Hacc-ı ifrada niyet edenlerden ise, gelecek yıl içinde bir hac, bir de umre yapması gerekir. Yalnız umreye niyet etmişse, onun yerine sadece bir umre yapması gerekir. Hacc-ı kırana niyet edenlerden ise, iki kan akıtıp öylece ihramdan çıkar ve kendisine iki umre bir hac yapmak gerekir.

Hacc-ı ifrada niyet ettiği halde beraberinde iki koyun getirmişse, o taktirde onların birinin boğazlanmasıyla ihramdan çıkabılir. Hacc-ı kırana niyet etmişse, her iki koyun boğazlandıktan sonra ihramdan çıkabılir. Birinin hac, diğerinin umre için olduğunu belirlemesi şart değildir.

Hacc-ı kırana niyet edip, ihramlı bir vaziyette Mekke'ye giren kişi, umre ve hac için tavafta bulunur ve henüz Arafat'ta vakfe yapmadan muhsar durumuna düşerse, bir kan akıtır ve ihramdan çıkar. Kendisine bir hac bir de umre kazası gerekir. Tavafını yaptığı umre yerine artık ayrıca bir umre kaza etmesi icap etmez.

Hacc-ı ifrada niyet edip, ihrama girdikten sonra bir özürden dolayı muhsar olan ve çok geçmeden özürü kalkan kişi aynı devre içinde haccını yapabilirse, artık kaza niyeti etmesine lüzum yoktur. Ayrıca bir umre yapması da vacib değildir.

Arafat'ta vakfe yaptıktan sonra muhsar olursa; o taktirde teşrik günleri geçinceye kadar durumu devam ederse, ceza olarak dört hayvan boğazlaması gerekir: Biri Müzdelife'de vakfe yapamadığı, biri Cemrelerde taş atamadığı, biri ziyaret tavafını bayramın ilk üç günü içinde yerine getiremediği, biri de tıraşı geciktirdiği için. Bu, İmam Ebu Hanife'ye göredir. İmameyn'e göre, traş ve ziyaret tavafını geciktirdiği için kan akıtması gerekmez.

İhsar ile ilgili kurbanın ancak Harem dahilinde kesilmesi caizdir. Bunun için diğer kurbanda olduğu gibi mutlaka bayramın ilk üç gününde boğazlanması şart değildir; önce olabileceği gibi sonra da olabilir. Bu, İmam Azam'ın görüşüdür. İmameyn'e göre, bayramın ilk üç gününde kesilmesi gerekir. Ancak umre ile ilgili ihsardan dolayı gereken kurban için belli bir zaman yoktur. Harem'de olduktan sonra ne zaman kesilirse caizdir.

Hediy: Deve, sığır ve davar cinsinden Beytullah'a ihda olunan (sevkedilen) kurbanlıkların adıdır; ki, en azı bir koyun veya keçidir.

Temettu veya Kıran haccı yapanların kesmeleri vacib olan şükür hediyleri ile tatavvu hediylerinin etlerinden zengin, fakir herkes yiyebilir. Bunların etlerinden kurban sahiplerinin yemesi menduptur.

Ceza hediyleri ile İhsar hediylerininin etlerinden bunların sahibleri ile bakmakla yükümlü oldukları kişiler ve zenginler yiyemezler. Bunlar etleri bakımından nezir (adak) kurbanı hükmünde olup, fakirin hakkıdır. Eğer yerlerse, değerinin fakirlere sadaka olarak verilmesi gerekir. Ancak etlerini yiyebilme hususunda, Harem bölgeşinin fakirleri ile diğer ülkelerin fakirleri arasında hiç bir fark yoktur (Ayrıca bk. İhsar) (Merğınani, Hidaye; I,180, Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini, Kur'an Dili, II, 703 vd.; Bilmen, Büyük İslam İlmihali, s: 400 vd.; Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, II, s, 390 vd.).

 


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Muhsar(Haccın Farzlarını Yerıne Getıremeyen Kımse) kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Muhsar(Haccın Farzlarını Yerıne Getıremeyen Kımse) kelimesi anlamı 8 defa okunmuştur. [244304] Muhsar(Haccın Farzlarını Yerıne Getıremeyen Kımse) kelime anlamı, Muhsar(Haccın Farzlarını Yerıne Getıremeyen Kımse) nedir, Muhsar(Haccın Farzlarını Yerıne Getıremeyen Kımse) ne demek, Muhsar(Haccın Farzlarını Yerıne Getıremeyen Kımse) sözlük anlamı

Paylaş