Organ Nakli Nedir

Organ Nakli Nedir ? Organ Nakli Ne demek ?

1-)ORGAN NAKLİ (Transplantasyon)



Bir canlıdan bir doku veya organın, yerinden çıkartılarak başka bir canlıya nakledilmesi anlamında bir tıp terimi.

Nakledilen doku veya organa "greft" adı verilir. Doku veya organın alındığı canlıya verici (donör); nakledilen canlıya da alıcı (recipient) denir (Prof. Hakkı Akalın, Organ Nakli, Ankara 1988, s. 3-4; Doç. Dr. Ömer Türel, Organ Transplantasyonları, s. I).

Organ nakli konusu yenidir. Onun için bunun İslam hukuku açısından durumu konusunda yeterli araştırma yapılmamıştır. Konuyla ilgilenenlerin bir kısmı bunu caiz görürken bir kısım ise karşı çıkmaktadır. Bilhassa ölü birisinin organının diri birisine nakline cevaz verenler çoğunluktadır. Organı verenin durumuna göre konu iki hususta ele alınabilir:

1- Ölü birinin organının diri birine nakli: Bunun için ölünün teşrih edilmesi caizdir; ancak, bu ameliyatı yapan doktorun, kendisine organ nakledilen alıcının nakledilen bu organdan faydalanacağını zann-ı galible bilmelidir. Bu, kendisi öldüğü halde, karnındaki çocuğun diri olduğu bilinen annenin karnının yarılmasına ve çocuğun hayatının kurtarılmasına cevaz veren fukahanın görüşüne dayandığı gibi; fıkhın "Zaruretler, mahzurlu (sakıncalı) olan şeyleri mübah kılar" ve "Zararın ağır olanı, daha hafif olanıyla izale edilir" genel kaidelerine uyan bir davranıştır. Ayrıca, zaruret halinde "iki şerden ehven olanı tercih edilir" görüşüne de uygundur. Çünkü burada bir hayatı kurtarmak söz konusudur.

2- Diriden diriye organ nakli: Şafii ve Zeydi fukahası, açlıktan ölmek üzere olup, haram da olsa, yiyip hayatını kurtarabileceği bir madde bulamayan bir kimsenin, kendisinden bir parça et kesip yemesini caiz görmüşlerdir. Yalnız bunun için, kendisinden bir parça kesip yemediği takdirde karşılaşacağı zarar, bu hareketi yaptığı takdirde başına gelecek zarardan daha ağır olmalıdır; ki, o da ölümdür.

Organ bağışlama durumuna gelince; bu, sahasında otorite olan ve itikadı sağlam bir doktorun gözetim ve denetiminde olmalıdır. Sonra da, "kendi nefislerinizi öldürmeyin” (en-Nisa, 4/29) ve "Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın " (el-Bakara, 195) ayet-i kerimeleri göz önünde bulundurulmalıdır. Şunu da unutmamalıdır ki, bu iş organ bağışlayana zarar vermemeli, buna zorlanmamalı, bu iş için aldatılmamalıdır.

Bu ölçüler kan bağışı için de geçerlidir.

Bir organın nakli için, vericiye ücret ödenmesi haramdır. Nitekim kan bağışı için ücret ödemekte aynı hükme tabidir. Çünkü insan kerim varlıktır. Hür bir insanın satılması şer'an nasıl batıl ise, onun cüzlerinin satılması da öylece batıldır.

Hayat kurtarmak veya ana organlarından görevini yapmayanı, görevini yapar hale getirmek için, diri bir insanın vücudundan bir parçayı alıp başka bir insanın aynı organına nakletmenin caiz olduğunu savunan ictihadlar vardır: Bunun için aşağıdaki şartların olması ileri sürülmüştür:

1- Vericiden alınan organ veya parça, onun normal hayatını tehlikeye sokmamalıdır. Çünkü şer'i kaide, "Zarar, kendi gibi bir zararla veya daha ağırıyla giderilmez" şeklindedir. Yoksa verici, kendi eliyle kendisini tehlikeye atanlardan olur. Bu ise şer'an caiz değildir.

2- Verici, organı zorlamayla değil, kendi gönül hoşluğuyla vermelidir.

3- Verilen organın ihtiyaç duyulan yere nakli (transplantasyonu) tıbben mümkün olmalıdır.

4- Organın bir vücuttan alınıp diğer vücuda adaptesi, tamamen veya ekseriyetle iyi netice vermiş olmalıdır.

Bu görüşe göre; ölü bir insandan bir organın alınıp, diri bir insanın vücuduna nakli öncelikle caizdir. Ayrıca, vericinin, hayatta iken ve akıl-baliğ olduğu halde izin vermesinin şart olduğu bildirilmektedir (Muhammed Vefa, Bey'ul-A'vani'l-Muharrame, s. 111-112).

Organ Satışı

Cenabı Hak Kur'an-ı Kerim'de, "Andolsun, Biz Âdemoğullarına (güzel Şekil, mizac ve akli kabiliyetler vermek suretiyle) çok ikramda bulunduk. Onları havada ve denizde (hayvanlar ve taşıtlar üzerinde) taşıdık. Onları güzel rızıklarla besledik ve onları yarattıklarımızın bir çoğundan üstün kıldık” (el-İsra,17/70) buyurarak insanın şerefli bir varlık olduğunu bildirmektedir.

Cenabı Hakk'ın insanoğluna bahşettiği şeref şundan da anlaşılmaktadır ki; hür bir insanı köleleştirip satmak caiz değildir (İbn Miftah, Şerhul-Ezhar, 3/30; İbn Hazm, el-Muhalla, 9/17; el-Huliyy, Şeraiul-İslam, 2/ 16).

İbn Kudame, bu hükümle ilgili olarak, "Bu hükme kimsenin muhalefet ettiğini bilmiyoruz" demektedir (İbn Kudame, el-Muğni, IV, 302).

Bu hüküm hadis-i şeriflerle de sabittir. İmam Buhari ve diğerlerinin Ebu Hureyre'den rivayet ettikleri bir hadis-i şerifte Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur:

"Cenabı Hak şöyle buyurmuştur: Üç kişi var ki kıyamet gününde ben onların hasmıyım: 1- Benim adıma bir söz verip de sonra verdiği sözden cayan kimse, 2- Hür bir şahsı satıp da parasını yiyen kimse, 3- Ücretle birini tutup da, adam işi yaptığı halde ücretini vermeyen kimse" (İbn Hacer, Fethul-Bari, IV, 417; el-Ayni, Umdetül-Kari, XII, IV).

İnsanın kendisinin satılması caiz olmadığı gibi, onun bir cüz'ünün, organının satılması da caiz değildir. Çünkü bu alış-verişte insana ve parçaya hakaret, onun şerefini düşürme vardır. Hanefi fakihleri bu görüşü savunurlar. Yukarıda geçen Ebu Hüreyre hadisiyle amel edip "Hür insanın alınıp satılması nasıl caiz değilse, ona ait bir cüz'ün satılması da caiz değildir. Çünkü ona ait cüzlerin hükmü kendisinin hükmü gibidir" derler (Kemalü'd-Din Muhammed b. Abdül-Vahid, Şerhu Fethi'l-Kadir, VI, 63). Buna dayanarak insana ait cüzlerden başka yollarla faydalanmak da haram kabul edilmiştir. Bunlardan saç ve tırnak gibi cüzlerden istifade edilmez, bunlar gömülür (en-Nevevi, Şerhu Müslim, XIV, 103). Çünkü Resulullah (s.a.s): "Saça saç ekleyene ve eklettirene, dövme yapana ve yaptırana Allah lanet etsin " (Tirmizi, Libas, 25) buyurmuştur.

Bu konuda şu noktalara dikkat etmek gerekir:

1- İnsan organlarından herhangi birini satmak, insanın şerefini düşürmek olacağından, caiz değildir.

2- Organını bağışlayana bir zarar gelmemek ve kendisine organ nakli yapılan şahıs için hayati bir tehlike bulunmak, organ bağışında şarttır.

3- Gerek bağışlayandan organ alınırken, gerek alıcıya organ nakli yapılırken tatbik edilecek cerrahi müdahale de kesinliğe yakın bir başarının bulunduğu bilinmelidir.

4- Organ nakli yapılmadığı takdirde, ikinci şahıs için hayati tehlike söz konusu ise, alıcının satın alması caizdir. Bu satıştan doğacak günah, organı satana aittir (Muhammed Vefa, Bey'ul-A'yanil-Muharrame, s. 110-113).

İsmail KAYA


2-)Alm. Organverplanzung (f), Fr. Transplantation (f) d’organe, İng. Organ transplant. Canlı veya ölü bir şahsın, bir organ veya dokusunun tedavi gayesiyle diğer bir şahsa aktarılmasına verilen isim. Organ nakli fikrine, çok eski devirlerden beri rastlanmaktadır. Hindistan’da eski devirlerde suçluların burunları kesilirdi. Hintli cerrahlar, kesik burunları tamir etmekte büyük ustalık kazanmışlardı. Hastanın kolundan ince bir deri ve derialtı yağ dokusu parçası kaldırılarak burna tutturulur ve deri parçası, yüzdeki kan deveranı ile ahenk temin ettiğinde, kolla bağlantısı kesilirdi. On sekizinci asırda bir İtalyan cerrah olan Baronio, dikkatle yapılacak olan bir ameliyat sonucunda bir hastanın vücudundan alınan deri parçalarının aynı insana nakledilebileceğini söylemiştir.

Organ nakli konusunda çalışmalarını sürdüren bilim adamları, önce hayvandan hayvana daha sonra da insandan insana organ nakillerini denemişlerdir. Böbrek naklini 1956 senesinde Dr. Muray ve arkadaşları başarı ile gerçekleştirmişlerdir. Canlı organizmalarda hastalıklar veya yaralanmalar sonucunda ortaya çıkan hasarları tamir edebilme kabiliyeti vardır. Bu durum, insanlarda oldukça sınırlıdır. Hasar görmüş veya görevini yapamayacak hale gelmiş dokuları ve organları yenileme çalışmaları insanoğlunu devamlı meşgul etmiş ve böylece insandan insana organ nakline başvurulduğu gibi, bazan da sun’i maddeler ve cihazlar kullanılması yoluna gidilmiştir.

Dört türlü organ veya doku nakli söz konusudur.

1. Heterottransplantasyon: Hayvandan insana nakil olup, vücut tarafından mutlaka reddedilmektedir. Bununla birlikte özellikle belli süre için yanık yüzeylerini örtmede hayvan dokuları kullanılabilmektedir.

2. Ototransplantasyon: Hastanın herhangi bir dokusunun, vücutta bulunduğu yerden başka bir yere aktarılmasıdır. Bunda dokunun reddi mevzubahis değildir.

3. İzotransplantasyon: Tek yumurta ikizleri arasında yapılan organ veya doku nakillerine verilen isimdir. Burada da red olmaz.

4. Homotransplantasyon: Ölü veya canlı bir insandan diğer bir insana yapılan nakillerdir. Belli dokular ve organlar hariç, bunlar reddedilmeye mahkumlardır. Allotransplantasyonda sentetik ve cansız maddelerden yapılmış doku ve organlar nakledilmektedir. Son olarak sun’i kalp de başarılı olarak nakledilebilmiştir.

Günümüzde yapılan organ ve doku nakillerini şöyle sıralayabiliriz:

Böbrek nakli: İnsandan insana en çok yapılan organ naklidir. Son 25 yılda birçok ülkede kronik böbrek yetmezliğinin tedavisinde etkili bir tedavi olarak benimsenmiştir. Bunun yapılmadığı hastalarda uygulanması gerekli olan hemodiyaliz (kan temizlenmesi) ekonomik yönden son derece ağır bir yüktür. Böbrek nakillerinin başarılı olmasıyla böbrek hastaları için büyük ümitler doğmuştur. Uzaktan akraba olan vericilerin yanında ölü vericilerin böbreklerinin aktarılması da başarılmaktadır. Türkiye’de ilk böbrek nakli 1967’de yapılmıştır. 1975’te Hacettepe Tıp Fakültesinde ilk akrabalararası böbrek nakli başarı ile gerçekleştirilmiştir. Nakil yapılan hastaların ameliyattan sonra da hergün ilaç kullanmaları ve belirli aralıklarla kontrol edilmeleri gerekir. Günümüzde Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerimizde pekçok hastaya böbrek nakli başarı ile yapılmaktadır (1994).

Kalp nakli: Güney Afrika Cumhuriyetinde, 1967 yılının 3 Aralık günü, kalp cerrahı Dr. Christian Barnard, ilk kalp nakli ameliyatını gerçekleştirdi. Kalb nakledilen hasta ise fazla yaşamayıp ameliyatın on sekizinci günü zatürreden öldü. Ülkemizde de ilk kalp nakli ameliyatı, Ankara Yüksek İhtisas Hastanesinde 22 Kasım 1968’de Dr. Kemal Beyazıt tarafından gerçekleştirilmiş, fakat hasta on sekiz saat sonra ölmüştür.

Kalp nakli artık tedavi ile düzelemeyecek ağır kalp hastalarına uygulanmaktadır. Verici ise genel olarak yaşama ümidi kalmamış bir kazazededir. Kalbi alınacak kimsenin herşeyden önce kalbinin genç ve sağlam olması alıcı ile kan ve doku gruplarının birbirini tutması gerekir.

Alıcı ve verici şahıslar komşu ameliyathanelere alınır, vericinin ölümü kesinleşir kesinleşmez göğüs boşluğuna girilip, kalbi en kısa zamanda kalp-akciğer makinasına bağlanır. Daha sonra kalp 16°C’ye kadar soğutulur. Bu arada dolaşımı da makineyle sağlanarak dokuların canlı kalmasına çalışılır. Vericinin kalbi bu şekilde hazırlanmışken diğer ameliyathanede alıcı göğüs boşluğu açılmış ve kalp-akciğer makinasına dolaşım sistemi bağlanmış şekilde beklemektedir. Daha sonra alıcının kalbi çıkarılır ve özel ameliyat teknikleri kullanılarak vericinin kalbi alıcınınkinin yerine konulur. Nakil işlemi bittikten sonra elektrik şoku verilerek kalbin yeniden çalışması sağlanır. Daha sonra göğüs kapatılır ve hasta steril odaya alınır. Memleketimizde kalp nakli ameliyatları başarı ile yapılmaktadır.

Karaciğer nakli: En zor organ nakli budur. Ancak son yıllarda başta Amerika ve İngiltere olmak üzere karaciğer nakli ameliyatları gittikçe artmaktadır. Yurdumuzda da Gülhane Askeri Tıp Akademisi, Çapa ve Hacettepe Tıp Fakültesi gibi büyük merkezlerde karaciğer nakli ameliyatı yapılmıştır. Amerika’da karaciğer nakli yapılmış ve halen ülkemizde yaşamakta olan takma karaciğerli hastalar vardır. Karaciğer nakillerinin en müşkül yanı, alınan karaciğerin bozulmadan korunabilmesidir. Karaciğer, soğutulmuş olarak iki saatten fazla bekletilemez.

Kornea nakli: Gözün camsı cisminin nakli, organ nakilleri içinde en başarılı olan doku nakli çeşididir. Vericiler genellikle yeni ölmüş şahıslardır. Korneada kan ve lenf damarları bulunmadığından, “keratoplasti” adı verilen bu ameliyatta red olayları pek görülememektedir. Korneanın alınma işlemi vericinin ölümünden hemen sonra yapılmaktadır. Daha sonra bu kısımlar, aylarca göz bankalarında soğutulmuş olarak saklanabilmektedir. Halk arasında göz nakli olarak zikredilmesi yanlış anlaşılması sebebiyledir. Göz nakli diye birşey yoktur.

Kemik iliği nakli: Bazı kan kanseri türlerinde ve aplastik anemi gibi kansızlık hastalıklarında, kemik iliği nakli yapılabilmektedir. Yaşayan insanlardan kemik iliği alınması oldukça kolay ve zararsızdır. Dolayısıyla doku tipi birbirine uyan insanlar arasında kemik iliği kan nakli kadar kolaylıkla uygulanabilmektedir.

Kemik nakli: Özellikle kazaya uğrayan kişilere uygulanmaktadır. Kemik nakliyle hastada bir kemik bölümünün yerinin doldurulması sağlanır.

Deri nakli: Deri harabiyeti küçük ve yüzeyde ise deri kendini kolayca tamir eder. Fakat daha derin ve daha geniş bir doku yıkımı kendiliğinden eski haline dönemez. Deri harabiyeti çok yüksek değilse hastanın kendi bedeninden alınan deri parçaları hasarlı bölgeye aktarılır. Deri nakli sadece yanıklı ve yaralı şahıslarda kullanılmaz, ayrıca birçok plastik cerrahi girişiminde de kullanılmaktadır. Deri nakillerinde insanın kendi vücudundan ve ikiz kardeşler arasında yapılan nakiller başarılı olmakta bunun dışındakiler vücut tarafından reddedilmektedir.

Organ nakillerinde bağışıklıkla ilgili problemler: 1945 yılına kadar nakledilen organ veya dokuların neden kabul veya red edildikleri anlaşılamıyordu. Bağışıklık hadiselerinin organ nakillerindeki rolünü Medawar ispatladı. Organ nakillerindeki bağışıklık reaksiyonlarının en mühimi alıcının nakledilen organ veya dokuya karşı olan reaksiyonudur. Organın reddi veya kabulü buna bağlıdır.

Her dokunun kendine has bir antijen yapısı vardır. Doku uyuşukluğu antijenleri denen bu antijenler, bütün hücrelerin üzerinde bulunurlar. Bu antijenler belirli bir kişide bütün hücrelerinde aynıdırlar ancak her kişide değişik özellikte bir HLA antijen sistemi mevcuttur. Dolayısıyla teorik olarak gerçek ve tam doku uyuşması, ancak tek yumurta ikizleri arasında mümkündür. Ancak belli antijenler arasında uygunsuzluk, her zaman çok ileri ve organın reddine götürecek özellikte olmayabilir. Uygunsuzluğun da buna göre çeşitli dereceleri söz konusudur. Güçlü ve zayıf antijenler vardır. Güçlü antijenleri arasında uygunluk olan şahıslarda, organ naklinin başarılı olması şansı daha fazladır.

Bir şahıstan diğerine organ veya doku nakli yapıldığında alıcıda, verici şahsın antijenlerine karşı antikorlar meydana gelmeye başlar. Antijeni taşıyan hücre için öldürücü tesir yapan bu antikorlar, nakledilen organın hücreleri için öldürücü tesir yaparlar. Organ nakli yapılan hastanın ölüm sebebi, genellikle nakledilen organın reddine bağlıdır. Ayrıca red olayını önlemesi için verilen bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar da infeksiyon hastalıklarına sebep olmakta ve hastayı ölüme götürebilmektedir.

Red olayının önlenebilmesi için, mümkün olduğu kadar uygun vericinin seçilmesi, alıcının ameliyata çok iyi hazırlanması, aktarılacak organ veya dokunun da ameliyat öncesi hazırlığı ve ameliyat sonu bakımı ve bağışıklık baskılama tedavisinin çok iyi bir şekilde tatbiki gerekir. Alıcının nakledilecek organa bağışıklık reaksiyonlarını önlemek için çeşitli metodlar vardır. Bunlardan ilk olarak kullanılanı radyoaktif maddelerle yapılan ışınlama olup, bugün bağışıklık sistemini baskılayan ve “immünosupressif “ denilen ilaçlara yerini terketmiştir. Bağışıklık sistemi baskılanınca kişinin mikroplarla olan hastalıklara (enfeksiyonlara) karşı direnci de azalır. Bu arada normalde insanı hastalandırmayan mikroplar da hastalandırıcılık özelliği kazanırlar. Burada istenen, enfeksiyonlara karşı direnci tamamen kesmeden nakledilen organın reddini önleyecek dozu bulabilmektir. Bağışıklığı baskılayıcı tedavi, bir ay kadar sürdürüldükten sonra giderek azaltılır, ancak hiçbir zaman tamamen ortadan kaldırılmaz.

İslam dini, yeni ölen birinin kalbini ve başka organlarını diri insana takmaya izin vermiştir. Bu iş ölüye hakaret olmaz. Müslümanın kendini koruması lazım geldiği gibi din kardeşini de koruması lazımdır. Dirinin veya ölünün diri için bir uzvunu vermesi, dirinin canını vermesinden çok daha kolaydır. Fakat ölünün de bir yerini zaruretsiz kesmek haramdır. İnsana ölünce de kıymet vermek saygı göstermek lazımdır. Zaruret olunca bu haramlık durumu ortadan kalkar. Müslüman mütehassıs tabipler, bir hastanın ölümden kurtulması için diri veya ölüden organ naklinden başka çare kalmadığını bildirdikleri zaman yapılabilir. Din ayrılığı gözetilmez.

Yurdumuzda organ ve doku saklanması, aşılanması ve nakli hakkındaki 1979’da çıkan 2238 sayılı kanunla organ nakilleri için kolaylık sağlanmıştır.


3-)İşlevini yitirmiş bir organın yerine sağlam bir organı koyma, organ aktarımı, transplantasyon
Örnek:Nasıl bazı organ nakillerinde vücut yabancı organı atıyorsa, dil de bunu atar. B. Felek


4-)Tedavi amacıyla vücudun içine yabancı bir maddeyi (organ, doku veya ilave) ameliyatla yerleştirme.


5-)Canlı dokunun bir yerden kaldırılıp madde kaybı bulunan diğer bir bölüme yerleştirilmesi.


6-)Doku veya organ nakli, transplantasyon.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
Organ transplantation.
İngilizcesi İngilizce
Transplantation.
İngilizcesi İngilizce
İmplant.
İngilizcesi İngilizce
Organ.
İngilizcesi İngilizce
Uzu alet.
İngilizcesi İngilizce
Araç.
İngilizcesi İngilizce
Örgüt.
İngilizcesi İngilizce
Kuruluş.

  • Tersine uluslararası basında yer alan haberlere göre ülkede yılda yaklaşık 10 bin Organ Nakli gerçekleşiyor.
  • Bunlar Organ Nakli için sıra bekleyen hastalarla görüşüyor ve onların işlemlerini yerine getiriyordu.

Sizde içinde Organ Nakli kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Organ Nakli kelimesi anlamı 149 defa okunmuştur. [242429] Organ Nakli kelime anlamı, Organ Nakli nedir, Organ Nakli ne demek, Organ Nakli sözlük anlamı

Paylaş