Mümtaz Turhan Kimdir ?

Mümtaz Turhan Biyografisi

Mümtaz Turhan Kimdir ? Biyografisi, Hayatı, Eşi, Nereli, Kaç Yaşında, Öldü mü ?

Mümtaz Turhan : Türk sosyolog, psikolog ve fikir adamı. 1908 yılında Erzurum’un Pasinler ilçesinde doğdu. İlköğrenimini orada, ortaöğrenimini Kayseri, Bursa ve Ankara’da tamamladı. 1928’de burslu olarak Almanya’ya gitti. Berlin ve Frankfurt üniversitelerinde felsefe ve psikoloji öğrenimi gördü. Frankfurt Üniversitesinde doktorasını tamamladı. 1936’da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tecrübî Psikoloji Kürsüsüne asistan oldu. 1939’da doçent oldu. Bu dönemde Gestalt okuluna bağlı kalarak tecrübî (deneysel) psikoloji konuları üzerinde durdu. İngiltere’de Cambridge Üniversitesinde kültür değişmeleri konusunda ikinci doktora çalışmasını yaptı. 1951’de profesör oldu. 1952 de İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Tecrübî Psikoloji Kürsüsü başkanlığına, 1960’ta Tecrübî Psikoloji Enstitüsü Müdürlüğüne getirildi. Kültürel antropolojiyle ilgilendiği bu dönemde kültürde değişen ve değişmeye karşı koyan güçleri yerinde gözlem metoduyla inceleyen araştırmalar yaptı. Milliyetçi muhafazakâr görüşlere bağlı kalarak eğitim, batılılaşma, lâiklik ve Atatürkçülük konuları üzerinde durdu. Toplumdaki değişmelerin gerçekte kültür değişmeleri olduğunu, bunun da yabancı kültürlerin tesiriyle ortaya çıktığını savundu. Türkiye’de ilmî mânâda batılılaşma olamadığını, Türkiye’nin aydınların ihânetine uğradığını, ülkenin geri kalmışlığının, aydınların ilmî yönden kendilerini yenileyememelerinden, solcu aydınların yetersizliğinden ve yanlış yönlendiriciliğinden kaynaklandığını savundu.

Türk Kültürü, İstanbul, Ölçü ve Yol dergilerinde çeşitli makale ve polemik yazıları yazdı. İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Tecrübî Psikoloji Kürsüsü başkanlığı ve Tecrübî Psikoloji Enstitüsü Müdürlüğü vazifelerini ölümüne kadar sürdürdü. 1 Ocak 1969 da İstanbul’da vefât etti. Türklüğün değerlerine bağlı bir fikir adamı olan Mümtaz Turhan’ın Kültür Değişmeleri, Sosyal Psikoloji Bakımından Bir Tetkik, Garplılaşmanın Neresindeyiz?, Maarifimizin Ana Davaları, Toprak Reformu ve Köy Kalkınması, Atatürk İlkeleri ve Kalkınma adlı eserleri vardır.


Mümtaz Turhan : Mümtaz Turhan akademisyen, yazar
sosyolog, psikolog, fikir adamı
1908 yılında Erzurum’un Pasinler ilçesinde doğdu. İlköğrenimini orada, ortaöğrenimini Kayseri, Bursa ve Ankara’da tamamladı. 1928’de burslu olarak Almanya’ya gitti. Berlin ve Frankfurt üniversitelerinde felsefe ve psikoloji öğrenimi gördü. Frankfurt Üniversitesinde doktorasını tamamladı. 1936’da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tecrübi Psikoloji Kürsüsüne asistan oldu. 1939’da doçent oldu. Bu dönemde Gestalt okuluna bağlı kalarak tecrübi (deneysel) psikoloji konuları üzerinde durdu. İngiltere’de Cambridge Üniversitesinde kültür değişmeleri konusunda ikinci doktora çalışmasını yaptı.
1951 yılında profesör oldu. 1952'de İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Tecrübi Psikoloji Kürsüsü başkanlığına, 1960’ta Tecrübi Psikoloji Enstitüsü Müdürlüğüne getirildi. Kültürel antropolojiyle ilgilendiği bu dönemde kültürde değişen ve değişmeye karşı koyan güçleri yerinde gözlem metoduyla inceleyen araştırmalar yaptı. Milliyetçi muhafazakar görüşlere bağlı kalarak eğitim, batılılaşma ve laiklik konuları üzerinde durdu. Toplumdaki değişmelerin gerçekte kültür değişmeleri olduğunu, bunun da yabancı kültürlerin tesiriyle ortaya çıktığını savundu. Türkiye’de ilmi manada batılılaşma olamadığını, Türkiye’nin aydınların ihanetine uğradığını, ülkenin geri kalmışlığının, aydınların ilmi yönden kendilerini yenileyememelerinden, aydınların yetersizliğinden ve yanlış yönlendiriciliğinden kaynaklandığını savundu.
Türk Kültürü, İstanbul, Ölçü ve Yol dergilerinde çeşitli makale ve polemik yazıları yazdı. İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Tecrübi Psikoloji Kürsüsü başkanlığı ve Tecrübi Psikoloji Enstitüsü Müdürlüğü vazifelerini ölümüne kadar sürdürdü. 1 Ocak 1969 tarihinde İstanbul’da vefat etti.
ESERLERİ:
Türk kültürü değerlerine bağlı bir fikir adamı olan Mümtaz Turhan’ın Kültür Değişmeleri, Sosyal Psikoloji Bakımından Bir Tetkik, Garplılaşmanın Neresindeyiz?, Maarifimizin Ana Davaları, Toprak Reformu ve Köy Kalkınması, Atatürk İlkeleri ve Kalkınma adlı eserleri vardır. ÖZET BİYOGRAFİ
1908 yılında Erzurum’da doğdu. Babasının adı Şerif, annesininki Cevriye idi. Fakir bir ailenin çocuğu idi. Fakat içinde çocuk yaşlarından itibaren büyük bir okuma aşkı ve gayreti yatıyordu. 1924’de Kayseri Sultânîsi’nin (lise) ilk ve orta kısımlarını, 1927’de de Bursa Lisesi’nden naklen geldiği Ankara Lisesi’ni bitirdi. 1928-35 yılları arasında toplam yedi yıl Almanya’da kaldı. Berlin ve Frankfurt Üniversiteleri’ni bitirdi. Frankfurt Üniversitesi'nde 1935 yılında doktorasını verdi. Ertesi yıl İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne asistan olarak girdi. 1939’da doçent oldu. 1944’de İngiltere’ye gitti. 1952’de Tecrübî Psikoloji Kürsüsü profesörlüğüne yükseldi. 1949-51 yılları arasında Birleşmiş Milletler Sosyal Komisyonu’nda Türkiye temsilcisi olarak çalıştı. Diyarbakır 1921 doğumlu Mevhibe (Öğel) Hanım’la evlendi. İki kızları vardı: Nesrin (1946) ve Fügen (1951). Almanca, İngilizce ve Fransızca biliyordu.
HAKKINDA YAZILANLAR
Ülkemizde Tecrübi Psikoloji kürsüsünü kuran büyük bilgin. Bilime büyük hizmetler vermiş olan Prof. Dr. Mümtaz Turhan, komünist ve sosyalist görüşlerin ütopyadan ibaret olduğunu ispatladığı için basından fazla ilgi görmemişti. Çünkü basının büyük kısmı komünist ve sosyalistlerin elindeydi. Turhan Hoca, pek kısır olan son çağ Türk düşüncesinin birkaç önemli kilometre taşından biridir. Turhan, Türkler’in Doğu medeniyetinden Batı Medeniyeti’ne taşıdığı değerleri çok iyi yorumlamıştır.
Türkiye’nin kalkınması ve yükselmesi için yaşayan, fikir üreten, eserler yazan ve yayınlayan, adam yetiştiren büyük bir Türk milliyetçisi olan bu büyük âlimimizi 60 yaşında iken 1969’da kaybettik. Onun emsalsiz eserleri bu arada “Atatürk İlkeleri ve Kalkınma” adlı eseri Türk devlet adamlarına ve Türk Milleti’ne bir siyasî vasiyet gibidir. Bu eserindeki temel görüşler ve düşünceler Türkiye’nin kalkınması ve yükselmesi yolunda verilmiş bir cihad gibidir. Ölümü üzerine yazdığım bir yazıda Fikret’in bir beyitini tekrar etmiştim:
“Öyle bir nehr–i muazzam gibi cuş etmişsin,
Fakat eyvah, çorak yerde akıp gitmişsin!
Sana bir başka zaman başka diyâr, lâzımdı,
Sana bir âlem–i lâhut nişan lâzımdı...”
O aynı zamanda yaşadığı yıllarda büyük bir sessizlik içinde eserler ve fikirler ürettiği için hiçbir zaman kıymeti bilinmemiş bir büyük deha idi. Türk Milleti’nin ve Türk devletinin fikirlerinden gerektiği gibi faydalanamadığına tarih şâhiddir. O kadar “merdümgiriz” bir hayatı vardı ki öldüğünde gazetelerde ölüm haberi bile üç gazetenin son sahifelerinde küçük bir haber olarak geçmişti.
Bazı eserleri Almanca ve İngilizce gibi dillere de çevrilmiştir. En ünlü eseri (Batı ülkelerinde bile emsali nadirdir) önce İngilizcesi yayınlandıktan sonra Türkçe ilk baskısı 1951’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi yayınları arasında çıkan “Kültür Değişmeleri”dir. Maarifimizin Ana Davaları ve Sazı Hal Çareleri, Garblılaşma’nın Neresindeyiz?, Üniversite Problemi, Toprak Reformu ve Köy Kalkınması ve son önemli eseri (ki Türk Milleti’ne ve Türk devlet adamlarına bir siyasetname ve bir millî vasiyet gibidir) Atatürk İlkeleri ve Kalkınma: Sosyal Psikoloji Bakamından Bir tetkik (1965).
Henüz kitaplaşmamış pek çok makalesi, konferans metinleri de bulunmaktadır. Adına adanmış özel sayılar ve armağan kitaplarında geniş bibliyografyası neşredilmiştir.
Rahmetli büyük bilginimizin ölümünden hemen sonra Hayat Tarih Mecmuası’nda yapılan bir değerlendirmede şu satırlar vardır:
“... Mümtaz Turhan, pek kısır olan son çağ Türk düşüncesinin birkaç şahsiyetinden biridir. Türkiye’nin ve Türk toplumunun Doğu medeniyetinden Batı medeniyetine geçme çabası ve bu çabanın tarihî tahlili üzerinde yapılan ilk ciddî deneme olan ve yazarın şâheseri sayılan “Kültür Değişmeleri’nden sonra, gittikçe daha aktüel mevzuları işledi. Çağdaş medeniyet seviyesine çıkabilmemiz için lâzım gelen şartlar üzerinde çalıştı. Ölüm/kalım dâvamız olan bu kalkınma meselesinde, hayale olduğu kadar ümitsizliğe de yer vermeden, tamamen ilmî ve gerçekçi incelemeler yaptı. Henüz altmış yaşında kaybettiğimiz Mümtaz Turhan, fikrî ortamın lise seviyesinde yazılarla nadiren demagoji ve polemik olmaktan çıkabildiği Türkiye’de, bir yıldız gibi parladı. Son aylarda Millî Eğitim Bakanlığı’nda Sosyal Bilimler Komisyonu Başkanı ve bu sıfatla Bin Temel Eser Kurulu üyesi olarak çalıştı (Bu dizideki en güzel ve sağlam eserlerden birisi de onun Kültür Değişmeleri eserinin yeni baskısıdır). Türk ilminin ilmi şeref ve haysiyetini temsil eden bir sima oldu. Ucuz şöhrete iltifat etmedi. Nadir ilim ve fikir adamlarımızdan biriydi.
Bütün bu vasıfları ile Prof. Dr. Mümtaz Turhan, asla lâyık olduğu anlayışlı çevreyi bulamadı. Böyle bir şahsiyeti değerlendirebildiğimizi iddia edemeyiz. Birinci sınıf ve yüksek tirajlı gazeteler kendisine sütunlarını kapamışlardı. Çünkü solcu değildi.
Kalkınma mevzuunda parlak ve kolay yol göstermediği için kendisinden çekinen hükümetler, fikrî seviyesinden ürken ve eserlerini kıskanan ilmî çevreler oldul Câzip şöhretlere sayfa sayfa mersiyeler yazılan basınımızda da Mümtaz Turhan’ın pek vakitsiz ufûlü, lâyık olduğu akisleri yapmadı. Ölüm haberini yalnız bir, iki gazete, son sayfalrında verdiler. Türk Milleti’nin bir Prof. Turhan daha yetiştirmesi kolay olmayacaktır. Mümtaz Turhan gibi değerlerimiz varsa bunların çoğu mütevazı ve istemesini hiç bilmeyen, yaygaradan ve reklâmdan nefret eden insanlardır. Ancak bu insanları değerlendirmeyi, onlardan şöyle böyle değil de, kapasiteleri nisbetinde faydalanmayı öğrenmedikçe, Türk devleti için gerçek kalkınma, ufukların ötesinde kalacaktır!
Temel eserleri dışında pek çok ve hacımlı tercümeleri de bulunan Mümtaz Bey’den sonra kürsü başkanlığına gelen ve onun yetiştirdiği en değerli âlimlerimizden olan Erol Güngör de 45 yaşında aramızdan ayrıldı. (Bu dizinin ileriki seyri içinde ondan da bahsedeceğiz) Bugün aynı kürsü başkanı olan ve Mümtaz Bey’in eski bir arkadaşının, Prof. Dr. Remzi Oğuz Arık’ın küçük oğlu, İsmail Alev Arık da Mümtaz Turhan’ın yetiştirdiği çok değerli bir bilim adamımızdır..
Mümtaz Bey’in öğrencisi olmak bahtiyarlığına eren kişiler arasında yine genç yaşta, doçent iken yitirdiğimiz Namık Ayvalı da vardır. Bütün bunların dışında rahmetlinin bir insan yetiştirici âlim olduğu ortadadır. Onun öğrenciliğinde bulunanlar, Hoca’yı hiçbir zaman unutmazlar, unutamazlar. Çok bahtiyarım ki rahmetli ile çok yakın dostluğumuz vardı. Yayınevime haftada bir, bazen iki defa uğrardı. Sohbet ederdik. Düşüncelerinden feyz alırdık. Allah yattığı yeri nurlarla doldursun.
TEMEL GÖRÜŞLER
(.....) Binaenaleyh kalkınma veya garplılaşma ile ifade edeceğimiz bu umumi, bütün cemiyete şâmil içtimâi vetirenin gerçekleşmesinin tek çaresi garptan, ilimle, ona dayanan tekniği almaktır. Bunun için de bol sayıda birinci sınıf ilim ve teknik adamları yetiştirmek, hakiki ilim müesseseleriyle araştırma enstitüleri kurmak mecburiyetindeyiz. Hakikatte Japonya, Rusya gibi sonradan garp medeniyetine intisap eden memleketlerin muvaffak olmalarının sırrı da budur.
Bizim bu münasebetle yanıldığımız noktalardan biri de, ilmi mekteplerde, hatta üniversitede okutulan şeylerle, edinilen malumatla bir tutmak veya sadece ilk tahsille garp medeniyetine intisap edebileceğimizi zannetmektir. Bunlar ancak ilmin başlangıcı ve ona giden yollardır. Hedefe yetişmedikçe bu yolun herhangi bir merhalesinde bulunmuş olmanın bir kıymeti yoktur.
Bunun gibi, bütün şartları ve şümûlü ile ilmi ve ilmi zihniyeti edinmeden, birinci sınıf ilim ve teknik adamlarından, bunların yardımcılarından teşekkül eden asgarî kadroya sahip olmadan, garbın tekniğine kavuşabileceğimizi, sanayileşeceğimizi, devamlı bir şekilde kalkınabileceğimizi de zannetmek büyük bir hatadır. Nitekim ikiyüz seneden beri edindiğimiz acı tercübeler, muhtelif denemelerin, teşebbüslerin müsbet bir netice vermemesi, hepsinin başarısızlığa uğraması da bunu göstermiştir.
Hakikatte bundan takriben 120 sene evvel Abdülmecit daha şehzadeliği zamanında Türkiye’yi İngiltere gibi bir sanayi memleketi haline getirmeyi kafasına koymuş, padişah olur olmaz bütün salâhiyetlerini kullanmak, halkı ve hususi sermayeyi teşvik etmek suretiyle memleketin muhtelif yerlerinde 15, belki de daha fazla fabrika, imalâthane kurmuştu. Fakat bu fabrikalardan bize ancak üç tanesi intikal edebilmiştir.
Bunun sebebi, hiç şüphesiz bir fabrika kurmanın ne gibi şartlara bağlı olduğunun ve ilimle tekniğin arasındaki münasebetin bilinmemesi, elde kâfi miktarda mütehassıs elemanların mühendis, tekniker, usta ve kalifiye işçilerin bulunmaması ve bir de memleketin ihtiyaçlarını, imkânlarını göz önünde tutan umumi bir kalkınma planının mevcut olmamasıdır.
İşte bizim her devirde rastlanan gafletlerimizden birisi de budur. Ana şartlara riayet etmeden, zaruri tedbirleri almadan sihrin kudretine inanıyormuş gibi hareket ederek memleketi çok kısa bir zamanda kalkındıracağımızı vehmetmekteyiz.”
HAKKINDA YAZILANLAR
sondevir yazısı
Ne diyordu Mümtaz Turhan?

Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Mümtaz Turhan Özgeçmişi

Mümtaz Turhan Hayatı

Sizde Mümtaz Turhan ile ilgili bildiklerinizi paylaşır mısınız ?

Mümtaz Turhan biyografisi 144 defa okunmuştur. [965]