Para Nedir

Para Nedir ? Para Ne demek ?

1-)Alm. Geld (n), Fr. Monnaie (f), argent (m), İng. Money. Eşyaya değer olabilecek kıymet ölçüsü(semen); kullanılmaya hazır satın alma gücü; ödeme aracı; servet biriktirme ve tasarruf etmeye yarayan bir değer ölçüsü ve mübadele aracı. Para, birinci olarak mübadele aracı olması, ikinci olarak değer ölçüsü olması ve üçüncü olarak da tasarruf aracı ve sermaye unsuru olması bakımından ehemmiyet arz etmektedir.

Para çeşitleri: a) Belli ağırlıkta basılmış altın ve gümüş paralara genel olarak “Meskukat” denir. Altın paralara “dinar”; gümüş paralara ise “dirhem” adı verilir. Gümüş madeni, para kıymetinde esas olmak üzere, gümüş para yerine çıkartılan ve diğer madenlerden basılan paralara “fülus” denir. İktisad dilinde bu paralara “ufaklık para” da denir. Maden değeri, resmi değerinden daha azdır.

b) İktisadi kıymeti (kendi öz kıymeti), resmi para değerine eşit olan paralara iktisat biliminde “Mal-para” da denir. Klasik misalini altın paralar yani (dinar) teşkil eder.

c) Değeri altına göre tespit edilerek çıkartılan, bir nevi senet gibi düzenlenen; gerektiğinde kıymeti madene çevrilebilen paralara “temsili para” denir. Merkez bankalarınca daha önceleri çıkartılan (banknotlar) temsili paraya misaldir.

d) Diğer bir para çeşidini “fiyat-para” yahut “kağıt para” veya “kaime”ler teşkil etmektedir. Bunların değerini garanti eden kıymetli maden karşılığı yoktur. Devletin kanun kuvvetiyle desteklenerek alışkanlıkla tedavülde kullanılan bir para çeşididir. Ayrıca piyasada kullanılan ve yukarda sayılmayan, piyasa muamelelerinde işlem gören ve hesaplara intikal eden bir para şekli daha vardır ki, buna da “kaydi para” adı verilir.

Paranın tarihçesi: Paranın tarihi, insanlık tarihiyle başlar. İlk insan ve peygamber Âdem aleyhisselamla birlikte para da tedavüle girmiştir. İlk parayı Âdem aleyhisselam basmıştır. Tarihçilerin bildirdiğine göre, altın ve gümüş paraları yaygın olarak kullanan en eski millet, Anadolu ve Ege havzasındaki eski Yunanlılar olmuştur. Anadolu ve İtalya havzalarında M.Ö. 5 ve 4. yüzyıllarda tipleri pekçok değişiklik gösteren eski Yunanlılara ait krallar adına paraların basıldığı bilinmektedir. Genellikle bu paralar iri ve dikdörtgen şeklinde basılmaktaydı. Zamanla küçülen bu altın paralar, daha önceleri bir libre ağırlığında iken (yaklaşık 327 gr), daha sonraları üçte bir ağırlığa (109 gr), bilahare daha da küçülerek bir ons ağırlığa (27 gr) kadar düşmüştür. Roma’ya ilk gümüş para M.Ö. 269 yılında girmiştir. Roma sikkelerinin basımı ise M.Ö. 180 yıllarına rastlamaktadır. Altın paranın Roma’ya girişi Kral Sulla devrinde olmuştur. Anadolu’da Lidya Kralı Gyges M.Ö. 7. yüzyılda yanları hafifçe yassıtılmış yumurta şeklinde birbirine eşit külçeler bastırmıştır. Kral Croesus ise, kıymeti devletçe garanti edilmiş altın ve gümüş paralar bastırmıştır. 1924 yılında, bugünkü Pakistan sınırları içinde kalan Aşağı İndus kıyılarında M.Ö. 2900 yıllarına ait paralar bulunmuştur. Asur hükümdarlarından Sennasherib’in M.Ö. 700 yıllarında bastırdığı yarım shekel ağırlığındaki (1 shekel= 224,5 gr) gümüş külçeler bulunan en eski paralardandır. M.Ö. 5. yüzyıla ait Çin (Sh) hanedanının altına resmi değer tayin ettiği, ayrıca bakır ve kalaydan fülus cinsinden ufaklık paralar çıkarttığı da bilinmektedir.

İslamiyetten evvel Mekke’de, altın ve gümüş paralar Araplar tarafından kullanılmaktaydı. Bu kullanılan paralar içinde, Arapların ticaret yaptığı değişik milletlerin kullandıkları paralar da bulunmaktaydı. İslam Devletinin kurulması ile hazret-i Peygamberimiz zamanında ve hazret-i Ebu Bekr’in halifeliği zamanında bu paraların kullanılmasına devam edilmiştir. İslamiyette ilk para 639 yılında, hazret-i Ömer’in halifeliği zamanında basılmıştır. Hazret-i Ömer, Acem paralarının şeklini ve yazısını aynen bastırdı. Daha önce 20, 12 ve 10 kıratlık olmak üzere üç çeşit dirhem (gümüş para) kullanılırken, hazret-i Ömer, bu üç çeşit dirhemin ortalamasını teşkil eden 14 kırat ağırlığında, ortalama bir dirhem yapmıştır. Önceleri çekirdek şeklinde çıkan dirhemlerin de, bilinen şekilde ilk yuvarlak baskısını yapmıştır. Bu şekilde yeni bastırdığı dirhemin on dörtte birine (1/14) bir kırat; 20 kırata ise “bir miskal” adını vermiştir. Hazret-i Osman’ın hilafeti zamanında Taberistan’ın Hertek şehrinde, bu esaslar üzerinde altın ve gümüş paralar bastırılmaya devam edilmiştir. İslam şekil ve alametleri ile ilk parayı ise Emevi Halifesi Abdülmelik bin Mervan bastırmıştır.

Yakın zamana kadar, bulunabilen paralara dayanarak Osmanlılarda ilk parayı Orhan Beyin bastığı kabul ediliyordu. Yeni bulunan bir sikkeye göre ilk paranın Osman Bey zamanında basıldığı kesin olarak tespit edilmiştir. Orhan Gazinin bastırdığı ve akçe denilen gümüş paraların bir yüzünde “Mücahidün-fi-Sebilillah-es-Sultan Orhan”, diğer yüzünde ise “Duribe-fi-Bursa” yazılıydı. Bunların mevcudu kalmamıştır. Elde bulunan sikkelerin bir yüzünde “La ilahe illallah, Muhammedün Resulullah, Ebu Bekr, Ömer, Osman, Ali” isimleriyle diğer yüzünde, “Orhan bin Osman, Duribe-fi-Bursa” ifadeleri yazılıdır. Bu paraların basılmasından sonra, tedavülde olan Selçuklu paraları yavaş yavaş piyasadan çekilmiştir. Fatih Sultan Mehmed Han, İstanbul’u fethettikten sonra, bu zamana kadar kullanılmakta olan gümüş akçe yerine 1478’de 23 ayar ilk altın sikkeyi bastırmıştır. Kestirilen sikke ve akçelere, han, sultan gibi sıfatların kullanılması, Birinci Sultan Murad devrinde başlanmıştır. Sultan Dördüncü Murad Han zamanında Sadrazam Kemankeş Ali Paşa, akçenin yerini tutacak olan Para adında yeni sikkeler bastırmıştır. Yine aynı devirde Kuruş ismini taşıyan başka paralar da çıkartılmıştır. Sultan Üçüncü Ahmed Devrinde ilk olarak Lira tabiri kullanılmaya başlanmıştır. Bu tabirler günümüze kadar devam edegelmiştir.

Para standartları: Allahü tala altın ve gümüş madenlerini para olarak yarattığı için, insanlık alemi para olarak, hep bu madenleri görmüş ve kabul etmiştir. Devlet gücü ile yapılan hiçbir baskı unsuru, bu kabul edilen değer ölçüsünü değiştirememiştir. Tarih boyunca bunun tersi uygulamalar, hep menfi bir sonuç vermiştir. Altın ve gümüş madenlerinden biri tarihin değişik zamanlarında, zamanın şartlarına göre para basılmasında değer ölçüsü olarak esas alınmıştır.

Gümüş standardı: Gümüşü esas alarak para basan devletlerde, bu maden, para kıymetine ölçü teşkil etmiştir. Altın sikkeler külçe kıymeti üzerinden muamele görmüştür. Altın ve gümüş madenler arasındaki kıymet durumları, piyasadaki arz ve talep dalgalanmalarına göre teşekkül etmiştir. Devlet kuvveti yalnız nizami ve resmi gümüş sikkelerin kabulünü mecbur tutmuştur. Bazı toplumlarda sikke olarak basılan gümüş paralar, daha sonraları darphanelerin ihdası, kurulması ile buralarda hazırlanmaya ve basılmaya başlamıştır. Gümüş standardında, devletlerin ve ekonomilerinin güçlü olduğu zamanlarda, paranın kıymetiyle maden bedeli arasındaki fark “tuğra resmi” olarak hazineye intikal etmiş; ekonominin zayıfladığı, daraldığı zamanlarda ise gümüş paranın ayarında düşüş yapma cihetine gidilerek, fülus denilen paraların basılması cihetine gidilmiştir. Bazı zamanlarda ise gümüş paranın basım işi özel kesime bırakılarak, devletin kontrolu altında para basılmasına müsaade edilmiş, sadece hazine adına “tuğra resmi” alınmıştır. Bu şekilde fertlerin kendi getirdikleri kıymetli madenlerin, devlet darphanesinde paraya çevrilmesine “serbest para kesimi” denilmiştir. Bu gibi durumlarda devletin kendisi para bastığı gibi, fertlerden gelen kıymetli madenleri de “tuğra resmi” karşılığında para olarak basmıştır. Altın madeni piyasada etkili rol oynamadığı zamanlarda, gümüş standardı düzenli olarak işlemiştir.

Çift metal standardı (Bimetallizm): Altın ve gümüş sikkeler, para kıymetine esas tutulmaktadır. Her iki metal da eşit şartlarda para fonksiyonunu görmektedir. Ancak iki madenin üretimi ve piyasada farklı değer kazanmaları halinde, “Kötü para iyi parayı piyasadan kovar” kaidesi çalışmakta, bu iki madenden hangisi kıymetlenirse, bu madene ait paranın piyasadan çekildiği ve daha kıymetsiz madenden basılan paraların piyasaya hakim olduğu görülmüştür. Bu sistemin 19. yüzyılda bir süre aksaklık yapmadan işlediği görülmüştür. Ancak daha sonraları altın ve gümüş maden üretimlerindeki farklı durumlar, iki maden arasındaki dengeyi altın lehine bozmuştur. Spekülasyon faaliyetlerinin arttığı görülmüştür. Osmanlı Devletinde 1878 yılında, bimetallizm sisteminden altın standardına dönüş hareketinin başladığı görülmektedir.

Altın standardı: Altın standardını kabul eden memleketlerde, bu metal tek para ölçüsü olarak kullanılmıştır. Bu standardda yalnız altın madeninden serbestçe para kestirilmesi mümkündür. Altın paranın tedavül etmesi, gümüş para sistemine göre daha kolay olmaktadır. Gümüş standardında, altın sikkeler, mal para statüsünde ve külçe kıymetinde, resmi bir değer tayin etmeksizin tedavül etmekteyken, altın para standardında, gümüş sikkeler dahi resmi ödeme aracı olma niteliğini muhafaza etmektedir. Gümüş paraya resmi bir değer de tayin edilmektedir. Ufaklık para olarak işlem görmektedir. Bu sistemin uygulanması Birinci Dünya Savaşı (1914-1918)na kadar devam etmiştir.

Altın ve gümüş standartlarında banknot basılması:

a) Altın sikke sistemi: Altın sikke karşılığında banknotlar çıkartılarak (altın karşılığı senet) tedavüle arz edilmektedir. Bu sistemde, ellerinde banknot bulunduranlar, bunları madeni sikkelerle değiştirmek imkanına sahiptirler.

b) Altın külçe sistemi: Bu sistemde de altın sikke karşılığında banknot çıkartılmasına devam edilmekte; ancak her banknot getirene altın sikke ile değiştirme işlemi yapılmamaktadır. Belli bir taban sınır tespit edilerek, altın külçe bedeli kadar banknot gösterene altın külçe verilmektedir. Birinci Dünya Harbi sonrasında bazı Avrupa devletlerinde kısa bir süre için bu sistemin uygulandığı görülmüştür.

c) Altın kambiyo sistemi: Para kıymeti doğrudan doğruya Merkez Bankasındaki maden ihtiyacına göre değil, altın sikke veya altın külçe sistemini uygulayan bir başka devletin parasına bağlanmaktadır. Altın kambiyo sistemi milletlerarası ödemelerde 15 Ağustos 1971 tarihine kadar uygulanmıştır.

Zamanımızda, paranın milletlerarası kıymet ölçüsü ve ödeme vasıtası niteliğinde olan dövizlere bağlı konvertibilite rejimlerine de aynı ad verilmektedir. Zamanımızda dolar, dünya piyasalarında milletlerarası likidite sağlayan başlıca döviz özelliği göstermektedir.

Kağıt para basılması: Hükümetler, doğrudan doğruya bir kıymetli maden karşılığı olmadan veya bir karşılık göstermeden devlet gücü ile itibari kıymette kağıt paralar bastırmıştır. Devletler ihtiyaçlarını karşılamak veya buhranlı zamanlarda, savaş sonraları ekonominin depresyona (ekonomik kriz) girdiği devrelerde, doğrudan doğruya kağıt para denilen “kaime” basma cihetine gitmişlerdir. İlk uygulamaları 18. yüzyıl sonralarında Fransa’da, ihtilal sonrasında görülmüştür. Zamanımıza kadar uygulanmışsa da; enflasyona, spekülasyonlara, ekonomi idaresinin kontrolden çıkmasına ve daha birçok zararlara sebep olduğu görülmüştür.

Devletin paraya müdahalesi: Tarih boyunca hükümetler, yürürlükteki kanunlara dayanarak paraya, resmi bir karakter vermişler, bu ödeme ve mübadele aracının niteliklerini tayin etmişlerdir. Devletin paraya başlıca dört sebepten dolayı müdahale ettiği görülmektedir. Devlet;

1) Para fonksiyonunu görecek maddelerin cinsini, büyüklüğünü, ağırlığını, ayarını ve taşıyacağı alametleri tayin etmek zarureti duymuştur.

2) Mali çıkarlar ve siyasi sebeplerle paranın miktar olarak basılmasını ve piyasaya sürülmesini, piyasadan çekilmesini kontrol altında tutmuştur.

3) Para basma işlerini ya kendi üzerine almış veya kontrol etmiştir.

4) Kendi alametini taşıyan resmi ödeme araçlarının mübadelelerde geçerli olmasını mecburi kılmıştır.

Türklerde para basımı: Osmanlılarda Darphane Emini, kubbe vezirlerinden ve defterdarlardan tayin edilmekteydi. Para basmayla ilgili yayınlanan bir tamimde:

“...Sikke denilen şey, her devlet tebeasının alışverişte birbirini aldatmamak ve gerek ağırlığında ve gerek değerinde bir fesat olmamak için padişah adına damgalanmış altın ve gümüş parçaları demektir. Memlekette geçen sikkenin ağırlığı ve değeri bilinmek için sahib-i mülk olan padişahın sikkesi olması lazım gelir.” denmektedir.

Osmanlı para birimi Akçe idi. Akçe gümüş paranın adıdır (Bkz. Akçe). İlk zamanlarda bunların ayar ve ağırlığı hiç değişmezdi. Fatih Sultan Mehmed Han zamanında, altı kırat olan ağırlığı beş kırata indirildi. Bundan sonra bazı sultanların devirlerinde değişik ağırlıklar uygulandı. Abdülmecid Han, 1840’ta sikke ayarını düzeltmek için yeni tesisler ve makinalar kurdurarak, 1843 sonlarına doğru yeni 40, 20, 10, 5 ve 1 paralık sikkeler kestirdi. 1898 senesinde bileşimi yalnız gümüş ve bakır karışımından meydana gelen 148.000 lira tutarında 10-5 paralıklar bastırıldı. Halk bunlara Metelik diyordu. Sultan Altıncı Mehmed Han devrinde 40 ve 10 paralıklar; 1840 senesinde, Kaime adı verilen 500 kuruşluk kıymetinde kağıt paralar bastırıldı. 1851’de 10 ve 20 kuruşluk kaimeler piyasaya çıkartıldı.

Alınan bir kararla, 1863 Eylül ayında kaime basılmasına ve tedavülüne son verildi. Bu tarihten sonra tahsil ve tediye işlemleri yalnız madeni paralarla yapılmaya başlandı. 1876 senesinde, tekrar kaime bastırılması ve tedavüle sokulması kararlaştırılmışsa da 1879’da tekrar tedavülden kaldırılmasına karar verildi. Sultan Beşinci Mehmed Reşad Han zamanında 1 Nisan 1916 tarihli Tevhidi Meskukat hakkında Kanun-i Muvakkat ile altın, Osmanlı Devletinde kıymet ölçüsü olarak kabul edildi. Bu kanuna göre gümüş ve nikelden kesilmiş paralar altının kesri olarak ufaklık para kabul edildi. Sultan İkinci Abdülhamid Han devrinde yürürlüğe konan Kavaim-i Nakdiye Nizamnamesi ile para basma işi belli bir kanuna bağlandı.

Cumhuriyet devrinde, 1924 tarihli 411 sayılı kanunla 100 paralıklar çıkartıldı. 1940 tarih ve 2257 sayılı kanuna göre 200 bin lira tutarında 10 paralıklar bastırıldı. 2257 sayılı kanunla gümüş paralar yürürlükten kaldırıldı. Bugün de halen tedavülde bulunan kağıt paraların üzerindeki itibari değerler, bir kıymetli maden karşılığında tespit edilmezler. Kullanılmakta olan kağıt paralar yani banknotlar, altın paraya çevrilebilir olmaktan çıkmıştır. Birim paranın değeri, itibari bir özellik almıştır. Banknotların karşılığı, bir nevi Türk Lirasının mal satın alabileceği değer “satın alma gücü” olmuştur. Buna paranın iç değeri de denir. Bir de paranın dış değeri vardır ki, başka memleketlerin mal ve hizmetlerini satın alabilme gücü ile ölçülür; buna paranın dış değeri denir. Kağıt para çıkartılması bir kanunla 1999 yılı sonuna kadar Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasına bir imtiyaz olarak verilmiştir. İmtiyaz süresi, bitimine beş yıl kalıncaya kadar uzatılabilir. Paranın istikrarı konusunda da Merkez Bankası vazifelidir.

1983’ten sonra çıkartılan kanun hükmündeki kararnamelerle, Türk Parasını Koruma hakkındaki kanun hükümlerinde, milletlerarası liberal sistemin uygulanması yönünde, bazı yeni düzenlemeler yapılmıştır.

Türkiye’de 11 Ağustos 1989 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar” ile Kambiyo Rejimine geniş ölçüde serbesti getirilmiştir. Paranın kullanılma alanını genişletmeyi amaçlayan bu karar ile, konvertibilite için gerekli olan kanuni çerçeve büyük ölçüde sağlanmıştır.

Daha sonra Uluslararası Para Fonu (IMF) ile teknik düzeyde bazı görüşmeler yapılmış 22.3.1990 tarihinden itibaren, Türkiye’nin 14. madde (IMF Anlaşması) statüsünden 8. madde statüsüne geçtiği ve bu maddenin yükümlülüklerini kabul etmekte olduğu IMF’ye resmen bildirilmiştir. Türkiye’nin bu kararı Fon İcra Direktörleri Kurulunca tescil edilmiş ve durum 3.4.1990 günü IMF’nin bir basın bildirisiyle açıklanmıştır. Böylece Türkiye’nin kambiyo rejimi büyük bir serbestiye kavuşturulmuştur. Mevcut kambiyo rejiminin (1993 yılı itibariyle) birçok OECD ülkesinin (mesela; İtalya, Fransa, İspanya, Yunanistan, Portekiz, İrlanda, İzlanda) kambiyo rejiminden daha liberal olduğu söylenebilir.

Başlıca Para Birimleri

Ülkeler : Para Birimleri

Afganistan : Afgani-100 Pul

Almanya : Alman Markı-100 Fenik

ABD : Amerikan Doları-100 Pens

Arabistan : Riyal-22 krş.

Arjantin : Arjantin Pezosu-100 Sentavos

Arnavutluk : Arnavutluk Leki-100 Kentar

Avustralya : Avustralya Doları-100 Sent

Avusturya : Avusturya Şilini-100 Groşen

Belçika : Belçika Frangı-100 Santim

Birleşik Arap Cum : Mısır Lirası-100 Kuruş

BDT : Rus Rublesi-100 Kopek

Birmanya : Birmanya Kıyatı-100 Pya

Bolivya : Bolivya Pezosu-100 Sentavos

Brezilya : Yeni Brezilya Kuzeyrosu-100 Sentavos

Bulgaristan : Bulgar Levası-100 Stotinki

Burundi : Burundi Frangı-100 Santim

Büyük Britanya : Sterlin-20 Şilin

Cebelitarık : Cebelitarık Lirası-20 Şilin

Cezayir : Cezayir Dinarı-100 Santim

Çekoslovakya : Çekoslovak Kronu-100 Heller

Çin Halk Cum. : Çin Juanı-10 Tsjao

Çin (Milliyetçi) : Yeni Taivan Doları-100 Sent

Danimarka : Danimarka Kronu-100 Öre

Dominik Cum. : Dominik Pezosu-100 Sentavos

Ekvador : Ekvador Sükrü-100 Senta

Fas : Dirhem-200 Fas Frangı

Filipinler : Filipin Pezosu-100 Sentavos

Finlandiya : Finlandiya Markkası-100 Pennia

Fransa : Fransız Frangı-100 Santim

Gambia : Gambia Lirası-20 Şilin

Gana : Yeni Gana Sedisi-100 Peseva

Gine : Gine Frangı-100 Santim

Guatemala : Guatemala Ketzali-100 Sentavos

Güney AfrikaCum. : Güney AfrikaRandı-100 Sent

Habeşistan : Habeşistan Doları-100 Sent

Haiti : Haiti Gurdu-100 Santim

Hindistan : Hindistan Rupisi-100 Paisa

Hollanda : Hollanda Florini-100 Sent

Hollanda Antilleri : Hol. Antilleri Florini-100 Sent

Honduras : Honduras Lempirası-100 Sentavos

Honduras (İngiliz) : Honduras Doları-100 Sent

Irak : Irak Dinarı-1000 Fils

İndonezya : Rupi (Rupiya)-100 Sen

İran : İran Riyali -100 Dinar

İrlanda : İrlanda Dinarı-20 Şilin

İspanya : İspanyol Pezetası-100 Sentimos

İsrail : İsrail Lirası-100 Agorot

İsveç : İsveçKronu-100 Öre

İsviçre : İsviçre Frangı-100 Santim

İtalya : İtalyan Lireti-100 Çentezimi

İzlanda : İzlanda Kronu-100 Orar

Japonya : Japon Yeni-100 Sent

Kamboçya : Kamboç Riyali-100 Sen

Kanada : Kanada Doları-100 Sent

Katar : Dubai Riyali-100 Dirhem

Kenya : Kenya Şilini-100 Sent

Kıbrıs : Kıbrıs Lirası-1000 Mils

Kolombiya : Kolombiya Pezosu-100 Sentavos

Kore (Güney) : Güney Kore Vonu-100 Çon

Kore (Kuzey) : Von-100 Çon

Kosta Rika : Kosta Rika Kolonu-100 Sentimos

Kuveyt : Kuveyt Dinarı-10 Dirhem

Küba : Küba Pezosu-100 Sentavos

Laos : Laos Kipi-100 At

Lesotha : GüneyAfrika Randı-100 Santim

Liberya : Liberya Doları-100 Sent

Libya : Libya Lirası-100 Kuruş

Lübnan : Lübnan Lirası-100 Kuruş

Lüksemburg : Lüksemburg Frangı-100 Santim

Macaristan : Macaristan Forinti-100 Filter

Madagaskar : Malgaş Frangı-100 Santim

Malavi : Malavi Lirası-20 Şilin

Malaysia : Malaya Doları-100 Sent

Maldiv Adaları : Maldiv Rupisi-100 Sent

Mali : Mali Frangı-100 Santim

Malta : Malta Lirası-20 Şilin

Meksika : Meksika Pezosu-100 Sentavos

Nepal : Nepal Rupisi-100 Pis

Nijerya : Nijerya Lirası-20 Şilin

Nikaragua : Nikaragua Kordobası-100 Sentavos

Norveç : Norveç Kronu-100 Öre

Pakistan : Pakistan Rupisi-100 Paisa

Panama : Panama Balboası-100 Sentisimos

Paraguay : Guarani-100 Sentimos

Peru : Sol-100 Sentimos

Polonya : Polonya Zlotisi-100 Groszi

Portekiz : Esküdo-100 Sentavos

Romanya : Romen Leyi-100 Bani

Seylan : Seylan Rupisi-100 Sent

Sierra Leone : Leon-100 Sent

Singapur : Singapur Doları-100 Sent

Somali : Somalı Şilini-100 Sent

Sudan : Sudan Lirası-100 Kuruş

Suriye : Suriye Lirası-100 Kuruş

Şili : Şili Esküdosu-100 Sentimos

Tanzanya : Tanzanya Şilini-100 Sent

Tayland : Tayland Bahtı-100 Satang

Tonga Adaları : Tonga Paangası-100 Senti

Trnidat ve Tobago : Trin ve Tobago Doları-100 Sent

Tunus : Tunus Dinarı-1000 Milyem

Türkiye : Türk Lirası-100 Kuruş

Uganda : Uganda Şilini-100 Sent

Uruguay : Uruguay Pezosu-100 Sentisimos

Ürdün : Ürdün Dinarı-1000 Fils

Venezuela : Venezuela Bolivarı-100 Sentimos

Vietnam (Güney) : Vietnam Kuruşu-100 Sent

Vietnam (Kuzey) : Vietnam Dongu

Yugoslavya : Yugoslav Dinarı-100 Paras

Yunanistan : Drahmi-100 Lepta

Zambiya : Zambiya Kıvaçası-100 Ngwee


2-)Geçen ümmetlerin herbirine fitneler verildi. Benim ümmetimin fitnesi mal ve para toplamak olacaktır. (Hadis-i şerif-Berika)

Bir kimse helal para ile bina yaparsa, insanlar bundan faydalandığı müddetçe kendisine sevab verilir. (Hadis-i şerif-Berika)

Bir zaman gelecek ki, insanlar yalnız malın, paranın gelmesini düşünüp helalini haramını düşünmeyecekler. (Hadis-i şerif-Kimyay-ı Seadet)

Malı, parayı İslam dininin izin vermediği yerlere sarf etmemeli, izin verilen yere de israf etmemelidir. Parayı oyunlara, haramlara, çalgılara, süslenmeye, gösteriş yapmaya, öğünmeye, mal toplamaya kullanmamalıdır. Bunlara dikkat edince mal, para zarardan kurtulur ve dünyalıklar ahiretlik halini alır. Belki de bunlara dünya denmez. (Muhammed Ma'sum-i Faruki)

Haram olarak ele geçen bir kuruş parayı sahibine geri vermek, yüz kuruş sadaka vermekten daha sevabdır. (Abdullah bin Mübarek)

Eshab-ı kiram (Peygamber efendimizin arkadaşları) ve Tabiin-i ızam (Sahabe-i kiramı gören büyükler) zamanlarında paralar üzerine mübarek kelimeler yazılmadı. Çünkü para alış-veriş vasıtası olduğundan muhterem (saygıya değer) değildir. Ehl-i sünnet (Peygamber efendimizin ve Eshabının yolunda) olmayan hükumetler mesela Fatımiler, Resuliler gibi müslüman ismini taşıyan ve İslamiyet'e uymayan devletler, para üzerine ayet-i kerime ve hadis-i şerif yazmışlar, milleti kandırmışlardır. (Seyyid Abdülhakim Arvasi)


3-)PARA



Eşyanın değerini ölçmeye ve serveti biriktirmeye yarayan ödeme vasıtası. Ödeme vasıtaları altın, gümüş, madeni veya kağıt para türünden olabileceği gibi; arpa, buğday, tuz, bakır ve demir gibi misli mallar da ödeme aracı olarak belirlenebilir. Ancak bu sonuncular para sayılmaz (es-Serahsi, el-Mebsut, Beyrut 1398/1978).

İslam iktisadına göre ekonomik değeri olan şeyler dört çeşittir. 1. Altın veya gümüşten basılan paralar, ya da ziynet eşyası. Bunlar yalnız satış bedeli olur. 2. Hem satış bedeli, hem de satılan mal olabilenler. Standart (misli) mallar bu gruba girer. Buğday, arpa gibi. 3. Elbise, hayvan ve bina gibi kıyemi olan şeyler. Bunlar yalnız satılan mal olabilir. 4. Temelde satış bedeli olmadığı halde devlet veya halk tarafından kendisine verilen değer sebebiyle semen olarak kabul edilen şeyler. Bunların değeri itibaridir. Fels adı verilen madeni paralarla kağıt paralar bu niteliktedir (el-Kasani, Bedayiu's-Sanayi', Beyrut 1394/1974, V, 185).

Tarihin eski çağlarında alış-veriş yalnız mal değişimi tarzında olmuş; kardan çok, ihtiyaç duyulan maddeleri elde etmek ön plana alınmıştır. Ancak giderek trampanın alışverişlerde yeterli olmadığı görülmüş ve bazı kıymetli madenlerin satış bedeli olarak kullanılması yoluna gidilmiştir. Bunlar, demir, bakır, bronz, gümüş veya altından yapılmış madeni paralar olup, önceleri külçe, halka veya çubuk şeklinde iken, yassı ve yuvarlak biçim verilince bunların daha kullanışlı bir hale geldiği, hilenin güçleştiği ve kolaylıkla saklanabildiği anlaşılmıştır. Bunlardan altın ve gümüşün değeri, ağırlıklarına göre belirlenmiş, külçeler şekil bakımından standard hale getirilerek üzerlerine ağırlık ve ayar durumlarını belirten işaretler konulmaya başlanmıştır.

Altın, gümüş veya bakırdan yapılmış ve devletin özel damgası ile damgalanmış madeni ödeme vasıtasına "sikke" denir. Sikke, M.Ö. 7. Yüzyılda Anadolu'da Lidyalılar tarafından icat edilmiştir (İbrahim Artuk, "Sikke", İA, X, 621 vd.). İslam'dan önce Arabistan'da, İran, Roma, Bizans ve Cenubi Arabistan sikkeleri kullanılıyordu (el-Maverdi, el-Ahkamus-Sultaniyye, Kahire 1298, s. 148). Altının para birimi "dinar"; gümüşün "dirhem"; bakır ve benzeri madenlerden basılan paranın ise "fels"tir. Bir dinar yaklaşık 4 gram; bir dirhem ise 2,8 gram ağırlığındadır.

Hz. Peygamber (s.a.s) devrinde sikke basılmamış ve o devre kadar tedavülde bulunan sikkeler kullanılmıştır. Hz. Ebu Bekr'in (ö. 13/638) hilafeti kısa sürdü: O, iç düzeni sağlamaya çalışırken para işi ile uğraşacak zaman bulamadı. Bu konuya ilk eğilen Hz. Ömer (ö. 23/634) olmuştur. Peygamber (s.a.s) devrinde tedavülde üç çeşit dirhem vardı (Hamdi Döndüren, İslam Hukukuna Göre Alım Satım'da Kar Hadleri, Balıkesir 1984, s. 64).

Ağırlık bakımından 10 dirhem 10 miskal,10 dirhem 6 miskal,10 dirhem 5 miskal. Hz. Ömer devrinde 10 dirhem 10 miskal üzerinden vergi istenilince, vergi yükümlüleri bunun hafifletilmesini istediler. Halife bir bilirkişi heyeti teşkil ederek, konunun ne devlete ve ne de halka zarar vermeyecek bir biçimde çözümlenmesini istedi. Heyet üç çeşit dirhemi toplayarak üçe böldü. Böylece ağırlık bakımından (10 + 6 + 5 21: 3 = 7), 10 dirhem 7 miskal ağırlığı esas alındı (el-Kasani, a.g.e., VII, 253; İbnül-Hümam, Fethul-Kadir, Bulak 1316/1898, II, 522; Kamil Miras, Tecrid-i Sarih Tercemesi, V, 40; Bilmen, İstilahat-ı Fıkhıyye Kamusu, IV, 121, 124; Hamdi Döndüren, Çağdaş Ekonomik Problemlere İslami Yaklaşımlar, İstanbul 1988, s. 17, 18).

Hz. Ömer'in bu uygulaması, para basımından çok, para ayarlaması olarak kabul edilir. Yine o devirde İran sikkeleri değiştirilmemiş; ancak İslam ülkeleri sınırları içindeki emir ve valiler küçük değişiklik ve ilaveler yaparak sikke bastırmışlardır (Artuk, Sikke' ; İA., X, 622). Hz. Ömer'den itibaren çok sayıda kişi, mesela; Hz. Osman (ö. 35/655), Muaviye (ö. 60/679) ve Abdullah b. Zübeyr (ö. 72/691) para basmışlardır. Bu dirhemlerin on tanesinin ağırlığı da 7 miskal idi. Buna göre,10 dirhem gümüş para 28 gram; 7 dinar veya 7 miskal altın para da 28 gram ağırlığında idi. Ancak bu paralar mevzii kalmış ve ülke çapında yayılmamıştır.

İslam parasının basılarak bütün İslam ülkesine hakim kılınması Emevi hükümdarı, Abdülmelik b. Mervan devrine rastlar. Abdülmelik'i para basmaya zorlayan olay şudur: O, Doğu Roma İmparatorluğuna gönderdiği resmi yazılara; "De ki, Allah birdir" (el-İhlas, 112/ 1) ayetini başlık yapar ve sonuna da Hz. Peygamber'in adını yazardı. Bu üsluba kızan Roma İmparatoru, yazılardan bunları çıkarmasını, aksi halde İslam ülkelerinde dolaşan Roma paralarının üzerine Hz. Muhammed'in adını, müslümanların hoşuna gitmeyecek bir biçimde yazdıracağını bildirdi.

Bu tehdit üzerine, ilmi bir heyet toplanarak, devlet adına para basılmasına ve piyasadaki yabancı paraların tedavülden kaldırılarak değiştirilmesine karar verildi. Hazırlanan para kalıpları çeşitli merkezlere gönderilerek, basıma izin verildi. Halk, elindeki yabancı paraları darphanelere götürüp yeni paraya çevirtti ve her yüz dirhem için bir dirhem basım ücreti ödedi (Kamil Miras, a.g.e., V, 49).

İslam'ın ilk devirlerinden itibaren çoğu zaman ufaklık para ihtiyacını karşılamak amacıyla bakır, nikel veya kalay karışımı "fels" adı verilen paralar basılmıştır. Fels sözcüğünün Arap diline latince "follis"ten geçtiği öne sürülmüştür. İmparator I. Anastius (m. 491-518)'un Meskükat Nizamnamesi'nde 40 nummialık Bizans sikkesinin adıdır. Bizans follislerinin arkasında değerini gösteren m (=40) işareti vardır. Bu sikkelerin ağırlıklarının önceleri yaklaşık 30 gram olması gerekirken bu miktar giderek azalmış ve müslümanların Suriye'yi fethettikleri sıralarda 6 grama kadar düşmüştür. Ancak İslam'ın ilk dönemlerinde felslerin bozulması yüzünden Hicaz yöresinde bunlar sikke kabul edilerek piyasada kullanılmamıştır (R.S. Poole, W.H. Valentine, "Fels" mad., İA, V, 539). İslam aleminin en eski, ilk bakır sikkesi 638 M. tarihlerinde Şam'da basılmış olan bir fels'dir. Çeşitli beldelerde standart olmayan felsler yanında, ağırlıkları aynı bile olsa, farklı beldelerde nominal değerlerin de farklı olması sonucunda bir fels'in, iki fels'e denk hale geldiği de görülmüştür. Bu yüzden Hanefiler 1 fels'in 2 fels karşılığında satılabileceğini söylemişlerdir. Ancak İmam Muhammed aksi görüştedir (el-Mevsır, el-İhtiyar, c. II, 31). Fels'lerin doğrudan semen sayılmayıp, hangi çeşit para yerine kullanılacaksa onun belirleme ile muayyen hale geleceği esası, standart olmamaları yüzündendir.

Altın ve gümüş para piyasada gerçek değeri ile dolaşır. Bu değerli madenler İslam'da ayar ve vezinleri ile işlem görür. Altın, gümüş, ölçü veya tartı ile alınıp satılan diğer standart (misli) şeyler kendi cinsleri ile mübadele edilirken, peşin ve eşit miktarda mübadele edilir. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: Altın altınla, gümüş gümüşle, buğday buğdayla, arpa arpayla, hurma hurmayla, tuz tuzla misli misline, birbirine eşit ve peşin olarak satılırlar. Ancak cinsleri ayrı olursa, peşin olmak şartıyla istediğiniz gibi satış yapınız" (Müslim, Müsakat, H. 81; Ebu Davud, Büyü',18; Ahmed b. Hanbel, V, 314, 320). Bu hadisin Tirmizi'deki rivayetinde; "Her kim fazla verir veya alırsa, şüphesiz faize düşmüş olur" ifadesi yer alır (Tirmizi, Büyü', 23).

Bu hadise göre, nakit para çeşidi ve misli mallar cins olarak birbirine bağlanmış, faiz yasağı da cinsler arasında meydana gelebilecek satın alma gücüne engel olmuştur. Mesela, tüm altın çeşidi ayar ve vezinde eşit sayılmıştır. Fudale b. Ubeyd şöyle der: Hayber günü boncuk ve altından oluşan bir gerdanlığı on iki dinara satın aldım. Altınlarını ayırdım. On iki dinardan fazla olduğunu gördüm. Durumu Allah Resulüne anlattım. Hz. Peygamber gerdanlıktaki altınların çıkarılmasını emretti. Onlar çıkarıldıktan sonra, altın altına karşılık tartı iledir" (Müslim, Müsakat, 17) buyurdu. Burada satıcının aldandığı anlaşılıyor. Çünkü altınlar ayrılarak tartılsa, bunların on iki dinardan daha ağır oldukları görülecek ve gerdanlığa daha fazla fiyat isteyecekti.

Muaviye döneminde, ganimetler arasında bulunan gümüş bir kabın gümüş para olan dirhemle satılmak istenmesi üzerine de, ağırlık farkının faiz olacağı belirlenmiş, Ubade b. es-Samit (r.a)'in rivayet ettiği altı madde hadisi delil getirilmiştir (Müslim, Müsakat, 80; İbn Mace Mukaddime, 2).

Altın veya gümüş paranın kendi cinsleriyle mübadele edilirken peşin ve eşit ağırlık prensibinin uygulanması, paranın maden değerinin üstünde veya altında nominal bir değer kazanması olur. Yani para ile, kendi cinsinden imal edilen altın veya gümüş ziynet eşyası arasında bir fiyat farkının oluşmasını, başka bir deyimle, o devirlerde enflasyonun oluşmasına İslam'ın faiz yasağının engel teşkil ettiğini söylemek mümkündür.

Altın ve gümüş paranın kendi cinsleriyle mübadele edilirken peşin ve eşit ağırlık prensibinin uygulanması paranın maden değerinin üstünde veya altında nominal bir değer kazanması olur. Yani para ile, kendi cinsinden imal edilen altın veya gümüş ziynet eşyası arasında bir fiyat farkının oluşmasını, başka bir deyimle, o devirlerde enflasyonun oluşmasına İslam'ın faiz yasağının engel teşkil ettiğini söylemek mümkündür.

Altın ve gümüş dışındaki madeni paralar ise itibari (nominal) değerle dolaşır. Bu yüzden İmam Ebu Yusuf fels adı verilen madeni paraları o beldedeki altın veya gümüş paraya endeksli olarak kabul etmiştir. Buna göre borcun doğuşu sırasında 1000 fels 100 altın liraya eşit olsa; altı ay sonra borcun ödeneceği tarihte 100 altın, 1300 felse eşit hale gelse, borç 1300 fels olarak ödenir ve 300 fels faiz olmaz. Burada borç, satım akdinden doğmuşsa akit tarihi; karz (ödünç) akdinden doğmuşsa kabz tarihi esas alınarak, altın veya gümüş hesabıyla ödeme yapılır. Kendisiyle fetva verilen görüş budur (İbn Âbidin, Tenbihu'r-Ruküd ala Mesaili'n-Nükud, Mecmuatü'r-Resail, c. II, 52; el-Fetaval-Bezzaziye (Hindiyye kenarında), IV, 510).

Kağıt para sistemine geçiş

Altın ve gümüşten sürekli olarak para basma hammadde temininde bazı güçlükler meydana getirince; basımı, korunması ve taşınması kolay olan kağıt para uygulamasına geçilmiştir. Kağıt para temsili bir para olup, ilk çıkışı itibariyle altına endeksli olarak çıkarılmıştır.

Kağıt paranın tarihçesi çok eskilere dayanır. Avusturyalı iktisatçı Dobretsberger, Mısır'da M.Ö.1600 yıllarında banknot tedavül edildiğinin belirlendiğini söyler. Bu ülkede halk elindeki altın, mücevherat ve zahireyi saklanmak üzere devlet hazine ve depolarına teslim eder, buna karşılık kendisine emanet bıraktığı şeylerin cins ve miktarını belirleyen bir makbuz verilirdi. Ticaretle uğraşanlar bu makbuzları mal ve para yerine kabul ediyordu. Hatta bu belgeler Fenike ve Mezopotamya'da da dolaşıyordu. Bu uygulama, Kur'an-ı Kerim'de Yusuf süresinde açıklanan Hz. Yusuf'un çeyrek yüzyıl süreyle devletin hazine ve ekonomik işlerini üstlendiği devreye rastlar. Hz. Yusuf, yedi bolluk yıllarında halkın elindeki fazla ürünleri depolamış, kıtlık yıllarının sıkıntısı bu şekilde atlatılmıştır (bk. Yusuf Suresi,12/47 vd.). Arkasında misli (standart) mallar bulunan hamiline yazılı bu makbuzların kağıt para niteliğinde piyasada dolaştığı anlaşılmaktadır.

Kağıt paranın yaygınlaşması XVII, yy.da İngiltere ve İsveçteki uygulamalarla olmuştur. Halk elindeki altın ve kıymetli eşyayı devlet depolarına ve daha sonra sarraflara vermeye başlamış, sarrafların emanet bırakanlara verdiği (Golds-mith's notes) denilen makbuzlar para yerine kullanılmıştır.

Osmanlı İmparatorluğunda 19. y.y.ın ikinci yarısında bir altın lira (yaklaşık, 7,2 gr.) yüz kuruş itibar edilerek kağıt para "kaime" basıldı. Ancak kısa bir süre sonra kaime altın karşısında değer kaybetmeye başlayınca borçlular gerek devlete ve gerekse şahıslara olan borçlarını altın yerine bu kaime ile ödemeyi tercih etmeğe başladılar. Bunun üzerine fetva ve kararnamelerde, borç, altın lira ile ödenecekse tam miktarınca, kağıt para olan kaime ile ödenecekse, ödeme gününde bir altın kaç kaimeye denk ise o kadar kaime hesabıyla ödenmesi istenmiştir (bk. Abdilaziz Bayındır, Paranın değer kaybetmesiyle Ortaya Çıkan Problemler ve İslam Hukukuna göre Çözüm Yolları ", İstanbul 1983, 2 i vd.; Hamdi Döndüren, Çağdaş Ekonomik Problemlere İslami Yaklaşımlar).

Başlangıçta, üzerinde temsil ettiği altın miktarı yazılı bulunan kağıt paraya altın hükümlerini uygulamakta açıklık vardı. 20 yy.ın, ikinci yarısından itibaren kağıt paranın altınla bağı koparılınca ve merkez bankalarında tonlarca altının bloke edilmesine gerek olmadığı, zira kağıt paranın değerini devletin ekonomik gücünden aldığı esası kabul edilince, kağıt para için belli bir karşılık, söz konusu olmaktan çıktı. Enflasyon endekslerinin de sağlıklı olmaması, bölgeden bölgeye, hatta şehirden şehire değişiklik göstermesi sebebiyle, kağıt para için belirsizlik dönemi başladı. Ebu Yusuf'a göre, itibari para sayılabilen kağıt para belli bir karşılığa endekslendiği takdirde, borçların ödenmesinde bu karşılıkla kağıt para arasında meydana gelen değer farkı faiz olmaktan çıkar. Bu karşılık temeldeki gibi yalnız altın olabileceği gibi, altınla birlikte toplum için zaruri olan bazı standart eşyanın ortalamasına endeksleme tarzında da olabilir.

Hamdi DÖNDÜREN


4-)Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kağıt veya metalden ödeme aracı, nakit.


5-)Kazanç
Örnek:Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar genç işidir. S. F. Abasıyanık


6-)Kuruşun kırkta biri.


7-)Yanında, yan. Örn. Para-aortik aortun yanında.


8-)Yunanca yanında anlamına gelen bir ön ek.


9-)1,4 durumunu gösteren ön ek.


10-)Bir asit, tuz ya da esterin olağanüstü sayıda su molekülü ile birleştiğini gösterir ön ek.


11-)Çift dönme nicem sayısı ve karşıt koşut çekirdek dönüsü koşulunu belirleyen ön ek.


12-)Yan.


13-)Yanında.Dgr.: anat. para


14-)Yakın


15-)Ötesinde


16-)İkinci derecede


17-)Benzer.


18-)Paraşütçü asker, paragraf


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 


Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
Prefix signifying alongside of, beside, beyond, against, amiss; as parable, literally, a placing beside; paradox, that which is contrary to opinion; parachronism.
İngilizcesi İngilizce
Ortho-, and Meta-.
İngilizcesi İngilizce
Refers to groups occupying 1,4 positions on a benzene ring.
İngilizcesi İngilizce
Beside/Next to.
İngilizcesi İngilizce
Para-.
İngilizcesi İngilizce
Para.
İngilizcesi İngilizce
Money.
İngilizcesi İngilizce
Monetary.
İngilizcesi İngilizce
Pecuniary.
İngilizcesi İngilizce
Coffers.
İngilizcesi İngilizce
Cash.
İngilizcesi İngilizce
Shekels.
İngilizcesi İngilizce
Currency.
İngilizcesi İngilizce
Shiners.
İngilizcesi İngilizce
Coin.
İngilizcesi İngilizce
Boodle.
İngilizcesi İngilizce
Brass.
İngilizcesi İngilizce
Bread.
İngilizcesi İngilizce
Chink.
İngilizcesi İngilizce
Chip.
İngilizcesi İngilizce
Dough.
İngilizcesi İngilizce
Ducat.
İngilizcesi İngilizce
Dust.
İngilizcesi İngilizce
Funds.
İngilizcesi İngilizce
Green.
İngilizcesi İngilizce
Jack.
İngilizcesi İngilizce
Kale.
İngilizcesi İngilizce
Lolly.
İngilizcesi İngilizce
Lucre.
İngilizcesi İngilizce
Filthy lucre.
İngilizcesi İngilizce
Means.
İngilizcesi İngilizce
Purse.
İngilizcesi İngilizce
Rock.
İngilizcesi İngilizce
Sugar.
İngilizcesi İngilizce
Wherewithal.
İngilizcesi İngilizce
Capital.
İngilizcesi İngilizce
Drain.
İngilizcesi İngilizce
Fund.
İngilizcesi İngilizce
Leeway.
İngilizcesi İngilizce
Obverse.
İngilizcesi İngilizce
Take.
İngilizcesi İngilizce
Wealth.
İngilizcesi İngilizce
Prefix denoting: Likeness, similarity, or connection, or that the substance resembles, but is distinct from, that to the name of which it is prefixed; as paraldehyde, paraconine, etc.; also, an isomeric modification.
İngilizcesi İngilizce
Specifically: That two groups or radicals substituted in the benzene nucleus are opposite, or in the respective positions 1 and 4; 2 and 5; or 3 and 6, as paraxylene; paroxybenzoic acid.
İngilizcesi İngilizce
Piece of Turkish money, usually copper, the fortieth part of a piaster, or about one ninth of a cent.
İngilizcesi İngilizce
An estuary in northern Brazil into which the Tocantins River flows 100 para equal 1 dinar.
İngilizcesi İngilizce
Commodity money.
İngilizcesi İngilizce
Dibs.
İngilizcesi İngilizce
Dimes.
İngilizcesi İngilizce
Face value.
İngilizcesi İngilizce
Geets.
İngilizcesi İngilizce
Gelt.
İngilizcesi İngilizce
İnvestment.
İngilizcesi İngilizce
The necessary.
İngilizcesi İngilizce
Net personality.
İngilizcesi İngilizce
Pocket.
İngilizcesi İngilizce
To be pushed.
İngilizcesi İngilizce
Rhino.
İngilizcesi İngilizce
Riches.
İngilizcesi İngilizce
Roll.
İngilizcesi İngilizce
Spendol.
İngilizcesi İngilizce
Having resemblance to certain features.
İngilizcesi İngilizce
Prefix, beside, near.
İngilizcesi İngilizce
Far from, away, out, different from.
İngilizcesi İngilizce
Variety of forastero cacao bean cultivated in the Brazilian state of the same name.
İngilizcesi İngilizce
Prefix meaning behind, e g , para-appendiceal.
İngilizcesi İngilizce
Woman who has been delivered of a viable fetus.
İngilizcesi İngilizce
Paragraph.
İngilizcesi İngilizce
Paraplegic.
İngilizcesi İngilizce
The number of live-born children a woman has delivered; 'the parity of the mother must be considered'; 'a bipara is a woman who has given birth to two children'.
İngilizcesi İngilizce
100 para equal 1 dinar.
İngilizcesi İngilizce
Soldier in the paratroops.
İngilizcesi İngilizce
An estuary in northern Brazil into which the Tocantins River flows.
İngilizcesi İngilizce
Port city in northern Brazil in the Amazon delta; main port and commercial center for the Amazon River basin.
Almancası Almanca
Para
Fransızcası Fransızca
Para

Sizde içinde Para kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Para kelimesi anlamı 165 defa okunmuştur. [239645] Para kelime anlamı, Para nedir, Para ne demek, Para sözlük anlamı

Paylaş