Nisab Nedir

Nisab Nedir ? Nisab Ne demek ?

1-)NİSÂB



Sınır, işaret, miktar, pay; bir şeyin aslı; asıl, kök; servetin zekatı gerektiren miktarı; oturumu açmak için yeterli üye sayısı; zekat gibi bazı yükümlülüklerin, hırsızlık haddi gibi bazı cezaların sabit olması için Allah veya Resulü tarafından belirlenen muayyen miktarlar anlamında bir İslam fıkhı terimi. Zekatta nisap, zenginlik sınırım belirleyen miktarlardır. İslam'da nisap miktarı ve daha faıla mala sahip olan, zengin; daha azına sahip olan ise yoksul sayılır.

Bir kimsenin zekatla yükümlü olması için hür, ergin, müslüman olması; borçlarının ve asli ihtiyaçlarının dışında yıllanmış nisap miktarı mala sahip bulunması gerekir. Zekata tabi olan nakit para ve malların çeşidine göre nisap miktarları da farklıdır. Kendilerine zekat gereken mallar beş sınıftır. Nakitler; altın, gümüş ve nakit paralar bu sınıfa girer. Madenler ve defineler; ticaret malları; tarım ürünleri ve meyveler; çoğunluğa göre evcil saime hayvanlar; Malikilere göre ayrıca yılın yarıdan fazlasında ağılda beslenen hayvanlar. Bu malların kişiyi zekat yükümlüsü kılan nisapları şöyledir:

a. Nakitler. Altın, gümüş ve nakit paralar. Altının nisabı, yirmi miskal veya yirmi dinar altındır. Dinar, miskal'in sikkeli (madrub) hali olup, şer'i ölçüye göre yaklaşık 4 gram, örfi ölçüye göre ise 4,8 gram altındır. Gümüşün nisabı 200 dirhem gümüş olup; şer'i dirhem ölçüsüne göre 560 gram, örfi ölçüye göre ise 640 gram aşırlığındaki gümüştür. Altın veya gümüşün zekata tabi olması için para, süs eşyası, kap-kacak şeklinde bulunmaları sonucu etkilemez. Kağıt veya madeni paraların nisabı da altına göre hesaplanır. Çünkü muamelelerde asıl olan altındır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s) devrinde ve Mekke halkı arasında paranın esası altın idi. Diyet miktarında da altın ölçü alınır. Para mübadelesi yapanlar, her beldede mahalli rayiç para için, altın fiyatlarına göre işlem yaparlar. Başka bir deyimle, değişik cins nakit paraların satın alma gücünü belirlerken daima altını dikkate alırlar (İbnül-Hümam, Fethul-Kadir, I, 519-525; İbn Âbidin, Reddül-Muhtar, II, 36-38; el-Meydani, el-Lübab, I, 148 vd.; eş-Şirazi, el-Mühezzeb, I, 157 vd.; İbn Kudame, el-Muğni, III, 1-16; ez-Zühayli, el-Fıkhul-İslami ve Edilletuh, II, 759).

Nakid nisaplarının dayandığı deliller:

Hz. Ali'den Resulullah (s.a.s)'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Senin iki yüz dirhem gümüş paran olduğu ve üzerinden bir yıl geçtiği zaman, buna beş dirhem zekat gerekir. Yirmi dinara ulaşmadıkça, altına birşey yoktur. Senin yirmi dinar altın paran olduğu ve üzerinden de bir yıl geçtiği zaman, buna yarım dinar zekat vardır" (eş-Şevkani, Neylü'l-Evtar, IV,138).

Ebu Said el-Hudri şu hadisi nakletmiştir: "Bess vesak (1 ton) hurmadan daha azında zekat yoktur. Beş ukiyye (200 dirhem) gümüşten daha azında zekat yoktur. Beş deveden azında zekat yoktur" (eş-Şevkani, a.g.e., IV, 126, 138).

İslam hukukçularının çoğunluğuna göre, nisabı tamamlamak için altın veya gümüşten birisi diğerine eklenir. Mesela; bir kimsenin yüz dirhem gümüşü ve kıymetçe yüz dirhem gümüşe denk olan beş miskal altını olsa, buna zekat gerekir. Bunlar tek cins gibi kabul edilir. Şafiilere göre ise bunlardan birisi diğerine eklenemez. Bunlar deve ve sığır gibi ayrı cinslerdir. Ancak günümüzde çeşitli dövizlerin birbirine eklenip zekata tabi tutulmasında, ilk görüş daha uygundur.

b. Madenlerin ve definelerin zekat nisabı.

Maden sözcüğü "adn" kökünden ism-i mekan olup sözlükte; kalıcı olarak yerleşme yeri demektir. Bir terim olarak; toprak dışında toprakta yaratılan ve kıymetli olup topraktan çıkan her şeyi içine alır. Altın, gümüş, bakır, demir, kurşun, kireç, alçı gibi. Ehl-i küfür tarafından toprağa yerleştirilen definelere "kenz" denir. Rikaz ise; maden ve kenzi kapsamına alan bir terimdir (İbnül-Hümam, Fethul-Kadir, I, 537-543; İbnül-Esir, en-Nihaye, III, 82; İbn Kudame, el-Muğni, III, 23). Müslümanlara ait özellikler taşıyan define, "Lukata" hükümlerine tabi olur.

Hanefilere göre, ateşte eriyebilen madenlerle defineler beşte bir zekata tabidir. Hz. Peygamber: Maden ve definelerde (rikaz) beşte bir zekat vardır" (Buhari, Musakat, 3, Zekat, 66; Ebu Davud, Lukata, İmare, 40, Diyat, 27; Müslim, Hudud, 45, 46; Tirmizi, Ahkam, 38; Malik, Muvatta', Zekat, 9) buyurmuştur.

Şafii, Maliki ve Hanbeli mezhepleri ise rikazı yalnız define anlamında kabul ederek, madenlerin altın ve gümüş gibi kırkta bir zekata tabi olduğunu söylerler (İbn Rüşd Bidayetül-Müctehid, I, 250; el-Fıkhul-İslami ve Edilletüh, II, 778 vd.).

Hanefilere göre maden ve definelerde nisap söz konusu olmaksızın, topraktan çıkan miktarın tamamına beşte bir zekat, ganimet hükümlerine göre dağıtılır. Onlar, nisap aranmaması konusunda, rikaz (maden ve define) la ilgili hadislerin genel anlamına dayanırlar.

İmam Şafii, İmam Malik ve İmam Ahmed b. Hanbel ise, madenlerde de nisabı gerekli görür, nisap miktarına ulaşmayan kısmını zekattan muaf sayarlar. Burada nisap, çıkan madenin kıymetinin para nisabı tutarı kadar olmasıdır. Dayandıkları delil; altın ve gümüş nisabıyla ilgili hadislerin genel anlamlarıdır (eş-Şevkani, a.g.e., IV, 126, 138; Seyyid Sabık, Fıkhu's-Sünne, Kahire t.s., I, 316; el-Kardavi, Fıkhu'z-Zekat, terc. İbrahim Sarmış, İstanbul 1984, I, 453). Malikiler dışında üç mezhebe göre madenler özel mülkiyete konu olabilir. Malikilere göre ise, sulh yoluyla İslam devletine bağlanan ehl-i küfre ait madenler dışındaki tüm madenlerin mülkiyeti devlete ait olup, geliri zekatın sarf yerlerine harcanır (ez-Zühayli, a.g.e., II, 778, 779).

c. Ticaret mallarının nisabı. Arz ve çoğulu uruz; altın, gümüş, madeni ve kağıt para dışındaki her çeşit ticaret eşyasını kapsamına alır. Emtia, gayri menkuller, hayvan çeşitleri, tarım ürünleri, elbise, kumaş ve benzerlerinden, alıp satmak üzere, ticaret amacıyla elde bulunan mallar, uruz tabilindendir. Bu malların zekata girmesi için yıllanma yanında, kıymetlerinin altın veya gümüş nisabı seviyesine ulaşması gerekir. Kıymet konusunda malın bulunduğu beldedeki rayiç fiyatlar esas alınır (ez-Zeylai, Nasbu'r-Raye, II, 375-378). Günümüzde, eldeki ticaret malı 20 miskal (96 gram) altın karşılığına kıymetçe ulaşmış olur ve diğer şartlarda bulunursa, kişi nisap miktarı mala sahip sayılır ve kırkta bir zekat vermesi gerekir. Gümüş, altına göre büyük bir satın alma gücü kaybına uğradığı için, ticaret mallarının nisabını belirlemede ölçü olma niteliğini kaybetmiştir. Ticaret mallarının zekatı malın kendi cinsinden verilebileceği gibi, kıymet olarak bedeli de verilebilir (el-Kasani, a.g.e., II, 21; İbn Kudame, el-Muğni, III, 31).

d. Tarım ürünlerinin ve meyvelerin nisabı.

Tarım ürünleri ve meyveler, yağmur suyu ile veya masraf yaparak sulama durumuna göre onda bir veya yirmide bir zekata tabidir. Bu zekata "öşür" adı verilir. Ebu Hanife'ye göre tarım ürünlerinde nisap cereyan etmez. Topraktan insan emeği ile yetişip çıkan buğday, arpa, pirinç, darı, karpuz, patlıcan, şeker kamışı gibi öşür arazisi ürünlerine, az olsun çok olsun, öşür adıyla zekat gerekir. Delil, konu ile ilgili ayet ve hadislerin genel anlamıdır. "Tarım ürünlerinden hasat zamanı (yoksulun) hakkını verin" (el-En'am, 6/141); Kazandıklarınızın ve sizin için yerden çıkardıklarımızın helal ve temiz olanlarından Allah için harcayın” (el-Bakara, 2/267). Hadiste şöyle buyurulur: "Toprağın çıkardığı şeylerde öşür vardır" (ez-Zeylai, a.g.e., II, 384). Ebu Yusuf ve İmam Muhammed'e göre ise, tarım ürünlerinin nisabı 1 tondur. 1 ton'a (5 vesak) ulaşmayan hububattan ve insanların ellerinde bozulmadan bir yıl kadar kalmayacak sebzelere öşür gerekmez. Şafii, Maliki ve Hanbeliler de 5 vesak'ı tarım ürünleri için nisap miktarı olarak almışlardır. Ancak vesak miktarının hesaplanmasında mezhepler arasında görüş ayrılıkları olmuştur (el-Kasani, a.g.e., II, 57-63; eş-Şirazi, el-Mühezzeb, I, 156 vd.; İbn Kudame, a.g.e., II, 690-695; İbnül-Hümam, Fethul-Kadir, II, 2 vd.; ez-Zühayli, a.g.e., II, 802 vd.). Bu nisabın delili Hz. Peygamber'in; "Beş vesak (bir ton) tan daha az kuru hurmada zekat yoktur” (eş-Şevkani, a.g.e., IV,126, 138, 141) hadisidir.

e. Hayvanların zekat nisabı. Deve, sığır ve koyun, zekata tabidir. Ebu Yusuf ve İmam Muhammed'in aksine, Ebu Hanife atlarda da zekatı gerekli görür. Ticaret için elde bulunmadıkça, atlara zekat gerekmemesi prensibi fetvaya esas olmuştur.

Devenin zekat nisabı beştir. Hadiste şöyle buyurulur: "Beş deveden azda zekat yoktur" (eş-Şevkani, a.g.e., 126,138). Beş deve olunca bir koyun, on devede iki, onbeş devede ise üç koyun zekat verilir (el-Kasani, a.g.e., II, 31 vd.; İbnül-Hümam, a.g.e., I, 494 vd.; eş-Şirazi, el-Mühezzeb, I, 145 vd.).

Sığırın nisabı, Muaz b. Cebel (ö. 18/639) den rivayet edilen şu hadiste belirlenir: "Hz. Muaz şöyle der: Nebi (s.a.s) beni Yemen'e gönderdi ve her otuz sığırdan iki yaşında dişi veya erkek bir sığır; kırk sığır dan üç yaşında dişi bir sığır ve her yüklü sığırdan da bir dinar para veya buna denk elbiseyi zekat almamı emretti" (Tirmizi, Humus, 1966, II, 388; İbn Mace, Sünen, I, 577). Bu duruma göre, otuz sığırdan daha azı zekattan muaftır.

Koyun ve keçinin nisabı, kırktır. Daha azında zekat yoktur. Hz. Ebu Bekir'in mektubundan Enes (r.a)'in yaptığı şu rivayet, delildir: "Otlakta yayılan koyun ve keçilerde kırktan yüz yirmi ye kadar bir koyun-keçi zekat gerekir. Yüz yirmi'den iki yüz'e kadar iki tane; iki yüz'den üç yüz'e kadar üç koyun-keçi zekat düşmektedir" (Tirmizi, Sünen, II, 387; İbn Mace, Sünen, I, 574, 577).

Ticaret için elde bulunan atlara zekat gerektiği konusunda görüş ayrılığı yoktur. Ticaret için olmayan atlara gelince... Ebu Hanife'ye göre, bunlarda da zekat gerekir. Sahibi serbesttir; dilerse, her bir at için bir dinar verir; dilerse ata değer biçerek, her iki yüz dirhem'e, ticaret mallarında olduğu gibi, beş dirhem verir. Hadiste şöyle buyurulur: "Her saime (yılın yarıdan çoğunda otlakta beslenen) at için bir dinar veya on dirhem zekat vardır" (ez-Zeylai, Nasbü'r-Raye, II, 357 vd.; İbnül-Hümam, a.g.e., I, 502).

Hububat ve meyveler dışında nisabı tamamlamak için bir cins başka bir cinse eklenemez. Hayvanlar deve, sığır ve koyun olmak üzere üç cinstir. Bunlardan bir cins, diğerine eklenemez. Meyveler de başkasına eklenemez. Kuru hurma, kuru üzüme, fıstık veya fındığa ilave edilemez Ancak ticaret malları nakit paralara, nakit paralar da ticaret eşyasına eklenerek nisap bulunur (İbn Kudame, a.g.e., II, 730).

Şamil İA


2-)Altının nisabı (Hanefi mezhebinde)yirmi miskal (96 gram)dır. (Kaşani)

Zekat vermenin farz olması için, zekat malının nisab miktarı olduktan itibaren bir hicri sene sonra da mülkünde bulunması lazımdır. (Kaşani)

Ödünç alma karşılığı olan borçlar ve zekat vermek farz olduğu günden önce ödeme zamanı gelmiş olan müeccel (taksitli) kul borçları nisab hesabına katılmaz. (İbn-i Âbidin)

Yiyecek, içecek, giyecek ve barınacak ev gibi lüzumlu nafakayı satın almak için saklanan altın, gümüş ve kağıt paranın hepsi nisab hesabına katılır. (İbn-i Âbidin)

Ticaret eşyasının altın ve gümüş üzerinden kıymetleri, nisab miktarını bulmaz ise ve yanında altın veya gümüş de varsa, eşyanın kıymeti altın veya gümüş kıymetine eklenerek nisab tamamlanır. (İbn-i Âbidin)

Ticaret eşyasının zekatı, altın nisabına göre verilir. İhtiyaç eşyasından ve kul borçları çıkarıldıktan sonra kalanın kırkta biri (yüzde iki buçuğu) zekat olarak verilir. (İbn-i Âbidin)


3-)Zekat ölç--uşu--, ölçü miktarı.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Nisab kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Nisab kelimesi anlamı 120 defa okunmuştur. [242416] Nisab kelime anlamı, Nisab nedir, Nisab ne demek, Nisab sözlük anlamı

Paylaş