Orta Oyunu Nedir

Orta Oyunu Nedir ? Orta Oyunu Ne demek ?

1-)eski bir Türk eğlencesi. Osmanlı devrinde, oyuncuları yazılı bir metine bağlı kalmadan, nüktelere ağırlık vererek, seyirciye bir öğüt veya ders vermek maksadıyla verilen temsil.

Orta oyununun isminin nereden geldiği hakkında üç kabul vardır: Bunlardan ilki; yeniçeri ortalarına bağlı oyun takımları temsil verirlerdi. Bu oyunlara“orta oyunu” ismi verildi. İkincisi Japonya ve Portekiz’de “Auto” ismi verilen taklit, kukla ve hokkabazlık gibi oyunları, oralardan gelen Yahudiler, memleketimizde de icra ettiler ve auto ismi zamanla orta haline geldi. Üçüncü olarak da İtalyanların Commedia dell’arte’ı için kullanılan “Arte oyunu”, söylene söylene zamanla, orta oyunu şeklini aldı.

Orta oyununun kaynağı hakkında çeşitli düşünceler vardır. Bunlardan ilki, Karagöz’ün canlı şahıslar tarafından oynanan şekli olduğudur. İkincisi ise kol oyunlarından çıktığı düşüncesidir. Bunlar; 1) Yeniçeri ortalarına bağlı oyun takımlarının askeri eğlendirmek için verdikleri temsiller, 2) Esnaf oyunları, 3) Taklitçi tabir edilen şahısların, konusu günlük olaylarla ilgili olan; konaklarda veya halka verdikleri temsiller, 4) Köylerde oynanan “meydan oyunu”. Orta oyununun ilk defa ne zaman oynandığı konusunda kesin bir malumat olmamakla beraber, Hafız İlyas Efendinin Tarih-i Enderun’unda 1819’dan evvel buna benzer bir oyun olmadığı yazılıdır.

Oyun yeri “orta” veya “palanga” olarak isimlendirilir. Burası seyircilerin etrafını çevirdiği dairevi bir alandır. Palangada dekor olarak “yenidünya” denilen paravana çerçevesi şeklinde bir ev, açılıp kapanabilen iki kanatlı bir paravanadan müteşekkil “dükkan” ve birkaç sandalye ile masadan ibarettir. Olayın nerede geçtiği Pişekar ve Kavuklu’nun konuşmalarından anlaşılır.

Orta oyununda mevzu bir hikaye veya çoğunlukla basit bir maceradır. Oyunun yazılı bir metni yoktur. Oyuncular söz söyleme ve nükte yapma maharetleriyle taslak halindeki oyunun mevzuunu geliştirirler. Oyunda kalıplaşmış tekerlemeler de çok kullanılmasına rağmen, oyuncular nükte yapmakta ve hazır cevaplılıkta mahirdirler.

Orta oyununun baş aktörü olan Pişekar her zaman vakur bir eda ile durur, tahsilli ve çevresindekilerin müşküllerini danıştığı bir zattır. Hacivat’ı andırmasına rağmen onun gibi komik durumlara düşmez. Oyunu Pişekar başlatır, yönetir ve oyunun nihayetine kadar meydandan ayrılmaz. Pişekarın başında dört dilimli külah, sırtında entari veya çakşır, onun üzerinde kürk, ayaklarında sarı gedik pabuçlar vardır. Kıyafetinde sarı ve yeşil renk ağır basar.

Oyunun ikinci şahsı olan Kavuklu deli dolu, parasız, işsiz, güçsüz, ağır şakalar yapan kaba birisidir. Karagöz’e benzer ise de eski oyun kollarındaki Tiryaki tipinden çıktığına daha çok ihtimal verilmektedir. Başında kocaman ve iri dilimli bir kavuk bulunur. Sırtında bir biniş, belde kuşak, binişin uçları kuşağa sokulmuş vaziyettedir. Altta entari veya şalvar, ayakta ise edik pabuçlar bulunur. Kıyafetinde kırmızı renk hakimdir.

Zenne, Rum, Frenk, Muhacir, Arnavut vb. oyunun diğer şahıslarıdır. Zenne, kadın kıyafeti giyinmiş erkeklere verilen addır. Orta oyuncularının kıyafetleri aşırı mübalağalı ve süslüdür.

Orta oyunu oynanırken zurna ve çifte nara çalınır. Önce Pişekar meydana çıkar ve “Falan oyunun taklidini aldım, usul ve ahenkle efendilerime seyrettireyim.” diyerek oyunu başlatır. Kavuklu da meydana gelerek, ikisi oyunun ana hatlarından seyircileri haberdar etmek maksadını güden girizgah diyebileceğimiz bir muhavere (söyleşme) yaparlar. Bunun ardından Kavuklu bir tekerleme söyler. Kavuklu ve Pişekar’a diğer oyuncuların da katılmasıyla oyun devam eder. Oyunun son kısmında Pişekar ile Kavuklu oyundan çıkarılacak ibreti kendi aralarında yaptıkları muhavereye göre seyircilere aktarırlar ve ertesi gün hangi temsili yapacaklarını da söyledikten sonra oyun son bulur. Her oyun tatlı ve ahlaki bir sonuca bağlanır.

Orta oyunlarına misal olarak şunlar sayılabilir: Ters Evlenme, Gözlemeci, Ağalık, Çifte Hanım, Meyhane, Yazıcı, Fotoğrafçı, Ödüllü, Tahir ile Zühre, Kanlı Nigar, Büyücü, Çeşme, Pazarcılar, Eskici Abdi.

Orta oyuncularının teşkil ettiği birlikler önceleri “kol” sonra “takım” daha sonra ise “kumpanya” ismini almıştır. Tanınmış kollar arasında şunlar sayılabilir: Edirneli kolu, Ağa kolu, Yaran kolu, Cevahir kolu, Zuhuri kolu. Orta oyuncularının en tanınmışları ise Zenne Tevfik Bey, Abdi Efendi, Zenne Rıza, Naşit Bey, Meddah İsmet en meşhur sima Kavuklu Hamdi Efendidir. Kavuklu Hamdi Efendi, önceleri Pişekar Tosun Efendi, sonra Küçük İsmail Efendi, bir ara da Abdürrezzak Efendi ile oynamıştır. Hamdi Efendinin Zuhuri kolu; Pişekar Küçük İsmail, Kürt Dondurmacı Ali, Aptal Rafet, Arap Ahmed, Zenne Ömer, Kocakarı Asım, Meddah İsmet, Döşemeci İsmail Efendi, Kambur Mehmed ve Kaşıkçı Ahmed’den meydana gelmiştir. Hamdi Efendinin vefatından sonra Ali Bey ve Kel Hasan yetişmiştir. Orta oyunuİsmail Dümbüllü’nün vefatıyla tarihe karışmıştır.

Osmanlı devrinde memleketimizde bulunup, dilimizi öğrenmiş olan Macar Dr. İgnace Kunoş’un seyredip, kaleme aldığı birkaç orta oyunu örneği şöyledir:

Oyun başlayıp Pişekar biraz konuştuktan sonra uzun, silindirik, kocaman dilimli kırmızı kavuğu olan, sarı edik pabuç, kırmızı şalvar ve kırmızı cübbe giymiş olan Kavuklu gelir. Sendeleyerek birkaç defa meydanı dolaşır. Pişekar elindeki şakşak ile kavuğuna vurunca Kavuklu sıçrayarak Pişekar’a döner. Pişekar:

“Vay! Hoş geldin, safa geldin. Derisi patlamış, ipi kasnağı kırılmış, derunu tozla dolmuş, çöp arasına atılmış bekçi davulu..!”

Kavuklu:

“Vay! Hoş bulduk, safa bulduk... Kıyılarda kalmış, içini dışını sıçanlar yemiş, pis pis kokmuş, her tarafı delik deşik olmuş, Lapseki kavunu! Başıma gelen macerayı anlatsam da dinlesen o vakit anlarsın!

Pişekar:

“Aman efendim geçmiş olsun... Bendenizin de meraklı olduğumu bilirsin ya, naklediniz de anlayayım”...

“Pazar Yeri” isimli kavuklu tekerlemesinin ana hatları:

Kavuklu pazarda alış veriş ederken şiddetli bir kasırga gelip onu uçurmuş. Biraz göklerde dolaştıktan sonra bir lahana yaprağının içine düşüp gömülmüş. Bahçıvan onun içinde bulunduğu lahanayı pazarda satmış. Alan adamın ahçısı kazana atıp haşlamış...

Kavuklu, “Dilenci Vapuru”na binerek Kanlıca’da bir konağa gittiğini, orada Bey’in sofrasında kurulduğunu, güldürücü muhavere halinde anlatır. Sıra yemeğe gelir. Kavuklu:

“Efendi, bana, buyurun!, dedi. Baktım gidiyor, haydi ben de arkasından. Odadan çıktık, başka bir odaya girdik.

Pişekar:

“Aman efendim, sonra?”

Kavuklu:

“İçeri girdik, baktım ki bir büyük masanın üstünde Mahmutpaşa’nın mezat malı gibi olmadık çanak çömlekleri var... Her ne ise, efendi oturdu, biz de karşısına oturduk. Çorba geldi, güzelce yedik! O kalktı et geldi. Baktım, efendi, bıçak-çatal bir şeyler aldı. O çatal gibi şeyi ete batırıp bıçakla kesti. Sonra tabağına koyup yemeğe başladı. Biz de efendiye uyarak onun yaptığı gibi yapalım da ayıp olmasın diye çatal-bıçak alıp ete batırdık.”

Oyunun sonunda Kavuklu:

“Her ne kadar sürç-i lisan ettikse de affoluna... İnşaallah yarın akşamki oyunumuzda Pişekar’ın yakası elime geçecek olursa ben bilirim yapacağımı!” der.

Oyun biter.


2-)Sahne, perde, dekor, suflör kullanmadan halkın ortasında oynanan Türk halk tiyatrosu
Örnek:Öteki arkadaşlarının girdiği orta oyununa girmeyi düşündü. O. C. Kaygılı


3-)Ortada oynanan ve tuluata dayanan halk oyunu. Bu oyunların iki baş kişisi Kavuklu ile Pişekar'dır. Güldürme, onların söz oyununa, hazırcevaplığına, yanlış anlayışa dayanan konuşmalarına ve oyunun öbür tiplerinin şive taklidlerine dayanır. Kimi oyunlarda güldürme öğesi açık saçıklığa kadar gider. Belli tipler, belli giysiler giyerler. Dekor olarak bir paravana (bk. yeni dünya) bir de alçak iskemle ya da tezgah vardır, (bk. dükkan.)


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Sizde içinde Orta Oyunu kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Orta Oyunu kelimesi anlamı 15 defa okunmuştur. [239578] Orta Oyunu kelime anlamı, Orta Oyunu nedir, Orta Oyunu ne demek, Orta Oyunu sözlük anlamı

Paylaş